dediğin şey de yine mutluluk değildir ki . hayatta kalmaktır.
Yani tanımla desek herkes farklı tanımlar mutluluğu ama geleneksel algının mutluluğun daha kısa süreli bir duygu olduğu yönünde olduğuna katılıyorum.
Dilbilimsel veya felsefi yaklaşmaktan ziyade, biraz daha bilimsel yaklaşırsak daha net olabilir meseleye. Vücudun ödül mekanizması olan dopamin genelde mutlulukla ilişkilendirilen dört hormondan biridir. Düzenli mutsuzluk hâlini, konfor alanı hâline getirmiş insanlar; bu mutsuzluk yaratan olaylar neticesinde dopamin salgılayabiliyorlar. Birnevi bağımlılık. Buna günümüzden en güzel örnek toksik ilişkiler. Kişiyi ne kadar mutsuz etse de dalgalı ilişki hâli insanı dopamin doruklarına ulaştırıyor. Sağlıklı bir ilişkide buna rastlamak daha güç, daha ziyade huzurla ilişkilendirilen bir hormon olan serotonin salgılatmaya eğilimli oluyor o tarz ilişkiler sanırım.
Bunun yanında insanların melankolik müzikler dinlemesinin, dram filmleri izlemesinin sebebi de bu tarz içeriklerin oksitosin ve endorfin (kalan 2 mutluluk hormonu) salgılatmasıdır.
Bir anime forumunda, 5 dakika içinde; mutluluğu, mutsuzluğu tanımlamak pek mümkün değil. Mevzubahis hormonlara direkt mutluluk hormonu demek de doğru değil zaten. Yalnız, kavramların geleneksel kullanımları üzerinden bir argüman kurulursa: "mutsuzluğundan mutlu olan insanlar var" denebilir gibi duruyor.