Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Spoiler] Berserk - Teşekkürler Kentaro Miura

Griffithin Guttsa bakış açısı diğer askerlerine,basamaklarına, bakış açısı gibi değildi. Her askeri giderken vereceği tepki gibi değildi verdiği tepki. Casca'ya bile kılıcını çevirip "Sen karışma." dedirtti Gutts'ın kalmasına olan arzusu ve kararlılığı.
En çok işe yarayanı, en güçlüsü, onu en çok yücelteni Gats'tı tabi ki farklı olacak. Bu yüzden gidişini kabul edemedi, kahretti...
 
Şu serinin adam gibi bir animesinin olmaması günahtır her şeyden önce anlaşılmazdır. Madhouse berserk işbirliği hxh yi bile geride bırakır. Bu manga bunu vadediyor ama nedense kimse ilgilenmiyor bu konuyla. Bir ara üç boyutlu gibi iğrenç bir şey yapmışlardı da izlemeye dayanamamıştım
 
İyi de yani en başından bilselerdi aslında neyi amaçladığını kimse peşinden gitmezdi ki. İradeye fesat karıştırmak bu. Oldu canım herkes herkesi bu şekilde kandırsın sonra da çamura yatsın.
Aynı şey değil. Ortaçağ'daki durumlardan haberin var mı? O dönemde halk tabakası çöpten farksızdı. Hele de bir işçi sınıfına bile düzgün bir şekilde dahil olamadıklarını varsayarsak. Kendi dışkılarından heykel yapıp onlarla oynayanlar mı dersin kedileri sokaklarca kovalayıp yakanlar mı dersin, sistemin en altı olan bu çöpten farksız insanların değil insan sayılması, soylu olmanın hayalini kurması bile uçuktu. Griffith gerçekten de dediğin gibi 'ışıldıyor' Gutts'tan farklı olarak.D Ki Gutts da HAYAL denilen şeyi tatmak istedi.

Ki o feda etti dediğiniz kişiler paralı asker. Peki sen paralı asker ne biliyor musun? Gelir için canı üzerine, kumar oynayan kişi ki Şahin Takımı'ndan bir kişi bile hayal kurmadı. Ot gibi yaşıyorlardı, Griffith hariç. Zaten kendi canı üzerine kumar oynayan insanların canından olması gayet doğal.

Griffith onları soylu yaptı. Şövalye yaptı! Bak düzenli bir ekip sağlamasını geçtim (yani savaşta rastgele birinin kumandasında sağlanabilecekten bile kat kat daha düzenli bir ordu)onları şu ana kadar zekasıyla hayatta tutmasını da geçtim ONLARI ŞÖVALYE YAPTI DİYORUM. O dönemden gram haberin varsa ne kadar saygı duyulası olduğunu anlamışsındır. Griffith olmasa zaten öleceklerdi ve canlarını, kumarda kazanacağını düşündükleri kişiye parasını yatıran bir grup insan gibi, yatırdılar. Griffithin de söylediği gibi onun söylediği yerde öleceklerdi ve öldüler. Onun malları idiler ve bunda bir sakınca yok? Savaş meydanı burası top havuzu değil. Zaten Griffith olmasaydı da öleceklerdi ve isteyerek peşlerinden gittiler HAYALini dahi kuramayacakları bir statüye geldiler fakat sonunda canları[kumarda paranın da tükenebileceği gibi] tükendi.

Bu noktada senin Griffithe olan kinin toyluktan başka bir şey değil. Gerçek dünyaya hoş geldin, bazı insanların potansiyelleri diğerlerinden fazladır. RÜYA denilen şeylere sahip olabilir ve peşlerinden koşabilirler. Griffith de söyledi bu yolda birçok kişi ona yardımcı oldu, ona birer basamak oldu zaten buraya kadar geldikten sonra geri durmak o insanlara hakaret. Geri durmaması ölenlere olan saygısını gösterir hatta. Çoğu komutası altında bir grup insana sahip kişi için o insanlar dediğiklerin piyondan başka bir şey değildir yalnızca gerçek bir lider onların daha fazlası olduğunu söyler.(içtenlikle) Yani zamanında senin ayıla bayıla övmeye doyamadığın iki karakterin de adeta bir tanrı gibi gördüğü liderleri Griffith. (Casca ve Gutts)







Ki Gutts bu ulaşılamaz gördüğü kişiye denk bir arkadaş olmak için bir nevi takımına ihanet edip gitti.
 
Madem öyle, madem olay yükselmek de yükselmek, bu herif neden sadece bir adam için sıfırdan başardığı her şeyi bir kalemde çöpe attı? Griffith o andan bir süre sonra kralı da ekarte eder, prensesin kalbini de kazandığı için yönetimi ele alırdı.

Griffith o kızın odasına girerken hem kendini baltalıyor hem de Şahinler takımını. Yaptığı eylemin sonuçlarını görememesi imkansız. Kendi kendini soktuğu bu durumdan çıkması için arkadaşlarını kullanmak dışında bir seçeneği yoktu denmesi çok mantıksız.

Kendisi kurban ettiği arkadaşları için bir şey hissetmediğini de söyledi. Herif Gutts'ın gözünün önünde Casca'ya tecavüz etti la, o da onun arkadaşlarından biriydi, Griffith gittikten sonra Şahinler takımını bir arada tutan ve Griffith'i kurtarmak için çabalayan kadındı. Bu da mı gereklilikti?

Unuttuğun nokta Griffithin de bir insan olması. Hem de oldukça yalnız bir insan. O kim ne derse desin Gutts'a yüksek ihtimalle âşık falandı. O onun için bir askerden daha fazlasıydı.

"Senin için hayatımı tehlikeye atmam için bir sebebe mi ihtiyacım var?"

"Bana hayalimi unutturan tek kişiydin"

Griffith İNSAN OLDUĞU İÇİN duyguları ile başa çıkamadı. Duygular insanlara tuhaf şeyler yaptırır. İnsan dediğimiz irrasyoneldir. Gene de Griffithin seride 'irrasyonel' 2 hareketi vardı ve ikisi de DOĞRUDAN Gutts ile ilgiliydi.
1-Charlotte ile yatması.
2-Casca ile Guttsın gözleri önünde birlikte olması.
(Griffith)O kendisine(Guttsa) karşı hislerini tam anlamlandıramadığı fakat değer verdiği apaçık ortada olan kişinin elinden kayıp gidişini gördü ve doğal olarak yıkıldı.

Hepimiz yıkılırız peki bazılarının bu kadar ileri gitmesine engel olan nedir? ? Değer verdikleri, acısını anlamasa da ona değer verip irrasyonel, aptalca davranışlarına engel olmaya çalışan birileri. Belki onun yaşadıklarını yaşamaz, onu tamamen anlamaz ama zaten gerekli olan da budur. Onu dışarıdan izleyen biri, onu anlamadığı için o an mantıklı olan nedir, ne değildir ona söyleyen biri.O biri onu tanır ve çökmüş kişi de ona saygı duyar ise ondan gelen uyarıyı kabul eder. Peki Griffithin çevresinde bu tanıma uyan kim vardı? Herkes onu ulaşılamaz gördü, kimse tam olarak onu anlamadı. Kimse anlamak için çaba göstermedi. Buraya kadar yalnız geldi ki yara almadı falan da değil. İç dünyasına girdiğimizde ya da Casca ile nehirde olan konuşmaları gibi sahnelerde neler hissettiğini anlayabiliyoruz gayet de.


2 potansiyel dostu vardı. Biri Gutts diğeri ise Casca. Ama Cascanın Griffithe olan bakış açısı hiçbir zaman hayranlıktan ileri gidemedi. O da diğer insanlar gibi onun ulaşılamaz olduğuna inandı. Hep onun ilgisi için çabaladı ama ona denk olmayı hiç düşünmedi, o kılıçtı dost değil. Guttsa bakacak olursak... Burası komik çünkü Gutts zaten aslında bu tanıma uyuyor ama Griffithin hesaba katmadığı bir şey oldu. Gutts onu o gece duydu.
"Arkadaş dediğin kendi rüyasına sahip olmalı ve bu uğurda yoluna kim çıkarsa direnmeli bu kişi ben bile olsam"
Ki bu cümle ile apaçık Griffith kendisi ile çakışıyor çünkü Guttsı kesinlikle dostu olarak görüyordu. (Aksini iddia edecek 12 yaşında Griffith şeytan diye dolaşanlarla da tartışmayacağım 8 yıl sonra bir kere okumayı deneyin seriyi.)
Kaleden yeni kurtulmuş ve arabada bitmiş bir hâlde yatarken de Gutts ile Cascanın konuşmasından gerçekleri öğrendiğinde ise gerçekten şaşırmıştı.
Anlayacağın aslında olaylar Griffith için hiç de kolay işlemedi insanları kendisi için pat diye tehlikeye atmamıştı zaten. İnsan dediğimiz sürekli mantıklı hareket etmez gene de Griffith 5. Büyük Lider olarak seçildi.

Gerçi Gutts da Griffithe karşı olan bakış açısını anlamlandırabiliyor sayılmazdı. Sürekli olarak "Grifiiitthh!! Seniii Adiii O beniiim... o benim..." diye devamını bir türlü getiremediği cümleler kuruyordu. Sonunda ona denk olmak istediğine karar verdiğinde ve bütün takımı yüz üstü bırakıp çekip gittiğinde de elinde ne bir HAYALi ne de dostu kalmış oldu.





İsterseniz burada linç edin ama söyleyeceğim Casca tecavüze falan uğramadı. Çocukken Griffith ona güç vermeye gelmeden önce Cascanın neredeyse tecavüze uğrayacağı sahnedeki tutumu ile Griffithin onunla birlikte olduğu sahnedeki tutumunu karşılaştırırsanız kastımı anlayacağınız düşünüyorum. Ben Cascanın tam manası ile Guttsa âşık olduğunu da zannetmiyorum. Griffithten yüz alamayınca Guttsa gitmiş gibi duruyor daha çok... Griffithe karşı hisleri tamamen sönmüş değildi ve o sahnede de gayet de isteksiz değildi.
 
En çok işe yarayanı, en güçlüsü, onu en çok yücelteni Gats'tı tabi ki farklı olacak. Bu yüzden gidişini kabul edemedi, kahretti...
Griffith sırf birinden övgü alıyor diye onun için hayatını bu denli kayıracak biri mi sence?
 
Aynı şey değil. Ortaçağ'daki durumlardan haberin var mı? O dönemde halk tabakası çöpten farksızdı. Hele de bir işçi sınıfına bile düzgün bir şekilde dahil olamadıklarını varsayarsak. Kendi dışkılarından heykel yapıp onlarla oynayanlar mı dersin kedileri sokaklarca kovalayıp yakanlar mı dersin, sistemin en altı olan bu çöpten farksız insanların değil insan sayılması, soylu olmanın hayalini kurması bile uçuktu. Griffith gerçekten de dediğin gibi 'ışıldıyor' Gutts'tan farklı olarak.D Ki Gutts da HAYAL denilen şeyi tatmak istedi.

Ki o feda etti dediğiniz kişiler paralı asker. Peki sen paralı asker ne biliyor musun? Gelir için canı üzerine, kumar oynayan kişi ki Şahin Takımı'ndan bir kişi bile hayal kurmadı. Ot gibi yaşıyorlardı, Griffith hariç. Zaten kendi canı üzerine kumar oynayan insanların canından olması gayet doğal.

