İzlediğiniz Son Film

Spielberg'ün elinden çıkan çoğu film gibi Lincoln de beğenimi kazandı, ama benim için asıl önemli olan Daniel Day-Lewis'in muhteşem oyunculuğuydu. Daniel Day-Lewis'in bir Spielberg yapımında Abraham Lincoln'ü canlandıracağı duyurulduğunda Day-Lewis 3. oscar heykelciğini gayri resmi olarak ilan etmişti zaten. Beklenildiği gibi de mükemmel bir performans ile paşa paşa aldı ödülünü (ayrıca bu ödülüyle 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında 3. oscar alan tek aktör olarak tarihe geçti). Day-Lewis'in tüm bu başarılarının ardında yatan şey günümüzde metot oyunculuğunu en çok hakkını vererek uygulayan aktör olması. Kendisi 2-3 yılda bir, bir filmde boy gösteriyor ve bu sayede kendini oynayacağı role uzun uzun hazırlıyor. Örneğin My Left Foot filmini çekerken aylarca tekerlekli sandalyeden inmemiş, bir engelli gibi yaşamını sürdürmüş ve ayağıyla resim çizmeyi öğrenmiş. Lincoln filmi içinse çekimler başlamadan önceki bir yıllık dönemde Abraham Lincoln hakkında 100'ün üzerinde kitap okumuş. Şimdi bu adama gel de saygı duyma.

Solid Snake dedi ki:

Spielberg'ün elinden çıkan çoğu film gibi Lincoln de beğenimi kazandı, ama benim için asıl önemli olan Daniel Day-Lewis'in muhteşem oyunculuğuydu. Daniel Day-Lewis'in bir Spielberg yapımında Abraham Lincoln'ü canlandıracağı duyurulduğunda Day-Lewis 3. oscar heykelciğini gayri resmi olarak ilan etmişti zaten. Beklenildiği gibi de mükemmel bir performans ile paşa paşa aldı ödülünü (ayrıca bu ödülüyle 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında 3. oscar alan tek aktör olarak tarihe geçti). Day-Lewis'in tüm bu başarılarının ardında yatan şey günümüzde metot oyunculuğunu en çok hakkını vererek uygulayan aktör olması. Kendisi 2-3 yılda bir, bir filmde boy gösteriyor ve bu sayede kendini oynayacağı role uzun uzun hazırlıyor. Örneğin My Left Foot filmini çekerken aylarca tekerlekli sandalyeden inmemiş, bir engelli gibi yaşamını sürdürmüş ve ayağıyla resim çizmeyi öğrenmiş. Lincoln filmi içinse çekimler başlamadan önceki bir yıllık dönemde Abraham Lincoln hakkında 100'ün üzerinde kitap okumuş. Şimdi bu adama gel de saygı duyma.

Genişletmek için tıkla ...

Aynen öyle. Adam resmen oyunculuğunu yaşatıyor. There Will Be Blood filminin son sahnesindeki oyunculuğunu sinemada ayakta alkışlamıştım. Beni benden aldı resmen. Adam oynadığı her filme bir ruh katıyor. In the Name of Father gibi harika bir filmi daha var. O filmin de tek şanssızlığı Schindler's List filmiyle aynı yıla denk gelmesiydi. Ona rağmen 7 dalda aday olmuştu.

Smoker dedi ki:

Aynen öyle. Adam resmen oyunculuğunu yaşatıyor. There Will Be Blood filminin son sahnesindeki oyunculuğunu sinemada ayakta alkışlamıştım. Beni benden aldı resmen. Adam oynadığı her filme bir ruh katıyor. In the Name of Father gibi harika bir filmi daha var. O filmin de tek şanssızlığı Schindler's List filmiyle aynı yıla denk gelmesiydi. Ona rağmen 7 dalda aday olmuştu.

Genişletmek için tıkla ...

