Konu boyunca birçok yorumda toplumdan uzak olunduğu için erkeklere atılan iftiraların ve erkek cinayetlerinin gözükmediği, kadın cinayetlerinin daha çok ön plana çıktığı konuşulmuş. Zaten kadın ve erkek cinayetlerinin farkı konu içinde gayet güzel anlatıldığı için tekrarlamaya gerek duymuyorum ancak şu kadınlar o kadar da şiddete uğramıyor ya toplum içine karışın yorumuna gelmek istiyorumu. Bu yorumları yapan arkadaşları bir yıl boyunca Anadolu'da acil servislere, emniyetlere, köylere vb dağıtmak lazım. Arkadaşlar evet iftira atan kadın var, bunu kendi yararına kullanan kadın var ancak Allah aşkına bir dışarı çıkın halkın arasına karışın. Kaç tane darp vakası gelip doktor anlamazsa kadın sesini çıkaramadığı için kayboluyor bakın. Elbet de iftiraya uğrayan erkek vardır da şu twitterdan instagramdan bir çıkın da Türkiye populasyonuna bakın lütfen. Kimse (azınlık kafayı yemiş bir kesim hariç) erkekler iftiraya uğrayınca hapislerde sürünsün demiyor zaten. Sistem güzel işlesin iftira durumu varsa tam tersine iftira atan kişi mahkeme kararıyla sürünsün zaten. Ancak hem iftira - şiddet oranı bir değil (bence en az %90-95i gerçek) hem de şiddet meyillisi birisinin sokakta durmasıyla masum birinin içeride durması aynı değil. Tabiki de kadına öncelik verilecek bu konuda çünkü hem kadın cinayeti-şiddeti dediğin şeyle erkek cinayeti-şiddeti aynı şey değil hem Türkiye içinde oranları aynı değil hem de şiddet uygulayan kişinin dışarıda olmasıyla masumun içeride olmamış aynı değil. Cidden bu kadar benmerkezci olmamak lazım bazen. Hukuk tabiki de işlesin ve adalet yerini bulsun ancak önce güçsüz ve risk altında olan korunsun, eğer aksi bir durum varsa ona göre gereği yapılsın. Ancak sen olaya ay Türkiye'deki %3-5 iftiraya uğrayan erkekten biriyse bu diyip sokakta serbest bırakırsan yarın öbür gün akşam haberlerinde görme ihtimalin oluyor.
Kadına Şiddet "Dışlama" Sebebi midir?
- Konbuyu başlatan erdemexi
- Başlangıç tarihi
Bahsettiğin istatistik abd özelinde, dünya geneli veya tr geneli değil. Tr’de daha düşük olduğuna eminim. Tabi burada oranların fazla veya az olması önemli değil. Kendini kontrol edemeyen düşük yaşam formlarıyla beni kıyas etme istersen. Bazı ucubelerin fazlaca dillendirilmesinden ben de etkileniyorsam, o halde tepkimi ortaya koyarım. Dediğim gibi, çok övdüğün medyan bunu 100 yılda arttırarak haberleştirse, yine de insanı eğitemediğin sürece toplumu eğitemeyeceksin. Yine tecavüzler ve diğer suçlar artmaya devam edecek. İnsan eğitilerek suç oranları azalır, suçlar haberleştirilip her yere servis edilerek, toplumu kutuplaştırarak değil. Daha çok nefret ve kini yaydıkça, bu tarz olaylar artarak devam edecek. Kadın erkek özelinden çık, şöyle düşün. X bir çinli, y bir türkü öldürdü haberi. Bu haber sende ne uyandırıyor? Neden X bir suçlu demedi de, x bir çinli diyerek ırktan bahsetti mesela bu haber sana? Belki de çinlilerle türkleri kutuplaştırmak isteyen bir zihniyet bu haberi yapmak istemiştir? Kötü niyetli olmayan bir insan bu haberi ırksal tanımlamalarla yapmazdı bence. Yine aynı şekilde x erkek y kadınını canice katletti deyince, kadınlar ister istemez erkeklere karşı kutuplaşıyor, soğuyor, onlara kin besliyor. Kin ziyadeleştikçe de muhabbetsizlik meydana geliyor. Bu da cinayetleri ve şiddeti arttırıyor. İstatistiklerde bunu gösteriyor. Sen yine de medyanın bu olayları çözüp toplumu parıl parıl parlatacağına, çok güzel eğiteceğine inanıyorsan, inanmaya devam et.
Eğitimin gerektiğini yukarıda en az 3 kere yazdım zaten de işine geleni okuduğun için fark etmemişsin. Türkiye'de oranın daha düşük olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun sen? Gözünüz kör olmuş sizin. Bazı ucubeler diyorsun hâlâ. Olayın bireysel değil toplumsal olduğunu ilkokul çocuğuna anlatır gibi anlatıyoruz 10 sayfadır. Bu nasıl bir kırılganlıktır anlamadım. Sen etkileniyorsun diye kadınlar tacize, tecavüze, şiddete, cinayete kurban gitsinler. Sesleri de çıkmasın o zaman.
Çinliler sistematik olarak Türkleri öldürse, bunun belirtilmesinde bir sakınca yok. Örneği de var zaten. Doğu Türkistan.
E toplumu düzeltmek için bireyi eğitmelisin? Sen nasıl bir eğitim istiyorsun? Toplum demek ki eğitilememiş, eğitim sistemi kusurlu, o halde bu kusuru medya mı kapatacak?
Sadece ben mi etkileniyorum? Bütün erkeklere aynı muamele çekiliyor, kutuplaşma oluşuyor, bu da muhabbetsizliğe toplumsal kin ve öfkeye sebebiyet veriyor. Bütün toplumun tamamında ortaya çıkmasa da az bir kesiminde meydana çıkıyor. Sonra da şiddet ve cinayetler artıyor.
Taciz, tecavüz medyada dillendirilip, her yerde haberi yapılarak mı sonlandırılacak? Onca yılda neden azalma olmadı öyleyse? Bana çık ve kendi çözüm yöntemini söyle. Yöntem medyada ve akla gelebilecek her yerde sadece bu olayları dillendirmek mi? Bu şekilde mi bitecek bu olaylar? Senelerdir bu yapılıyor zaten, suçlar ziyadeleşmekten başka ne işe yaradı? Bunu haricinde çözüm için ne yapıldı?
Herhangi bir çinlinin herhangi bir türkü öldürmesinden bahsediyorum, ırkı veya sistematik olarak öldürülmesini boş ver, haberin içeriğine dikkat et. Buradan ne çıkarırsın? Bir kutuplaşma yaratılmaya çalışılıyor derim ben. Yine x bir müslümanın y bir hristiyanı öldürmesi falan da örnek verilebilir. Katilin dini, dili, ırkı, cinsiyeti fark eder mi? Neden bu özelliklerden bahsedilip özellikle bir kutuplaşma oluşturulmaya çalışılıyor?
@Berkay
Hükümet değişikliği uzun dönemde sorunu azaltabilir ama geri kalan çözüm yöntemlerinin başarılı olacağını düşünmüyorum dostum. Ayrıca mesajın komple tartışmaya açık, ülkenin %90’ıyla anlaşamazsın bu çözüm yöntemiyle. Neyse, kadına şiddet uygulayanları toplumdan dışlamaktan, medyanın yarar/zararlarına, siyasete falan her şeye girdik, devam edersek de daha fazlasına gireceğiz gibi. Ben konunun daha fazla kirlenmemesi adına burada tartışmayı kesiyorum. Dilersen özelden, daha müsait bir vakitte de tartışabiliriz. İyi geceler dilerim.
Hükümet değişikliği uzun dönemde sorunu azaltabilir ama geri kalan çözüm yöntemlerinin başarılı olacağını düşünmüyorum dostum. Ayrıca mesajın komple tartışmaya açık, ülkenin %90’ıyla anlaşamazsın bu çözüm yöntemiyle. Neyse, kadına şiddet uygulayanları toplumdan dışlamaktan, medyanın yarar/zararlarına, siyasete falan her şeye girdik, devam edersek de daha fazlasına gireceğiz gibi. Ben konunun daha fazla kirlenmemesi adına burada tartışmayı kesiyorum. Dilersen özelden, daha müsait bir vakitte de tartışabiliriz. İyi geceler dilerim.
Konu hakkındaki görüşüm çoğu kişinin dediği gibi şiddetin cinsiyet ayrımı olmaz, zararsıza masuma yapılıyorsa karşıyız. Konunun gidişatı hakkındaki yorumum ise şuanlık sıkıntı yok gidişat iyi.
"Şiddetin cinsiyet ayrımı olmaz" ne güzel söylenmiş, aynen katılıyorum ama şiddet derken sadece fiziksel değil. Psikoloik sözlü vs akla ne geliyorsa dahil edilebilir. Erkeklerin fiziksel şiddet haricinde diğer şiddet unsurları yönünden her gün bir ton şiddet gördüklerini düşünüyorum ama günün sonunda gönül alan da erkek oluyor.
Diğer yandan kadın hakları, hayvan hakları vs gibi oluşumları gördüğümde ahanda burada bit yeniği var, şeklinde son dönemde düşünmeye başlayan biriyim. Detaylara da girecek değilim ama ne zaman bu tür oluşumlar çıktı, yaşanan olayların sayısı arttı. Aksini iddia edebilirsiniz, sıkıntı yok, keyfiniz bilir ama kendi tecrübem bunu diyor.
Sözleşme veya Kanunla da kadın erkek ayrımına gidersen şiddeti de artırırsın, aile birliğini de yerle bir edersin. Örneğin, 6284 sayılı kanunun ne için çıkarılıp neye dönüştüğünü görürseniz daha iyi anlarsınız. Burada da tecrübeme dayanıyor, iki ajite içeren paylaşıma bakmıyorum. Yakın zamanda hakimin yüzüne yüzüne sorkastik bir şekilde, açık delillere rağmen hatalı karar verdin dedim, avukat bey üst mahkemeye gidin dedi yüzü kızararak. Bu hakim de yeni hakim değil, nerdeyse emekli olacak, tecrübeli, varın siz düşünün. Haklı olan erkek, pozitif ayrımcılık yapılan kadın. Sonuç haksız olan erkek ve kadın hakları diye bas bas bağıran kadınlar. Nafakasını tazminatını alan çatır çatır yiyen kadınlar. Genelleme yapmıyorum ama azımsanmayacak durumdan bahsediyorum.
Bir örnekle bitireyim, polis koruma memuru eşine dayanamayıp evi terkediyor. Başka şehire gidiyor. Buna tahammül edemeyen hanımefendi, hiçbir delil olmamasına rağmen can güvenliğim yok diye 6284 sayılı kanuna başvuruyor. Polisin silahını koruma süresince elinden alıyorlar. Mahkemeye ne anlatırsan anlat, ne sunarsan sun, bitti. Kadın dedi ve oldu oluyor. Bu yüzden boşanma davasında kadın tarafı olunca iki veya üç sıfır farkla önde başladık diyorum.
hatta bir örnek daha ekleyeyim, o da yakın zamanda oldu. Evli çift. Psikolojik sorunları olan kadın, erkeğe bıçak çekti. Ceza dosyasına konu oldu. Taraflar barıştı, şikayetlerinden vazgeçtiler. Ama olay kamuya intikal ettiği için dava açıldı. Savcı, kim bıçak çekti bilinmediği, diyerek ikisini de şüpheli sıfatıyla dosyaya ekleyerek iddianame hazırladı. mahkemeye gönderdi. ikisi de devlet memuru. hadi bakalım. detaylar var, özel olur anlatmıyorum. tam trajikomik bir olay.
Diğer yandan kadın hakları, hayvan hakları vs gibi oluşumları gördüğümde ahanda burada bit yeniği var, şeklinde son dönemde düşünmeye başlayan biriyim. Detaylara da girecek değilim ama ne zaman bu tür oluşumlar çıktı, yaşanan olayların sayısı arttı. Aksini iddia edebilirsiniz, sıkıntı yok, keyfiniz bilir ama kendi tecrübem bunu diyor.
Sözleşme veya Kanunla da kadın erkek ayrımına gidersen şiddeti de artırırsın, aile birliğini de yerle bir edersin. Örneğin, 6284 sayılı kanunun ne için çıkarılıp neye dönüştüğünü görürseniz daha iyi anlarsınız. Burada da tecrübeme dayanıyor, iki ajite içeren paylaşıma bakmıyorum. Yakın zamanda hakimin yüzüne yüzüne sorkastik bir şekilde, açık delillere rağmen hatalı karar verdin dedim, avukat bey üst mahkemeye gidin dedi yüzü kızararak. Bu hakim de yeni hakim değil, nerdeyse emekli olacak, tecrübeli, varın siz düşünün. Haklı olan erkek, pozitif ayrımcılık yapılan kadın. Sonuç haksız olan erkek ve kadın hakları diye bas bas bağıran kadınlar. Nafakasını tazminatını alan çatır çatır yiyen kadınlar. Genelleme yapmıyorum ama azımsanmayacak durumdan bahsediyorum.
Bir örnekle bitireyim, polis koruma memuru eşine dayanamayıp evi terkediyor. Başka şehire gidiyor. Buna tahammül edemeyen hanımefendi, hiçbir delil olmamasına rağmen can güvenliğim yok diye 6284 sayılı kanuna başvuruyor. Polisin silahını koruma süresince elinden alıyorlar. Mahkemeye ne anlatırsan anlat, ne sunarsan sun, bitti. Kadın dedi ve oldu oluyor. Bu yüzden boşanma davasında kadın tarafı olunca iki veya üç sıfır farkla önde başladık diyorum.
hatta bir örnek daha ekleyeyim, o da yakın zamanda oldu. Evli çift. Psikolojik sorunları olan kadın, erkeğe bıçak çekti. Ceza dosyasına konu oldu. Taraflar barıştı, şikayetlerinden vazgeçtiler. Ama olay kamuya intikal ettiği için dava açıldı. Savcı, kim bıçak çekti bilinmediği, diyerek ikisini de şüpheli sıfatıyla dosyaya ekleyerek iddianame hazırladı. mahkemeye gönderdi. ikisi de devlet memuru. hadi bakalım. detaylar var, özel olur anlatmıyorum. tam trajikomik bir olay.
Ha şöyle abi, dökün eteğinizdeki taşları. Ne o öyle, 'erkeğe şiddet' zırvalıkları falan? Deyin ki '6284'le derdimiz var' bilelim.
Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 5, Ziyaretçi: 2)
Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Tasarım Korsanfan V.6.0
