Yanlış hatırlamıyorsam Rusların, edebiyatta Metinlerarasılık diye bir teorisi var.
Bu teoriye göre herhangi bir edebiyat geleneğinde üretilen her büyük metin (eser), o gelenekte kendinden önce gelen büyük metinlerle diyalog içindedir.
Örneğin birisi başyapıt bir metin yazar. Ondan sonra gelen müstakbel yazarlar onu okur, etkilenir, onu modeller ve yazacakları metinde onu aşmaya çalışırlar. Kimisi aşar, gelenekteki yeni kanonik yerini alır ve yeni nesiller tarafından okunur. Kimisi aşamaz ama kendi tadını oluşturur, o da gelenekteki yerini alır. Kimisi de onu aşmaya çalışırken bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yeni bir çizgi ortaya çıkarır ve o yolun kanonu olur.
Buna en güzel örneklerden biri Yüzüklerin Efendisidir. Mesela yüzüklerin efendisi okuyan biri, ona ilham olan mitik ve efsanevi metinlerden haberdarsa eserdeki metinlerarasılığı keşfeder ve aldığı zevk katlanır. Bununla birlikte yüzüklerin efendisi, kendi geleneğinde yeni bir çizgi açmıştır. Ve ondan sonra yazılan neredeyse her fantastik (High Fantasy) metin (eser) Tolkien'den etkilenmiş, onu modellemiş ve onu aşmaya çalışmıştır.
Bunu okuduktan sonra aklıma bizim Dede Korkut metinleri geldi. Eğer Dede Korkut geleneği devam etseydi kim bilir nasıl metinler çıkacaktı bizde de.