Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

İzlediğiniz Son Film

Reversi

Undisputed II: Last Man Standing



George Iceman Chambers şöhret ve para için dövüşen bir boksördür. Ama profesyonel spor hayatı sona erince işsiz ve beş parasız kalır. Bu arada Menajerinin Rusya’da bir reklam kampanyasına katılma teklifini kabul eder. George, ne olduğunu bile anlamadan kendini Rusya’nın en karanlık ve korkunç hapishanesinde bulur. Hapishane aynı zamanda Yuri Boyka isimli kendini dünya'nın en iyi dövüşçüsü olduğunu iddia eden acımasız, yenilmez bir dövüşçüde vardır. Mafya babası Gaga bu hapishanenin gizli sahibidir, hapishane müdürü dahil tüm gardiyanlarda emrine amadedir. Gaga, Boyka ile George’u bir maçta karşı karşıya getirmek ister. Çünkü bahis oynayıp daha çok para kazanmanın peşindedir. George'un menajerini de kandırıp öldürürler. Artık George, özgürlüğünü kazanmak için Boyka’yı yenmek zorundadır.
 
Escape From Alcatraz



Kaçılması imkansız olan ünlü Alcatraz Hapisanesinden kaçmaya çalışan üç mahkum ve bu kaçış planını mükammel hazırlayan banka soyguncusu Morris`in (Eastwood) gerçek olduğu söylenen öyküsü.

Filmi izlerken gerçekten çok gerildim.Atmosferi ve replikleri şahane.Sırf Clint usta için bile izlenir.Yere göğe sığdırılamayan Esaretin Bedeli'nin bu filmden ne kadar esinlendiğini gördüğümde açıkçası şaşırdım.Keşke bu filmin hakkıda onun gibi verilebilseydi.O karanlık atmosfere rağmen bir sahnedeki kovboy göndermesi epey güldürdü.Kesinlikle tavsiye ediyor,kaçırmamanızı öneriyorum.

Clint Baba'nın oynadığı, yönettiği ve hatta castta adının geçtiği her film benim için istisnasız güzeldir. Bu film de hafızalardan çıkmayacak ve kendinden sonraki tüm hapishane temalı yapımlara yön verecek nitelikte. Prison Break de bile bu filmden esintiler vardı.

Strangers on a Train



Guy Haines, başarılı ve ünlü bir tenisçidir. Bir senatörün kızı olan güzel sevgilisi Anne Morton ile evlenmeye karar verince, uzun süredir sadece kâğıt üzerinde evli olduğu sadakatsiz karısından boşanmak ister. Uzun zamandır ayrı olduğu bu kadın ise ondan para koparmak için boşanmayı reddeder ve onu skandal çıkarmakla tehdit eder. Bu duruma sinirlenen Guy, bir tren yolculuğu sırasında bu sıkıntılarını henüz orada tanıştığı Bruno Anthony'e anlatır. Karısına o kadar kızgındır ki Bruno'ya karısını öldürmek istediğini bile söyler. Bruno'nun da babasıyla ilgili ciddi sorunları vardır ve Guy'a çapraz bir cinayet teklif eder. Yani Guy Bruno'nun babasını, Bruno da Guy'un karısını öldürecek; böylece aralarında bu tren yolculuğunda tesadüfen karşılaşmak dışında hiçbir ortak nokta olmayan bu adamların cinayetlerle olan bağını çözmek, polis için imkânsız hale geleceğinden ikisinin de sorunları çözülecektir.

Gerilimi dozunda ve yan hikayelere yer vermeyip doğrudan sonuca giden güzel bir filmdi.
 
Hükümet Kadın



Midyat'ta yaşayan, 8 çocuk annesi Xate okuma yazması olmayan bir kadındır. Fakat çevresindekilerden tek farkı kocasının Midyat Belediye Başkanı olmasıdır. Bir gün, hiç beklenmedik biçimde kendisini Midyat'ın Belediye Başkanı olarak bulur! Ev kadını olarak ne kadar işinde iyiyse, çocuklarına rağmen Başkanlığı da o kadar iyi götürmeye niyetlidir.
Kısa zamanda 'Hökümet' gibi kadın olduğunu kanıtlayan Xate, her türlü problemi de kendi kadınca yöntemleriyle çözmenin yolunu bulur.Artık sadece Midyat halkı için değil, ülkedeki diğer insanlar için bile hayat eskisi gibi olmayacaktır.
Ünlü oyuncu Sermiyan Midyat'ın yazıp yönettiği komedi filmi Güneydoğu'da yaşayan ve görev yapan ilk kadın belediye başkanının, sekiz çocuklu Xate'nin hikayesini beyazperdeye aktarıyor. Çekimleri Mardin'in Midyat ilçesinde gerçekleştirilen filmin başrollerinde Demet Akbağ, Ercan Kesal ve Bülent Çolak bulunuyor...


