Gömülü Dev
Her şey Axl Efendi'nin yaşadıkları köyde bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etmesiyle başlıyor. Köyde yaşayanlar olayları unutuyordu, kendisinin de bir şeyleri unuttuğunu bilse de ne olduklarını hatırlayamıyor, bir türlü gömüldükleri yerdençıkaramıyordu. Bunu hayat arkadaşı Beatrice'e açması ve sonrasında Beatrice'in ona hak vermesiyle var olduğu konusunda bile tereddütettikleri oğullarını bulmak üzere yola koyuluyorlar.
Romanın, neredeyse genelinde kullanılan üslup, bu ilk bölümdeki müphem havayı roman boyunca taşıyor. Başlarda kahramanlarımıza sisin içinden bakıyoruz ancak yolculukları boyunca onları izlediğimiz bu sis dağılıyor ve sonudaysa her şey açıklağakavuşuyor.
Yolculuklarının ilk basamağunda karşılarına çıkan kayıkçı ve ihtiyar kadına ileride değineceğim için burada, sadece ihtiyar kadının bende ilk izlenimi sonucunda cadı olabileceği fikrini doğurduğunu ve bir aksiyonun yaşanacağına inandığımı belirtmekle yetineceğim. Tabi bu düşüncem boşa çıktı ve yanıldığım için memnun oldum.
Sonra sırasıyla tanıdığımız yardımcı kahramanlar Wistan, Edwin ve Gawain Efendiler hikayeye dahil oldu.
Wistan Efendi, onurlu, saygılı ve güçlü bir iradesi olan bir savaşçı olarak sunuldu. Masallardaki kurtarıcı rolüne bürünmüş bir karakter olduğunu düşünüyordum, hatta bu düşüncem Lord'un, Querig'i bir savaş aracı olarak kullanacağını ve bunu engellemek için görevlendirildiğini söylediğinde bu düşüncemi daha da sağlamlaştırmıştı. Romanda beklentimin tersinde sonuçlanan birkaç olaydan biri de budur.
Gelelim Edwin Efendi'ye. İlerde öfke ve kini taşıyacak ve bunu sonraki nesillere aktaracak kişi oldu. Şüphesiz, onun neslinin sonrasında da nasıl Saksonlar'dan kendileri çıktıysa Britonların içinden Wistan ve kendi gibilerinin doğmasını sağlayacak. Bu durumu, eskiden Axl Efendi'nin Gawain'e dediği cümle gayet ne açıklar, 'bugün yapılanlar bu nefret döngüsünü kırmış değil beyim, aksine, demire vurulmuş oldu'.
Gawain ise başlı başına ayrı bir hikayeydi. Günahları üstündeki zırh gibi ona ağır geliyor ve beraberinde her yere birlikte taşıyordu. Her ne kadar yaptıkları için mecbur olduğunu dile getirse de içten içe bunun acısını çektiğini belli ediyordu. Axl, Beatrice ve Edwin ile tünelde geçirdikleri zamanda, Beatrice'in kemikler üzerine düşündüklerini dile getirmesi üzerine, ona yöneltilmemiş olduğu halde Beatrice'in sözlerini kendi üstüne alıyor ve yaptıkları için haklı olduğunu dile getirmeye çabalıyordu.
Gawain diğer yardımcı karakterlerden farklı bir yerde tutuldu yazar tarafından. Kendisine ayrılmış ve psikolojisini en iyi şekildeaçıklamak için bilinçakışı tekniğiyle yazılmış iki bölüm var. Bunlardan ilkini daha değerli buluyorum. Gawain, Horace ile ilerlerken Wistan'ı ispiyonlamasının acısını onu onurlandıracak sözler söyleyerek azaltmaya yeltenirken hemen ardından dul kadınlarla diyoloğa giriyor. Kadınlar Gawain'i korkaklıkla suçlarken Querig'den dolayı hatıralarını unuttuklarını vekayıkçının onları geçirmediğinden yakınırlarken Gawain'in o sözünü söylüyor: Sizler ölü müsünüz, diri misiniz? Bunu söylemesinin nedeni onları yanlış anlaması ve belki de onları öç almak için gelen ruhlar sanmasıdır. Yanlış anlaşılmayı doğuran sebep Kayıkçı. Gawain, dulların bahsettiği Kayıkçı'yı Kharon yani Yunan Mitleri'ndeki ölüleriyeraltı dünyasına götüren kayıkçı sandığını düşünüyorum. Yine bu bölümün sonunda 'mutlu mesut bineceğim' derken görevini yerine getirdikten sonra ölümü arzuladığı fikrine kapılıyorum.
Axl ve Beatrice ise yolculuk boyunca anılarını ağır ağır geri kazanıyorlar. Bu iki karakter ile Wistan ve Gaeain diğer unutanlardan farklı noktadalar. Wistan esas görevini ve sonrasında olacakları açıklamasının ardından güçlü bir iradeye sahip olduğu için bh göreve seçildiğini anlatıyor ve Querig'in nefesinden diğer savaşçılara göre daha az etkilenebileceğini imaediyor. Burada önemli gördüğüm kısım bu cümlede yatıyor. Bu dörtlü güçlü iradelere sahip kişiler, yolculuk boyunca bunu gördük; unuttukları aslında unutmayı istedikleri hatıralar. Bu yüzden ötekilerden ayrı yerdeler. Gawain, Axl'ı unuttu çünkü Axl ona günahlarını hatırlatıyordu; Wistan, Axl'ı unuttu çünkü Axl ona merhameti(ki buna Axl'la ayrılmadan önce söylüyordu) hatırlatıyordu; Axl halka ihanetiniyle birlikte Beatrice ile birbirlerine kızgınlıklarını ve buna sebep olan oğullarını unutmuşlardı, çünkü birbirlerine olan sevgileri onlar için en değerli şeydi. Querig'in nefesi sevgiyi bile unutturuyordu: Edwin'in teyzesi Edwun'i; tepede karşılaştıkları çocukların ebeveynleri de onlarıunutmuşlardı. Axl ve Beatrice'in ise ömür boyu bakiydi.
Hikaye güzel ve merak dolu başladı. İlerledikçe merakım arttı bir noktada düşer gibi oldu, sinra tekrar toparlandı. Gawain öldü ve meğer ejderhayı korumakla yükümlüymüş; Wistan ileride gerçekleşecek öfke dalgasının haberini verdi ve çiftin diyarı terk etmelerini istedi. İşte bu noktada ne olur derken önceden karşılaştıkları kayıkçıyla tekrar karşılaştılar. O adaya gideceklerdi. Birbirlerini gerçekten seven çiftlerin beraber yaşayabildikleri bir ada. Peki neden bu ada böyle. Ben orada da bir ejderhanın uyuduğunu düşünüyorum ve nefesi aynı Querig gibi hatıraları unutturuyor. Yukarıda dörtlünün güçlü iradeleri sayesinde hatırlamak istemediklerini unuttuklarını yazdım. Hatırlamak istediklerini ise hiçbir zaman unutmuyorlardı: Gawain görevini; Wistan görevini ve öfkesini ve Axl ve Beatrice birbirlerine olan sevgilerini. Ancak bu konudan yani adada bir ejderha olduğundan emin değilim.
Sonu ucu açık bırakılarak bitirildi. Düşüncem, karşıya beraber geçtikleri yönünde zira, bunu karşıt gelecek herhangi bir görüş aklından geçirmedi Kayıkçı ve dönüp alacağını bildirdi. Axl, Beatrice'e 'ben şimdi gidip barışayım onunla' demesi üzerine Kayıkçı üstüne alınıp şaşırdı. Oysa Axl Efendi'nin barışmak istediği kendisiydi. Kayıkçı kendi için dönene kadar Axl Efendi, sahilde kendisiyle yani Gömülü Dev ile barışacaktı.
Romanı beğendim hatta beğenmediğim bir yer aklıma gelmiyor ve yazarın başka kitaplarını da okumayı düşünüyorum.