İnsanların güzellik algısını etkileyen genetik kodlar olduğu için güzellikle ilgili insanlarda genel bir kanı oluşabilir. Bu güzelliğin %100 göreceli olmasını engelliyor. Ancak bir şeyin göreceli olması için %1 göreceli olması bile yeterli.
Mesela simetri insanların beğenisini etkileyen bir unsurdur. Güneş gözlüğü takan birisinin daha güzel/yakışıklı bulunmasının sebebi göze çarpabilecek muhtemel asimetrileri yok edip tamamen simetrik bir görüntü ortaya koymasından ileri gelir. Asimetri=kusur=kötü aday. Kötü aday? Açıklıyorum.
Yine sağlıklı görünümlü insanlar bilinçaltında sağlıklı üreme adayı olarak algılandığı için daha güzel/yakışıklı bulunabilir. Ancak bu noktada işler karışmaya başlıyor. Çünkü her insanın kafa yapısı farklı işliyor burada. Mesela düzgün giyinimli birisi de aynı intibaı uyandırabiliyor. Güler yüzlü insanlar da, iyi huylu insanlar da, zeki insanlar da.. Güzelliğini değerlendirdiğimiz kişinin huyu suyu bile o güzelliği etkiliyor. Hatta güzelliğin değerlendirildiği zaman, mekan, hayat tecrübemiz, psikolojimiz, o anki yaşımız bile bakış açımızı etkiliyor. Bırakın başka insanları kendi içimizde bile her zaman aynı tutarlılıkta olamıyoruz.
Bir başka mevzu da beynimizin bir şeyleri değerlendirirken hep kıyaslama yapması. Yani beynimiz hep görecelilik yasasına göre çalışıyor. Kenan İmirzalıoğlu normal insanlar arasında çam yarması gibi gezerken basketçilerin arasına girse cücük gibi kalır. Çünkü beyin 1.80-1.90 gibi ölçülerle ilgilenmiyor. İki uzunluğu kıyaslayıp bu uzun, bu kısa diyor. Güzellik için de aynısı geçerli. Güzelliğine 5 puan vereceğiniz birisi 10 puanların arasında 1 puan gibi, 1 puanların arasında 10 puan gibi görünüyor. Eğer dünyada sadece bir tane kadın olsaydı kıyaslayacak kimse olmadığından ne kadar güzel olduğunu bilemezdik. Yani aynı insanın güzelliği bile her zaman aynı değil.
Son olarak her insanın dünyayı algılama şekli farklı. Bu farklılık genetik kodlardan ve çevresel faktörlerden etkileniyor. Bu ikisi de her insanda farklı olduğu için her insan hayatı ve içindeki her şeyi farklı algılıyor.
Çevresel faktörler çok çeşitli. Dediğim gibi zaman mekan vs bir çok faktör var. Ama bunların da ötesinde yetişme tarzımız, içinde bulunduğumuz kültür, yaşadığımız olaylardan bize kalan travmalar veya güzel anılar hepsi birer belirleyici. Mesela toplumumuzda az görülen sarışınlık bir güzellik unsuru görülebilirken herkesin sarışın olduğu toplumlarda sıradan bir şey olarak güzellik kıyasında değerlendirilmiyor olabilir. Ya da küçükken size kötü davranan sarışın bir kadın sarışın kadınları itici bulmanıza neden olacak bir travmaya neden olabilir.
Genetik faktörlere bir örnek vermek gerekirse mesela gözümüzde bulunan renk algılayıcı koni hücrelerinin sayısı ve yoğunluğu her insanda farklı. Kırmızı, yeşil ve mavi renk algılayan bu hücrelerin yoğunluğunun farkından dolayı hepimiz dünyadaki renkleri sadece bize özel bir tonda görüyoruz. Tabii ki arada dağlar taşlar yok. Ancak internette dolaşan herkesin farklı algıladığı elbise ve ayakkabı renklerini hatırlarsınız. Düşünün ki biz daha renk gibi net (olduğunu zannettiğimiz) bir şeyi dahi aynı şekilde göremiyoruz. Çünkü renkler de göreceli. Aynı renk olduğuna hemfikir olduğumuz renkleri bile farklı parlaklık ve tonda görüyoruz. Sizin parlak gördüğünüz kırmızıyı bir başkası mat kırmızı görüyor. Belki de bunun için farklı renkleri seviyoruz. Gördüğümüz her şey gibi güzellik de beynimizin içinde şekilleniyor. Yani bizim nasıl algıladığımıza bağlı. Yani göreceli. Belki de bunun için farklı insanları güzel buluyoruz.