Son yıllarda izlediğim en iyi türk filmiydi. Sermiyan Midyat ilk filmi Ay Lav Yu'da politik mizahı çok güzel bi şekilde yapmıştı ama sınırlı bi kadro çekilmiş ve genel olarak kendi üzerinden giden bi film olmuştu. Gene de çok başırılı, gerçekci ve son derece komikti. Bu filmiyle çıtayı daha yukarılara taşımış. Çok güldüren, yer yer kör göze parmak şeklinde olsa da çok güzel dokundurmalar, mesajlar içeren harikulade bi film olmuş. Oyunculuk, samimiyet, filmin işlenişi ve yapaylıktan son derece uzak bi komedi.
 
Jaws



Küçük bir tatil beldesi olan Amity Adası obur, beyaz bir köpekbalığı tarafından ziyaret edilmeye başlanır. Yaşanan birkaç ölüme rağmen belediye başkanının kârı ve turizmi önde tutan tavrı nedeniyle olay fazlaca su yüzüne çıkarılmaz. İlgililer, konuyu gizlemeye çalışıp konu hakkında konuşmaktan geri kalırlar. Plajın kapatılması başkan tarafından yasaklanır. Bir gün bir çocuk ölümü gerçekleştiğinde ise artık kamu bu köpekbalığını aramak ve bulmak için hazır kıta olacaktır.

Filmde çok alt metin ve ancak vaadettiği temayı düşünüp izlemeye başlayınca, biraz sıkıcı olabiliyor. Son yarım saate kadar gayet durağan bir filmken, son kısımlarında zirve yapıyor. İzlenmesi gereken bir eser diye düşünüyorum.
 
The Road



Gelecekteki kıyamet günlerini anlatan bir kitabın uyarlaması olan film, güçlü oyuncu kadrosuyla, en iyi satanlar listesindeki kitabın (The Road) gölgesinde kalmayacak gibi gözüküyor.Kıyamet sonrası atmosferinde Amerika yangın yeridir. Bir baba ve oğlunun istikameti Amerika kıyılarıdır. Amerika'yı bir uçtan bir uca geçerken ellerindeki basit tüfekle yaşadıkları macerada esas problem zor hava koşullarında nereye gittiklerini bilmemeleri ve yollarına çıkan haydutlardır. Film bilim kurgu türünde olmasına rağmen Western türünde de öğeler taşımaktadır.

Film kimi zaman çok akıcı, kimi zaman çok durgun bir şekilde ilerliyor. Fakat bir şekilde kendini izletmeyi başarıyor. Filmde kıyametten 10 yıl sonrası anlatılıyor. Fakat kıyametin nasıl koptuğu, neler yaşandığı, bütün hayvanlar ve bitkilerin yok olmasına ramen insanların nasıl hayatta kaldığı anlatılmıyor. Bir kere bütün bitkilerin yok olması demek dünyada oksijenin tükenmesi demektir. Bu insanlar nasıl oluyor da yaşayabiliyor? Bütün hayvanlar nasıl bir anda yok olabiliyor veya 10 yıl gibi kısa bir sürede? Ana karakter çocuğu neden o şekilde yetiştirmiş? Çocuk millete yardım edelim diye çırpınıyor, bence kıyamet döneminin başlarında doğmuş bir çocuğun diğer insanlarla iletişim bile kurmaması gerekirdi. Bütün bu olumsuz görüşlerime ramen izlenebilecek, güzel bir film. Puanlamam gerekirse 10 üzerinden 7 puan veririm.
 
The Shining



Stephen King’in aynı isimli romanından usta yönetmen Stanley Kubrick tarafından beyaz perdeye uyarlanan film; yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen metafiziksel olayları konu alır. Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu, zamanla otelin içerisinde yalnız olmadıklarını, geçmiş ve gelecekten gelen hayaletlerle birlikte yaşadıklarını görür ve ailesini buna inandırmaya çalışır. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.

