2002 yılında yayınlanan ve eşcinsellikten caydırma terapilerine katılmış 202 katılımcı üzerinde yapılan bir çalışmada, katılımcıların %88'inin hiçbir kalıcı değişimden geçmediği tespit edilmiştir. Katılımcıların sadece %3'ünün (sadece 8 kişinin) "heteroseksüel olmaya başladığını düşündükleri" raporlanmıştır. Dahası, bu 8 kişiden 7 tanesinin sonradan eşcinsellik karşıtı grupların üyeleri oldukları tespit edilmiştir. Diğerlerinin ise ya tüm cinsel istekleri körelmiş ya da tamamen seksten uzak bir yaşamı tercih ettiklerini söylemişlerdir.
https://evrimagaci.org/escinsellikten-caydirma-terapileri-escinsellik-bir-hastalik-mi-964 (sevmeyebilirsiniz bu oluşumu ama kaynak vermişler)
Eşcinselliğin bu kadar farklı coğrafyada ve neredeyse benzer oranda olması başlı başına önemli bir delil sayılabilir. Bu konun sadece toplumla, psikoloji ile açıklanamayacağı ortada.
Yine cinsel uzvu farklı olan bireyler de olduğu aşikar. Bunlar her hangi bir bilimsel çalışmaya gerek duyulmayacak veriler. Bundan yola çıkarak fiziksel anormal durumların davranışsal boyutta da olabileceği öngörülebilir. Anlaşılması açısından fiziksel olarak erkek olan bir birey "ruhsal" açıdan "farklı" olabileceği varsayılabilir. Bunlar tamamen birey olarak herhangi bir bilimsel çalışma elde etmeden görebildiğimiz ve öngörebileceğimiz bulgular.
Bu sebeple ileri sürülen bilimsel çalışmalar inandırıcılıktan uzak değil. Ancak hemen her camiada bu konu üzerinde çıkara dayalı bir eğilme söz konusu. Bu sebeple ne kadar itibarlı kurumlardan gelirse gelsin bu kadar tartışmalı bir konu hakkında ortaya konulan bilimsel çalışmaların doğruluğu da tartışılır.
Ancak bundan yıllar sonra bu çalışmaların bir kısmı elenip ortaya doğruya en yakın olanlar kalacaktır. Bugün bu konu hakkında bilimin yeterince söz söylediğini düşünmüyorum. Eksiğiyle fazlasıyla henüz söyleyeceği çok sözü var.