Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Oyun İncelemeleri

Teşekkürler, seninde incelemelerini keyifle takip ediyorum. Böyle bir konu açman da güzel olmuş. Oynadığım oyunlar hakkında inceleme yazdıkça ara sıra uğramayı düşünüyorum buraya.
Boynuz kulağı geçmiş. Bakma sen Historia'ya, güzel olmamış, epey iyi olmuş. Kıskanmış da öyle diyebilmiş. :oleyo2:
 
The Witcher 3: Wild Hunt

Yönetmen:
Konrad Tomaszkiewicz

Tür: Aksiyon, RPG

Çıkış Yılı: 2015

Platform: Playstation, Xbox, Windows, Switch

Yayınlayan/Geliştiren: CD Projekt RED



İnceleme

Bir oyun düşünün. Bir edebiyat eserindeki fantastik bir dünyada geçen, yayınlanalı neredeyse 7 yıl olmuş fakat hâlâ pek çok özelliği ile günümüz oyunlarıyla karşılaştırılan, kıyaslanan, varlığının sesi sayesinde Netflix tarafından dizisi bile çekilen, çıktığı yıl türlü türlü ödüller alıp yılın oyunu seçilen ve oyun dünyasına damga vurmuş oyun mutfağından çok lezzetli bir eser.

Dünyamızda sayısız video oyunu var ve bu sayısız oyunların içinden çok az miktarda olanı akılda kalıcı, sürükleyici, dokunaklı bir hikaye sunumuna sahip olup insanın yüreğine oturan türden. Kimi oyunlar mekanikleri, kimisi atmosferi, kimisi karakterleri, kimisi hikayesi, kimisiyse sadece var olmasının bile yaşamımıza anlam kattığı, dünyaya adı ve şahı ile kök salmış durumda. Bu incelemedeki oyun da işte tam olarak bunların kombinasyonu. Gönlümüzde taht kuran Polonyalı firmamız CD Projekt Red, yazar Andrzej Sapkowski'nin kaleme aldığı bir kitap serisinden aldığı bu fantastik dünyayı, olabilecek en akılda kalıcı ve "Fantastik" şekliyle biz oyunculara sundu. Oyun açlığımızı gidermek için tükettiğimiz oyunlar arasında bu yapım "bulunmaz hint kumaşı" misali türünün en iyi örneklerinden, parlayan bir cevher gibi karşımıza çıktı. Ve 2015 yılında CDPR, bizi kendi imzasıyla oyun tarihine adını altın harflerle yazdırmış enfes bir oyunla tanıştırdı.

The Witcher 3: Wild Hunt, bir açık dünya/RPG, aksiyon-macera oyunu. Öncelikle seri ve hikaye hakkında fazla spoiler vermeden kısa bir özet geçecek olursam; Oyundaki ana karakterimiz artık çok az sayıda kalmış olan ancak ismi civarda oldukça ün yapmış bir Profesyonel Canavar Avcısı anlamındaki ''Witcher''. İsmi de Geralt of Rivia. İlk oyunda hafızasını kaybetmiş ve Yennefer adındaki sevgilisini arayan kahramanımız, kendini zor kararlar vermesi gereken olayların odağında buluyor, yavaş yavaş hafızasını geri kazanmaya çalışıyordu. Hafızası yerine gelmeye başladığında ise ikinci oyunda kralın ölümüyle sonuçlanan bir komplo yüzünden başı büyük belaya girmişti. Bu oyunda ise bahsi sıklıkla geçen “Wild Hunt” ile başı büyük dertte. Ayrıca ikinci oyunda başlayan savaşın devam ettiğini ve Geralt'ın savaşın tarafları arasında oyunun gidişatını etkileyen önemli kararlar vermesi gerektiğini de ekleyeyim. Hikaye olarak bakıldığında birçok konu tüm çarpıcılığı ile işlenmesine rağmen aslında bir o kadar da masalsı anlatımla betimleniyor.

The Witcher, ilk oyunundan bu yana hep iyi yönde gelişen, kotarılması zor oyun mekaniklerini başarıyla oturtan ve hayranlarını üzmeyen bir seri. Seriye başlarken Bioware’in Aurora motorunu kullanan CD Projekt RED, ikinci oyunda kendi motorunu geliştirmiş ve bu motor güzel grafiklerin yanında savaş sahnelerini aksiyona dayalı, oynaması daha zevkli bir hale getirmişti. Hikayenin farklı sonlara ulaşmasını sağlayan seçimleri yapabildiğimiz temel yapı, üzerine eklenerek korunmuştu. Son oyunda ise birçok yeniliğin dışında seri için oldukça çarpıcı bir yenilik ile karşımıza çıkmakta CD Projekt RED. Evet The Witcher 3 tamamen açık dünya olarak tasarlandı. Hatta öyle bir tasarlandı ki, prologue hariç -ki o da çok ufak sayılmaz- oyunda gezebileceğiniz toplam alan büyüklüğü 136 km². Bu Skyrim’in 3.5 katı, GTA V'in de 1.5 katı kadar.
136 km²'lik alan kendini tekrar eden ortamlardan oluşmuyor. Oturup izleyeceğiniz manzaraların yanında oldukça detaylı işlenmiş köyler ve şehirler uzun yolculuğunuzdaki en önemli anlara sahne oluyorlar.
Açık dünyası dopdolu, senaryosu, hikaye dinamiği, kurgusu, hikaye anlatım dili olağanüstü olan, yan görevlerinin neredeyse hiçbirinin birbirine benzemediği, yan görevlerinin bile altında bir hikaye ve felsefe yatan, oynanış mekanikleri zengin, oyun sırasında ahlak anlayışınızı zorlayacak, iç sesinize kulak asmanıza sebep olup öz eleştirinize neden olacak seçimler yaptıran, silah, zırh, item ve daha pek çok konuda kişiselleştirilebilir imkan sağlayan, oyun sırasında hiçbir şeyin orada sadece "olmak" için var olmadığı, ince ve bol ayrıntılı çok sayıda içeriğe sahip, dünyasında etkileşime geçebileceğiniz eylemlerinin doyuruculuğu, müzikleri, arayüzünün hafifliği, karakter mizacı, animasyonları, olay örgülerinin içimizde hissettirdiği ateşle duygusal bağ kurulabilen karakterleri, yaşayan organik dünyası ve pek çok konuda sunduğu özgürlük ile kendisi size eşsiz bir deneyim yaşatmayı başarıyor.
Para karşılığında canavarların suyunu sıkan Geralt Of Rivia ile olayların içine dahil olma şeklimizin bize bırakıldığı Continent (Kıta) isimli dünyada, eski manitamız Yennefer aracılığıyla imparator Emhyr'e ulaşıyor ve Emhyr de bize verdiği görevle kayıp olan üvey kızımız Ciri'yi bulmamızı istiyor. Lore'a baktığımızda, geçmişte kürelerin birleşiminden bu yana canavarların Continent'de cirit attığı ve bu yaratıkları avlayan diğer Witcher'lar gibi siz de sivil halk tarafından dışlanmış, iğrenilen mutant bireyler olarak sıklıkla sözlü tacize maruz kalacaksınız. Çocukluklarından itibaren aldıkları fiziksel ve mental eğitimlerin güçlerini, hızlarını, çevikliklerini, dayanıklılıklarını artırarak kullandıkları mutajenler ile yapabileceklerinin haddi hesabı olmayan Witcher'ların, aynı zamanda bu yolda ilerlerken çoğunun genç yaşta hayatta kalamadığı da trajik bir gerçek. Her ne kadar para için de olsa, bir yandan insanların baş edemediği canavar sorunlarına girişip hayatını tehlikeye atan ve sorunlara karşı çözüm odaklı hareket eden bu duygusuz, buzdolabı gibi mutantlar'ın verdiği emek herkes tarafından hoş karşılanmıyor. Zaten bildiğimiz insan ırkı da, Witcher'lara ne kadar çözüm üretirse üretsin asla değişmiyor, anlamadıkları şeylerden korkuyor, haklarında "onların da canavarlardan farkı yok" deniyor.
Ana hikayenin yanı sıra maceranız sırasında birçok köye, kasabaya, mağaraya, canavar yuvasına, canavar kontratlarına, canavarlar ya da haydutlar tarafından istila edilmiş köylere, saklı hazinelere, mezarlara, Game Of Thrones'u aratmayacak entrikalarla süslü yan görevlere denk geleceksiniz. Karşılaştığınız kişilerle girdiğiniz diyaloglara hangi seçimi yapacağınız da tamamen size kalmış durumda. Her zaman olmasa da bazı diyaloglarda süre sınırı oluyor ve seçim yapmazsanız oyun sizin yerinize seçim yapıyor.
Farklı şekilde sonuçlandırabileceğiniz yan görevler ile birlikte 200 saatin üzerinde oyun süresi olunca yapımcılar başka bir yeniliği getirme mecburiyetinde kalmışlar, bu da at binmek. Roach ismindeki atınız uzun mesafeleri kat etmenize yardım etmekle kalmıyor, eşyanızı ve yaratık ganimetlerinizi de taşıyor. Üstelik ondan uzaklaştığınızda ise dilerseniz bir ıslıkla yakınınıza geliveriyor. Yine de uzun yolculuklardan sıkılırsanız açık dünya oyunlarda klasikleşmiş fast travel imkanı da oyunculara tanınmış durumda. Dövüş sistemi The Witcher 2 oynayanlara çok yabancı gelmeyebilir ancak o da kısmen geliştirilmiş, savunma ve son vuruş animasyonları biraz daha çeşitlendirilmiş. Bir başka ilginç yenilik de Witcher sense adı verilen yeteneğimiz. Bunu kullanarak civardaki yaratıkların seslerini uzaktan duyabiliyor ve yerlerini tespit edebiliyoruz. Yine bu yeteneğimizle çeşitli olayları adeta bir dedektif gibi, ipuçlarını araştırarak çözebiliyoruz. Ayrıca Geralt’ın zıplayabilmesi, tırmanabilmesi ve yüzebilmesi de eklenen yeniliklerden.