In the Name of the Father; 'En İyi Film' dalında Schindler's List'e, 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında ise Philadelphia filmindeki rolüyle Tom Hanks'e takıldı. Tom Hanks'in ödülü hak etmediğini söyleyemem ama kazanmasında da AIDS hastası bir geyi canlandırmasının payı büyük. Day-Lewis'in asıl hakkının yendiği yılın ise 2003 olduğunu düşünüyorum, onun Gangs of New York'taki performansı ortadayken ödülü gidip Adrien Brody'ye vermeleri hiç hoş olmadı.

Solid Snake dedi ki:

In the Name of the Father; 'En İyi Film' dalında Schindler's List'e, 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında ise Philadelphia filmindeki rolüyle Tom Hanks'e takıldı. Tom Hanks'in ödülü hak etmediğini söyleyemem ama kazanmasında da AIDS hastası bir geyi canlandırmasının payı büyük. Day-Lewis'in asıl hakkının yendiği yılın ise 2003 olduğunu düşünüyorum, onun Gangs of New York'taki performansı ortadayken ödülü gidip Adrien Brody'ye vermeleri hiç hoş olmadı.

Genişletmek için tıkla ...

Gangs of New York filmi benim içimde yaradır. Her aklıma geldiğinde üzülüyorum, o yüzden örnek vermek istememiştim. Ancak cidden çok canım sıkılmıştı. The Pianist'te Adrien'ın oyunculuğu kötü değildi, kabul, ama Daniel abimin oynadığı Bill the Butcher gibi orijinal bir karakter almalıydı oskarı.

Solid Snake dedi ki:

In the Name of the Father; 'En İyi Film' dalında Schindler's List'e, 'En İyi Erkek Oyuncu' dalında ise Philadelphia filmindeki rolüyle Tom Hanks'e takıldı. Tom Hanks'in ödülü hak etmediğini söyleyemem ama kazanmasında da AIDS hastası bir geyi canlandırmasının payı büyük. Day-Lewis'in asıl hakkının yendiği yılın ise 2003 olduğunu düşünüyorum, onun Gangs of New York'taki performansı ortadayken ödülü gidip Adrien Brody'ye vermeleri hiç hoş olmadı.

Genişletmek için tıkla ...

Gangs of New York Day-Lewis e bakış açımı değiştirdi. Aslında o filmle Day-Lewis le tanıştım saymalıyım kendimi. Filmi nasıl izlediğimi hatırlamıyorum. 2 saat 47 dakikalık film bittiğinde ne çabuk bitti dedim. Tabi filmde Leo ve Diaz ın katkılarını da yok sayamayız.

Smoker dedi ki:

The General

Gizli İçerik

Buster Keaton'un 1926 tarihli bu ünlü filmi sessiz sinemanın doruk noktası olarak kabul görüyor.. İç Savaş'ı güneylilere kazandırmak ve sevdiği kadının aklını almak üzere treni ile yola çıkan bir makinistin hikayesini anlatan The General bir çok müthiş trenli takip sahnesine sahip. İlginç olan bu sahnelerin nasıl çekildiğinin bilinmemesi.

Tanıtımda da yazdığı gibi, trenle kovalamaca sahneleri enfes. Bazı yerlerde gülmekten filmi durdurdum. Arka plan müziği de çok iyiydi. Sessiz olmasına rağmen hiç sıkmadı. Ancak yine de bizim sitede bu filmi izleyecek adam sayısı 10'u geçmez. Yukarıda M gibi bir filmin senaryosuna basit demiş birisi. Bu durumu özetliyor.

Genişletmek için tıkla ...

hemen izliyorum abi, teşekkürler

Edit: İzledim abi cok güzeldi dediğin gibi o trenle kovalamaca sahneleri gülmekten öldürdü beni. Öneri icin cok tesekkürler izledigimize degdi

Genç ve çılgın tekno dahi Ezekiel Stane Demir Adamdan daha üstün görünen yeni bir tekno-organik zırh geliştirdi. Stane, Tony Stark’ın en yeni uydusunun fırlatılışı sırasında bir terörist saldırı düzenlediğinde Demir Adam suçlandı. Şimdi o S.H.I.E.L.D.’ın adamlarından kaçmak ve adını temizlemenin bir yolunu bulmak zorunda. Milyarder Tony Stark Demir Adam zırhı içinde gizemli yeni düşmanın bir saldırısını önler ama en yakın arkadaşı Savaş Makinesi albay James Rhodes de dahil olmak üzere etraftaki masum kişiler ölür. S.H.I.E.L.D.’ın sorgulamak için gözaltına aldığı Demir Adam kurtulur, saldırının ardındaki beyni bulmaya kararlıdır. Karadul ve Şahingöz tarafından izlenen Demir Adama, merhametsiz intikamcı Cezalandırıcı yardım sağlar. Ama Zırhlı Yenilmez bunların sorumlusunu bulduğunda ve onun gezegendeki yaşamların tümünü silip temizleyebilecek en ölümcül silahıyla, Technovore adlı biyoteknolojiyle yüzleşmek zorunda kaldı.

marvel’ in anime tarzındaki bir şaheseri daha gerçekten çok kaliteli bir animasyon özellikle 3. filmiyle zirve yaptığını düşündüğüm iron man’ i diğer marvel karakterleri (punisher, black widow, hawkeye ve tabi nick fury ve S.H.I.E.L.D.) ile görmek çok iyidi. özellikle marvel hayranları için tavsiye ederim.

Mark Millar’ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanan filmde, çizgi romanlara ve süper kahramanlara ilgi duyan Dave süper kahraman olmaya karar verir. Yeşil kostümü ile kötülerin peşine düşen Kick-Ass'in karşısına birbirinden ilginç karakterler çıkar.

Eğleneceğiniz bir film, absürt olayları barındırıyor genelde.
Hit girl olmasa film nasıl işlerdi bilmiyorum ama ana karakterden daha çok seveceğiniz kesin.
Tabi küçük bir kızın soğukkanlı bir katil olmasını kaldıramazsınız o zaman uzak durun.

Tek başlarına “Süper Kahramanlar”; Birlikte ise bir takımdırlar.Dünya da büyük bir kaos hüküm sürmekte, eski düşmanlar yeniden saldırma planları yapmaktadırlar. Süper Kahramanların dünyanın tek kurtarıcısı olan Kaptan Amerika’nın liderliğinde bir araya gelme zamanı gelmiştir. Ancak, Kaptan Amerika 60 yıldan fazla bir süredir bir buzun içine hapsolmuştur.




İnsanlığı kurtarmak için yeryüzünün en kuvvetli kahramanları tekrar biraraya geldi.Bir Marvel Animasyon filmi olan Ultimate Avengers Panterin Yükselişi’nde, Kaptan Amerika kötülerle savaşmak için Iron Man, Thor, Hulk, Wasp ve Giant Man’den oluşan süper kahraman takımını yeniden bir araya getiriyor. Bu defa süper kahramanlarımız aralarına yeni katılan Kara Panter’in de yardımıyla Afrika’da dünyayı istila etmek isteyen yaratıklara karşı amansız bir savaş veriyorlar.

Çok güzel bir animasyon 2 sinide 3 kere izledim.

Film, gerçek bir yeteneğin, koşullar ne olursa olsun illa ki keşfedilebileceği fikrine odaklanıyor. Meksikalı Munez, henüz yaşı çok küçükken ailesi ile birlikte Amerika’ya göç etmiştir. En büyük hayali ise bir futbol yıldızı olmaktır. Ancak ne yazık ki ailesi, bu konuda ona hiç destek vermez. Kader ağlarını örer ve nihayet eski bir futbolcu, Munez’i keşfeder. Bu genç yeteneğe hayat bir fırsat tanımıştır. Şimdi mücadele zamanıdır. Emek ve asla eksilmeyen bir tutkuyla çalışarak hayallerini gerçekleştirmemek için hiçbir neden yoktur.




Serinin ikinci filminde, Santiego Munez'in yükselişi devam ediyor. New Castle United'da tecrübe kazanan Meksikalı Munez şimdi Real Madrid'de top koşturmaya hazırlanıyor. Ancak her şeyin bir bedeli var. Yaşamı birçok insan için rüya gibi olan Munez önemli kararlar almanın eşiğindedir...