Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

İzlediğiniz Son Film

City Lights



Kör bir çiçekçiye aşık olan ve sokaklarda yaşayan iyi niyetli bir serseri, kıza kendisini varlıklı biri olarak tanıtır. Bir milyonerin hayatını kurtarmıştır ve onun kendisine yardım edeceğine güvenmektedir. Adamı ziyaret edip sevdiği kızın gözlerini ameliyat ettirebilecek kadar para ödünç alabileceğini düşünür. Ama zengin insanların aslında ikiyüzlü bir yaşam sürdüğünü öğrenmesi uzun zaman almayacaktır.

Kemal Sunal'ın En Büyük Şaban filmi bu filmin birebir kopyası olduğundan, filmin neredeyse her sahnesini biliyordum. Ancak hem sessiz olması hem de Chaplin faktörü filmi bambaşka kılıyor. Çekimleri 3 yıl sürdüğü için ne kadar kaliteli bir yapım olduğunu anlamak zor değil. Ayrıca Yeşilçam'ın ekmeğini en çok yediği film budur sanırım.
 
Les Triplettes de Belleville



Yetim bir çocuk olan Champion'u büyük annesi Madame Souza büyütmüştür. Büyük annesinin hediye ettiği üç tekerlekli bir bisiklet ile Champion'un bisiklet yarışlarına olan aşkı başlar. Büyük anne Madame Souza'nın da desteği ile yıllar süren çalışmaların ardından Champion, Fransa Bisiklet Turu'na yarışmacı olarak katılmayı başarır. Fakat Champion, iki yarışçı ile birlikte mafyalar tarafından kaçırılır.
Belleville adlı bir şehire kaçırılan Champion, burada bisiklet temelli bir kumar makinası için gün boyunca pedal çevirmek zorundadır. Madame Souza ve sadık köpeği Bruno Champion'u kurtarmak için hazırlanırlar. Madam Souza ve Bruno büyük bir okyanusu aşarak Belleville adlı şehire gelir. Madam Souza'ya erkek torunu Champion'u bulabilmek için Belleville Üçlüsü adlı eski bir şarkıcı grubu üyeleri Violette, Blanche ve Rose yardım eder.

Harika bir filmdi. Çizgilerle anlatılabileceklerin sınırları zorlanmış. Filmde çok az diyalog var ve çoğu karakter hiç konuşmuyor. Müzikleri ve yaptığı ince göndermeler tek kelime ile enfes. İzleyin derim.
 
Les Triplettes de Belleville



Yetim bir çocuk olan Champion'u büyük annesi Madame Souza büyütmüştür. Büyük annesinin hediye ettiği üç tekerlekli bir bisiklet ile Champion'un bisiklet yarışlarına olan aşkı başlar. Büyük anne Madame Souza'nın da desteği ile yıllar süren çalışmaların ardından Champion, Fransa Bisiklet Turu'na yarışmacı olarak katılmayı başarır. Fakat Champion, iki yarışçı ile birlikte mafyalar tarafından kaçırılır.
Belleville adlı bir şehire kaçırılan Champion, burada bisiklet temelli bir kumar makinası için gün boyunca pedal çevirmek zorundadır. Madame Souza ve sadık köpeği Bruno Champion'u kurtarmak için hazırlanırlar. Madam Souza ve Bruno büyük bir okyanusu aşarak Belleville adlı şehire gelir. Madam Souza'ya erkek torunu Champion'u bulabilmek için Belleville Üçlüsü adlı eski bir şarkıcı grubu üyeleri Violette, Blanche ve Rose yardım eder.

Harika bir filmdi. Çizgilerle anlatılabileceklerin sınırları zorlanmış. Filmde çok az diyalog var ve çoğu karakter hiç konuşmuyor. Müzikleri ve yaptığı ince göndermeler tek kelime ile enfes. İzleyin derim.


OW OW OW :D Smoker-san ellerin dert görmesin bende bayağıdır bu filmi tekrar izlemek istiyordum ama ismini bilmiyordum Teşekkürler :D
 
Mr. Nobody



Indiewire, Belçikalı yönetmenin bugüne kadarki en yüksek maliyetli bu filmini 'hem bilimkurgu, hem romans hem de Lynchvari bir zihin oyunu' diye nitelendiriyor. Başlıkta bahsi geçen Bay Hiçkimse, 2092 yılında dünyada kalmış son ölümlü olan 117 yaşındaki Némo adlı bir adam. Ölüm döşeğindeki Némo genç bir çocukken bir peronda durduğunu hatırlar. Tren kalkmak üzeredir. Annesiyle birlikte mi gitmeli, yoksa babasıyla mı kalmalıdır? Bu karar, sonsuz sayıda olasılığı doğuracaktır... Ve pek çok gezegen, iki ölüm ve sevilecek kadınlar...

