Unuttuğun nokta Griffithin de bir insan olması. Hem de oldukça yalnız bir insan. O kim ne derse desin Gutts'a yüksek ihtimalle âşık falandı. O onun için bir askerden daha fazlasıydı.
"Senin için hayatımı tehlikeye atmam için bir sebebe mi ihtiyacım var?"
"Bana hayalimi unutturan tek kişiydin"
Griffith İNSAN OLDUĞU İÇİN duyguları ile başa çıkamadı. Duygular insanlara tuhaf şeyler yaptırır. İnsan dediğimiz irrasyoneldir. Gene de Griffithin seride 'irrasyonel' 2 hareketi vardı ve ikisi de DOĞRUDAN Gutts ile ilgiliydi.
1-Charlotte ile yatması.
2-Casca ile Guttsın gözleri önünde birlikte olması.
(Griffith)O kendisine(Guttsa) karşı hislerini tam anlamlandıramadığı fakat değer verdiği apaçık ortada olan kişinin elinden kayıp gidişini gördü ve doğal olarak yıkıldı.
Hepimiz yıkılırız peki bazılarının bu kadar ileri gitmesine engel olan nedir? ? Değer verdikleri, acısını anlamasa da ona değer verip irrasyonel, aptalca davranışlarına engel olmaya çalışan birileri. Belki onun yaşadıklarını yaşamaz, onu tamamen anlamaz ama zaten gerekli olan da budur. Onu dışarıdan izleyen biri, onu anlamadığı için o an mantıklı olan nedir, ne değildir ona söyleyen biri.O biri onu tanır ve çökmüş kişi de ona saygı duyar ise ondan gelen uyarıyı kabul eder. Peki Griffithin çevresinde bu tanıma uyan kim vardı? Herkes onu ulaşılamaz gördü, kimse tam olarak onu anlamadı. Kimse anlamak için çaba göstermedi. Buraya kadar yalnız geldi ki yara almadı falan da değil. İç dünyasına girdiğimizde ya da Casca ile nehirde olan konuşmaları gibi sahnelerde neler hissettiğini anlayabiliyoruz gayet de.
2 potansiyel dostu vardı. Biri Gutts diğeri ise Casca. Ama Cascanın Griffithe olan bakış açısı hiçbir zaman hayranlıktan ileri gidemedi. O da diğer insanlar gibi onun ulaşılamaz olduğuna inandı. Hep onun ilgisi için çabaladı ama ona denk olmayı hiç düşünmedi, o kılıçtı dost değil. Guttsa bakacak olursak... Burası komik çünkü Gutts zaten aslında bu tanıma uyuyor ama Griffithin hesaba katmadığı bir şey oldu. Gutts onu o gece duydu.
"Arkadaş dediğin kendi rüyasına sahip olmalı ve bu uğurda yoluna kim çıkarsa direnmeli bu kişi ben bile olsam"
Ki bu cümle ile apaçık Griffith kendisi ile çakışıyor çünkü Guttsı kesinlikle dostu olarak görüyordu. (Aksini iddia edecek 12 yaşında Griffith şeytan diye dolaşanlarla da tartışmayacağım 8 yıl sonra bir kere okumayı deneyin seriyi.)
Kaleden yeni kurtulmuş ve arabada bitmiş bir hâlde yatarken de Gutts ile Cascanın konuşmasından gerçekleri öğrendiğinde ise gerçekten şaşırmıştı.
Anlayacağın aslında olaylar Griffith için hiç de kolay işlemedi insanları kendisi için pat diye tehlikeye atmamıştı zaten. İnsan dediğimiz sürekli mantıklı hareket etmez gene de Griffith 5. Büyük Lider olarak seçildi.
Gerçi Gutts da Griffithe karşı olan bakış açısını anlamlandırabiliyor sayılmazdı. Sürekli olarak "Grifiiitthh!! Seniii Adiii O beniiim... o benim..." diye devamını bir türlü getiremediği cümleler kuruyordu. Sonunda ona denk olmak istediğine karar verdiğinde ve bütün takımı yüz üstü bırakıp çekip gittiğinde de elinde ne bir HAYALi ne de dostu kalmış oldu.
İsterseniz burada linç edin ama söyleyeceğim Casca tecavüze falan uğramadı. Çocukken Griffith ona güç vermeye gelmeden önce Cascanın neredeyse tecavüze uğrayacağı sahnedeki tutumu ile Griffithin onunla birlikte olduğu sahnedeki tutumunu karşılaştırırsanız kastımı anlayacağınız düşünüyorum. Ben Cascanın tam manası ile Guttsa âşık olduğunu da zannetmiyorum. Griffithten yüz alamayınca Guttsa gitmiş gibi duruyor daha çok... Griffithe karşı hisleri tamamen sönmüş değildi ve o sahnede de gayet de isteksiz değildi.