Türküler ve Türkü Paylaşım Platformu

''Diyarbakır'ın güneybatısında, Dicle Nehri kenarında Kırklardağı vardır. Bu Kırklardağı'nın arkasında da Kırklar Ziyareti vardır. Çocuğu olmayanlar buraya gelip dilek dilerler.
Zengin bir Süryani ailenin hiç de çocukları olmuyormuş. Kadın, Kırklar Ziyareti'ne gelip dilek dilemiş, adak adamış. Bir kızı doğmuş. Adını Suzi(Suzan) koymuşlar. Her yıl doğum gününde , annesi onu süsler, giydirir ve Kırklar'a götürerek bir kurban kestirirmiş.
Suzan böylesine bin nazarla büyüyüp güzel bir genç kız olmuş. Müslüman komşularının oğlu Adil'le birbirlerine aşık olmuşlar. Yine bir doğum yıl dönümünde, annesi Suzi'yi hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere Kırklar Ziyareti'ne göndermiş. Arkalarından habersizce Adil de gelmiş. Hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan Suzi'yle Adil beraber dağın arkasına dolanmışlar ve orada sevişmişler. Kırklar Ziyareti, bu beraberliği bağışlamamış ve ziyaret Suzi'yi çarpmış. Kız, On Gözlü Köprü'nün orada, Dicle'de boğularak ölmüş. Suzi'nin ölümünden sonra Adil de aklını yitirmiş.

Kırklardağı'nın yüzü
Karanlık sardı düzü
Ben öleyim Suzan Suzi
Ziyaret çarptı bizi.

Köprüaltı kapkara
Anne gel beni ara
Saçlarım kuma batmış
Tarak getir de tara

Köprünün orta gözü
Sular apardı düzü
Ben öleyim Suzan Suzi
Dicle ayırdı bizi ''


Kaynak: Diyarbakır Efsaneleri

Bu arada dinlediğim versiyonlarda bu sözlere hiç denk gelemedim. Örneğin normalde Kör olasın Suzan Suzi , Ziyaret çarptı bizi ifadesi var. Hikayeye baktığımızda Suzi'yi takip eden Adil'in kendisi ve karşılıklı rızayla yapılan bir ilişki söz konusu. Böyle bakınca Adil sitem etmiş gibi duruyor. Derlemelerde farklılıklar olması normal ama bu kadar bariz fark beklemiyordum açıkçası. Neyse biraz önce fark ettiğim bir versiyon çok hoşuma gitti o yüzden onu paylaşacağım.