Başından sonuna kadar hiç birşey anlamayacağınız bir film. Zaten saçma bir teori üzerine kurulmuş bir senaryosu var. (Baya kötüledim filmi ya!)
Ama gerçekten çok etkileyici bir film. Ne anlattığını anlatamıyorum çünkü pek anladığım söylenemez:confused:.
Yine de izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.:D:good:
 
Shichinin no Samurai



16. yüzyıl Japonya'sında düzenli bir şekilde silahlı haydutlar olan "nobushi"nin ("eşkıya samuray") saldırısına uğrayan ve ürünleri yağmalanan fakir bir köyün ahalisi bir "rōnin"den ("efendisiz samuray") yardım ister. O da kendisi gibi işsiz olan 6 samuray ile birlikte silah bile satın alamayacak kadar fakir olan bu köylülere karın tokluğuna kendilerini savunmasını öğretirler ve hep birlikte haydutlarla kıyasıya bir savaşa girerler.

Filmin yapımından bu yana bir insan ömrü geçmiş olmasına rağmen bu kalitede bir film... Savaş sahneleri olabildiğine gerçekçi, abartı yok. Filmdeki karakterlerden vermek istedikleri duyguyu çok iyi alabiliyorsunuz. Özellikle Toshirō Mifune e hayran kaldım.
 
Ali’nin Sekiz Günü



Ali’nin hayatı, evi ve sahibi olduğu bakkal dükkânı arasında monoton bir düzen içinde geçmektedir. Her gün aynı şeyleri yapmaktadır. Bu sıradan hayatı mahalleye taşınan Zeynep ile değişmeye başlar. Zeynep’e duyduğu platonik aşk onun hayatına beklenmedik bir heyecan katmıştır. Ali’nin aynı zamanda kiracısı olan belalı işlerle meşgul olan bir adam daha vardır: Kemal, ki Ali’nin kâbusu olmuştur. Kirasını ödemediği gibi onu korkutarak borç diye ama hiç geri ödemediği paralar almaktadır. Ali’nin, mahalleye taşınan Zeynep’in bakkaldan alış veriş yapmasıyla başlayan küçük sohbetleri olur. Bu sohbetlerden etkilenen Ali, Zeynep’i merakla takip etmeye başlar ve onun hayatında bir başka erkek olduğunu öğrenir: Mehmet. Ama Zeynep’in mahalleye taşınmasının gerçek amacının hayatından Mehmet’i çıkarmak için bir adım atmak olduğunu öğrenmiştir. Bu Ali’yi bir parçada olsa umutlandırmıştır. Fakat Ali, Zeynep’in Mehmet’le ilişkisine devam ettiğini ve evden ikisini birlikte çıkarttığını görür. Takip eder. Bir türkü bara peşlerinden girer. Uzaktan gizli gizli onları izler. Sevdiği kızla adamın bar çıkışı peşlerindedir. Bir anda Mehmet ve Zeynep kavga etmeye başlar. Mehmet, Zeynep’i dövmektedir. Ali ilk kez hayatında başkaldırır ve sevdiği kızı adamdan korumak için adama saldırır. Ama o anda sevdiği kızın Ali’ye dönüp kendini döven sevgilisine artık vurmamasını çünkü onu çok sevdiğini söylemesiyle yıkılır. Hayatında ilk kez sevdiği bir şeyi elde etmek için tüm kurallarını yıkmıştır ama sevdiği onu istememiştir. Bu Ali’nin yıkımı olmuştur. Onu yine tek düze hayatının başlangıcı olan evinin terasında kendisiyle baş başa buluruz…

Şahsen Ufuk Bayraktar'ın başka oyunculuğunu görmek için izledim.Çok başarılı buldum ama iyiki onu başka rollerle tanımışım yoksa çok pis sövdüğüm bir karektere bürünmüş :D

Edit:Kişisel zevklere bakar ama benim izlerken sıkıldığım bir film oldu.
 
Ted



Family Guy’ın yaratıcısı Seth Macfarlane, sınırları zorlayan mizah anlayışını hem yazdığı hem yönettiği hem de seslendirdiği AYI TEDDY (TED) ile beyazperdeye getiriyor. Bu canlı-aksiyon animasyon komedide John Bennet (Mark Wahlberg) isimli bir yetişkinin çocukluk dileği sonucu canlanan ve sürekli el üstünde tutulan yaramaz oyuncak ayısıyla olan hikayesi anlatılıyor.

Bence müthiş bir komediydi. Kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım olmuş bence. :D
 
Mulholland Drive



Mulholland Çıkmazı, David Lynch'in yazıp yönettiği 2001 ABD yapımı gerilim filmidir. Film noir ve gerçeküstücülükten ögeler sunan filmin başrollerinde Naomi Watts, Laura Elena Harring ve Justin Theroux yer alır.
Film henüz Los Angeles, Kaliforniya'ya gelen ve burada halasının evinde hafızasını kaybedip saklanan Rita ile karşılaşıp onunla arkadaş olan Betty Elms adlı gözü yukarılarda bir oyuncunun hikâyesini anlatır. Hikaye ilgisiz gibi görünen fakat birbirleriyle bağlantılı vinyetler ve gizemli hikâyeyle ilgili gerçeküstü sahneler ve imgeler içerir.

Alışılmışın dışında bir hikaye anlatımı var ve çok ilgimi çekti. Filmi izleyen varsa ve düşüncelerini yazarsa okumak isterim.
 
Mulholland Dr.



Mulholland Çıkmazı, David Lynch'in yazıp yönettiği 2001 ABD yapımı gerilim filmidir. Film noir ve gerçeküstücülükten ögeler sunan filmin başrollerinde Naomi Watts, Laura Elena Harring ve Justin Theroux yer alır.

Film henüz Los Angeles, Kaliforniya'ya gelen ve burada halasının evinde hafızasını kaybedip saklanan Rita ile karşılaşıp onunla arkadaş olan Betty Elms adlı gözü yukarılarda bir oyuncunun hikâyesini anlatır. Hikaye ilgisiz gibi görünen fakat birbirleriyle bağlantılı vinyetler ve gizemli hikâyeyle ilgili gerçeküstü sahneler ve imgeler içerir.

Alışılmışın dışında bir hikaye anlatımı var ve çok ilgimi çekti. Filmi izleyen varsa ve düşüncelerini yazarsa okumak isterim.

Gerçek hayatta senden nefret ediyorsam hayalimde sen karını başka biriyle basarken sana aptalca hareketler yaptırabiliyorum.:D

Bu filmin o kadar çok farklı analizleri var ki... Ve hiçbirisi kesin değil :rolleyes:
 
The Expendables 2



Cehennem Melekleri Barney Ross (Sylvester Stallone), Lee Christmas (Jason Statham), Yin Yang (Jet Li), Gunnar Jensen (Dolph Lundgren),Toll Road (Randy Couture) ve Hale Caesar (Terry Crews), ekibe yeni katılan Billy the Kid (Liam Hemsworth) ve Maggie (Yu Nan) ile birlikte Mr. Church (Bruce Willis) liderliğinde yeniden bir araya geliyorlar; fakat bu sefer mesele biraz kişisel. Zira basit bir hesaplaşma, aralarından birinin öldürülmesiyle sonuçlanınca, intikam almak kaçınılmaz olacak...
İkinci filmde yönetmen koltuğuna Stallone yerine Simon West otururken, senaryoda Dave Callaham ve Sylvester Stallone'nin imzası var. Kadrosunda Arnold Schwarzenegger, Jean-Claude Van Damme,Chuck Norris, Terry Crews, Mickey Rourke, Dolph Lundgren gibi aksiyon sinemasının gözde yıldızlarını da barındıyor.

Sadece çıkıp sağı solu yumruklasalar bile izlerim o derece :) Filmden beklediğimi buldum açıkcası.
Filmde hiç mantık hatası aramadım,Hollywoodun efsane yıldızları biraraya gelip birşeyler sunuyorlar saygıdan ötürü herşeye boyun eğdim. Jetli ile Scot Adkins dövüşmesini isterdim , filmin yarısında gitti :(
Arnold ise bayağı yaşlanmış ve küçülmüş gördüm. Arabanın kapısını fırlatması beni eskilere götürdü :D
Silahdan başka birşey olmadı fiziksel dövüşe girmedi tabi yaştan dolayı :/ Görmek isterdim 2-3 dk lık bir vs'sini
Genelde etrafı taradı neyse o da yeterli. Chuck Norris reyizi görmek yeminle duygulandırdı beni ! Bruce Lee ile oynadığı filmi aklıma geldi. Şöyle birşeyde dikkatimi çekti , Van Damme hala formunu koruyor.
360 Spinning kick atmasıyla eski filmlerine götürdü beni. Diğer Ustalar tabi biraz yaş faktörü var fiziksel dövüşte biraz daha zayıf kaldılar. Van damme 20 yaşında ki delikanlı gibi çok rahatdı.Zaten kötü karakter olması ayrı bir hava ve karizma katmış.
Özellikle Van damme (fanı olmadığım halde ) çok dikkatimi çekti dövüş yetenekleri ve oyunculuğu ile.
Film tek kelime ile "Muhteşem"di. Bir film değilde Özel bir günün video kaydını izlemiş gibiydim.
Teşekkürler Slyvester Usta , Gençliğimde böyle güzel bir anı yaşattığın için.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık