İzlediğiniz Son Film

M

Gizli İçerik

1931 yılında Almanya'nın Berlin şehri seri cinayetler işleyen pedofil bir çocuk katilinin (Peter Lorre) eylemleri ile çalkalanmaktadır. Polisin katili bir türlü yakalayamayışı halkı olduğu kadar dilencileri,çeteleri ve diğer 'normal' suçluları da tedirgin etmiştir; çünkü olağan dışı bir şekilde artan polis baskısı onların da işlerini aksatmaktadır. Organize suç örgütleri dilencilerin de yardımı ile katilin peşine düşerler. Polis ve suç örgütleri arasında katili yakalamak için bir yarış başlar.

Son sahnesi için izlenmesi gereken bir film. Psikolojik gerilim sevenlerin kaçırmaması gerek.

Genişletmek için tıkla ...

Smoker filmi beğendiysen bir de Peter Kürten (Nam-ı diğer (Düseldorf Canavarı)) diye Google da arayabilirsin. Fritz Lang'ın filmde esinlendiği kişi. Belki ilgini çeker.

“Departed-Köstebek” ile Oscar ödülü kazanan yönetmen Martin Scorsese’in yönettiği “Shutter Island-Zindan Adası”nda, Massachussets sahili açıklarındaki bir adada suç işlemiş akıl hastalarının tedavi edildiği hastanedeki bir katilin esrarengiz şekilde kayboluşunu soruşturmakla görevlendirilen Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adlı iki polisin baş döndüren hikayesi konu ediliyor.

Çok işlenen bir konu olmasına rağmen yine de sonunu tahmin edemedim. En sonunda onaylamak zorunda kaldım. Ama sonuç yine de üzücü oldu. Güzel son, güzel film, tavsiye ederim

Gelin’in işi henüz bitmedi. Üstelik Bill’i ve onun etrafındaki herkesi öldürmeden de işi bitecek gibi görünmüyor. Komadan çıkan güzel, kendine gelmeye başladığı anda intikamını almak istediği herkesin cezası hazır beklemekteydi. Bu bir devam filmi olduğu için, ilk bölümden de hatırlanacağı üzere ortada bir takım belirsizlikler mevcuttu. İşte bu bölümde bunlar aydınlanacak gibi görünüyor. Kadın kahramanın Bill ile ilişkisinin içeriği ya da olan bitenlerin nedenleri ve nasıllarına cevaplar henüz eksik ve bu bölümde netleşmesi bekleniyor.

İlki gibi güzel bir film. Özellikle sonu çok iyi olmuş. Kesilen sahneler, kesilmemiş olsaydı, daha muhteşem olurmuş.

şifresiz dedi ki:

Shutter Island

Gizli İçerik

“Departed-Köstebek” ile Oscar ödülü kazanan yönetmen Martin Scorsese’in yönettiği “Shutter Island-Zindan Adası”nda, Massachussets sahili açıklarındaki bir adada suç işlemiş akıl hastalarının tedavi edildiği hastanedeki bir katilin esrarengiz şekilde kayboluşunu soruşturmakla görevlendirilen Teddy Daniels (Leonardo DiCaprio) ve Chuck Aule (Mark Ruffalo) adlı iki polisin baş döndüren hikayesi konu ediliyor.

Çok işlenen bir konu olmasına rağmen yine de sonunu tahmin edemedim. En sonunda onaylamak zorunda kaldım. Ama sonuç yine de üzücü oldu. Güzel son, güzel film, tavsiye ederim

Genişletmek için tıkla ...

Kitabını okuduğumda sonu gerçekten şaşırtıcı gelmişti. Ama genel konseptiyle hikaye çok iyi değildi bence.

evet her konudan işlemişler olay bulamayınca ama ben genelde sonlara bakarım o yüzden güzel dedim
ve filmi ancak iki günde bitirebildim

Hayvanseverlerin aşina olduğu gerçek bir hikayeden yola çıkan yapım, aynı adlı Japon filminin yeniden çevrimi… Profesör Parker Wilson (Richard Gere) tren istasyonunda terk edilmiş bir köpek bulur Köpeğin bir sahibi yoktur Profesör, Hachiko adlı bu şirin köpeği koruması altına alır ve evine götürür Zaman içinde ikili arasında benzersiz bir dostluk kurulur Hachiko, sahibine öylesine sadıktır ki…

Tek kelime ile mükemmel di. Gerçek bir hikayeden alındığını görünce daha bir duygulandım hatta zaman zaman gözyaşlarıma hakim olamadım..

Not: Bir köpeğiniz varsa mutlaka izleyin..
Filme de geçen bilgiye göre ilk evcil köpek Akita'dır

Kuklacı Craig kendsini değerii anlaşılmamış bir kuklacı olarak görmektedir. Sokakta yaptığı gösterilerden eli hep boş dönen Craig, karısının ısrarı ile başka bir iş bulmaya çalışır. Başvurduğu şirket, eli hızlı bir arşivci aramaktadır ve Craig el hüneri ile patronun gözüne girmeyi başarmıştır.
Craig oldukça tuhaf görünümlü bu şirkette güzel Maxine ile karşılaşır ve görür görmez ona aşık olur. Gözü yükseklerde olan Maxine için ise Craig tam bir kaybedendir. Ama işler Craig'in Amerika'nın en ünlü aktörlerinden John Malkovich'in beynine açılan gizli bir geçit bulması ile değişir. Craig bu buluşu iş arkadaşı Maxine'i etkilemek için bir araç olarak kullanmak ister. Ve bunu başarır da. Ama işler onun beklediği gibi gelişmez ve karısı Lotte'in de karıştığı içinden çıkılmaz bir aşk dörtgeni ortaya çıkar.

İlginç bir film baya, konu olarakta baya enteresandı. Filmde Malkovich'lerin çoğaldığı sahneler gerçekten çok hoştu. Filmle ilgili güzel bir yazı var. Yazının başındaki söz de anlamlı baya. http://biletsiz.com/being-john-malkovich-john-malkovich-olmak/

1920’lerin New York’unda sokaklarda serserilik yapan genç Christopher Dubois, silah kaçakçıları tarafından kaçırılıp bir korsan olan Lord Dobbs’a satılır. Zaman içerisinde Dobbs onu Uzakdoğulu bir kick-boksçu olan Khao’nun himayesine verir. Khao Dubois’i dövüş sanatlarında yetiştirdiğinde delikanlı dünyanın dört bir yanından en iyi dövüşçülerin çarpıştığı bir turnuva olan Ghan-gheng’e katılmaya karar verir. Ancak turnuvayı kazanmak için bilek gücünden fazlasına da ihtiyaç vardır.

Binlerce kez izlediğiniz film. Türk dövüşçü de var hatta. Önce İskoç rakibinin ön dişlerini çekiyor. Ancak daha sonra 500 kiloluk sumo güreşçisi buna kamyon gibi çarparak tek atıyor. Yine de şansını denedi gerçi.

Donnie Darkonun; ölümünden 7 yıl sonra ablası Samantha Darkonun başından geçenler anlatılıyor.
Düşen bir meteor Samantha'yı etkiler ve mental açıdan Donnie'nin durumuna gelir. Bu esnada ailesiyle ilgili bazı gerçekleri de öğrenir ve olaylar gelişir.

Donie Darko'nun ardından çok saçma kaçmış. filmde hiç bişey yok. güzel değildi. izlememenizi öneririm

Bryan Singer'in yönettiği ve Tom Cruise'nin başrolde oynadığı film gerçek olaylara dayanmaktadır ve II. Dünya Savaşı'nın son yılında Adolf Hitler'e yapılan suikast girişimini anlatmaktadır

Filmin sonunun tahmin edilmesine rağmen, hiç sıkılmadan o gerilimi hissedebileceğiniz kadar akıcı bir filmdi.
Bu tarz filmlerden hoşlananlara şiddetle tavsiye edilir !