Griffith onları soylu yaptı. Şövalye yaptı! Bak düzenli bir ekip sağlamasını geçtim (yani savaşta rastgele birinin kumandasında sağlanabilecekten bile kat kat daha düzenli bir ordu)onları şu ana kadar zekasıyla hayatta tutmasını da geçtim ONLARI ŞÖVALYE YAPTI DİYORUM. O dönemden gram haberin varsa ne kadar saygı duyulası olduğunu anlamışsındır. Griffith olmasa zaten öleceklerdi ve canlarını, kumarda kazanacağını düşündükleri kişiye parasını yatıran bir grup insan gibi, yatırdılar. Griffithin de söylediği gibi onun söylediği yerde öleceklerdi ve öldüler. Onun malları idiler ve bunda bir sakınca yok? Savaş meydanı burası top havuzu değil. Zaten Griffith olmasaydı da öleceklerdi ve isteyerek peşlerinden gittiler HAYALini dahi kuramayacakları bir statüye geldiler fakat sonunda canları[kumarda paranın da tükenebileceği gibi] tükendi.

Bu noktada senin Griffithe olan kinin toyluktan başka bir şey değil. Gerçek dünyaya hoş geldin, bazı insanların potansiyelleri diğerlerinden fazladır. RÜYA denilen şeylere sahip olabilir ve peşlerinden koşabilirler. Griffith de söyledi bu yolda birçok kişi ona yardımcı oldu, ona birer basamak oldu zaten buraya kadar geldikten sonra geri durmak o insanlara hakaret. Geri durmaması ölenlere olan saygısını gösterir hatta. Çoğu komutası altında bir grup insana sahip kişi için o insanlar dediğiklerin piyondan başka bir şey değildir yalnızca gerçek bir lider onların daha fazlası olduğunu söyler.(içtenlikle) Yani zamanında senin ayıla bayıla övmeye doyamadığın iki karakterin de adeta bir tanrı gibi gördüğü liderleri Griffith. (Casca ve Gutts)







Ki Gutts bu ulaşılamaz gördüğü kişiye denk bir arkadaş olmak için bir nevi takımına ihanet edip gitti.

Eee? Yani? Dostum çok ciddiye almışsın, kurgu bi karakter en nihayetinde Griffith dediğin adam, ve evet, sevmek zorunda da değilim.

Senaryonun Ortaçağ'da geçiyor olması, insanın değerinin olmaması falan. Yani evet bu dediğin Griffith'in kendi adamlarını doğal olarak aslında nasıl gördüğünü açıklıyor. Daha önce de dedim. Çok başarılı kurgulanmış biri. Ama kötü yani. Sen haklı görebilirsin. Ben görmüyorum. Gerçek dünya demişken, dostum Ortaçağ'da yaşamıyoruz ya. Ortaçağ Avrupa'sının mantığı ise tarihsel gelişim içinde son derece kötü ve karanlık bi evre. Griffith çağının gereğini yapmıştır, evet. Ama o çağın gerekliliği de kötüdür en nihayetinde. Böyle bir karaktere fanlık yapmam.

Tanrılar hiç var olmadılar. Hiç haklı da olmadılar. Tanrı olduğunu iddia eden veya olmaya çalışan insanlar da hiç haklı ve meşru olmadılar. Sonları geldi hepsinin. Ya sürüldüler, ya giyotine gittiler, ya kurşuna dizildiler. Ya da başka bir tanrı tarafından devrildiler.

Hayata bakış açılarımız bayaa farklıymış ne diyeyim.

Casca'yı övmeye doyamıyor değilim bu arada ya, öyle aşşşırı sevdiğim bi karakter de değil, bazı kararları gerçekten delirtiyordu da ama empati kurulması ve nefret de edilmemesi gereken bi karakter. Guts'ı ise gerçekten kendini takımdan ayırıp kendi yolunu çizmeye karar verdiği noktadan itibaren daha çok sevmeye başlamıştım işin açıkçası. O övgüleri de hak ediyor ayrıca. Çamurun içine doğ, çocukken tecavüze uğra, ergen yaşlarında manipülatif bi adamın ekibine gir, şövalye ol, soylu ol... Evet rüya gibi. Ama senin de dediğin gibi, Ortaçağ'da bir köylü için, bir paralı asker için bunlar gerçek olamayacak kadar güzeldi. Eh, diğer askerler de bunun peşinden gitmekten kendilerini alamadılar. Bir tek Guts itti bunları elinin tersiyle, zirvede bırakıp kendi yolunu çizmek istedi ve tanrıları kızdırdı. Tanrısı Griffith'i kızdırdı.

Az buçuk mitoloji bilirsin sanırım bu arada, ben hiç sıradan bir insanın çıkıp da tanrıları tamamen alt ettiği bi mitoloji bilmiyorum. Tanrılar beğenir, sahip olur, her şeye hakları vardır ama hiçbir şeyden sorumlu değillerdir... Zeus Medusa'ya tecavüz eder, suçlu yine Medusa olur, Prometheus ateşi çalar ve sonsuz bir cezaya çarptırılır... Böyle yani hep. Meşruiyetini halktan değil de kan bağından ya da karizmadan falan alan liderlere isyan edilmesin diye üretilmiş hikayeler hep bunlar. Bu noktada Guts, imkansızı isteyip tanrıları öldürme yoluna baş koymuş dümdüz bir adam olarak gelişimini tamamladığında asıl amacını kendi kendine yaratmış oldu bilmeden. Bence övülmeye değer biri bu yüzden.
Griffith müthiş zeki ve karizmatik biri olabilir, evet bazı insanların da potansiyeli daha fazladır, (bazısı girişimci ruhludur, bazısına ise işçi olmak yeter. Falan filan. Biliyoruz) ama bu noktada Guts'ın da ciddi bir potansiyeli vardır. Derdi ve hayali dünyanın kralı olmak zorunda değil illaki saygı duyulup sevilmesi için.

Bu mangada övmelere doyamayacağım yegane karakter Schierke bu arada ya, Casca ya da Guts da değil. Bebişim. Keşke kızım olsa bücür cadı.

İsterseniz burada linç edin ama söyleyeceğim Casca tecavüze falan uğramadı. Çocukken Griffith ona güç vermeye gelmeden önce Cascanın neredeyse tecavüze uğrayacağı sahnedeki tutumu ile Griffithin onunla birlikte olduğu sahnedeki tutumunu karşılaştırırsanız kastımı anlayacağınız düşünüyorum. Ben Cascanın tam manası ile Guttsa âşık olduğunu da zannetmiyorum. Griffithten yüz alamayınca Guttsa gitmiş gibi duruyor daha çok... Griffithe karşı hisleri tamamen sönmüş değildi ve o sahnede de gayet de isteksiz değildi.
Hayatında hiç tecavüz mağduru biriyle karşılaşmadığın ne kadar da belli ya. Bak şimdi, kadınların bu konudaki tecrübelerini biz ikiye ayırıyoruz. Tanımadığı kişiler tarafından tarafından istismar edilenler ve tanıdıkları (ya da sevdikleri) kişiler tarafından istismar edilenler.

İstismarcı tanınmayan bir kişi olduğu zaman mağdurlar kendilerini savunma konusunda içgüdüsel olarak daha hızlı davranıyorlar, daha hızlı adrenalin salgılayıp direniyorlar.
Söz konusu kişi tanınan bir aile bireyi, sevilen kişi falan olduğunda ise adrenalin hızlıca devreye girmiyor, kendilerini savunamıyorlar. Bu normal bir şey. Kaldı ki tutulma esnasında, artık öleceğini bildiğin bir noktada nereye kadar direnebilirdin ki? Ki zaten Casca o noktaya kadar yapabileceği her şeyi yapmaya, şahinleri organize etmeye çalıştı elinden geldiğince. Son ana kadar da yakıştırmadı doğal olarak Griffith'e ve direnemedi.

Senin mantığınla tecavüze uğrarken direnmeyen ya da direnemeyen bütün kadınların rızası var o zaman.

İncel misin kardeşim sen ya? Yani öyleysen git alnına falan yazdır da uzak duralım senden.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık