Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Sevdiğiniz Şiirler

Ömer Bedrettin Uşaklı'nın "Kim Bilir?"

Güneşle beraber söndüğüm akşam,
Ağlayacak hangi rüzgâr, kim bilir?
Mermer bir heykele döndüğüm akşam,
Baş ucumda kimler yanar, kim bilir?

Her yanında yanık bülbüller öten
Bahçelerden bir gün sessiz geçerken
Tabutumu yeşil dallar içinden
Seyredecek hangi bahar, kim bilir?

'Nerde bizi candan seven o yolcu? '
'Niçin türküleri aksetmez oldu? '
Diyerek ruhuma çam kokusunu
Yollayacak hangi dağlar, kim bilir?

O yıl güllerimi kimler derecek?
Bağımda üzümler nasıl erecek?
Bana en son yudum suyu verecek
Hangi pınar, hangi pınar, kim bilir?
 
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Ataol Behramoğlu - Bu Aşk Burada Biter
 
Yaşamak bu yangın yerinde
Her gün yeniden ölerek

Zalimin elinde tutsak
Cahile kurban olarak

Yalanla kirli havada
Güçlükle soluk alarak

Savunmak gerçeği, çoğu kez
Yalnızlığını bilerek

Korkağı, döneği, suskunu
Görüp de öfkeyle dolarak

Toplanıyor ölü arkadaşlar
Her biri bir yerden gelerek

Kiminin boynunda ilmeği
Kimi kanını silerek

Kucaklıyor beni Metin Altıok
"Aldırma" diyor gülerek

"Yaşamak görevdir bu yangın yerinde
Yaşamak, insan kalarak"

Ataol Behramoğlu-Bu Yangın Yerinde
 
'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

Konstantinos Kavafis - Şehir
 
  • Like
Tepkiler: Vvv
Oğulları büyük adam olacak, kızları hanım
Kendileri bir gün elbet, bir gün elbet Allah kerim...
Öndekini izliyor arka tekerlek
Katlanmak makamından bir ağır şarkıyı
Yıllar yılı için için söyleyerek
Geçiyorlar bir eski ömrün kalıplarından
Kirpikleri düğümlü, bedenleri kırık
Resmi demeçler, tükenmiş çareler içinde
Yaşıyorlar
Başkalarının kendilerine biçtiği hayatı...

Bütün Şiirleri 1 - Şükrü Erbaş
 
Demek hiç aç kalmadın sen öyle mi
Açıkta kalmadın ha?
Kirinden gömleğinin
Dirseğinin yamasından
Eziklik duymadın ha?
Bravo be
Aşkolsun şu adama vallahi!

Demek hiç sövmediler anana avradına
Hiç kimseye sövmedin ha?
Bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
Hıçkırarak ağlamadın öyle mi?
Bravo be
Aşkolsun şu adama vallahi!

Demek yalnızlıktan böğürmedin hiç
Akrep sokmuş gibi sıçramadın geceleri ha?
Hiç sevmedin öyle mi
Kendini öldürmeyi çekip gitmeyi
Büyük işler becermeyi düşünmedin ha?
Bravo be
Aşkolsun şu adama vallahi!

Demek bu musluklar hep bu ellerde
Bu düzen bu dünya bu gidiş
Sen hep böyle mutlu kişi örnek Vatandaş
Giden ağam gelen paşam, öyle mi?
Bin yaşasın seni sokmayan yılan
Sen mi kaldın düzeltecek, öyle mi?
Haksızlığa uğramadın taşlanmadın ha?
Ne şam'ın şekeri, ha
Ne arabın yüzü, ha?
Yaşadın da bunca yıl şu bataklıkta
Gül sandın bu kokuyu öyle mi?
Hadi be hırbo sen de
Adam mısın sen de be!

Hasan Hüseyin Korkmazgil-Bir Örnek İnsan Portresi
 
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir;
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar.
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

CAHİT SITKI TARANCI
 
Tek yıldız kalmayacak gecede.
Gece kalmayacak.
Ben ölürken dayanılmaz evren de
tüm varlığıyla ölecek benimle,
Sileceğim piramitleri, madalyaları,
Kıtaları ve yüzleri.
Sileceğim geçmişin birikimini.
Toz edeceğim tarihi, tozu toz.
Son günbatımını seyrediyorum şimdi.
Son kuşu dinliyorum.
Kimseye hiçbir şey bırakmıyorum.

Jorge Luis Borges-İntihar
 
Bir taht inşa etmiş kendine ölüm
Uzak batıda yalnız bir şehirde,
İyi ve kötü ile en iyi ve en kötünün
sonsuz dinlenmeye çekildiği.
Benzemez bizim olan hiçbir şeye
Türbeleri, sarayları ve kuleleri.

Yükselen rüzgarların uysalca göklerden bıraktığı, hüzünlü sular sarar çepeçevre. Kutsal göklerden nur inmez
Uzun gecelerinde bu şehrin.
Fakat bir ışık ürkünç denizden
Süzülür yükseklere sessizce.

Aydınlatır uzak ve özgür tepeleri
Kubbeleri, sivri kuleleri, kral saraylarını
Mabetleri, Babil’inki gibi surları
Yontulmuş sarmaşıkları ve taş çiçekleriyle
Unutulmuş karanlık köşkleri,
Keman, menekşe ve asma bağlarıyla
Tezyin edilmiş muhteşem türbeleri

Hüzünlü sular sarar çepeçevre
Rügarların göklerden bıraktığı,
Öyleyse harmanlayın havada sallanan
Kuleleri ve gölgeleri.

Ölüm inanılmaz uzak ve derinde,
Mağrur bir kulesinden bu kentin.
Aydınlık dalgalarla esnetir zemini
Açık mabetler ve aralanan mezarlar.
Fakat ne her bir putun pırlanta gözünde yatan zenginlik kışkırtıyor suları yatağından,
Ne de mücevherle süslenmiş cesetler.

Kıvrılıp bükülen bir dalga yok yazık!
Şu büyük camsı kalabalık içinde.
Fısıldayan bir kabarma yok rüzgarların,
Süzüldüğünü uzak ve mutlu bir denizde,
Ne de bir işaret, dinginliği daha az ürkünç
Denizlerden geldiğine dair.

Ama bak! Havada bir telaş,
Şu dalga! Bir hareket var orada.
Kuleler yana itilmiş gibi
Yavaşca batan boğuk cezirde.
Zirveleri saydam ve şeffaf göklerde
Güçsüzce, bir boşluğa teslim olmuş gibi.

Dalgalar şimdi daha bir kızıl,
Nefesi daha bir boğuk saatin.
Ve ne zaman kesilse dünyevi iniltiler,
Daha da dibe batacak bu şehir.
Cehennem doğrularak binlerce tahtından
Önünde saygıyla eğilecek.

Edgar Allen Poe - Ölüm
 
Cahit Külebi'nin Diken şiiri:


Ne sigaralarda tat kaldı,
Ne gönlümü avutur tazeler.
Önümde açık duran tek umut
Kapısı daraldıkça daraldı.

Her gece gökte bir küçük yıldız
Seninleyim diye el eder.
Ne onun uzaklığı azalır,
Ne de içimdeki kederler.

Kırların kokusu bile duyulmaz;
Yeşeren otların, sararan otların, yanan otların.
Hâtıralar kervanlar gibi gitti gider,
Yağmuru bile kalmamış bulutların.

Aldatır beni küçük yıldızım,
Atlar gibi soluyarak kanımı içer.
Bir yandan tarlalar yeşerir,
Bir yandan tırpanlar biçer.

Koca gemilerdir bulutlar,
Yara yara suları gider,
Yakıp her gece yıldızları
Gemiciler zevk eder.

Bense boyuna yalnız, boyuna derbeder,
Yüzer dururum umutsuzluk denizlerinde,
Tepemden turnalar geçer bağırarak,
Hâtıralar turnalar gibi gitti gider.

Yurdumuzun herhangi iki
Kasabası arasında gezerken
Bir sararmış diken görürseniz
Bilin işte benim o diken.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık