Elantris ve Sissoylu ilk üçlemesinin ardından Savaşkıran’ı da sonunda bitirdim. Çok ara vermiştim kitap okumaya ve Gölgelerin Efendisi 1. Kitap ile kendimi ısındırdıktan sonra Savaşkıran’a kaldığım yerden devam ettim. Aradan birkaç ay geçmiş olmasına rağmen hikayeden kopmamış olmam sanırım kitabın kalitesine yönelik bir işaret olabilir. Elantristen kaliteli ama Sissoylu üçlemesi kadar derin olmayan kitaptı.
Sırada elimde Arcanum, Fırtına Işığı 1. Kitap (2 cilt) ve Beyaz Kum var.
Şu an Arcanuma giriş yaptım.
Sırada elimde Arcanum, Fırtına Işığı 1. Kitap (2 cilt) ve Beyaz Kum var.
Şu an Arcanuma giriş yaptım.
Açıkçası büyü metodlarının her sistemde farklılaşması çok hoşuma gidiyor. Sissoylunun aksine büyü sistemine çok takılmadan tamamen insan ilişkileri üzerine ilerliyor kitap. Akıp gidiyor zaten. Bugün 300 sayfayı tek nefeste okudum.
Diğer kitapları gibi ağır başlayıp son 50-100 sayfada ibreyi sona kadar zorlamış Brandon ağabeyimiz. Zaten bir bölüm birden fazla karaktere atlamaya başladıysa son yaklaşmış demek oluyor.
Tabi belli bir noktadan itibaren sonuna dair emareler tahmin edilebilir hale gelmişti. Maviparmak ve Denth’in ihanetini kestirmek zor olmamıştı. İki kız kardeşin karakter gelişimleri mükemmel işlenmiş. Aksiyon sahneleri de romantik-fantastik bir seride ideal doygunluktaydı. Işıktınının nefes verişi duygu yönünden biraz eksik kaldı. Sonunu hızlı getirmenin verdiği etkiye bağlıyorum.
Diğer kitapları gibi ağır başlayıp son 50-100 sayfada ibreyi sona kadar zorlamış Brandon ağabeyimiz. Zaten bir bölüm birden fazla karaktere atlamaya başladıysa son yaklaşmış demek oluyor.
Tabi belli bir noktadan itibaren sonuna dair emareler tahmin edilebilir hale gelmişti. Maviparmak ve Denth’in ihanetini kestirmek zor olmamıştı. İki kız kardeşin karakter gelişimleri mükemmel işlenmiş. Aksiyon sahneleri de romantik-fantastik bir seride ideal doygunluktaydı. Işıktınının nefes verişi duygu yönünden biraz eksik kaldı. Sonunu hızlı getirmenin verdiği etkiye bağlıyorum.