Brook arkadaşları ile bir ömür geçirdi demişsin de, adam 38 yaşında ölmüş. Öyle bir diyorsun ki sanki yaşlı bir adamken ölmüş gibi. Bu adam gözlerinin önünde en sevdiği insanları kaybetmiş, daha sonra da o insanların kemiklerinin başında, karanlık bir denizde 50 koca yıl yalnız kalmış. Bu öyle hafife alınabilecek bir zaman değil. 50 yıl dediğin, kocaman bir ömürdür. 50 yıl insan görmemek, kimse ile konuşamamak, kimse ile bir şeyi paylaşamamak ve en kötüsü ölememek kolay mı sence?
Usopp'u babası bırakıp gitmiş, anası da gözünün önünde yavaşça ölmüş. Buna bahanen de Usopp'un köyündeki insanların yaşıyor olmasıdır muhtemelen. Nami'nin de bütün köyünü korsanlar katletti, Bell-mére onu oradan kurtardı. Buna bahanen de Nami'nin o zamanlar bebek olması ve ailesini hatırlamamasıdır muhtemelen.
Sen kafanda karar vermişsin "Robin çok sıkıntı çekti" diye, ne desek boş o yüzden. Clover falan neyse de, Robin'i Ohara'da seven kimse yoktu zaten. Herkesin dalga geçtiği, ötelediği biriydi. Onların ölümü Robin'in umrunda bile olmamıştır. O sadece Clover, diğer bilginler ve anasına üzülmüştür, hepsi bu kadar. Öyle bir yazmışsın ki, başına gelenlerden önce çok mutlu bir hayatı varmış da, şehri yok edilince böyle bir sefaletin içine düşmüş.
Bu saçma tartışmayı uzatmak niyetinde değilim. Filistinli çocuklara falan bağlamışsın olayı, kurgu bir karakter ile gerçeği karşılaştırmak zaten abes. Sorduğun sorunun benzerini ben sorayım; 50 yıl boyunca yalnız başına karanlık bir hücrede sevdiğin insanların kemikleri arasında yaşadığını düşünsene.
Gene yarım yamalak ... Tartışmamız şu ana kadar saçma değildi ama şu verdiğin cevapların saçma olduğunu kabullenmek gerek galiba. İspat edeyim efendim ;
Ben brook un ve diğer tayfa üyelerinin yaşadıkları kolay demiyorum ki, ben değil asıl sen göz önünde olanı kabullenmemekte ısrar ediyosun...
Diyorum ki hepsinin tutunacak bir dalı vardı robinin ussopun köyü vardı sevdiği insanlar vardı , brook yediği meyveden ötürü bunun böyle olacağını biliyordu hazırlıklıydı yani nekadar hazırlıklı olursan ol zor bir durum lakin koskoca adamdı aynı zamanda. Franky yeni bir aile buldu sonradan ustasını kaybetsede koskoca 10 küsür yıl mutlu mesud yaşadı. Robinin halkı Soy KIRIMA uğradı... Sevmiyodu denir mi ya iki tane çocukla tartıştı diyehalkını ne diye sevmesin Robin ... Sadece Hocalarını ve annesini seviyor demek işte bu abes olur işte.
Naminin bell mere tarafından kurtarılmasına muhtemelen bahanem bebek olmasıymış bu bahane değil gerçek mantıklı bir açıklama olur ancak
bahane demek ; belli bir durumu inkar etmek yada yapılan yanlışın sorumluluğunu üstlenmemek için yalan yanlış veya yarım doğru veyada saptırlmış yan anlamda , yanlış sunulan gerekçe demektir... Burda karakterlerinin kendisinin yaşadığı acıdan bahsediyoruz bebekken neyi nerden bilecek asıl acıyı çocukluğunda çekti Nami...
Filistinde ki çocukları misal verdim çünkü Robin in halkının uğradığı katliama benze bir durum halen yaşanıyor filistinde.. Gerçek bir durumla kurgu bir karakter veya olay ile gerçeği
karşılaştırmadım ! Sadece benzettim...
Ayrıca Türk , Fars , İngiliz , İspanyol ,Fransız , Amerika saymaya gerek yok tüm dünya edebiyatında kurgu ile gerçek olaylar benzetilmiş ve dahi senin dediğin gibi karşılaştırılmıştır. Şimdi sen bütün dünya edebiyatçılarına
ABES dedin dikkat et aralarında muhtemelen senin sevdiklerinde vardır.
Mesela İspanyol edebiyatında Cervantes in Don Kişot isimli Romanı kurgu üzerinden gerçekteki yaşanılanları eleştirmiş aslında güzel bir hikayeden çok bir eleştiri romanıdır , bu roman yazıldıktan sonra tabiki de hakettiği gibi dünya klasikleri arasına girdikten sonra , çoğu insan halk arasında maceraperest kişiler için Don Kişot benzetmesi yapmış hatta Don Kişot diye lakaplar takılmıştır. Yani gerçekteki insanları kurguda olan bir karaktere benzetmişlerdir... Bunun yüzlerce örneğini veririm sana
abes lafını geri al ayıp ettin , Cervantese , Gothe ye , Tolstoya vesaire hepsine abes dedi adam ya =)
El hasıl kelam ; Kurgudan gerçeğe benzetme abes değildir ve bunun sana göresi bana göresi yoktur bana göre abes diyemessin çünkü bunu sende yapmışsındır ve kendini inkar edersin yapmasaydın bile tüm edebi çevreyi inkar etmiş hafife almış olurdun.
Robin in yaşadıkları , filistindeki çocukların ailelerinin ve kendilerinin uğradığı katliama benzer bir durumdur...
Brook bir hücrede 50 yıl kalmadı gemide kaldı ... Gölgesini kaybetmese o gemide kalmaz laboonu aramaya giderdi heralde ki kalsa bile bunun böyle olacağını biliyordu diyorum kaç kere anlatmam gerek acaba tam anlatabildim diyorum gene yarım yamalak alıp bana tekrar söylüyosun böyle böyle demişsin diye.
En son söylediğin tercih meselesine gelirsek ki meselemiz tercih etmek değil çekilen acı ... Neyse iki durumu kıyaslarsak ;
8 yaşında yaşadığım şehire veya adaya (ki içinde Robinin sevmediği tipler gibi benimde sevmediğim tipler var) bir atom bombası atılması yada sen düşün sebebini atom bombası olur terörist istilası olur vesaire tüm tanıdığım şehir halkının ölmesi yerine ,
38 yaşına gelip 10 tane arkadaşımla bir gemide ölüp sonra tekrar dirilip o arkadaşlarımın kemikleriyle 50 yıl gemide geçirmeye razıyım herkesin ölmesi yerine 10 kişinin ölmesi evladır. Çekilen acıya gelirsek gene daha az acı duyardım çünkü omuzlarımda 10 kişinin yükü olurdu veyediği meyveden ötürü bunun böyle olacağını biliyordu... Diğer tarafta ise 1 saat içinde yapılan bir soykırım ve buna şahit olan 8 yaşında bir çocuk var.