Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Sinema Dünyası Sohbet, Haber ve Tartışma

Üstünkörü baktım fazla bilim kurgu yok sanırım, o yüzden Blade Runner'ı görmek şaşırttı gerçekten de çok iyi film
 
vittorio de sica'nın, sinema tarihinin en önemli yapıtlarından birini, "bisiklet hırsızları"nı (ladri di biciclette) oluşturmak üzere yola çıkarken çok yalın bir fikri vardır. arzusu, bir adamın kentte bir gününü, sokaklarda yaşadıklarını bir buçuk saate sığdırmaktır başlangıçta. silik, gözden rahatlıkla kaçabilecek, 'değersiz' bir adamdır bu. herhangi bir işçidir. kendisinden çalınan bisikleti arar durur roma sokaklarında. de sica'nın bu kadar basit bir özete sahip filminde dev bir gayret vardır lakin. günlük hayatın alelade akışı içinden bir insanlık anlatısı çekip çıkarmaya çalışır yönetmen. aktör yoktur bu filmde. herkes amatör oyuncudur. işçi sınıfından alelade kişileri oynatır. hepsi, bir başkasını değil, kendilerini oynarlar. rol yapmazlar bu sebeple. set yoktur filmde. gerçek mekanlarda, roma sokaklarında çeker filmini yönetmen. doğal ışık kullanır. destansı bir hikaye yoktur giderek. sokakta yaşanan gerçek bir olay, tarafsız bir gözle anlatılır. saf bir sinema çıkarır bu unsurlardan de sica. çokça geniş plan izletir bize. başkentin meydanlarındaki ıssızlığa, yoldan geçen tek tük insanlara ve arabalara pencereden bakan bir gözlemci konumuna yerleştirir seyircisini.


filmi ortaya çıkaran sürecin küçük bir etüdü, bu başyapıtı daha da anlamlı kılar. 1948 yılında italya'nın başkenti, 'açık şehir' roma'da yaşanır bu bir günlük macera. ikinci dünya savaşı'ndan mağlup ayrılmış bir ülkenin sıfırı görmüş ekonomisi söz konusudur. işsizlik diz boyudur. her tarafta amerikan film yıldızlarının afişleri olmasına rağmen insanlar yatak çarşaflarını rehinciye vererek dahi üç beş kuruş kazanmaya çalışır. çarşaflarla yığınlar arasında bir analoji kurulur bu rehin sahnesinde. ricci'nin karısının çeyizlikleri beyaz çarşaflarla dolu dev bir rafın en üstüne atılıverir. ricci ve benzerleri evlerinden çıkıp kent sokaklarına karıştıklarında, bu çarşaflar kadar değersizleşirler. antonio ricci, isimsiz kalabalığın bir üyesidir. charlie chaplin'in şarlo'suna benzer. ondan tek farkı gülmeye değer bir şey bulamamasıdır hayatında. ümit kavramı onu çoktan terk etmiştir. tutunacak bir iş arar, ne olursa olsun. roma'yı var eden, roma imparatorluğu'ndan beri 'ekmek ve eğlence'yle zapturapt altında tutulmuş 'ayaktakımı'ndan biridir.


bisiklet çalındıktan ve arayış hikayesi başladıktan sonra "bisiklet hırsızları" bir serüvenin filmine dönüşür. de sica, seyirciyi, ricci ve oğluyla birlikte toplum yaşantısının önemli köşelerini tutan mabetlere sokar sırayla. hepsinden birer sosyal eleştiri çıkarır. beş durağı vardır bisiklet arayışının: pazar, kilise, lokanta, falcı ve genelev... bisiklet pazarında yan yana dizilmiş yüzlerce bisiklete yutkunarak bakan adam, lokantada spagetti yiyen zengin çocuğa imrenerek bakan oğlu bruno'ya dönüşür biraz sonra. kilisedeki sahte selamet duygusu, falcının evinde ayyuka çıkar. kadının tek kehaneti "bisikletini bugün bulursan bulacaksın, bulamazsan da hiç bulamayacaksın" olur. ricci'nin ihtiyacı olan umut duygusu bile sunulmaz bu duraklarda. genelevde nihayet kıstırdığı hırsız, ya hakikaten ya da rol keserek sara krizi geçirir. ricci'nin etrafını saran kızgın kalabalık, adamı haklıyken haksız duruma düşürür. ricci beş duraktan geçerken, bisikletin çalınmadığını, bu batak kent tarafından yutulduğunu, geri alınamaz şekilde öğütüldüğünü fark eder. roma, adamın bisikletini ve işini elinden alarak umudunu soğurur. onu, filmin başından sonuna gördüğümüz, boş sokaklarda tek tük dolaşan insan suretlerinden, isimsiz hayaletlerden birine dönüştürür.


de sica'nın günah keçisi aramama kaygısını, macera boyunca ricci ve oğlunun karşısına çıkan her adamda görürüz. biçare hırsız, onu kollayan zavallı yaşlı adam, ricci'nin işe yaramaz çöpçü arkadaşları, ilgi göstermeyen polisler, yolunu bulmaya bakan falcı kadın... hepsi çürüyen kentin, giderek iflas etmiş ülkenin yarattığı varlıklardır. bilinçsiz bir şekilde pasif intihar sürecinde debelenirler adeta. kimin gücü kime yeterse o kazanır. öfkemizi odaklayacağımız bir suçlu sunmaz bize yönetmen.


bireyleri sosyal yönden organize etmesi gereken kurumlar da hiçbir işe yaramaz. kafkaesk bir kabusa dönüşür bisiklet arama süreci. karakoldaki polis açık açık, "zabıt tuttuk, daha ne yapalım?" diyerek ricci'nin bisikletini arayacak memur görevlendirmez. bisiklet pazarında ve genelevdeki tartışmalara müdahil olan polisler sadece birer gözlemci olarak kalır. ricci'nin çaresizliğine kayıtsızdır hepsi. kilisenin tek işlevi, bedava çorba içmek için evsizleri, fukaraları bünyesinde toplamasıdır bu şehirde. ne hukuki ne de ruhani açıdan rahatlar ricci. adalet yoktur.


de sica, onuru ayaklar altına alınmış, sıfır noktasında bir babanın çaresizliğine çocuğunu tanık ederek en büyük kozunu oynar. final sahnesinde, çocuğunun gözünde haysiyeti gıdım gıdım eriyen adam onurunu tamamen ayaklar altına alır. bir bisiklet çalmaya kalkışır. fakat yakalanıp dayak yer sokak ortasında. oğul bruno'nun, babasının yerde kalan şapkasını alıp, tozunu silkelemesi, babayı var eden bu sembolü temizleyerek, bir tutam onur duygusu tesis etmeye çalışması filmin en kederli anıdır. yönetmen, chaplin'in aksine, hiçbir umut kırıntısı bırakmadan bitirir filmini. izleyiciyi, en acı ve katı haliyle saf gerçekle baş başa bırakır. ricci, kalabalıkta sessiz, ağzını açamadan çocuğunun elini tutar. evine ve evin sembolize ettiği sıfır noktasına geri dönmeye çalışır.


bisiklet hirsizlari


ladri di biciclette / bicycle thieves


yönetmen: vittorio de sica / senaryo: cesare zavattini, suso cecchi d'amico,


vittorio de sica, oreste biancoli, adolfo franci, gerardo guerrieri (luigi bartolini'nin romanından) / görüntü yönetmeni: carlo montuori / müzik: alessandro cicognini kurgu: eraldo da roma / oyuncular: lamberto maggiorani, enzo staiola, lianella carell, gino saltamerenda, vittorio antonucci / yapım: 1948 italya / süre: 93 dk.
 
Yönetmenlerin ortak seçtikleri film sayıları göz önüne alınarak oluşturulmuş.Listede olmayan filmler de var elbette hepsini sığdırmak mümkün değil.Birçoğu vakit geçirmek için değil izlemesi zor olabilecek filmler.Diğerleri için zaten top250 gibi listeler var.Yönetmenler işin sinemasal değerine getirdiği devrime bakıyorlar tabii sıradan bir bakışla izlemedikleri bir gerçek.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 7)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık