@Gümüş ile konuşmuştuk o konuyu, normalde bir hafta dolunca yapılan yorumları tek mesajda toplayıp, ardından konudaki ilk mesaja bunu link olarak ekleyecektim. Yine yaparım da, bu sefer yeni yazılanları üstüne eklemem gerekecek, ve bunu yapmak telefondan biraz zor oluyor. Yine bir deneyeyim ama bakalım.Filmi izledim. Benden önce izleyenlerin yorumlarını okumak için baya dolandım 26 sayfada. Bu konuda bir şey yapamaz mıyız? @Mercury
Ek olarak sana teessüf ediyorum merküricim. Film güzeldi, fikrine sağlık. Ancak kulübün büyük olasılıkla tek kadın üyesine yolun başında bu yapılır mı? Ben dram kaldıramıyorum, bir de bir kız çocuğu var bu dramda. Üstelik biraz benim çocukluğuma benziyor. Sinirlerim çok bozuldu, neredeyse ağlayacaktım.
Öncelikle 18 yaşında bir yönetmenin çocuk oyuncuları kullanımına şapka çıkarıyorum. Hana Makhmalbaf'a hayran kaldım, babasının kızı.
Filmin başında ve sonunda patlayan, filme ismini de veren Bamyan heykelleri, hikayede öne çıkmıyor ama herşey onlar üzerine kurulu, filmin anlatımında da kilit noktada. Görsel olarak bir manzaradan öte, karakterin yaşadıklarıyla, hisleriyle birebir bağlantılı.(Merak edenler, sinemada Landscape kavramı bunun gibi bir şey.) Baktay daha filmin başlarında, bu arazide uçurum kenarında geziniyor, üşüyor. Umudun silindiği, utancın kaldığı coğrafyada, bir kız çocuğu olarak, umutsuz bir günlük yolculuğuna çıkıyor. Daha sonrasında bu utanç harabelerinde tutsak oluyor bir müddet. Ama çıksa ne fayda? Bu yıkım her yeri sarmış. Filmin hikayesinin çıkış noktası olan Taliban-Amerikan olaylarını çocuklar vesilesiyle anlıyoruz, hissediyoruz. Ama yetişkinlerden ses yok. Duyarsızlık, çocuklarına aktardıkları yobazlık had safhada. Yumurtalarıyla saatlerce dolanıyor bıcırığım. Hayat gailesi için de olanının da, para içindekinin de umrunda değil. Sisteme kapağı atmış polis abimiz, görevdışı deyip, ciddi bir meselede bir çocuğa el uzatmaktan aciz. Yetişkinlerin içinde erkek çocuklarının baskısından kurtulacak diyoruz Baktay'a. Ama kız çocuklarına zorla benimsetilmeye çalışılan o kese kağıdını, yetişkinler çoktan takmış bile. Kör, sağır olmuşlar. Ve bu düzene ayak uydurmayana, hele ki umuda, öğrenmeye hevesli küçük bir kız çocuğuna düşense, ölmek, sindirilmek. Anca öyle özgür(!) olabilir.
Çok fena empati kurdum, bu duygusal yazım için kusra bakmayın.
Kadın olduğunu bilmiyordum, kafamda hep 30-35 yaşlarında önden kel (Açıkçası avatarının biraz genç hali) olarak hayal ediyordum, kafamdakine çok zıt bir şey çıktı.
Neyse konuya dönelim. Dram filminin amacı sinirlerinin bozulup, neredeyse ağlayacak duruma gelmek, hatta mümkünse ağlamak değil mi? Belki ben de mazoşistlik vardır, bilmiyorum ama aşırı dram filmlerini seviyorum.