Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Oyun İncelemeleri

Bir oyun düşünün, artık inceleme yapmak istemeyen/sıkılan bir insana inceleme yaptırtıyor. Bu oyun nasıl tanımlanır bilemiyorum.

Ne eksik ne fazla, her detayına kadar incelemişsin, eline sağlık. @amaneden
 
Ori and the Will of the Wisps

Yönetmen:
Thomas Mahler

Tür: Platform, Aksiyon, Metroidvania

Çıkış Yılı: 2020

Platform: PlayStation, Xbox, Microsoft Windows, Switch

Yayınlayan/Geliştiren: Moon Studios



İnceleme

Ori and the Will of the Wisps, önceki oyunun bittiği yerden başlıyor. Oyunun başındaki sinematikte, önceki oyunun sonunda gördüğümüz baykuş Kuro’nun sağ kalan tek yavrusu Ku ile eğlenceli vakit geçiriyoruz. Yavru baykuş Ku, kanatlarından birisi doğuştan hasarlı olduğu için uçamıyor. Bir gün Ori, önceki oyunda aldığı Kuro’nun tüyünü, Ku’nun kanadına takarak onun uçabilmesini sağlıyor. Böylece Ku, Ori’yi de alarak gökyüzünde uçmaya başlıyor. Ardından beklenmedik bir fırtına çıkıyor ve Ku’nun kanadı kopuyor. Ku, kanadı koptuğu için uçamıyor ve Ori ile farklı yerlere savruluyorlar. Ori, kendine geldiğinde Ku’yu bulmak için yola çıkıyor ve böylece macera başlıyor.

Hikâye anlatımı, önceki oyundan bildiğiniz üzere sinematik şeklindeki animasyonlu ara sahnelerle yapılıyor. Oyunun asıl önce çıkan özellikleri sanat tasarımı ve oynanışı olsa da önceki oyunda olduğu gibi etkileyici bir hikâyesi bulunuyor.

Öncelikle bu oyunu kesinlikle kontrolcü ile oynamanızı tavsiye ederim. Böylece hem kontroller sizin için daha rahat olacak hem de daha hızlı reaksiyon verebileceksiniz. Ori and the Will of the Wisps, sanat tasarımından sonra mekanikleriyle ön plana çıkan bir oyun. Önceki oyuna göre mekaniklerin bu kadar gelişmesini beklemiyordum açıkçası. Zaten bir başyapıt niteliğinde olan önceki oyunun üzerine, kombat çeşitliliği ve boss savaşları gibi yenilikler eklenerek gerçek bir başyapıt daha ortaya çıkarılmış.

Önceki oyunun üzerine eklenen yenilikler saymakla bitmez. Yine önceki oyunda olduğu gibi, oyun ilerledikçe kazandığınız yetenekler ve geliştirmeler mevcut. İlk oyundan farklı olarak bu sefer, yeni silahlar ve özellikler de kazanabiliyorsunuz. Bunların seçtiğiniz birkaç tanesini aynı anda kullanabiliyorsunuz ve istediğiniz her an bunları değiştirebiliyorsunuz. Bu sayede kendinize özgü, farklı oynayış tarzları oluşturabiliyorsunuz. Böylece oynanış temposu asla düşmüyor.

Artık Sein'in olmaması nedeniyle savaşları veren Ori. Bu daha aktif bir savaş sistemini doğuruyor. Daha aktif savaş sistemi de aktif olarak kullanabileceğimiz üç farklı skill slotunun kapısını aralıyor. Artık aktif kullandığımız savaş skilleri var ve bunlardan üçünü seçip atadığımız tuşlarla kullanıyoruz ki bu savaşlarda kendi kombonuzu oluşturma ve savaşları derinleştirme imkanı sunuyor. Güzel animasyonlar ve efektlerle iyi bir vuruş hissi sağlandığını da ekleyeyim.

İlerleyen bölümlerde karşılaşacağınız bir köyde bulunan NPC’ler ile diyaloğa girip onlardan yan görev alabiliyorsunuz. Yan görevler, haritada belirtilen bölgeyi araştırmak veya bulduğunuz bir eşyayı doğru kişiye götürmek gibi basit görevler olsa da oynanış süresini uzatmaya yetiyor.

Ori and the Will of the Wisps, bir platform-aksiyon oyunu olduğu için kendi içinde zorluğu olan bir oyun. Bu zorluk, bazı bölümlerde ufak tefek bulmacalar ile sağlanırken bazı bölümlerde ise savaşlarla sağlanıyor. Önceki oyundaki kaçış sekanslarına ek olarak bu oyunda boss savaşları da mevcut. Bunların hepsi gerçekten birbirinden farklı ve birbirinden eğlenceli bölümler. Bazı boss savaşlarında defalarca ölmeme rağmen hiç sıkılmadım hatta tam aksine her öldüğümde daha çok keyif aldım.

İlk oyundaki tüm platform skillerimiz mevcut sanırım, eksikse bile hissedilmiyor. Üstüne üstlük bir de pasif skill slotları ve skill upgradeleri de var. Hepsinin detayına inmeyeceğim ama bu oyun mekaniksel açıdan ilkinden çok daha gelişmiş ve tatmin edici hissettirdi bana. Üstüne birde gelişen sisteme ayak uyduran düşmanlarla daha bir keyifli bir hale gelmiş.

Bosslar'dan da bahsedelim. Altı tane boss var ve bunların neredeyse hepsi bana özgün geldi. Bossların tasarımları ve zorluklarını beğendim ama asıl hoşuma giden şey ise bossların beni farklı hareketler yapmaya itişi ve her zaman diken üstünde tutmaları oldu. İlk oyunda eksikliğini hissettiğimiz bossların bu oyunda bulunması ve hatta oldukça başarılı bir şekilde bulunması da yine oyunun saygıyı hak ettiği yanlardan.

Oynanışın yanında metroidvania'sından ve bölüm tasarımından bahsetmek lazım. Blind Forest'ın da en güçlü yanı çok iyi tasarlanmış bir metroidvania olmasıydı kanaatimce. Bu da farklı değil. Skillerin verilme sırası ve şekli, oyuncunun her şeyi yavaş ama emin adımlarla ve iyice öğrenmesi yönü hala güçlü. İlk oyuna benzer mekanlar olsa da gayet farklı ve taze hissettiren yerler de mevcut. Zaten bu mekanlar o görsellik ile birleşince insan büyülenmeden edemiyor.

Artık konuşup görev alabildiğimiz NPC'ler olduğundan bahsetmiştim ve bunlar bize ayak işi diyebileceğim yan görevler veriyorlar. Bunlar her ne kadar yüzeysel şeyler olsa da sonundaki ödül bir motive sağlıyor. İnşaat, bahçıvanlık yan görevleri ise favorilerim oldu. Görsel olarak o dünyaya bir etkimiz olması ve o değişimin yeni gizem perdeleri aralaması çok hoş olmuş. Oyuna yeni bir soluk getiren bu görevler bence iyi bir eklenti olmuş. Karakterler renkli, diyalogları da keyifli olunca insan görevlerden akıp gidiyor. Yalnız bir noktada tüm görevlerin üst üste binip haritada ebesinin nikahı kadar liste oluşturması beni biraz bunalttı. Keşke görevler daha yayvan dağıtılsaymış diye düşünmeden edemedim.

Yarışlar çok hoşuma gitti çünkü ilk oyunda da kendi kendime bir yerden bir yere hızla ve olabildiğince akıcı bir şekilde ulaşmaya çalışırdım. Bu oyunda bunun bir etkinliğe çevrilmiş olması çok hoş. Farklı bir şeyler yapmanın getirdiği bir ferahlık katıyor oyuna. Oyun, yaklaşık olarak 15 saat sürüyor. Oyundaki her şeyi yapmaya çalıştığınızda 20 saate kadar uzayabiliyorken eğer gideceğiniz yerleri biliyorsanız bu süre 10 saatin altına düşebiliyor.

Hiç şüphesiz, bu oyunun grafikleri tam bir şaheser. Herhangi bir anda oyunu durdurup ekran görüntüsü alırsanız tıpkı ünlü bir ressamın fırçasıyla çizilmiş gibi bir resim elde edebilirsiniz. Renk paletinin yanında animasyon sahneleri de aynı şekilde, sanki hareketli birer yağlı boya tablosu gibi temiz ve canlı.

Önceki oyunun aksine bu oyunda tamamen 2 boyutlu grafikler kullanılmamış. Bazı bölümlerde, 2 boyutlu arka planın üstüne 3 boyutlu modellemeler yapılmış. Bu modellemeler, özellikle boss savaşlarında gerçekten muhteşem bir görüntü oluşturuyor.

Ori and the Will of the Wisps, her yönüyle oyunların da birer sanat eseri sayılması gerektiğinin en net örneklerinden. Buna müzikleri de dâhil. Müzikler, oyunun atmosferine girmenizde size yardımcı oluyor. Hatta o kadar güzeller ki, oyunu bitirdikten sonra bile oyunun soundtrack’lerini açıp dinlemek isteyeceksiniz diye düşünüyorum.

Tarihten bu yana hiçbir sanat eseri eskimemiştir. Böyle bir sanat eserinin de asla eskiyeceğini düşünmüyorum. Fiyatı da gayet uygun, üstelik oyunun tamamen Türkçe olduğunu da hatırlatmadan geçmeyeyim. Böyle bir deneyimi, hayatınızın başka bir alanında kolay kolay yaşayamazsınız.

Blind Forest çok kaliteli bir oyundu. Will of the Wisps'in her ne kadar başarılı olacağını düşünsem de pek de Blind Forest'ı geçebileceğini zannetmiyordum, baya yanılmışım. Will of the Wisps, Blind Forset'ın mekaniksel olarak gelişmiş, atmosfer olarak güçlenmiş, hikaye olarak ileri taşınmış hali. Blind Forest'ın özü korunup üzerine çok iyi geliştirmeler yapılmış. Moon Studios ekibi bu oyunda, önceki oyunun eksiklerini tamamlamakla kalmamış, üzerine fazlasıyla koymuş. Kendi türünün en iyisi olarak gördüğüm Ori and the Will of the Wisps, en sevdiğim oyunlar arasında kendine yer bulmayı başardı. İlk oyunu severek oynadıysanız, hiç düşünmeden bu oyunu da oynayın diyor ve incelemeyi buraya kadar okuyan herkesin gözlerinden öperek bitiriyorum.
 
Son düzenleme:
Ori and the Will of the Wisps

Yönetmen:
Thomas Mahler

Tür: Platform, Aksiyon

Çıkış Yılı: 2020

Platform: PlayStation, Xbox, Microsoft Windows, Switch

Yayınlayan/Geliştiren: Moon Studios



İnceleme

Ori and the Will of the Wisps, önceki oyunun bittiği yerden başlıyor. Oyunun başındaki sinematikte, önceki oyunun sonunda gördüğümüz baykuş Kuro’nun sağ kalan tek yavrusu Ku ile eğlenceli vakit geçiriyoruz. Yavru baykuş Ku, kanatlarından birisi doğuştan hasarlı olduğu için uçamıyor. Bir gün Ori, önceki oyunda aldığı Kuro’nun tüyünü, Ku’nun kanadına takarak onun uçabilmesini sağlıyor. Böylece Ku, Ori’yi de alarak gökyüzünde uçmaya başlıyor. Ardından beklenmedik bir fırtına çıkıyor ve Ku’nun kanadı kopuyor. Ku, kanadı koptuğu için uçamıyor ve Ori ile farklı yerlere savruluyorlar. Ori, kendine geldiğinde Ku’yu bulmak için yola çıkıyor ve böylece macera başlıyor.

Hikâye anlatımı, önceki oyundan bildiğiniz üzere sinematik şeklindeki animasyonlu ara sahnelerle yapılıyor. Oyunun asıl önce çıkan özellikleri sanat tasarımı ve oynanışı olsa da önceki oyunda olduğu gibi etkileyici bir hikâyesi bulunuyor.

Öncelikle bu oyunu kesinlikle kontrolcü ile oynamanızı tavsiye ederim. Böylece hem kontroller sizin için daha rahat olacak hem de daha hızlı reaksiyon verebileceksiniz. Ori and the Will of the Wisps, sanat tasarımından sonra mekanikleriyle ön plana çıkan bir oyun. Önceki oyuna göre mekaniklerin bu kadar gelişmesini beklemiyordum açıkçası. Zaten bir başyapıt niteliğinde olan önceki oyunun üzerine, kombat çeşitliliği ve boss savaşları gibi yenilikler eklenerek gerçek bir başyapıt daha ortaya çıkarılmış.

Önceki oyunun üzerine eklenen yenilikler saymakla bitmez. Yine önceki oyunda olduğu gibi, oyun ilerledikçe kazandığınız yetenekler ve geliştirmeler mevcut. İlk oyundan farklı olarak bu sefer, yeni silahlar ve özellikler de kazanabiliyorsunuz. Bunların seçtiğiniz birkaç tanesini aynı anda kullanabiliyorsunuz ve istediğiniz her an bunları değiştirebiliyorsunuz. Bu sayede kendinize özgü, farklı oynayış tarzları oluşturabiliyorsunuz. Böylece oynanış temposu asla düşmüyor.

Artık Sein'in olmaması nedeniyle savaşları veren Ori. Bu daha aktif bir savaş sistemini doğuruyor. Daha aktif savaş sistemi de aktif olarak kullanabileceğimiz üç farklı skill slotunun kapısını aralıyor. Artık aktif kullandığımız savaş skilleri var ve bunlardan üçünü seçip atadığımız tuşlarla kullanıyoruz ki bu savaşlarda kendi kombonuzu oluşturma ve savaşları derinleştirme imkanı sunuyor. Güzel animasyonlar ve efektlerle iyi bir vuruş hissi sağlandığını da ekleyeyim.

İlerleyen bölümlerde karşılaşacağınız bir köyde bulunan NPC’ler ile diyaloğa girip onlardan yan görev alabiliyorsunuz. Yan görevler, haritada belirtilen bölgeyi araştırmak veya bulduğunuz bir eşyayı doğru kişiye götürmek gibi basit görevler olsa da oynanış süresini uzatmaya yetiyor.

Ori and the Will of the Wisps, bir platform-aksiyon oyunu olduğu için kendi içinde zorluğu olan bir oyun. Bu zorluk, bazı bölümlerde ufak tefek bulmacalar ile sağlanırken bazı bölümlerde ise savaşlarla sağlanıyor. Önceki oyundaki kaçış sekanslarına ek olarak bu oyunda boss savaşları da mevcut. Bunların hepsi gerçekten birbirinden farklı ve birbirinden eğlenceli bölümler. Bazı boss savaşlarında defalarca ölmeme rağmen hiç sıkılmadım hatta tam aksine her öldüğümde daha çok keyif aldım.

İlk oyundaki tüm platform skillerimiz mevcut sanırım, eksikse bile hissedilmiyor. Üstüne üstlük bir de pasif skill slotları ve skill upgradeleri de var. Hepsinin detayına inmeyeceğim ama bu oyun mekaniksel açıdan ilkinden çok daha gelişmiş ve tatmin edici hissettirdi bana. Üstüne birde gelişen sisteme ayak uyduran düşmanlarla daha bir keyifli bir hale gelmiş.

Bosslar'dan da bahsedelim. Altı tane boss var ve bunların neredeyse hepsi bana özgün geldi. Bossların tasarımları ve zorluklarını beğendim ama asıl hoşuma giden şey ise bossların beni farklı hareketler yapmaya itişi ve her zaman diken üstünde tutmaları oldu. İlk oyunda eksikliğini hissettiğimiz bossların bu oyunda bulunması ve hatta oldukça başarılı bir şekilde bulunması da yine oyunun saygıyı hak ettiği yanlardan.

Oynanışın yanında metroidvania'sından ve bölüm tasarımından bahsetmek lazım. Blind Forest'ın da en güçlü yanı çok iyi tasarlanmış bir metroidvania olmasıydı kanaatimce. Bu da farklı değil. Skillerin verilme sırası ve şekli, oyuncunun her şeyi yavaş ama emin adımlarla ve iyice öğrenmesi yönü hala güçlü. İlk oyuna benzer mekanlar olsa da gayet farklı ve taze hissettiren yerler de mevcut. Zaten bu mekanlar o görsellik ile birleşince insan büyülenmeden edemiyor.

Artık konuşup görev alabildiğimiz NPC'ler olduğundan bahsetmiştim ve bunlar bize ayak işi diyebileceğim yan görevler veriyorlar. Bunlar her ne kadar yüzeysel şeyler olsa da sonundaki ödül bir motive sağlıyor. İnşaat, bahçıvanlık yan görevleri ise favorilerim oldu. Görsel olarak o dünyaya bir etkimiz olması ve o değişimin yeni gizem perdeleri aralaması çok hoş olmuş. Oyuna yeni bir soluk getiren bu görevler bence iyi bir eklenti olmuş. Karakterler renkli, diyalogları da keyifli olunca insan görevlerden akıp gidiyor. Yalnız bir noktada tüm görevlerin üst üste binip haritada ebesinin nikahı kadar liste oluşturması beni biraz bunalttı. Keşke görevler daha yayvan dağıtılsaymış diye düşünmeden edemedim.

Yarışlar çok hoşuma gitti çünkü ilk oyunda da kendi kendime bir yerden bir yere hızla ve olabildiğince akıcı bir şekilde ulaşmaya çalışırdım. Bu oyunda bunun bir etkinliğe çevrilmiş olması çok hoş. Farklı bir şeyler yapmanın getirdiği bir ferahlık katıyor oyuna. Oyun, yaklaşık olarak 15 saat sürüyor. Oyundaki her şeyi yapmaya çalıştığınızda 20 saate kadar uzayabiliyorken eğer gideceğiniz yerleri biliyorsanız bu süre 10 saatin altına düşebiliyor.

Hiç şüphesiz, bu oyunun grafikleri tam bir şaheser. Herhangi bir anda oyunu durdurup ekran görüntüsü alırsanız tıpkı ünlü bir ressamın fırçasıyla çizilmiş gibi bir resim elde edebilirsiniz. Renk paletinin yanında animasyon sahneleri de aynı şekilde, sanki hareketli birer yağlı boya tablosu gibi temiz ve canlı.

Önceki oyunun aksine bu oyunda tamamen 2 boyutlu grafikler kullanılmamış. Bazı bölümlerde, 2 boyutlu arka planın üstüne 3 boyutlu modellemeler yapılmış. Bu modellemeler, özellikle boss savaşlarında gerçekten muhteşem bir görüntü oluşturuyor.

Ori and the Will of the Wisps, her yönüyle oyunların da birer sanat eseri sayılması gerektiğinin en net örneklerinden. Buna müzikleri de dâhil. Müzikler, oyunun atmosferine girmenizde size yardımcı oluyor. Hatta o kadar güzeller ki, oyunu bitirdikten sonra bile oyunun soundtrack’lerini açıp dinlemek isteyeceksiniz diye düşünüyorum.

Tarihten bu yana hiçbir sanat eseri eskimemiştir. Böyle bir sanat eserinin de asla eskiyeceğini düşünmüyorum. Fiyatı da gayet uygun, üstelik oyunun tamamen Türkçe olduğunu da hatırlatmadan geçmeyeyim. Böyle bir deneyimi, hayatınızın başka bir alanında kolay kolay yaşayamazsınız.

Blind Forest çok kaliteli bir oyundu. Will of the Wisps'in her ne kadar başarılı olacağını düşünsem de pek de Blind Forest'ı geçebileceğini zannetmiyordum, baya yanılmışım. Will of the Wisps, Blind Forset'ın mekaniksel olarak gelişmiş, atmosfer olarak güçlenmiş, hikaye olarak ileri taşınmış hali. Blind Forest'ın özü korunup üzerine çok iyi geliştirmeler yapılmış. Moon Studios ekibi bu oyunda, önceki oyunun eksiklerini tamamlamakla kalmamış, üzerine fazlasıyla koymuş. Kendi türünün en iyisi olarak gördüğüm Ori and the Will of the Wisps, en sevdiğim oyunlar arasında kendine yer bulmayı başardı. İlk oyunu severek oynadıysanız, hiç düşünmeden bu oyunu da oynayın diyor ve incelemeyi buraya kadar okuyan herkesin gözlerinden öperek bitiriyorum.
Eline sağlık. @Tosbağa ile epey muhabbetini yapmıştık. Çok güzel oyun gerçekten. Her şeyi yapması 15 saatimi almıştı benim. Klavyeyle oynadım bir de. Yani 20 saati bulmaz bence. Tosbağa 42 saat oynar ama orası kesin. :oleyo2:
 
Eline sağlık. @Tosbağa ile epey muhabbetini yapmıştık. Çok güzel oyun gerçekten. Her şeyi yapması 15 saatimi almıştı benim. Klavyeyle oynadım bir de. Yani 20 saati bulmaz bence. Tosbağa 42 saat oynar ama orası kesin. :oleyo2:
Teşekkürler. Evet sizin muhabbetlerinizi gördükten sonra oynayasım gelmişti benimde zaten, çokta beğendim. 20 saati biraz yuvarlayarak söyledim orada ama internetten baktım bir 17 saat sürdüğünü gördüm %100 bitirmenin. Tabi kişiden kişiye değişebilir bu süre. Meraklısı dediğin gibi 42 saat bile oynar. :D

Bir gün bu mesajın geleceğini biliyordum :D Gerçi ben ilk oyunu yapmaya uğraşıyordum ya neyse @Sodex bu işi biliyor o devam etsin :D
Çok teşekkürler. Senden de okumak isterim aslında, iyi yaparsın gibi geliyor.
 
İncelemeden çıktı iyice. Başındaki görüntü için hikaye yazıyordum en son. Sonra stardew yüzünden onu da saldım
Bizi bitirdin ya.

Teşekkürler. Evet sizin muhabbetlerinizi gördükten sonra oynayasım gelmişti benimde zaten, çokta beğendim. 20 saati biraz yuvarlayarak söyledim orada ama internetten baktım bir 17 saat sürdüğünü gördüm %100 bitirmenin. Tabi kişiden kişiye değişebilir bu süre. Meraklısı dediğin gibi 42 saat bile oynar. :D
Aynen, ben de sana yazdıktan sonra baktım. :oleyo2: Elden ele görevini hatırlayıp elden ele inceleme yapın. @Tosbağa
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 4)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık