Demeye çalıştığım bu değil. Hiç kimse hiç kimseyle yüzleşemediği için herkes tek taraflı olarak bir fikir beyan ediyor yahut suçlamada bulunuyor. Aslan öldü herkes arkasından attı tuttu ama Aslan yaptığı şeyleri aslında niye yaptı bunu bilemedik.
İyi olduğunu düşünmüyorum sebebi de Polat karakterinin mafya içine sızmış bir devlet görevlisi olduğu fikrinden uzaklaşılması. Sen adama bağıra bağıra ben mafya babasıyım dedirttiğin anda bu adam artık ''sıka sıka gidecek''in önünü açmış oldun. Nitekim bu noktadan sonra her şey çok fazla hızlanıyor ve rasyonel davranışlar sıfırlanıyor. Adamlar rus mafyasının evini basıyorlar şehrin ortasında helikopterle bina taranıyor reis. İnfial oluşturması gereken bir olaydı mesela hiç üzerinde durulmadı bile. Karahanlı baba oğul kavuşması falan değil mevzu o kısım serinin sonunda Polat'ın gerçekleri öğrendikten sonra vereceği tepkiye bağlıdır.
İşin özü Aslan Polat ve Karahanlı arasındaki taktik savaşın son ana kadar sürmesi gerekliliğiydi. Zeka küpü dediğimiz Karahanlı karakteri evi dinlenen, sığınağına merdiven döşenen, Polat'ın her dediğini dinleyen ve en sonunda tapınakçılar denen ne idüğü belirsiz bir oluşum tarafından öldürülen bir adama dönüşüyor
Çakır'ın ölümü babaların ölümünü mecburi hale getirdi de müdahalenin otuzlu bölümlerde başladığı söyleniyor genelde. Yani bir bölümde ben karar verdim gidiyorum durumu söz konusu değil sanırım.