LÂYEMUT
(ﻻ ﻳﻤﻮﺕ) sıf. (Ar. olumsuzluk eki lā ve “mevt”ten muzâri fiil yemūtu ile lā-yemūtu > lā-yemūt “ölmez”) Ölümsüz, ebedî: Ona da mânîdar bir lakap takacaklar, torunlar hâtırasını ezber bilecek ve böylece köyünün bir nevi “lâyemût”u kalacaktır (Rûşen E. Ünaydın). İzzet Efendi’nin lâyemut şâheseri (Rûşen E. Ünaydın). Ey Makber’in, Ölü’nün şâir-i lâyemûtu (Orhan S. Orhon).