Silahlarınıza ve zırhınıza iyi bakmanız çok önemli. Kılıçlar ve zırhlar kullanım sıklığına bağlı olarak hasar alabiliyor ve bunun için elinizde tamir kiti bulundurabilir yada para karşılığı zırh ve silah ustalarında tamir ettirebilirsiniz. Witcher kontratlarından ya da rastgele karşılaşıp kestiğiniz yaratıklardan elde edeceğiniz görevlerle, bu canavarlar hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Bitki toplamak ve çeşitli iksirleri imal etmek Witcher’ların olmazsa olmazıdır. Hangi canavara karşı hangi iksiri içmem mantıklı, hangi canavar hangi büyüye karşı bağışıklığa sahip veya karşılaştığım canavara karşı kılıcıma hangi yağı sürmeliyim gibi sorular da bu sayede cevap buluyor.

Temelde tamamen aynı olan crafting yanında alchemy için ufak değişiklikler yapılmış. Önceki oyunlarda potionlar için her defa yeniden gerekli içeriğe sahip olmanız ve üretmeniz gerekirken, bu defa bir kere ürettiğiniz potion, meditasyon yaptığınız zaman yanınızda alkol varsa tekrar 3 defa kullanılabilecek kadar yenileniyor. Potion kullanımı sırasındaki animasyonun kaldırılması benim pek hoşuma gitmedi ama yoğun ve hızlı savaş sahneleri için kaçınılmaz olsa gerek. Kullanılabilecek eşya ve silahların sayısında da muazzam bir artış olmakla birlikte Geralt artık farklı tiplerde hasarlar veren mühimmata sahip crossbow da kullanabiliyor. Skill sistemi sizi her savaş için farklı kombinasyonlar yapmaya zorlayacak şekilde değiştirilmiş. Her mutagenin ayrı bir renk kodu var ve aynı renk kodlarındaki yeteneklerinizi, mutagenin bölümündeki slotlarda aktifleştirdiğiniz zaman mutagenin getirdiği bonusları artırıyorsunuz. Farklı oyun tarzları zaten serinin oynanıştaki karakteristik özelliklerden biriydi ve bu özellikle daha da geliştirilmiş oldu. Büyü, kılıç dövüşü, crossbow, potion derken hangi yetenekleri hangi çarpışmada kullanacağınızın seçimi önemli.
The Witcher 3, oynanıştaki elementlerle yapılabilecek çok sayıda kombinasyon ile birlikte oyuncudan oyuncuya bambaşka stillerin olmasını sağlayarak, oynanabilirliği bu tür içinde oldukça başarılı şekilde sağlayan oyunlardan.
Ekipmanlarınız içinde kullandığınız bir gümüş bir de çelik kılıcınız bulunmakta. Çelik kılıç insanlar, gümüş kılıç canavarlar için. Dilerseniz yakma, dondurma, sersemletme, kanatma gibi belli bir noktaya kadar etkileri olan, yolculuğunuz sırasında elde ettiğiniz büyülü taşları kılıçlarınıza ekleyip güçlendirebilir, savaş stratejinizi şekillendirebilirsiniz. Zırhınız için ise silahların geliştirilme mantığı ile eklenen kullandığınız büyüleri yada yetenekleriniz güçlendirmeye yarayan glifleri ekleyebilir, kişiselleştirebilirsiniz.

Büyü demişken, Witcher'ların kullanabileceği 5 çeşit işaret büyüsü var: Aard (Telekinetik patlama), İgni (Ateş), Yrden (metafizik varlıklara zarar verebilmek için daire), Quen (Kalkan) ve Axii (Zihin kontrolü). Çatışma sırasında karşılaştığınız canavarın fiziksel özelliklerine bakarak hangi büyüden etkilendiğini öğrenip ona uygun şekilde saldırabilirsiniz.

Kazandığınız tecrübe puanlarınız ile elde ettiğiniz yetenek puanlarınızı kullanarak büyülerinizi ve kılıç saldırılarınızı güçlendirebilir, taşıma kapasitenizi artırabilir, yediğiniz yiyeceklerin canınızı doldurma süresini 20 dakikaya kadar çıkarabilir (şiddetle tavsiye ederim!), içtiğiniz iksirlerin tehlike dozunun sınırını, tanesini ve süresini yükseltebilir, silahlarınızın verdiği hasarı, yediğiniz hasarları azaltabilir (zehir, büyü, fiziksel saldırı gibi pek çok alanda), üzerinize atılan okları sanki Blaster Rifle lazer mermisini savuşturan bir Jedi gibi kılıcınızla savuşturabilir, kullandığınız büyülerin yeni etkilerini açabilir (Axii yeteneği ile diyaloglarda öğrenmeniz gereken bir bilgiyi para vermek yerine Obi-Wan Kenobi usulü "You don't need to see his identification, these aren't the droids you're looking for" diye Mind Trick uygulayabilir ve bilgiyi elde edebilir yada Quen'i güçlendirerek düşman saldırdığında Quen kırılırsa size vuran düşmana hasar verebilirsiniz), yeni fiziksel hareketleri açabilir, kritik vuruş ihtimalinizi artırabilir, kanama etkisi uygulayarak düşmanlarınızı yaralayabilir ve daha sayamadığımız pek çok yeteneğe erişim sağlayabilirsiniz.
Zırhlarınızı kullanırken dikkat etmeniz gereken hususlar vardır. Mesela ağır zırh giyiyorsanız canınız daha yavaş yenilenir lakin daha az hasar alırsınız. Ama hafif zırh giyiyorsanız canınız daha hızlı yenileneceği gibi daha fazla hasar alırsınız ve bu yine sizin tercihinizdir, giydiğiniz zırha göre hareket kabiliyetiniz kısıtlanmaz önceden belirteyim. Zırhçılarda zırhınızı belirli bir zaman dilimi çerçevesi içinde daha dayanıklı hale getirebilir, zırhınız için boya üretebilir, elinize geçen başka zırhları parçalayarak itemlerini alabilirsiniz.
Yolculuğunuz süresince göreceğiniz yerleşim birimlerinde diğer Witcher oyunlarında olduğu gibi yan görevleri bulabileceğiniz ilan tabelaları mevcut. Fakat savaşın izleri geçtiğiniz her yerde kendini gösteriyor. Oldukça iyi grafikler eşliğinde, yakılmış evlerine ya da kaybettiklerine ağlayanlar, yol kenarlarında ibret olması için asılarak idam edilmiş insanlar, yüzlerce ölünün çürüdüğü savaş meydanları ve kaçaklar... Kulağınızda da özenle bestelenmiş müzikler... Tüm bunların bir araya gelmesiyle oluşan atmosfer inandırıcı ve büyüleyici. İlan tabelasına baktığınızda da otorite kurmaya çalışan işgalci tarafın komutanlarının halka verdiği ultimatomlardan, çaresizce savaşta kaybolan yakınlarını arayanlara kadar bu vahşet içeren ortamın gerçeklerini daha yakından görüyorsunuz. Sert rüzgarda savrulan ağaçlar, birden bastıran yağmur gibi çeşitli hava şartları bu atmosferin oyuncuya aktarılmasını kolaylaştırıyor, kendinizi oyun dünyasının içinde hissediyorsunuz. Oldukça iyi seslendirmeler ile birlikte diyaloglar asla “skip” butonuna basıp geçeceğiniz cinsten değiller.
Özgürce dolaşabildiğimiz için her olaya müdahil olma durumu, level scaling olmadığından tatsız bitebiliyor. Eğer alt etmenizin imkansıza yakın olduğu bir düşmanla karşılaşırsanız, bunun için üzerinde bir simge beliriyor ve topuklamanız gerektiğini anlıyorsunuz. Aldığınız yan görevler de yine boyunuzdan büyükse, quest ekranında uyarılıyorsunuz. Kimileri için bu kötü bir özellikmiş gibi görülebilir ama RPG oyunlarında sürekli karakterinizin gelişimine dayalı düşman olması mantığı gerçekçiliği öldüren elementlerden. Bir görevi yapabilmek için gelişmeniz gerekiyor ve bu sizi daha çok keşfe davet ediyor, oyundan aldığınız haz da doğru orantılı olarak artıyor.

Yetenek puanlarınızı kullanım kapasiteniz sınırlıdır. Yetenek ağacı bölmesinde 12 slot bulunur ama açtığınız her yeteneği buraya yerleştiremezsiniz. Savaş stratejinize belirleyerek sizi en rahat ettirecek, düşmanlarınıza üstünlük sağlayacak hangi yetenekler size daha uygunsa onları kullanmanız yararınıza olacaktır.

Kişisel kanaatimce The Witcher 3 Wild Hunt, şu ana kadar piyasaya sürülmüş “Action – RPG” oyunları arasında ilk 5 içerisine girmeyi hak ediyor. Combat ve looting ile haşır neşir olurken, detaylı ve sanatsal bir hikayedeki ana karakteri canlandırmak oldukça ama oldukça keyifli. Üstelik hiçbir yan görevle ilgilenmeseniz dahi ana hikaye 50 saatlik bir oyun süresi vadediyor ki bence bu tek kişilik oyun için çok iyi bir süre. Söz konusu yapılmış olan şey oyun dünyasının temellerini etkileyecek türden. Böylesine bir şaheser ortaya çıkardıkları için CD Projekt RED'e teşekkürlerimi iletiyor ve kendilerini evime kahve içmeye davet ediyorum. Ayrıca buraya kadar buraya kadar okuyan varsa onlarından gözlerinizden öpüyorum.
Eline sağlık.Oynamamıştım geçen sene aldım oyuna başlayacağım sıralarda yeni nesil güncellemesi olacağı haberini aldım beklettim.Birkaç ay içinde güncelleme geldiği gün başlayacağım oyuna.
 
Boynuz kulağı geçmiş. Bakma sen Historia'ya, güzel olmamış, epey iyi olmuş. Kıskanmış da öyle diyebilmiş. :oleyo2:
Çok sağol. Historia gibi bir oyun duayeni sadece güzel olmuş dese bile bu benim için mutluluktur. Kıskanmışsa gaza gelip bir inceleme patlatır şimdi yine ustalığını konuşturur. :D

Eline sağlık.Oynamamıştım geçen sene aldım oyuna başlayacağım sıralarda yeni nesil güncellemesi olacağı haberini aldım beklettim.Birkaç ay içinde güncelleme geldiği gün başlayacağım oyuna.
Teşekkürler. Pişman olmayacağını garanti ederim, şimdiden iyi oyunlar.
 
The Witcher 3: Wild Hunt

Yönetmen:
Konrad Tomaszkiewicz

Tür: Aksiyon, RPG

Çıkış Yılı: 2015

Platform: Playstation, Xbox, Windows, Switch

Yayınlayan/Geliştiren: CD Projekt RED



İnceleme

Bir oyun düşünün. Bir edebiyat eserindeki fantastik bir dünyada geçen, yayınlanalı neredeyse 7 yıl olmuş fakat hâlâ pek çok özelliği ile günümüz oyunlarıyla karşılaştırılan, kıyaslanan, varlığının sesi sayesinde Netflix tarafından dizisi bile çekilen, çıktığı yıl türlü türlü ödüller alıp yılın oyunu seçilen ve oyun dünyasına damga vurmuş oyun mutfağından çok lezzetli bir eser.

Dünyamızda sayısız video oyunu var ve bu sayısız oyunların içinden çok az miktarda olanı akılda kalıcı, sürükleyici, dokunaklı bir hikaye sunumuna sahip olup insanın yüreğine oturan türden. Kimi oyunlar mekanikleri, kimisi atmosferi, kimisi karakterleri, kimisi hikayesi, kimisiyse sadece var olmasının bile yaşamımıza anlam kattığı, dünyaya adı ve şahı ile kök salmış durumda. Bu incelemedeki oyun da işte tam olarak bunların kombinasyonu. Gönlümüzde taht kuran Polonyalı firmamız CD Projekt Red, yazar Andrzej Sapkowski'nin kaleme aldığı bir kitap serisinden aldığı bu fantastik dünyayı, olabilecek en akılda kalıcı ve "Fantastik" şekliyle biz oyunculara sundu. Oyun açlığımızı gidermek için tükettiğimiz oyunlar arasında bu yapım "bulunmaz hint kumaşı" misali türünün en iyi örneklerinden, parlayan bir cevher gibi karşımıza çıktı. Ve 2015 yılında CDPR, bizi kendi imzasıyla oyun tarihine adını altın harflerle yazdırmış enfes bir oyunla tanıştırdı.

The Witcher 3: Wild Hunt, bir açık dünya/RPG, aksiyon-macera oyunu. Öncelikle seri ve hikaye hakkında fazla spoiler vermeden kısa bir özet geçecek olursam; Oyundaki ana karakterimiz artık çok az sayıda kalmış olan ancak ismi civarda oldukça ün yapmış bir Profesyonel Canavar Avcısı anlamındaki ''Witcher''. İsmi de Geralt of Rivia. İlk oyunda hafızasını kaybetmiş ve Yennefer adındaki sevgilisini arayan kahramanımız, kendini zor kararlar vermesi gereken olayların odağında buluyor, yavaş yavaş hafızasını geri kazanmaya çalışıyordu. Hafızası yerine gelmeye başladığında ise ikinci oyunda kralın ölümüyle sonuçlanan bir komplo yüzünden başı büyük belaya girmişti. Bu oyunda ise bahsi sıklıkla geçen “Wild Hunt” ile başı büyük dertte. Ayrıca ikinci oyunda başlayan savaşın devam ettiğini ve Geralt'ın savaşın tarafları arasında oyunun gidişatını etkileyen önemli kararlar vermesi gerektiğini de ekleyeyim. Hikaye olarak bakıldığında birçok konu tüm çarpıcılığı ile işlenmesine rağmen aslında bir o kadar da masalsı anlatımla betimleniyor.

The Witcher, ilk oyunundan bu yana hep iyi yönde gelişen, kotarılması zor oyun mekaniklerini başarıyla oturtan ve hayranlarını üzmeyen bir seri. Seriye başlarken Bioware’in Aurora motorunu kullanan CD Projekt RED, ikinci oyunda kendi motorunu geliştirmiş ve bu motor güzel grafiklerin yanında savaş sahnelerini aksiyona dayalı, oynaması daha zevkli bir hale getirmişti. Hikayenin farklı sonlara ulaşmasını sağlayan seçimleri yapabildiğimiz temel yapı, üzerine eklenerek korunmuştu. Son oyunda ise birçok yeniliğin dışında seri için oldukça çarpıcı bir yenilik ile karşımıza çıkmakta CD Projekt RED. Evet The Witcher 3 tamamen açık dünya olarak tasarlandı. Hatta öyle bir tasarlandı ki, prologue hariç -ki o da çok ufak sayılmaz- oyunda gezebileceğiniz toplam alan büyüklüğü 136 km². Bu Skyrim’in 3.5 katı, GTA V'in de 1.5 katı kadar.
136 km²'lik alan kendini tekrar eden ortamlardan oluşmuyor. Oturup izleyeceğiniz manzaraların yanında oldukça detaylı işlenmiş köyler ve şehirler uzun yolculuğunuzdaki en önemli anlara sahne oluyorlar.
Açık dünyası dopdolu, senaryosu, hikaye dinamiği, kurgusu, hikaye anlatım dili olağanüstü olan, yan görevlerinin neredeyse hiçbirinin birbirine benzemediği, yan görevlerinin bile altında bir hikaye ve felsefe yatan, oynanış mekanikleri zengin, oyun sırasında ahlak anlayışınızı zorlayacak, iç sesinize kulak asmanıza sebep olup öz eleştirinize neden olacak seçimler yaptıran, silah, zırh, item ve daha pek çok konuda kişiselleştirilebilir imkan sağlayan, oyun sırasında hiçbir şeyin orada sadece "olmak" için var olmadığı, ince ve bol ayrıntılı çok sayıda içeriğe sahip, dünyasında etkileşime geçebileceğiniz eylemlerinin doyuruculuğu, müzikleri, arayüzünün hafifliği, karakter mizacı, animasyonları, olay örgülerinin içimizde hissettirdiği ateşle duygusal bağ kurulabilen karakterleri, yaşayan organik dünyası ve pek çok konuda sunduğu özgürlük ile kendisi size eşsiz bir deneyim yaşatmayı başarıyor.
Para karşılığında canavarların suyunu sıkan Geralt Of Rivia ile olayların içine dahil olma şeklimizin bize bırakıldığı Continent (Kıta) isimli dünyada, eski manitamız Yennefer aracılığıyla imparator Emhyr'e ulaşıyor ve Emhyr de bize verdiği görevle kayıp olan üvey kızımız Ciri'yi bulmamızı istiyor. Lore'a baktığımızda, geçmişte kürelerin birleşiminden bu yana canavarların Continent'de cirit attığı ve bu yaratıkları avlayan diğer Witcher'lar gibi siz de sivil halk tarafından dışlanmış, iğrenilen mutant bireyler olarak sıklıkla sözlü tacize maruz kalacaksınız. Çocukluklarından itibaren aldıkları fiziksel ve mental eğitimlerin güçlerini, hızlarını, çevikliklerini, dayanıklılıklarını artırarak kullandıkları mutajenler ile yapabileceklerinin haddi hesabı olmayan Witcher'ların, aynı zamanda bu yolda ilerlerken çoğunun genç yaşta hayatta kalamadığı da trajik bir gerçek. Her ne kadar para için de olsa, bir yandan insanların baş edemediği canavar sorunlarına girişip hayatını tehlikeye atan ve sorunlara karşı çözüm odaklı hareket eden bu duygusuz, buzdolabı gibi mutantlar'ın verdiği emek herkes tarafından hoş karşılanmıyor. Zaten bildiğimiz insan ırkı da, Witcher'lara ne kadar çözüm üretirse üretsin asla değişmiyor, anlamadıkları şeylerden korkuyor, haklarında "onların da canavarlardan farkı yok" deniyor.
Ana hikayenin yanı sıra maceranız sırasında birçok köye, kasabaya, mağaraya, canavar yuvasına, canavar kontratlarına, canavarlar ya da haydutlar tarafından istila edilmiş köylere, saklı hazinelere, mezarlara, Game Of Thrones'u aratmayacak entrikalarla süslü yan görevlere denk geleceksiniz. Karşılaştığınız kişilerle girdiğiniz diyaloglara hangi seçimi yapacağınız da tamamen size kalmış durumda. Her zaman olmasa da bazı diyaloglarda süre sınırı oluyor ve seçim yapmazsanız oyun sizin yerinize seçim yapıyor.
Farklı şekilde sonuçlandırabileceğiniz yan görevler ile birlikte 200 saatin üzerinde oyun süresi olunca yapımcılar başka bir yeniliği getirme mecburiyetinde kalmışlar, bu da at binmek. Roach ismindeki atınız uzun mesafeleri kat etmenize yardım etmekle kalmıyor, eşyanızı ve yaratık ganimetlerinizi de taşıyor. Üstelik ondan uzaklaştığınızda ise dilerseniz bir ıslıkla yakınınıza geliveriyor. Yine de uzun yolculuklardan sıkılırsanız açık dünya oyunlarda klasikleşmiş fast travel imkanı da oyunculara tanınmış durumda. Dövüş sistemi The Witcher 2 oynayanlara çok yabancı gelmeyebilir ancak o da kısmen geliştirilmiş, savunma ve son vuruş animasyonları biraz daha çeşitlendirilmiş. Bir başka ilginç yenilik de Witcher sense adı verilen yeteneğimiz. Bunu kullanarak civardaki yaratıkların seslerini uzaktan duyabiliyor ve yerlerini tespit edebiliyoruz. Yine bu yeteneğimizle çeşitli olayları adeta bir dedektif gibi, ipuçlarını araştırarak çözebiliyoruz. Ayrıca Geralt’ın zıplayabilmesi, tırmanabilmesi ve yüzebilmesi de eklenen yeniliklerden.

Silahlarınıza ve zırhınıza iyi bakmanız çok önemli. Kılıçlar ve zırhlar kullanım sıklığına bağlı olarak hasar alabiliyor ve bunun için elinizde tamir kiti bulundurabilir yada para karşılığı zırh ve silah ustalarında tamir ettirebilirsiniz. Witcher kontratlarından ya da rastgele karşılaşıp kestiğiniz yaratıklardan elde edeceğiniz görevlerle, bu canavarlar hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Bitki toplamak ve çeşitli iksirleri imal etmek Witcher’ların olmazsa olmazıdır. Hangi canavara karşı hangi iksiri içmem mantıklı, hangi canavar hangi büyüye karşı bağışıklığa sahip veya karşılaştığım canavara karşı kılıcıma hangi yağı sürmeliyim gibi sorular da bu sayede cevap buluyor.

Temelde tamamen aynı olan crafting yanında alchemy için ufak değişiklikler yapılmış. Önceki oyunlarda potionlar için her defa yeniden gerekli içeriğe sahip olmanız ve üretmeniz gerekirken, bu defa bir kere ürettiğiniz potion, meditasyon yaptığınız zaman yanınızda alkol varsa tekrar 3 defa kullanılabilecek kadar yenileniyor. Potion kullanımı sırasındaki animasyonun kaldırılması benim pek hoşuma gitmedi ama yoğun ve hızlı savaş sahneleri için kaçınılmaz olsa gerek. Kullanılabilecek eşya ve silahların sayısında da muazzam bir artış olmakla birlikte Geralt artık farklı tiplerde hasarlar veren mühimmata sahip crossbow da kullanabiliyor. Skill sistemi sizi her savaş için farklı kombinasyonlar yapmaya zorlayacak şekilde değiştirilmiş. Her mutagenin ayrı bir renk kodu var ve aynı renk kodlarındaki yeteneklerinizi, mutagenin bölümündeki slotlarda aktifleştirdiğiniz zaman mutagenin getirdiği bonusları artırıyorsunuz. Farklı oyun tarzları zaten serinin oynanıştaki karakteristik özelliklerden biriydi ve bu özellikle daha da geliştirilmiş oldu. Büyü, kılıç dövüşü, crossbow, potion derken hangi yetenekleri hangi çarpışmada kullanacağınızın seçimi önemli.
The Witcher 3, oynanıştaki elementlerle yapılabilecek çok sayıda kombinasyon ile birlikte oyuncudan oyuncuya bambaşka stillerin olmasını sağlayarak, oynanabilirliği bu tür içinde oldukça başarılı şekilde sağlayan oyunlardan.
Ekipmanlarınız içinde kullandığınız bir gümüş bir de çelik kılıcınız bulunmakta. Çelik kılıç insanlar, gümüş kılıç canavarlar için. Dilerseniz yakma, dondurma, sersemletme, kanatma gibi belli bir noktaya kadar etkileri olan, yolculuğunuz sırasında elde ettiğiniz büyülü taşları kılıçlarınıza ekleyip güçlendirebilir, savaş stratejinizi şekillendirebilirsiniz. Zırhınız için ise silahların geliştirilme mantığı ile eklenen kullandığınız büyüleri yada yetenekleriniz güçlendirmeye yarayan glifleri ekleyebilir, kişiselleştirebilirsiniz.

Büyü demişken, Witcher'ların kullanabileceği 5 çeşit işaret büyüsü var: Aard (Telekinetik patlama), İgni (Ateş), Yrden (metafizik varlıklara zarar verebilmek için daire), Quen (Kalkan) ve Axii (Zihin kontrolü). Çatışma sırasında karşılaştığınız canavarın fiziksel özelliklerine bakarak hangi büyüden etkilendiğini öğrenip ona uygun şekilde saldırabilirsiniz.

Kazandığınız tecrübe puanlarınız ile elde ettiğiniz yetenek puanlarınızı kullanarak büyülerinizi ve kılıç saldırılarınızı güçlendirebilir, taşıma kapasitenizi artırabilir, yediğiniz yiyeceklerin canınızı doldurma süresini 20 dakikaya kadar çıkarabilir (şiddetle tavsiye ederim!), içtiğiniz iksirlerin tehlike dozunun sınırını, tanesini ve süresini yükseltebilir, silahlarınızın verdiği hasarı, yediğiniz hasarları azaltabilir (zehir, büyü, fiziksel saldırı gibi pek çok alanda), üzerinize atılan okları sanki Blaster Rifle lazer mermisini savuşturan bir Jedi gibi kılıcınızla savuşturabilir, kullandığınız büyülerin yeni etkilerini açabilir (Axii yeteneği ile diyaloglarda öğrenmeniz gereken bir bilgiyi para vermek yerine Obi-Wan Kenobi usulü "You don't need to see his identification, these aren't the droids you're looking for" diye Mind Trick uygulayabilir ve bilgiyi elde edebilir yada Quen'i güçlendirerek düşman saldırdığında Quen kırılırsa size vuran düşmana hasar verebilirsiniz), yeni fiziksel hareketleri açabilir, kritik vuruş ihtimalinizi artırabilir, kanama etkisi uygulayarak düşmanlarınızı yaralayabilir ve daha sayamadığımız pek çok yeteneğe erişim sağlayabilirsiniz.
Zırhlarınızı kullanırken dikkat etmeniz gereken hususlar vardır. Mesela ağır zırh giyiyorsanız canınız daha yavaş yenilenir lakin daha az hasar alırsınız. Ama hafif zırh giyiyorsanız canınız daha hızlı yenileneceği gibi daha fazla hasar alırsınız ve bu yine sizin tercihinizdir, giydiğiniz zırha göre hareket kabiliyetiniz kısıtlanmaz önceden belirteyim. Zırhçılarda zırhınızı belirli bir zaman dilimi çerçevesi içinde daha dayanıklı hale getirebilir, zırhınız için boya üretebilir, elinize geçen başka zırhları parçalayarak itemlerini alabilirsiniz.
Yolculuğunuz süresince göreceğiniz yerleşim birimlerinde diğer Witcher oyunlarında olduğu gibi yan görevleri bulabileceğiniz ilan tabelaları mevcut. Fakat savaşın izleri geçtiğiniz her yerde kendini gösteriyor. Oldukça iyi grafikler eşliğinde, yakılmış evlerine ya da kaybettiklerine ağlayanlar, yol kenarlarında ibret olması için asılarak idam edilmiş insanlar, yüzlerce ölünün çürüdüğü savaş meydanları ve kaçaklar... Kulağınızda da özenle bestelenmiş müzikler... Tüm bunların bir araya gelmesiyle oluşan atmosfer inandırıcı ve büyüleyici. İlan tabelasına baktığınızda da otorite kurmaya çalışan işgalci tarafın komutanlarının halka verdiği ultimatomlardan, çaresizce savaşta kaybolan yakınlarını arayanlara kadar bu vahşet içeren ortamın gerçeklerini daha yakından görüyorsunuz. Sert rüzgarda savrulan ağaçlar, birden bastıran yağmur gibi çeşitli hava şartları bu atmosferin oyuncuya aktarılmasını kolaylaştırıyor, kendinizi oyun dünyasının içinde hissediyorsunuz. Oldukça iyi seslendirmeler ile birlikte diyaloglar asla “skip” butonuna basıp geçeceğiniz cinsten değiller.
Özgürce dolaşabildiğimiz için her olaya müdahil olma durumu, level scaling olmadığından tatsız bitebiliyor. Eğer alt etmenizin imkansıza yakın olduğu bir düşmanla karşılaşırsanız, bunun için üzerinde bir simge beliriyor ve topuklamanız gerektiğini anlıyorsunuz. Aldığınız yan görevler de yine boyunuzdan büyükse, quest ekranında uyarılıyorsunuz. Kimileri için bu kötü bir özellikmiş gibi görülebilir ama RPG oyunlarında sürekli karakterinizin gelişimine dayalı düşman olması mantığı gerçekçiliği öldüren elementlerden. Bir görevi yapabilmek için gelişmeniz gerekiyor ve bu sizi daha çok keşfe davet ediyor, oyundan aldığınız haz da doğru orantılı olarak artıyor.

Yetenek puanlarınızı kullanım kapasiteniz sınırlıdır. Yetenek ağacı bölmesinde 12 slot bulunur ama açtığınız her yeteneği buraya yerleştiremezsiniz. Savaş stratejinize belirleyerek sizi en rahat ettirecek, düşmanlarınıza üstünlük sağlayacak hangi yetenekler size daha uygunsa onları kullanmanız yararınıza olacaktır.

Kişisel kanaatimce The Witcher 3 Wild Hunt, şu ana kadar piyasaya sürülmüş “Action – RPG” oyunları arasında ilk 5 içerisine girmeyi hak ediyor. Combat ve looting ile haşır neşir olurken, detaylı ve sanatsal bir hikayedeki ana karakteri canlandırmak oldukça ama oldukça keyifli. Üstelik hiçbir yan görevle ilgilenmeseniz dahi ana hikaye 50 saatlik bir oyun süresi vadediyor ki bence bu tek kişilik oyun için çok iyi bir süre. Söz konusu yapılmış olan şey oyun dünyasının temellerini etkileyecek türden. Böylesine bir şaheser ortaya çıkardıkları için CD Projekt RED'e teşekkürlerimi iletiyor ve kendilerini evime kahve içmeye davet ediyorum. Ayrıca buraya kadar buraya kadar okuyan varsa onlarından gözlerinizden öpüyorum.

Eline sağlık. Şu oyunda yapılabilecek her şeyi yapmışımdır, buna rağmen hakkında yazılan yazıları okumadan geçemiyorum.
 
Eline sağlık. Şu oyunda yapılabilecek her şeyi yapmışımdır, buna rağmen hakkında yazılan yazıları okumadan geçemiyorum.
Teşekkür ederim. Bende aynı şekilde yüzlerce saat gömmüş olmama rağmen hala oyun hakkında bir şeyler okumaktan keyif alıyorum. Oyun dünyasının hiç eskimeyecek yapımlardan biri bence.
 
The Witcher 3: Wild Hunt

Yönetmen:
Konrad Tomaszkiewicz

Tür: Aksiyon, RPG

Çıkış Yılı: 2015

Platform: Playstation, Xbox, Windows, Switch

Yayınlayan/Geliştiren: CD Projekt RED



İnceleme

Bir oyun düşünün. Bir edebiyat eserindeki fantastik bir dünyada geçen, yayınlanalı neredeyse 7 yıl olmuş fakat hâlâ pek çok özelliği ile günümüz oyunlarıyla karşılaştırılan, kıyaslanan, varlığının sesi sayesinde Netflix tarafından dizisi bile çekilen, çıktığı yıl türlü türlü ödüller alıp yılın oyunu seçilen ve oyun dünyasına damga vurmuş oyun mutfağından çok lezzetli bir eser.

Dünyamızda sayısız video oyunu var ve bu sayısız oyunların içinden çok az miktarda olanı akılda kalıcı, sürükleyici, dokunaklı bir hikaye sunumuna sahip olup insanın yüreğine oturan türden. Kimi oyunlar mekanikleri, kimisi atmosferi, kimisi karakterleri, kimisi hikayesi, kimisiyse sadece var olmasının bile yaşamımıza anlam kattığı, dünyaya adı ve şahı ile kök salmış durumda. Bu incelemedeki oyun da işte tam olarak bunların kombinasyonu. Gönlümüzde taht kuran Polonyalı firmamız CD Projekt Red, yazar Andrzej Sapkowski'nin kaleme aldığı bir kitap serisinden aldığı bu fantastik dünyayı, olabilecek en akılda kalıcı ve "Fantastik" şekliyle biz oyunculara sundu. Oyun açlığımızı gidermek için tükettiğimiz oyunlar arasında bu yapım "bulunmaz hint kumaşı" misali türünün en iyi örneklerinden, parlayan bir cevher gibi karşımıza çıktı. Ve 2015 yılında CDPR, bizi kendi imzasıyla oyun tarihine adını altın harflerle yazdırmış enfes bir oyunla tanıştırdı.

The Witcher 3: Wild Hunt, bir açık dünya/RPG, aksiyon-macera oyunu. Öncelikle seri ve hikaye hakkında fazla spoiler vermeden kısa bir özet geçecek olursam; Oyundaki ana karakterimiz artık çok az sayıda kalmış olan ancak ismi civarda oldukça ün yapmış bir Profesyonel Canavar Avcısı anlamındaki ''Witcher''. İsmi de Geralt of Rivia. İlk oyunda hafızasını kaybetmiş ve Yennefer adındaki sevgilisini arayan kahramanımız, kendini zor kararlar vermesi gereken olayların odağında buluyor, yavaş yavaş hafızasını geri kazanmaya çalışıyordu. Hafızası yerine gelmeye başladığında ise ikinci oyunda kralın ölümüyle sonuçlanan bir komplo yüzünden başı büyük belaya girmişti. Bu oyunda ise bahsi sıklıkla geçen “Wild Hunt” ile başı büyük dertte. Ayrıca ikinci oyunda başlayan savaşın devam ettiğini ve Geralt'ın savaşın tarafları arasında oyunun gidişatını etkileyen önemli kararlar vermesi gerektiğini de ekleyeyim. Hikaye olarak bakıldığında birçok konu tüm çarpıcılığı ile işlenmesine rağmen aslında bir o kadar da masalsı anlatımla betimleniyor.

The Witcher, ilk oyunundan bu yana hep iyi yönde gelişen, kotarılması zor oyun mekaniklerini başarıyla oturtan ve hayranlarını üzmeyen bir seri. Seriye başlarken Bioware’in Aurora motorunu kullanan CD Projekt RED, ikinci oyunda kendi motorunu geliştirmiş ve bu motor güzel grafiklerin yanında savaş sahnelerini aksiyona dayalı, oynaması daha zevkli bir hale getirmişti. Hikayenin farklı sonlara ulaşmasını sağlayan seçimleri yapabildiğimiz temel yapı, üzerine eklenerek korunmuştu. Son oyunda ise birçok yeniliğin dışında seri için oldukça çarpıcı bir yenilik ile karşımıza çıkmakta CD Projekt RED. Evet The Witcher 3 tamamen açık dünya olarak tasarlandı. Hatta öyle bir tasarlandı ki, prologue hariç -ki o da çok ufak sayılmaz- oyunda gezebileceğiniz toplam alan büyüklüğü 136 km². Bu Skyrim’in 3.5 katı, GTA V'in de 1.5 katı kadar.
136 km²'lik alan kendini tekrar eden ortamlardan oluşmuyor. Oturup izleyeceğiniz manzaraların yanında oldukça detaylı işlenmiş köyler ve şehirler uzun yolculuğunuzdaki en önemli anlara sahne oluyorlar.
Açık dünyası dopdolu, senaryosu, hikaye dinamiği, kurgusu, hikaye anlatım dili olağanüstü olan, yan görevlerinin neredeyse hiçbirinin birbirine benzemediği, yan görevlerinin bile altında bir hikaye ve felsefe yatan, oynanış mekanikleri zengin, oyun sırasında ahlak anlayışınızı zorlayacak, iç sesinize kulak asmanıza sebep olup öz eleştirinize neden olacak seçimler yaptıran, silah, zırh, item ve daha pek çok konuda kişiselleştirilebilir imkan sağlayan, oyun sırasında hiçbir şeyin orada sadece "olmak" için var olmadığı, ince ve bol ayrıntılı çok sayıda içeriğe sahip, dünyasında etkileşime geçebileceğiniz eylemlerinin doyuruculuğu, müzikleri, arayüzünün hafifliği, karakter mizacı, animasyonları, olay örgülerinin içimizde hissettirdiği ateşle duygusal bağ kurulabilen karakterleri, yaşayan organik dünyası ve pek çok konuda sunduğu özgürlük ile kendisi size eşsiz bir deneyim yaşatmayı başarıyor.
Para karşılığında canavarların suyunu sıkan Geralt Of Rivia ile olayların içine dahil olma şeklimizin bize bırakıldığı Continent (Kıta) isimli dünyada, eski manitamız Yennefer aracılığıyla imparator Emhyr'e ulaşıyor ve Emhyr de bize verdiği görevle kayıp olan üvey kızımız Ciri'yi bulmamızı istiyor. Lore'a baktığımızda, geçmişte kürelerin birleşiminden bu yana canavarların Continent'de cirit attığı ve bu yaratıkları avlayan diğer Witcher'lar gibi siz de sivil halk tarafından dışlanmış, iğrenilen mutant bireyler olarak sıklıkla sözlü tacize maruz kalacaksınız. Çocukluklarından itibaren aldıkları fiziksel ve mental eğitimlerin güçlerini, hızlarını, çevikliklerini, dayanıklılıklarını artırarak kullandıkları mutajenler ile yapabileceklerinin haddi hesabı olmayan Witcher'ların, aynı zamanda bu yolda ilerlerken çoğunun genç yaşta hayatta kalamadığı da trajik bir gerçek. Her ne kadar para için de olsa, bir yandan insanların baş edemediği canavar sorunlarına girişip hayatını tehlikeye atan ve sorunlara karşı çözüm odaklı hareket eden bu duygusuz, buzdolabı gibi mutantlar'ın verdiği emek herkes tarafından hoş karşılanmıyor. Zaten bildiğimiz insan ırkı da, Witcher'lara ne kadar çözüm üretirse üretsin asla değişmiyor, anlamadıkları şeylerden korkuyor, haklarında "onların da canavarlardan farkı yok" deniyor.
Ana hikayenin yanı sıra maceranız sırasında birçok köye, kasabaya, mağaraya, canavar yuvasına, canavar kontratlarına, canavarlar ya da haydutlar tarafından istila edilmiş köylere, saklı hazinelere, mezarlara, Game Of Thrones'u aratmayacak entrikalarla süslü yan görevlere denk geleceksiniz. Karşılaştığınız kişilerle girdiğiniz diyaloglara hangi seçimi yapacağınız da tamamen size kalmış durumda. Her zaman olmasa da bazı diyaloglarda süre sınırı oluyor ve seçim yapmazsanız oyun sizin yerinize seçim yapıyor.
Farklı şekilde sonuçlandırabileceğiniz yan görevler ile birlikte 200 saatin üzerinde oyun süresi olunca yapımcılar başka bir yeniliği getirme mecburiyetinde kalmışlar, bu da at binmek. Roach ismindeki atınız uzun mesafeleri kat etmenize yardım etmekle kalmıyor, eşyanızı ve yaratık ganimetlerinizi de taşıyor. Üstelik ondan uzaklaştığınızda ise dilerseniz bir ıslıkla yakınınıza geliveriyor. Yine de uzun yolculuklardan sıkılırsanız açık dünya oyunlarda klasikleşmiş fast travel imkanı da oyunculara tanınmış durumda. Dövüş sistemi The Witcher 2 oynayanlara çok yabancı gelmeyebilir ancak o da kısmen geliştirilmiş, savunma ve son vuruş animasyonları biraz daha çeşitlendirilmiş. Bir başka ilginç yenilik de Witcher sense adı verilen yeteneğimiz. Bunu kullanarak civardaki yaratıkların seslerini uzaktan duyabiliyor ve yerlerini tespit edebiliyoruz. Yine bu yeteneğimizle çeşitli olayları adeta bir dedektif gibi, ipuçlarını araştırarak çözebiliyoruz. Ayrıca Geralt’ın zıplayabilmesi, tırmanabilmesi ve yüzebilmesi de eklenen yeniliklerden.

Silahlarınıza ve zırhınıza iyi bakmanız çok önemli. Kılıçlar ve zırhlar kullanım sıklığına bağlı olarak hasar alabiliyor ve bunun için elinizde tamir kiti bulundurabilir yada para karşılığı zırh ve silah ustalarında tamir ettirebilirsiniz. Witcher kontratlarından ya da rastgele karşılaşıp kestiğiniz yaratıklardan elde edeceğiniz görevlerle, bu canavarlar hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Bitki toplamak ve çeşitli iksirleri imal etmek Witcher’ların olmazsa olmazıdır. Hangi canavara karşı hangi iksiri içmem mantıklı, hangi canavar hangi büyüye karşı bağışıklığa sahip veya karşılaştığım canavara karşı kılıcıma hangi yağı sürmeliyim gibi sorular da bu sayede cevap buluyor.

Temelde tamamen aynı olan crafting yanında alchemy için ufak değişiklikler yapılmış. Önceki oyunlarda potionlar için her defa yeniden gerekli içeriğe sahip olmanız ve üretmeniz gerekirken, bu defa bir kere ürettiğiniz potion, meditasyon yaptığınız zaman yanınızda alkol varsa tekrar 3 defa kullanılabilecek kadar yenileniyor. Potion kullanımı sırasındaki animasyonun kaldırılması benim pek hoşuma gitmedi ama yoğun ve hızlı savaş sahneleri için kaçınılmaz olsa gerek. Kullanılabilecek eşya ve silahların sayısında da muazzam bir artış olmakla birlikte Geralt artık farklı tiplerde hasarlar veren mühimmata sahip crossbow da kullanabiliyor. Skill sistemi sizi her savaş için farklı kombinasyonlar yapmaya zorlayacak şekilde değiştirilmiş. Her mutagenin ayrı bir renk kodu var ve aynı renk kodlarındaki yeteneklerinizi, mutagenin bölümündeki slotlarda aktifleştirdiğiniz zaman mutagenin getirdiği bonusları artırıyorsunuz. Farklı oyun tarzları zaten serinin oynanıştaki karakteristik özelliklerden biriydi ve bu özellikle daha da geliştirilmiş oldu. Büyü, kılıç dövüşü, crossbow, potion derken hangi yetenekleri hangi çarpışmada kullanacağınızın seçimi önemli.
The Witcher 3, oynanıştaki elementlerle yapılabilecek çok sayıda kombinasyon ile birlikte oyuncudan oyuncuya bambaşka stillerin olmasını sağlayarak, oynanabilirliği bu tür içinde oldukça başarılı şekilde sağlayan oyunlardan.
Ekipmanlarınız içinde kullandığınız bir gümüş bir de çelik kılıcınız bulunmakta. Çelik kılıç insanlar, gümüş kılıç canavarlar için. Dilerseniz yakma, dondurma, sersemletme, kanatma gibi belli bir noktaya kadar etkileri olan, yolculuğunuz sırasında elde ettiğiniz büyülü taşları kılıçlarınıza ekleyip güçlendirebilir, savaş stratejinizi şekillendirebilirsiniz. Zırhınız için ise silahların geliştirilme mantığı ile eklenen kullandığınız büyüleri yada yetenekleriniz güçlendirmeye yarayan glifleri ekleyebilir, kişiselleştirebilirsiniz.

Büyü demişken, Witcher'ların kullanabileceği 5 çeşit işaret büyüsü var: Aard (Telekinetik patlama), İgni (Ateş), Yrden (metafizik varlıklara zarar verebilmek için daire), Quen (Kalkan) ve Axii (Zihin kontrolü). Çatışma sırasında karşılaştığınız canavarın fiziksel özelliklerine bakarak hangi büyüden etkilendiğini öğrenip ona uygun şekilde saldırabilirsiniz.

Kazandığınız tecrübe puanlarınız ile elde ettiğiniz yetenek puanlarınızı kullanarak büyülerinizi ve kılıç saldırılarınızı güçlendirebilir, taşıma kapasitenizi artırabilir, yediğiniz yiyeceklerin canınızı doldurma süresini 20 dakikaya kadar çıkarabilir (şiddetle tavsiye ederim!), içtiğiniz iksirlerin tehlike dozunun sınırını, tanesini ve süresini yükseltebilir, silahlarınızın verdiği hasarı, yediğiniz hasarları azaltabilir (zehir, büyü, fiziksel saldırı gibi pek çok alanda), üzerinize atılan okları sanki Blaster Rifle lazer mermisini savuşturan bir Jedi gibi kılıcınızla savuşturabilir, kullandığınız büyülerin yeni etkilerini açabilir (Axii yeteneği ile diyaloglarda öğrenmeniz gereken bir bilgiyi para vermek yerine Obi-Wan Kenobi usulü "You don't need to see his identification, these aren't the droids you're looking for" diye Mind Trick uygulayabilir ve bilgiyi elde edebilir yada Quen'i güçlendirerek düşman saldırdığında Quen kırılırsa size vuran düşmana hasar verebilirsiniz), yeni fiziksel hareketleri açabilir, kritik vuruş ihtimalinizi artırabilir, kanama etkisi uygulayarak düşmanlarınızı yaralayabilir ve daha sayamadığımız pek çok yeteneğe erişim sağlayabilirsiniz.
Zırhlarınızı kullanırken dikkat etmeniz gereken hususlar vardır. Mesela ağır zırh giyiyorsanız canınız daha yavaş yenilenir lakin daha az hasar alırsınız. Ama hafif zırh giyiyorsanız canınız daha hızlı yenileneceği gibi daha fazla hasar alırsınız ve bu yine sizin tercihinizdir, giydiğiniz zırha göre hareket kabiliyetiniz kısıtlanmaz önceden belirteyim. Zırhçılarda zırhınızı belirli bir zaman dilimi çerçevesi içinde daha dayanıklı hale getirebilir, zırhınız için boya üretebilir, elinize geçen başka zırhları parçalayarak itemlerini alabilirsiniz.
Yolculuğunuz süresince göreceğiniz yerleşim birimlerinde diğer Witcher oyunlarında olduğu gibi yan görevleri bulabileceğiniz ilan tabelaları mevcut. Fakat savaşın izleri geçtiğiniz her yerde kendini gösteriyor. Oldukça iyi grafikler eşliğinde, yakılmış evlerine ya da kaybettiklerine ağlayanlar, yol kenarlarında ibret olması için asılarak idam edilmiş insanlar, yüzlerce ölünün çürüdüğü savaş meydanları ve kaçaklar... Kulağınızda da özenle bestelenmiş müzikler... Tüm bunların bir araya gelmesiyle oluşan atmosfer inandırıcı ve büyüleyici. İlan tabelasına baktığınızda da otorite kurmaya çalışan işgalci tarafın komutanlarının halka verdiği ultimatomlardan, çaresizce savaşta kaybolan yakınlarını arayanlara kadar bu vahşet içeren ortamın gerçeklerini daha yakından görüyorsunuz. Sert rüzgarda savrulan ağaçlar, birden bastıran yağmur gibi çeşitli hava şartları bu atmosferin oyuncuya aktarılmasını kolaylaştırıyor, kendinizi oyun dünyasının içinde hissediyorsunuz. Oldukça iyi seslendirmeler ile birlikte diyaloglar asla “skip” butonuna basıp geçeceğiniz cinsten değiller.
Özgürce dolaşabildiğimiz için her olaya müdahil olma durumu, level scaling olmadığından tatsız bitebiliyor. Eğer alt etmenizin imkansıza yakın olduğu bir düşmanla karşılaşırsanız, bunun için üzerinde bir simge beliriyor ve topuklamanız gerektiğini anlıyorsunuz. Aldığınız yan görevler de yine boyunuzdan büyükse, quest ekranında uyarılıyorsunuz. Kimileri için bu kötü bir özellikmiş gibi görülebilir ama RPG oyunlarında sürekli karakterinizin gelişimine dayalı düşman olması mantığı gerçekçiliği öldüren elementlerden. Bir görevi yapabilmek için gelişmeniz gerekiyor ve bu sizi daha çok keşfe davet ediyor, oyundan aldığınız haz da doğru orantılı olarak artıyor.

Yetenek puanlarınızı kullanım kapasiteniz sınırlıdır. Yetenek ağacı bölmesinde 12 slot bulunur ama açtığınız her yeteneği buraya yerleştiremezsiniz. Savaş stratejinize belirleyerek sizi en rahat ettirecek, düşmanlarınıza üstünlük sağlayacak hangi yetenekler size daha uygunsa onları kullanmanız yararınıza olacaktır.

Kişisel kanaatimce The Witcher 3 Wild Hunt, şu ana kadar piyasaya sürülmüş “Action – RPG” oyunları arasında ilk 5 içerisine girmeyi hak ediyor. Combat ve looting ile haşır neşir olurken, detaylı ve sanatsal bir hikayedeki ana karakteri canlandırmak oldukça ama oldukça keyifli. Üstelik hiçbir yan görevle ilgilenmeseniz dahi ana hikaye 50 saatlik bir oyun süresi vadediyor ki bence bu tek kişilik oyun için çok iyi bir süre. Söz konusu yapılmış olan şey oyun dünyasının temellerini etkileyecek türden. Böylesine bir şaheser ortaya çıkardıkları için CD Projekt RED'e teşekkürlerimi iletiyor ve kendilerini evime kahve içmeye davet ediyorum. Ayrıca buraya kadar okuyan varsa onlarında gözlerinden öpüyorum.
Emeğine sağlık güzel inceleme. Lakin toussaint den foto koymaman üzdü :/ Bir kaç oyun inceleyen yutup kanalı takip ediyorum, adamlar hala witcher dan bir şeyler buluyorlar :D Böyle bir oyun. Şuan firma istese aynı oyunu aynı haritayı değiştirmeden basit eklemelerle 2-3 e katlar, deli gibi satar ve oynanır alt yapısı bu derece sağlam ve müthiş.

Not: Haritayı açınca ilk başta cadıların bataklığı gözüme çarptı aklıma o insanı geren müzikleri geldi ıyyy...
 
Emeğine sağlık güzel inceleme. Lakin toussaint den foto koymaman üzdü :/ Bir kaç oyun inceleyen yutup kanalı takip ediyorum, adamlar hala witcher dan bir şeyler buluyorlar :D Böyle bir oyun. Şuan firma istese aynı oyunu aynı haritayı değiştirmeden basit eklemelerle 2-3 e katlar, deli gibi satar ve oynanır alt yapısı bu derece sağlam ve müthiş.

Not: Haritayı açınca ilk başta cadıların bataklığı gözüme çarptı aklıma o insanı geren müzikleri geldi ıyyy...
Teşekkürler. Seni istersin de koymam mı hemen ekliyorum. Witcher daha uzun süreler oynanabilecek bir oyun, youtuberlar içinde tam bir ekmek kapısı. :D

Dediğin gibi üzerine çok ekleme yapmadan bile yeni bir oyun çıkarılsa çok itiraz eden olmaz. Umarım yeni Witcher oyunu da en az üçüncü oyun kadar hatta daha da iyi olur.

O cadıların bataklığında ki müzikler hala kulağımda. Görselikle beraber müziklerde atmosferi çok destekliyor. Şahane oyun ya her anlamda.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 4)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık