@Kenshiro ya atfen
MÜBÂREZE
MÜBÂREZE
(ﻣﺒﺎﺭﺯﻩ) i. (Ar. burūz “ortaya çıkmak”tan mubāreze)
1. Eski savaşlarda karşı karşıya gelmiş düşman taraflardan, er dilemek sûretiyle meydana çıkan iki veya daha çok savaşçının birbiriyle yaptığı teke tek çarpışma: Cirit oyunlarında, güreşlerde, mübârezelerde hep birinci gelirdi (Ömer Seyfeddin).
2. XIX. yüzyılda düello karşılığında kullanılmıştır: Nâmusu ihlâl olunan mübârezede gālip gelemezse intikam nerede kalır? (Nâmık Kemal). Mübâreze Avrupa’da bugün memnû ise de gizlice yine icrâ olunuyor (Şemseddin Sâmi).
3. teşmil. Kavga, mücâdele: On dokuz yaşına kadar Ahmet Cemil tamâmen hayatta mümkün olabildiği kadar mesut idi. Ondan sonra pederini kaybedince endîşe-i maîşet, mübâreze-i hayat başlamıştı (Hâlit Z. Uşaklıgil).
ѻ Mübâreze etmek: Teke tek çarpışmak, düello etmek, mücâdele etmek.
● Mübârezat (ﻣﺒﺎﺭﺯﺍﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Mübârezeler, teke tek çarpışmalar, düellolar.
1. Eski savaşlarda karşı karşıya gelmiş düşman taraflardan, er dilemek sûretiyle meydana çıkan iki veya daha çok savaşçının birbiriyle yaptığı teke tek çarpışma: Cirit oyunlarında, güreşlerde, mübârezelerde hep birinci gelirdi (Ömer Seyfeddin).
2. XIX. yüzyılda düello karşılığında kullanılmıştır: Nâmusu ihlâl olunan mübârezede gālip gelemezse intikam nerede kalır? (Nâmık Kemal). Mübâreze Avrupa’da bugün memnû ise de gizlice yine icrâ olunuyor (Şemseddin Sâmi).
3. teşmil. Kavga, mücâdele: On dokuz yaşına kadar Ahmet Cemil tamâmen hayatta mümkün olabildiği kadar mesut idi. Ondan sonra pederini kaybedince endîşe-i maîşet, mübâreze-i hayat başlamıştı (Hâlit Z. Uşaklıgil).
ѻ Mübâreze etmek: Teke tek çarpışmak, düello etmek, mücâdele etmek.
● Mübârezat (ﻣﺒﺎﺭﺯﺍﺕ) i. (Ar. çoğul eki -āt ile) Mübârezeler, teke tek çarpışmalar, düellolar.