bir süre erkek gibi yaşayınca erkek olabiliyorum. kadın gibi yaşayınca sırıtıyorum. tuhaf duruyorum. yeni ve güzel bir şey tuhaf durur mu pek emin değilim. belki kadın gibi yaşamayı sürdürsem benden 3 nesil sonrası da bu yönde bir şey kazanacak. güzellik o zaman ortaya çıkacakbilimkurgu ve fantastik eserler üstünden transhümanizm kasmanın ötesine geçmez. sorulması gereken soru şudur: ben neyim? benim neyliğim bedenden bağımsız mı? Ayrıca Ursula Ninem çok kötü bilimkurgu yazar.
dedemin videosunu görmek çok güzel.
ayna olmasa insan kendini göremiyor. hep milleti görüyor. milletin ona yaptığı övgüleri, yergileri duyuyor. onlardan bir şey hissedip kendi kafasına göre kuruyor kim olduğunu. millet sadece bedenini kullanarak yaşıyor. arada da belki gördüğü kadarıyla süzüyordur. kim olduğumun bedenimden bağımsızlığını yine toplumdan ötekileşerek hissederim. kendimi başkalarıyla değerlendirerek görürüm
erkekliğe aykırı şey voldemort olmak olabilir. voldemort'ta feminen değil. sadece güçlü erkekliğe aykırı birisi. light selami hiç erkekliğe aykırı birisi değil. tam anlamıyla ana kuzusu bir erkek gibi duruyor. erkekliğe aykırı şeyler var ama bunlar tam olarak erkekliğe aykırı değil bence
kadınlığa aykırı şeye pek denk gelmedim. takım elbiseliler kadın gibi geliyor. çingeneler daha has kadın gibi geliyor. kadın deyince ortaçağ kıyafetleri giymiş, balık etli bir hatun düşünüyorum mesela
bir erkek en kötü 174 boyunda olsun kadın olduğu zaman avantajlı, bir kadın en iyi 165 cm boyunda olsun erkek olduğu zaman dezavantajlı kalabiliyor. türkiye'de bedenleri düşünürsek kadınlar erkek kimlik kazandıklarında kısa boylu light selami gibi kalıyor