Biri 40 diğeri 50 saate yakın olmak üzere 2 defa burada bahsedebileceğim uykusuz geçirdiğim zamanlar oldu. İkisinde de aynı şeyleri yaşadım. Sanıyorum 25.saatten sonra uykusuzluğun etkilerini ciddi olarak hissetmeye başlıyorum, 25'e kadar diğer anlarımdan farklı değil hissettiklerim(belki fiziksel yorgunluk). Düzenli uykuyu seven biri değilim. Üst üste iki veya üç gün sabahın yedisinde veya öğlene doğru uyanmak güne moralsiz başlamama sebep oluyor. Bunu şunun için söyledim; uykularım düzensiz ve 20 saat uyumamak benim için bağımlılık kazandığım bir durum. Ancak dediğim gibi uykusuzluk kaldığım süre 25 saati geçerse algılama yeteneğim ve buna bağlı olarak hareketlerimde yavaşlama oluyor. Yazılanların hemen hemen hepsini okudum diğer arkadaşlarda olanların birçoğu bende de oldu, işte hafızada zayıflama, ne yaptığını bilmeme vs(Bunlardan daha önce bahsedildiği için bunları daha fazla açıklama gereği hissetmedim). Ancak yukarıda göremediğim ve kanaatimce en enteresanı ise sanki bedenimden ayrılmış gibi hissetmem. Burada ne kadar ve nasıl anlatacağım bilemiyorum ama sanki düşünme yetim ve ruhum, bedenimde ayrılıyor da kendimi yukarıdan bakıyor gibi hissediyorum. Sanırım somut örnek olarak garip Stv dizilerinden birini verebilirim; ismini hatırlamıyorum ama karakter öldükten sonra kendi cansız bedenine bakıyordu, bu ben miyim falan diyordu sonrada cennete mi cehenneme mi gideceğine karar veriliyordu. İşte oradaki baş karakter gibi oluyorum ara sıra gözlerimi aşağıya çeviriyorum kendi bedenimi kuşbakışı görebileceğimi umarak falan
Roman yazarlarının kullandığı '3.kişinin ağzından anlatım' üslubundaki kahraman gibi, tam olarak ne hissetiğimden emin olamama durumu, şuursuzlaşma. Mesela O an biri bana yumruk atsa refleks gösterebileceğimden emin değilim, daha çok bir roman okurunun sevdiği bir karaktere zarar verilmesine göstereceği tepkiyi verebileceğimi tahmin ediyorum: küfrederim ama beni hiç kimse duymaz.