Çok abartıldığını düşündüğüm nadiren gerildiğim başroldeki oyuncuların hepsinin rollerin hakkını verdiği özellikle Jack Nicholson'un muhteşem bir oyunculuk sergilidiği, bana göre eh işteninde biraz altında olan bir filmdir. Süresi uzundur gereksiz yere uzatmışlar pek ilgi çekici hadise yok ne kadar iyi olsada bütün film boyunca Jack Nicholson'a bakıp eğlenmek gibi bir olayınızda yok. Herhangi birine izlemesi için tavsiye edeceğimi zannetmiyorum illede izlicem merak ettim diyorsanız izleyin.
 
Ted



8 yaşındaki John bir Noel gecesi sevgili oyuncak ayısının canlanmasını, kendisiyle konuşmasını diler ve ertesi sabah en iyi arkadaşı olan oyuncak ayı Ted, konuşan canlı bir ayıcığa dönüşür! John artık yalnız değildir aksine çok mutludur ama atladığı ufak bir detay vardır: Herkes büyür! Artık 35 yaşında olan John ayı Ted ile bir ömür geçirmiş, aynı evi paylaşmıştır. Dahası Ted de insan hayatına uyum sağlamış, John'dan daha çapkın, daha edepsiz ama bir o kadar da şirin bir yaratık olmuştur. Tek bir sorun vardır, Ted John'u hiç kimseyle paylaşmak istemez;dört sevgilisi olan Lori'yle bile. John ise kendi hayatına devam edebilmek için Ted'den ayrılmak zorunda olduğunu hisseder...

IMDb Puanı 7,1
Benim Puanım 7,8
Eğlenceli ve çerezlik bir Film. Ayı Teddy ciddi manada çok güldürüyor.
 
The Gold Rush



Altın aramak için Klondike altın madenleri bölgesine giden ‘The Tramp’, burada çeşitli insanlık dramıyla ve zorluklarla karşılaşır. Kötü hava koşulları nedeniyle bir kulübede başka bir altın arayıcısı ve kaçak bir mahkumla yolları kesişen Şarlo kısa zamanda trajik olaylara şahit olur. Bu esnada insanoğlunun hırslı ve maddi yönlerini hayretle keşfeden Şarlo, sonunda altın madenleri bölgesine eriştiğinde artık bir maden işçisi olmak istemediğine karar verir. Fakat macera bununla sınırlı değildir.,

Döneminin ötesinde bir yapım olmuş. Efsane olarak nitelendirilebilecek sahneleri var. Ancak sessiz bir film olduğundan herkese hitap etmiyor. Türünü sevenlere tavsiye ederim.
 
Casino



Sam 'Ace' Rothstein renkli gece hayatı ve kumar çılgınlığıyla ünlü olan Las Vegas'ın bu kumarhanelerinden birini yöneten bir işletmecidir. Rothstein bu işe başladığı günden bu yana işini düzgün yapıp güvenilirliğini korumaya ve kumarhane sahipleriyle arasını iyi tutmaya çalışmıştır. Ta ki yakın bir arkadaşı olan Nicky işlerde ona yardımcı olmaya başlayana kadar...
Bu açgözlü ve eğlence düşkünü adam yüzünden başarılı iş hayatı tepetaklak olma yolunda giden Ace, aşık olduğunda işler iyice yolundan çıkacaktır.

Tipik Martin Scorsese filmi. Yönetmeni tanıyanlar ne demek istediğimi anlarlar. Sıfırdan başlayıp sonunda doruğa çıkan filmlerden. Goodfellas'ın gölgesinden kaldığından pek bilinmez. Ayrıca 3 saattir. Ona göre başına oturmaya karar verin.
 
Argo



Argo, 1979 yılında İran İslam Devrimi esnasında Tahran'da meydana gelen rehine krizi olayında, ABD büyükelçiliğinde bulunan ve Kanada Büyükelçiliğine kaçan altı ABD'li diplomatın İran'dan kaçırılması olayı dramatize edilmektedir. Kaçırılma operasyonunun adı Canadian Caper olarak adlandırılmıştır. Hikaye 2007 yılında CIA operasyon sorumlusu olan Tony Mendez'in yazdığı "The Master of Disguise" isimli kitap ve Joshuah Berman'ın konu hakkında Wired isimli dergide yazdığı "The Great Escape" isimli makale ile açığa çıkmıştır.

Filmi beğendim. Vermek istediği duyguları seyirciye yansıtmayı başarmış. Ben Affleck çok düz oynamış, ama rolüne uymuş. Kalan oyuncular da epey başarılıydı. Ancak şahsen en iyi film oskarını hak ettiğini düşünmüyorum. Ancak yine de tavsiye ederim.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 15)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık