Yazdıklarımı okumadan cevap veriyorsun herhalde. Yoksa bu kadar saçmalamazdın be kral. Aynı şeyleri yazdırıyorsun bana. Kayıkçı kıza çalışarak zarar görmüyor mu diyorsun. Bende diyorum ki zaten çalışmak zorunda değil. Bırakır işi bu kadar basit. Ama sadece istediğim şey karşılığında götürürüm diyemez. Bu onun tek başına verebileceği bir karar değildir. Çünkü kayık bulunmuştur ve o karşı adaya gitmek kızın hakkıdır. Günümüz için düşünüldüğünde bu da bilimin en güzel yanı oluyor. Bir şey bulunduğunda o artık kişisel olamaz. Bulunan şey bütün insanlığa mal olmalıdır. Bilimin mülkiyeti olmaz. Bu yüzden toplumca belirlenen karşılığı ödeyip (bu da para oluyor) karşıya gitme hakkına sahiptir. Adam köleliğe falan mahkum kalmıyor abi bırakır işi bu kadar basit. Hem bu işi sadece ben yapacağım hem de benim kurallarım geçerli demek diğer insanların hakkına yapılan bir gasptır. Böyle bir karar alamazsın. Toplum bunun karşılığını belirlemişken zaten senin kendin için başka bir şey istemen ve bunun karşı tarafı zor duruma düşüreceğini bildiğin halde yapman ayıptır. O zaman insanlarla beraber yaşamayacaksın. Beraber yaşayabilmemizin belirli şartları var. İyi veya kötü bu böyle. İster kabul et ister etme. Bu sayede bu kadar geliştik insanların sürekli olarak eleştirdiği göz ardı ettiği o kurallar sayesinde bu günlere geldik. Kimse bunların ideal olduğunu söylemiyor. Sürekli olarak değişip, gelişiyor. Her geçen gün etik ilkeler, normlar tartışılıyor. Niye sanıyorsun klavyede anarşistlik yapmak kolay. Ama gerçek hayatta bu o kadar kolay değil. Hayatı boyunca bir fiske yememiş insanlar burada o da onu ister, oda şunu ister, o onun en doğal hakkıdır, o onu istiyorsa o da onu ister. Kimse kötü değildir, altında şu nedenler yatar falan filan ... Geçin bu işleri baba ya sen şu an evinde hiç kimse hakkına gasp etmeden takılıp, edebiliyorsan bu kurallar sayesinde götünü kollayan hukuk sayesinde. 5 lira hakkın yense 3 gün uyayamazsın en küçük şey de hakkını aramak için denemediğin baş vurmadığın şey kalmazken burada çok normal kayıkçı da canının istediği şeyi ister diyebiliyorsun. Sana son kez bir soru soracağım farazi bir örnek dahada uzamasın tartışma yemek yicem. Annenin hastalıktan öleceğini düşün dürüst ol ama bana laf ebeliği yapma adam gibi cevap ver. Piyasada da bunun ilacı bulunmuş olsun. Adam sana gelip diyor ki veririm ancak annen iyileştikten sonra benimle yatacak. Sende diyorsun ki abi bak gözünü sevim varımı yoğumu veririm gözünü seveyim diyorsun yok diyor benim şartım bu ilacı ben buldum ben istediğim şekilde veririm ancak. Eğer sen dersen ki abi adam isteyebilir çok normal ilaç onun o da ilacı yaparken çok yoruldu tek karşılığı da bu, bu da onu kötü yapmaz de ben de samimi olarak söylüyorum yanıldığımı kabul edeceğim. İnsanlar yanılır yanlış bir şey değil bu . Yanlış düşünüyorumdur demek ki hata yapmışımdır.Şimdi dur bir saniye, kayıkçı doğası gereği kızı karşıya götürmek zorunda, lakin kız doğası gereği yapmak zorunda değil çünkü işi değil? İş dediğin edinilen bir şey, kız da gayet soyunarak seks,sanat... işçisi olabilir. Kayıkçının enerjiyi nasıl sağladığının ne önemi var? Sen adamı resmen köleliğe mahkum kılıyorsun niteliğinden dolayı. Adamın kendi bedeni ve kendi kararı, istediğini yapabilir. Başkalarının istekleri için kimseye kölelik yapmak zorunda değil. Adam kızı soyundurarak ona zarar veriyor lakin, durumunun ne olduğunu bilmediğimiz kayıkçı kıza çalışarak zarar görmüyor mu? Bu varsayımlar nereden geliyor orasını anlamadım. Kayıkçı kızı bir adadan başka bir adaya götürürken enerji harcıyor, denize açılarak risk alıyor ve zamanını tüketiyor.
Kayıkçının birini bir yerden başka bir yere mizacından dolayı götürmek zorunda olduğunu iddia etmek, bir kadının tüm erkeklerin, ortamda tek bir kadın olduğu için cinsel isteklerini/cinsiyetsel zorunlulukları tatmin etmek zorunda olduğunu söylemekten ne farkı var?