Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

İzlediğiniz Son Film

Sense and Sensibility (1995)

Mr.Dashwood yasalar gereği mirasını ilk karısından olan oğluna bırakmak zorundadır. Oğlundan ikinci karısı ve ondan olan kızlarına destek olmasını rica eder. Fakat oğlunun karısı bunun gerçekleşmesini engellemek için elinden geleni yapar. Biri tamamen duygularıyla, diğeri de sadece mantığıyla hareket eden iki kız kardeş, 19.yüzyılın erkek egemen ve ahlakçı dünyasında bir de ekonomik sorunlarla başetmek zorunda kalırlar. Tüm toplumsal ve ekonomik baskılara rağmen mantık ve duygu aşkla birleştiğinde, bu iki kızkardeşe güç verecek, onlara mutluluğun kapılarını açacaktır.
Jane Austen'ın eserlerinden. Austen'a özgü hikayesi ve dönemi yansıtması bakımından güzeldi. Austen kendine has tarzıyla amiyane tabirle dramı dibine kadar vermiş ve hikayeyi mutlu sonla bitirmiş. Bunlar haricinde Kate Winslet ve Alan Rickman'ı görmek ayrı güzeldi.
Puanım: 81/100
 

Imdb

Dün akşam izledim, filmin konusu filmden daha iyi :) bildiğin bir karakter üstüne nasıl yeni film çekebilirsek çekmeliyiz mantığı hakimdi(konuyu dolduramamışlar gibi). Sesler müzikler animasyonlar hep iyiydi ama bir eksiği vardı sanki. Gitmeyin demem ama 10/10 luk filme değil 7/10 luk filme gidiceğinizi düşünerek gidin
 
Elizabethtown (2005)

Drew Baylor spor ayakkabıları üreten büyük bir şirkette ayakkabı tasarımcısı olarak görev yapmaktadır. Patronuyla arası çok iyidir. Şirketin yükselen yıldızı olarak tanınmaktadır. Ancak son yaptığı spor ayakkabı tasarımındaki hatası nedeniyle kampanya fiyaskoyla sonuçlanır. Şirketini 972 milyon dolar zarara uğrattığı için de işinden kovulur. Sanki bütün bunlar yetmezmiş gibi özel hayatında da işler kötüye gider. Annesinden gelen telefonla, babasının öldüğü haberini alır. Babasının cenazesini alıp getirmek için bir an önce uçağa atlayıp Kentucky eyaletindeki Elizabethtown'a hareket etmesi gerekmektedir. Hayatta olduğu sırada hiç geçinemediği ve anlaşamadığı babasının cenazesini alma görevi ona düşmüştür. Uçak yolculuğu sırasında Claire adlı hostesle tanışır. Hayata daima pozitif açıdan bakan bir kadın olan Claire, Drew'in hayatının akışını değiştirecektir. Kentucky'e ulaşan Drew orada babasının hayatı ve aile kökenleri üzerine o güne kadar duymadığı çok sayıda detay öğrenir. Claire'in de yardımıyla kendi kaderiyle ilgili birtakım olasılıkları keşfetmeye başlar.
Eğlenceli bir film. Hoşça zaman geçirebilirsiniz. Hatta bir kaç yerde kahkaha attım.(Film izlemeye döndüm ve bütün filmler güzel görünmeye başladı.) Aile bağları, özelde baba-oğul ilişkisi üzerinde duruyor film. Komedinin yanında dram da var yani. Ailecek izlenebilecek filmlerden bence. Ayrıca son izlediğim üç filmin, bu da dahil, harika müzikleri olması da ayrı bir şans benim için. Bu filmin de müzikleri çok kaliteli.
Puanım: 81/100
 
It's a Wonderful Life (1946)


Açıklama
İflasın eşiğine gelen George Bailey (James Stewart) bir Noel gecesinde kendini nehre atarak intihar etmek üzeredir.Doğduğundan bu yana aynı küçük kasabada yaşayan Bailey kendisini buraya ve insanlarına adamış,hoşgörülü,güvenilir ve yardımsever bir insandır.Büyük bunalım 'ı hasarsız atlatmış,babasından devraldığı konut ve finans şirketi aracılığı ile kasabalıların neredeyse tamamını konut sahibi yapmıştır.Bu arada para kazanmayı, mimar olma fırsatını,dünyayı gezmeyi, kısaca tüm hayallerini ertelemek zorunda kalmıştır.Kasabaya yaptığı bunca iyilik kötü yürekli banker Henry F. Potter (Lionel Barrymore)'ın çıkarları ile çakışır.Potter,Bailey'in sürekli peşindedir artık.Birgün aradığı fırsat çıkar ve Finans şirketine ait önemli bir miktarda para Bailey'in alkolik ve yaşlı amcası Billy Bailey (Thomas Mitchell) 'in dalgınlığı sonucunda Potter'ın eline geçer.Banka müfettişlerinin yaptığı bir denetlemeden sonra şirketin açığı ortaya çıkar.Bu iflas ve tutuklanma anlamına gelmektedir.Çareyi intaharda bulan Bailey kendini nehre atmak üzere iken yeryüzüne gönderilen melek Clarence (Henry Travers) onu ölümden kurtarır.Melek,Bailey'in bir arzusunu yerine getirerek ona 'kendisinin hiç doğmamış ve yaşamamış olduğu' bir dünyayı gösterir.Bailey kendisine gösterilen bu dünyanın hiç de güzel olmadığını görür ve insanların çevrelerine sayısız katkıları,iyilikleri olduğunu,ama her zaman bunun farkına varamadıklarını anlar.
Sinemalar.com'dan alıntıdır.
İnsanın içini ısıtan, şahane bir filmdi. Sanırım son 1 yılda izlediğim en güzel film. İzleyin, izlettirin.
Puanım: 88/100
 
It's a Wonderful Life (1946)


Açıklama
İflasın eşiğine gelen George Bailey (James Stewart) bir Noel gecesinde kendini nehre atarak intihar etmek üzeredir.Doğduğundan bu yana aynı küçük kasabada yaşayan Bailey kendisini buraya ve insanlarına adamış,hoşgörülü,güvenilir ve yardımsever bir insandır.Büyük bunalım 'ı hasarsız atlatmış,babasından devraldığı konut ve finans şirketi aracılığı ile kasabalıların neredeyse tamamını konut sahibi yapmıştır.Bu arada para kazanmayı, mimar olma fırsatını,dünyayı gezmeyi, kısaca tüm hayallerini ertelemek zorunda kalmıştır.Kasabaya yaptığı bunca iyilik kötü yürekli banker Henry F. Potter (Lionel Barrymore)'ın çıkarları ile çakışır.Potter,Bailey'in sürekli peşindedir artık.Birgün aradığı fırsat çıkar ve Finans şirketine ait önemli bir miktarda para Bailey'in alkolik ve yaşlı amcası Billy Bailey (Thomas Mitchell) 'in dalgınlığı sonucunda Potter'ın eline geçer.Banka müfettişlerinin yaptığı bir denetlemeden sonra şirketin açığı ortaya çıkar.Bu iflas ve tutuklanma anlamına gelmektedir.Çareyi intaharda bulan Bailey kendini nehre atmak üzere iken yeryüzüne gönderilen melek Clarence (Henry Travers) onu ölümden kurtarır.Melek,Bailey'in bir arzusunu yerine getirerek ona 'kendisinin hiç doğmamış ve yaşamamış olduğu' bir dünyayı gösterir.Bailey kendisine gösterilen bu dünyanın hiç de güzel olmadığını görür ve insanların çevrelerine sayısız katkıları,iyilikleri olduğunu,ama her zaman bunun farkına varamadıklarını anlar.
Sinemalar.com'dan alıntıdır.
İnsanın içini ısıtan, şahane bir filmdi. Sanırım son 1 yılda izlediğim en güzel film. İzleyin, izlettirin.
Puanım: 88/100
Renklendirilmiş ve kalitesi artırılmış versiyonunu izlemişsindir umarım. Çok güzeldir. Hatta hikayesini filmi izlemeden önce bir sürü yerde gördüm. Çizgi filmlerde özellikle.

One Day (2011)

Emma (Anne Hathaway), işçi sınıfından bir aileden gelen prensipli ve hırslı bir kızdır. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyi düşler. Dexter (Jim Sturgess) ise çapkın bir zengin çocuğudur. Onun düşü, dünyayı kendi oyun parkı haline çevirmektir.
Üniversiteden mezun oldukları gün tanışan zıt kutuplardaki bu iki insan, birlikte geçirdikleri bir günden sonra hayat boyu sürecek bir arkadaşlığa adım atarlar. Biz her yılın 15 Temmuz'unda ilişkilerindeki başka bir ana tanık olurken, Emma ve Dex bazen birlikte, bazen ayrıdır. Ancak hayatta yol alırken aradıkları aslında hep yanı başlarındadır. Sevinçleri ve kavgaları, ümitleri ve kaybettikleriyle birlikte geçen 20 yıldan sonra, tanıştıkları o unutulmaz günün gerçek anlamı ortaya çıkacaktır...
Film fena değil. Sıkmadan izlettirdi kendini. Kitap uyarlaması bir film. Kitabın yazarı aynı zamanda filmin senaristi de. Filmin sonu hüzünlü olsa da izleyip hoş zaman geçirebileceğiniz bir film.
Puanım: 77/100
 
Renklendirilmiş ve kalitesi artırılmış versiyonunu izlemişsindir umarım. Çok güzeldir. Hatta hikayesini filmi izlemeden önce bir sürü yerde gördüm. Çizgi filmlerde özellikle.
Renkli versiyonu da mı var? Bilseydim öyle izlerdim :D. Buna benzer hikayesi olan çizgi filmleri ben de hayal meyal hatırlar gibiyim.
 
Renkli versiyonu da mı var? Bilseydim öyle izlerdim :D. Buna benzer hikayesi olan çizgi filmleri ben de hayal meyal hatırlar gibiyim.
Eski kült filmleri revize ediyorlardı bir ara. Bizde de başlandı. Hatta Kemal Sunal filmleri komple yapılacaktı sanırım. Bu da onun gibi. Filmin hikayesi çok yere ilham kaynağı olmuş veya aynen alınmış.
 
Into the Wild (2007)


Açıklama
Okulunun gözde öğrencisi Christopher McCandless, 1990 yılında mezun olduktan sonra biriktirdiği 24.000 doları bir vakfa bağışlar ve hayatının seyahatine çıkmaya hazırlanır. Orta gelirli bir ailenin oğlu olan Christopher'ın en büyük amacı Alaska'ya giderek oradaki vahşi doğayla iç içe yaşayabilmektir. Christopher çıktığı yolda hayatını değiştirecek birbirinden ilginç karakterle karşılaşacaktır.
Sinemalar.com'dan alıntıdır.
Çekimler çok başarılıydı. Kendini izlettiren farklı bir hikayesi vardı.
Puanım: 75/100
High Noon (1952)


Açıklama
Şerif Kane (Gary Cooper), öğlen treniyle gelecek olan ve kendisinden intikam almaya yeminli bir haydut çetesiyle karşı karışıya gelecektir. Aslında Şerif Kane'nin görevi sona ermiştir. Ama o kalmayı tencih eder. Küçük bir not; Tüm zamanların en iyi kötü adamı Lee Van Cleff'e filmde önemli bir rol teklif edilir. Fakat ünlü kartal profili burnunu ameliyatla düzeltmesi şart koşulur. Cleef teklifi kabul etmez ve film boyunca hiç konuşmadan ölümü bekleyen kötü adamlardan birini oynar.
Sinemalar.com'dan alıntıdır.
Güzel bir western film, lakin çok fazla beklentiye girilmeden izlenmesinde fayda var. Güzeller güzeli Grace Kelly dışında özel bir şey sunmuyor çünkü. Gary Cooper bu filmle oscar heykelciğini kucaklamış, ama performansı o kadar etkileyici değildi bence.
Puanım: 69/100
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 5)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık