Her geçen bölümle birlikte Oda'nın bir çok mitolojik ve kültürel ögeyi kullandığını gördükten sonra böyle bir konu açma gereği duydum. Burada hem bölümlerde bariz olarak gösterilen referansların yanında kendime göre olası gördüğüm esinlenmeleri de paylaşacağım.
Canavar Korsanları
Wano Hükümeti
Yamata no Orochi; her biri başka karakterde olan 8 kafalı, 8 kuyruklu devasa bir yılandır. Kırmızı parlak gözleri ve karnı vardır. Öylesine büyüktür ki 8 tepe ve 8 vadi arasını kaplayabilir.
Ninja-Mink-Samuray ve Korsan İttifakı
İlk başta Shutenmaru olarak tanıtılan Ashura Doji'nin isimlerinin birleşimi Shuten Doji adlı Oni'yi referans gösteriyor. Shuten Doji ''küçük ayyaş'' olarak bilinirken, Japon efsanelerindeki en tehlikeli 3 yokai arasında da yer alır.
Tonayasu olarak bilinen Yasuie'nin ismi Japon tarihinin en önemli kişiliklerinden birisi olan Tokugawa Ieyasu'dan gelmektedir.
Wano olay örgüsünün en ilgi çekici karakterlerinden birisi olan Inemuri Kyōshirō'nun, bir jidaigeki roman karakteri olan Nemuri Kyōshirō'dan esinlenildiği söyleyebiliriz.
Dokuz Kın'dan birisi olan Kikunojo'nun esinlenildiği isim büyük ihtimal Segawa Kikunojo'dur.
Diğer
Küçük Bilgiler
Paylaşımlarda herhangi bir sıra olmayacak. Vakit buldukça hepsini eklemeye çalışacağım.
Canavar Korsanları
Kaido'nun ejderha formu genel olarak ''Çin Ejderhasına'' benzese de; ben, görünüşü ve mitolojilerdeki öneminden spesifik olarak Azure ejderhasına benzetiyorum.
Azure Ejderi veya başka bilinen adıyla Seiryu (青竜), Taoizm'deki önemli mitolojik figürlerden olan 4 sembolden birisi ve doğunun koruyucusu olarak geçer.
Kaido ile benzerlik gösteren diğer mitolojik bir figür ise Oni. Oni, Japon kültürünün en büyük simgelerinden birisidir. Farklı varyasyonları olsa da; genellikle kırmızı ve mavi ten renginde, saçı sakalı karışmış, boynuzlu ve uzun dişli şekilde tasvir edilir. Kaido'ya baktığımız zaman görünüşü bu genel ''Oni'' tasvirine uymuyor. Fakat @Alpamis sayesinde Oniler hakkındaki bu tanımı Kaido'nun yıkımcılarına uyarlayabiliriz.
Kaido'yu benzettiğim Oni ise Ōtakemaru. Ōtakemaru o kadar güçlü ve hiddetlidir ki hem şeytan(ki) hem de tanrı(jin) olarak kabul edilir. Efsanesi günümüzde pek bilinmiyor olsa da, Shuten Doji ve Tamamo no Mae ile birlikte en korkutucu yokailar arasındaydı. (sonradan yerini Sutoku Tennō almış)
Ōtakemaru ve Kaido'nun benzer yanları sadece görünüşleri değil. Küçük detaylar olsa da, ikisininde bir ülkeye terör estirmesi ve kısmen olsa bile ölümsüzlük özellikleri var.
Azure Ejderi veya başka bilinen adıyla Seiryu (青竜), Taoizm'deki önemli mitolojik figürlerden olan 4 sembolden birisi ve doğunun koruyucusu olarak geçer.
Kaido ile benzerlik gösteren diğer mitolojik bir figür ise Oni. Oni, Japon kültürünün en büyük simgelerinden birisidir. Farklı varyasyonları olsa da; genellikle kırmızı ve mavi ten renginde, saçı sakalı karışmış, boynuzlu ve uzun dişli şekilde tasvir edilir. Kaido'ya baktığımız zaman görünüşü bu genel ''Oni'' tasvirine uymuyor. Fakat @Alpamis sayesinde Oniler hakkındaki bu tanımı Kaido'nun yıkımcılarına uyarlayabiliriz.
Az şu ifadeye baksana.
They are ferocious demons, bringers of disaster, spreaders of disease, and punishers of the damned in Hell.
Kaido ve 3 Yıkımcısının özelliklerini gösteriyor gibi. Cehennem(ateşin) cezalandırıcıları (Wild Fire King), hastalığın yayıcıları (Queen) büyük ihtimal meyvesi hastalık vermeyle ilgili bir şey çıkacak ve felaket getirenler( Jack).
Kaido'yu benzettiğim Oni ise Ōtakemaru. Ōtakemaru o kadar güçlü ve hiddetlidir ki hem şeytan(ki) hem de tanrı(jin) olarak kabul edilir. Efsanesi günümüzde pek bilinmiyor olsa da, Shuten Doji ve Tamamo no Mae ile birlikte en korkutucu yokailar arasındaydı. (sonradan yerini Sutoku Tennō almış)
Efsanesi: Uzun zaman önce Ōtakemaru olarak bilinen Oni, Suzuka Dağı'ndaki gezginlere korku salar ve imparator için verilen vergileri çalardı. İmparator, genareli Sakanoue no Tamuramaro'ya şeytanı yok etmesi için emir vermişti. Tamuramaro 30 bin süvarisiyle Suzuka Dağı'na girdi. Fakat Ōtakemaru çok güçlüydü. Kara büyüsüyle büyük fırtınalar çıkardı, kara bulutlarla dağı gizledi. Yağmur ve rüzgarlarla orduyu yıprattı. Yıldırım çarptı ve gökyüzünden ateş ordunun üstüne yağdı. Yedi yıldır Tamuramaro ve adamları onu bulmak için dolaştılar, ancak bulamadılar.
Suzuka Dağları bir Tennyo'ya(melek) ev sahipliği yapıyordu. O güzel tanrıça Suzuka Gozen idi. Ōtakemaru onu ilk gördüğünde güzelliği karşısında büyülenmişti ve onunla bir gece geçirmek istedi. Kendisini saraydan bir soyluya, genç yakışıklı bir adama dönüştürdü ve Suzuka Gozen'e gitti. Ancak her defasında ricaları tanrıça tarafından reddedildi.
Ōtakemaru'nun yerini bulamadığı için yılmış olan Tamuramaro, yardım etmeleri için tanrılara dua etti. O gece rüyasında yaşlı bir adam belirdi. Yaşlı adam ona '' Ōtakemaru'yu yenmek için Suzuka Gozen'nin yardımını kazanmalısın'' dedi. Ordusunu geri gönderdi ve tek başına dağa tırmanmaya başladı. Dağın derinliklerine ulaştığında içinde güzel bir kadının yaşadığı bir saraya rastladı. Kadın '' bu dağlara musallat olan şeytan Ōtakemaru'yu yenmek için cenetten geldiğini'' ve onu Tamuramaro için yakalayacağını söyledi.
Suzuka Gozen onu, Ōtakemaru kalesine getirdi ve Sanmyō no ken(Kenmyōren, Daitōren ve Shōtōren: Üç kutsal kılıç) ile yenilebileceğini açıkladı.
Ōtakemaru gece tekrar ricasını iletmek için geldi. Suzuka Gozen onu içeriye davet edip, ona ''Tamuramaro isimli savaşçı beni öldürecek. Lütfen, Sanmyō no Ken'i verin ki kendimi savunabileyim. '' dedi. Şeytan ona Daitōren ve Shōtōren'i verdi, ama Kenmyōren'i kendisine sakladı.
Ertesi gece Ōtakemaru tekrar Suzuka Gozen'nin sarayına geldiğinde, orada onu Tamuramaro bekliyordu. Dövüşlerinden cennet ve dünya sarsıldı. Ōtakemaru, mızrak ve kılıçla Tamuramaro'ya saldırıyordu, ama Tamuramaro tanrılar tarafından korunan kutsal bir savaşçıydı. Ōtakemaru vahşice saldırsa da Tamuramaro daha hızlıydı, kılıcı Sohaya'yı savurmasıyla şeytanın kafasını kesti.
Ancak Ōtakemaru'nun terör saltanatı bitmemişti. Ruhu Hindistana gittikten bir süre sonra nihayet Japonya'ya geri döndü. Vücudunu bir kez daha biçimlendirerek, tekrar Kijin oldu. Mutsu'daki Iwate dağına kalesini yeniden inşa ederek, Japonya'ya terör estirmeye başladı.
Efsanenin devamında Tamuramaro'nın tekrar Ōtakemaru savaşmasını ve aynı şekilde kafasını keserek öldürmesini anlatıyor.
Suzuka Dağları bir Tennyo'ya(melek) ev sahipliği yapıyordu. O güzel tanrıça Suzuka Gozen idi. Ōtakemaru onu ilk gördüğünde güzelliği karşısında büyülenmişti ve onunla bir gece geçirmek istedi. Kendisini saraydan bir soyluya, genç yakışıklı bir adama dönüştürdü ve Suzuka Gozen'e gitti. Ancak her defasında ricaları tanrıça tarafından reddedildi.
Ōtakemaru'nun yerini bulamadığı için yılmış olan Tamuramaro, yardım etmeleri için tanrılara dua etti. O gece rüyasında yaşlı bir adam belirdi. Yaşlı adam ona '' Ōtakemaru'yu yenmek için Suzuka Gozen'nin yardımını kazanmalısın'' dedi. Ordusunu geri gönderdi ve tek başına dağa tırmanmaya başladı. Dağın derinliklerine ulaştığında içinde güzel bir kadının yaşadığı bir saraya rastladı. Kadın '' bu dağlara musallat olan şeytan Ōtakemaru'yu yenmek için cenetten geldiğini'' ve onu Tamuramaro için yakalayacağını söyledi.
Suzuka Gozen onu, Ōtakemaru kalesine getirdi ve Sanmyō no ken(Kenmyōren, Daitōren ve Shōtōren: Üç kutsal kılıç) ile yenilebileceğini açıkladı.
Ōtakemaru gece tekrar ricasını iletmek için geldi. Suzuka Gozen onu içeriye davet edip, ona ''Tamuramaro isimli savaşçı beni öldürecek. Lütfen, Sanmyō no Ken'i verin ki kendimi savunabileyim. '' dedi. Şeytan ona Daitōren ve Shōtōren'i verdi, ama Kenmyōren'i kendisine sakladı.
Ertesi gece Ōtakemaru tekrar Suzuka Gozen'nin sarayına geldiğinde, orada onu Tamuramaro bekliyordu. Dövüşlerinden cennet ve dünya sarsıldı. Ōtakemaru, mızrak ve kılıçla Tamuramaro'ya saldırıyordu, ama Tamuramaro tanrılar tarafından korunan kutsal bir savaşçıydı. Ōtakemaru vahşice saldırsa da Tamuramaro daha hızlıydı, kılıcı Sohaya'yı savurmasıyla şeytanın kafasını kesti.
Ancak Ōtakemaru'nun terör saltanatı bitmemişti. Ruhu Hindistana gittikten bir süre sonra nihayet Japonya'ya geri döndü. Vücudunu bir kez daha biçimlendirerek, tekrar Kijin oldu. Mutsu'daki Iwate dağına kalesini yeniden inşa ederek, Japonya'ya terör estirmeye başladı.
Efsanenin devamında Tamuramaro'nın tekrar Ōtakemaru savaşmasını ve aynı şekilde kafasını keserek öldürmesini anlatıyor.
Ōtakemaru ve Kaido'nun benzer yanları sadece görünüşleri değil. Küçük detaylar olsa da, ikisininde bir ülkeye terör estirmesi ve kısmen olsa bile ölümsüzlük özellikleri var.
Wano Hükümeti
Yamata no Orochi; her biri başka karakterde olan 8 kafalı, 8 kuyruklu devasa bir yılandır. Kırmızı parlak gözleri ve karnı vardır. Öylesine büyüktür ki 8 tepe ve 8 vadi arasını kaplayabilir.
Efsanesi: Takamagahara'dan kovulan fırtına tanrısı Susanoo, Izumo bölgesindeki Hi nehri yakınlarına geldi. Burada ağlayan iki çift yaşlı tanrıyla(kunitsukami-dünyevi ilahlar) karşılaştı. Susanoo neden ağlıyorsunuz diye sorduğunda aldığı cevap; bir zamanlar 8 kız çocukları olduğunu ve 7 sene boyunca her birini Yamata no Orochi'ye verdikleri söylediler. Şimdi ise sıra 8. ve son kızları olan Kushinada-hime'yi feda etmeye gelmişti.
Susanoo, canavarı kesmesinin karşılığında Kushinada-hime ile evlenmek istediğini söyledi. Yaşlı çift bu teklifi kabul etti ve Susanoo devasa yılanı yenmek için plan bir plan hazırladı.
İlk olarak Kushinada-hime'yi gizlemek bir tarağa dönüştürüp, saçına taktı. Sonra Ashinazuchi ve Tenazuchi'ye 8 kapılı devasa bir çit yapmalarını söyledi. Her kapının ardında bir masa, her masanın üstünde içi son derece güçlü sake dolu fıçılara koydular ve canavarın gelmesini beklediler.
Yamata no Orochi kızı almaya geldiği zaman içi sake dolu fıçılar tarafından cezbedildi ve sekiz başıyla hepsini içti. Sakeleri bitirdikten sonra sarhoş olan Yamata no Orochi uykuya daldı. Fırtına tanrısı Susanoo bu fırsatı değerlendirip, yılanı küçük parçalara ayırmaya başladı. Öyle bir kan döküldü ki Ni nehri kırmızı rengini aldı. Sıra 4. kuyruğa geldiği zaman Susanoo'nun kılıcı kırıldı. Susaano kuyruğu incelerken; efsanevi kılıç Kusanagi no Tsurugi'yi buldu.
Sonrasında Susaano bulduğu kılıcı kız kardeşi Amaterasu'ya sunmasıyla cennete geri dönmesine izin verildi.
Susanoo, canavarı kesmesinin karşılığında Kushinada-hime ile evlenmek istediğini söyledi. Yaşlı çift bu teklifi kabul etti ve Susanoo devasa yılanı yenmek için plan bir plan hazırladı.
İlk olarak Kushinada-hime'yi gizlemek bir tarağa dönüştürüp, saçına taktı. Sonra Ashinazuchi ve Tenazuchi'ye 8 kapılı devasa bir çit yapmalarını söyledi. Her kapının ardında bir masa, her masanın üstünde içi son derece güçlü sake dolu fıçılara koydular ve canavarın gelmesini beklediler.
Yamata no Orochi kızı almaya geldiği zaman içi sake dolu fıçılar tarafından cezbedildi ve sekiz başıyla hepsini içti. Sakeleri bitirdikten sonra sarhoş olan Yamata no Orochi uykuya daldı. Fırtına tanrısı Susanoo bu fırsatı değerlendirip, yılanı küçük parçalara ayırmaya başladı. Öyle bir kan döküldü ki Ni nehri kırmızı rengini aldı. Sıra 4. kuyruğa geldiği zaman Susanoo'nun kılıcı kırıldı. Susaano kuyruğu incelerken; efsanevi kılıç Kusanagi no Tsurugi'yi buldu.
Sonrasında Susaano bulduğu kılıcı kız kardeşi Amaterasu'ya sunmasıyla cennete geri dönmesine izin verildi.
Ninja-Mink-Samuray ve Korsan İttifakı
İlk başta Shutenmaru olarak tanıtılan Ashura Doji'nin isimlerinin birleşimi Shuten Doji adlı Oni'yi referans gösteriyor. Shuten Doji ''küçük ayyaş'' olarak bilinirken, Japon efsanelerindeki en tehlikeli 3 yokai arasında da yer alır.
Efsanesi: İlk başta bir Oni olarak doğmayan Shuten Doji'nin annesi bir insan, babası ise efsanevi Yamata no Orochi idi.
Genç yaşına kıyasla hem gücüyle hem de zekasıyla insanların dikkatini çeken Shuten Doji için insanlar ''şeytan çocuk'' demeye başladılar. Yavaş yavaş insanlara kin gütmeye başlayan Shuten Doji'yi, altı yaşındayken annesi bile terk etti.
Yetim kaldıktan sonra keşişler tarafından eğitim almaya başlayan Shuten Doji doğal olarak en güçlü ve zeki öğrenciydi, ama kini büyümeye devam ediyordu. Çalışmalarını aksatıyor, sürekli kavgalar çıkartıyordu. Ayrıca keşişlere yasak olmasına rağmen içki içmeye düşkündü. Bu düşkünlüğü yüzünden ''küçük ayyaş'' lakabını aldı.
Bir festival gecesinde Shuten Doji oldukça sarhoştu. Taktığı Oni maskesiyle insanlara şakalar yapıyor, onları korkutuyordu. Gecenin sonunda maskeyi çıkarmayı denese de başaramadı. Artık maskeyle birleşmişti. Utanmış, korkmuş ve ustası tarafından azarlanmıştı. Aşağıladığı insanlardan uzak durmak için dağlara kaçtı. Kyoto'nun dışında kendisi gibi bir Oni olan İbaraki Dōji ile karşılaşıp, köylülerden erzak çalmaya başladı.
Gücünü ve bilgisini yükselten Shuten Doji karanlık büyüde ustalaşıp, adamlarına da öğretti. Zamanla adamları ile birlikte tamamen bir Oni'ye dönüşen Shuten Doji, Ōe dağındaki bir kaleye yerleşerek başkenti fethetmek planları yapmaya başlardı.
Sürekli Kyoto'ya saldırırken, soylu bakire kadınların kanını içmek ve etlerini yemek için kaçırıyorlardı. Ta ki bir kahraman grubuna önderlik eden Minamoto no Yorimitsu ortaya çıkana kadar. Büyülü bir zehir ile içki içen çeteye saldırdılar, sarhoş Shuten Doji'nin kellesini kestiler, ancak kesildikten sonra bile Minamoto no Yorimitsu'yu ısırmaya devam ediyordu.
Çünkü kafa bir Oni'ye aitti ve kutsal değildi, şehir sınırlarının dışındaki Oinosaka adlı yere gömüldü. Minamoto no Yorimitsu'nun kullandığı kap ve zehir şişesinin Kyota'daki Nariai-ji tapınağında saklandığı söylenir.
Genç yaşına kıyasla hem gücüyle hem de zekasıyla insanların dikkatini çeken Shuten Doji için insanlar ''şeytan çocuk'' demeye başladılar. Yavaş yavaş insanlara kin gütmeye başlayan Shuten Doji'yi, altı yaşındayken annesi bile terk etti.
Yetim kaldıktan sonra keşişler tarafından eğitim almaya başlayan Shuten Doji doğal olarak en güçlü ve zeki öğrenciydi, ama kini büyümeye devam ediyordu. Çalışmalarını aksatıyor, sürekli kavgalar çıkartıyordu. Ayrıca keşişlere yasak olmasına rağmen içki içmeye düşkündü. Bu düşkünlüğü yüzünden ''küçük ayyaş'' lakabını aldı.
Bir festival gecesinde Shuten Doji oldukça sarhoştu. Taktığı Oni maskesiyle insanlara şakalar yapıyor, onları korkutuyordu. Gecenin sonunda maskeyi çıkarmayı denese de başaramadı. Artık maskeyle birleşmişti. Utanmış, korkmuş ve ustası tarafından azarlanmıştı. Aşağıladığı insanlardan uzak durmak için dağlara kaçtı. Kyoto'nun dışında kendisi gibi bir Oni olan İbaraki Dōji ile karşılaşıp, köylülerden erzak çalmaya başladı.
Gücünü ve bilgisini yükselten Shuten Doji karanlık büyüde ustalaşıp, adamlarına da öğretti. Zamanla adamları ile birlikte tamamen bir Oni'ye dönüşen Shuten Doji, Ōe dağındaki bir kaleye yerleşerek başkenti fethetmek planları yapmaya başlardı.
Sürekli Kyoto'ya saldırırken, soylu bakire kadınların kanını içmek ve etlerini yemek için kaçırıyorlardı. Ta ki bir kahraman grubuna önderlik eden Minamoto no Yorimitsu ortaya çıkana kadar. Büyülü bir zehir ile içki içen çeteye saldırdılar, sarhoş Shuten Doji'nin kellesini kestiler, ancak kesildikten sonra bile Minamoto no Yorimitsu'yu ısırmaya devam ediyordu.
Çünkü kafa bir Oni'ye aitti ve kutsal değildi, şehir sınırlarının dışındaki Oinosaka adlı yere gömüldü. Minamoto no Yorimitsu'nun kullandığı kap ve zehir şişesinin Kyota'daki Nariai-ji tapınağında saklandığı söylenir.
Tonayasu olarak bilinen Yasuie'nin ismi Japon tarihinin en önemli kişiliklerinden birisi olan Tokugawa Ieyasu'dan gelmektedir.
Tokugawa Shogun'luğunun ilk generali olan Tokugawa Ieyasu 31 Ocak 1543 doğarken 1 Haziran 1616'da kanser veya sfilis nedeniyle ölmüştür. 1600 yılındaki Sekigahara Savaşı sonrası başlayan hükümdarlığı Meiji Restorasyonuna (1868) kadar sürmüştür.
Sabırlı kişiliğiyle tanılan Tokugawa Ieyasu ölümünden sonra Büyük Gogen veya Doğudaki Işık anlamına gelen Tosho Daigongen (東照大権現) unvanını almıştır. Gogen'in insanları kurtarmak için dünyaya gelen bir buddha olduğuna inanılır.
Sabırlı kişiliğiyle tanılan Tokugawa Ieyasu ölümünden sonra Büyük Gogen veya Doğudaki Işık anlamına gelen Tosho Daigongen (東照大権現) unvanını almıştır. Gogen'in insanları kurtarmak için dünyaya gelen bir buddha olduğuna inanılır.
Tonoyasu'nun görünüşü ise Hyottoko maskelerini andırmaktadır. Ayrıca taikomochi erkek geyşa olarak tanıtılmıştır.
Wano olay örgüsünün en ilgi çekici karakterlerinden birisi olan Inemuri Kyōshirō'nun, bir jidaigeki roman karakteri olan Nemuri Kyōshirō'dan esinlenildiği söyleyebiliriz.
]Nemuri Kyōshirō'nun hikayesi Edo dönemindeki Tokugawa Shogun'luğunda geçmektedir. Geçmişi gizemlerle dolu olsa da, Japon bir kadının ve Portekizli bir adamın birlikteliğinden meydana gelmiştir.
Nemuri nam yaptığı kılıç ustalığını yüceltmekten kaçınır, onun için kılıç ustalığı öldürmekten başka bir şey değildir. Yinede Engetsu Sappo adı verilen bir kılıç stiline sahiptir. Kyōshirō'nun davranışlarının arkasında doğru veya yanlış yoktur. Mertlik göstermiş olsun veya zalimlik göstermiş olsun, tek neden can sıkıntısıdır. Onun için ''Heyecanın olmadığı her bir gün ölmek'' demektir.
Kyoshiro'nun günahlardan daha çok nefret ettiği bir şey varsa; o da gururdur. Buşido felsefesinden hoşlanmaz. Motivasyonları her zaman kolayca anlaşılamaz. Onu bir kahraman olarak görebilirsiniz; ancak içinde iyi görünüşü tarafından saklanan kötü bir insan vardır.
[/IKAZ
Ushimitsu Kozo olarak bilinen Kyoshiro'nun bu lakabı Nezumi Kozo adlı hırsıza dayanıyor olabilir.
Nemuri nam yaptığı kılıç ustalığını yüceltmekten kaçınır, onun için kılıç ustalığı öldürmekten başka bir şey değildir. Yinede Engetsu Sappo adı verilen bir kılıç stiline sahiptir. Kyōshirō'nun davranışlarının arkasında doğru veya yanlış yoktur. Mertlik göstermiş olsun veya zalimlik göstermiş olsun, tek neden can sıkıntısıdır. Onun için ''Heyecanın olmadığı her bir gün ölmek'' demektir.
Kyoshiro'nun günahlardan daha çok nefret ettiği bir şey varsa; o da gururdur. Buşido felsefesinden hoşlanmaz. Motivasyonları her zaman kolayca anlaşılamaz. Onu bir kahraman olarak görebilirsiniz; ancak içinde iyi görünüşü tarafından saklanan kötü bir insan vardır.
[/IKAZ
Ushimitsu Kozo olarak bilinen Kyoshiro'nun bu lakabı Nezumi Kozo adlı hırsıza dayanıyor olabilir.
Nezumi Kozō olarak bilinen Nakamura Jirokichi (1797 - 1831) Edo döneminde yaşamış bir hırsız ve halk kahramandır.
Nehir çocuğu anlamına gelen Kappalar; Japonya'nın her yerindeki nehir ve akarsularda yaşayan insanımsı sürüngenlerdir.
Genelikle yeşil renginde olsalar da kırmızı ve mavi renginde de tasvir edilen Kappalar, balık pulu gibi bir deri ve perdeli elleri ve ayakları sayesinde de iyi bir yüzücülerdir. Boyut olarak bir insan çocuğuna benzeseler, gagaları ve sırtlarındaki kabukla bir kaplumbağayı andırırlar. Küçük görünümlerine rağmen yetişkin bir insandan daha güçlülerdir. Bu gücün kaynağı ise kafaların üstündeki çanak benzeri çukurun içindeki sudur. Eğer bu su dökülürse tüm kudretlerini kaybederler.
Kappalar çok zeki varlıklardır. İnsan dilini öğrenebilen az sayıdaki Yokai’dan biri olan Kappalar, tıp ve kırık çıkık konusunda da bilgi sahibidirler. Hatta efsanelere göre insanları bu konularda eğitmişlerdir.
Neredeyse her şeyi yiyebilen Kappaların en sevdiği yemekler; insan anüsü(shirikodama ) ve salatalıktır. Sumo güreşi, Shogi ve haylazlık yapmaya bayılırlar. Gururlu varlıklar olan Kappalar verdikleri sözü asla bozmazlar.
Su tanrısı olduklarına inanılan Kappalara ibadet etmek için nehir kenarlarına salatalık bırakılmaktadır. Bunun karşılığında Kappalar tarları sular ve yalnız çocuklarla dost olur ve yetişkinlerle sporda yarışarak yardımcı olurlar.
Haylaz doğaları nedeniyle Kappalar son derece zararlı ve şiddetli olabilirler. Kadınları dikizlemeyi sevdikleri gibi nehirde yüzen kadınları kaçırdıkları ve tecavüz ettikleri görülmüştür. Suda asla yenilmezler ancak onları karada yenmek mümkündür. Kappalar onurlu oldukları için selamı karşılıksız bırakmazlar. Eğer yeterince eğilerek selam verirseniz kafalarının üstündeki suyun dökülmesini sağlayabilirsiniz.
Genelikle yeşil renginde olsalar da kırmızı ve mavi renginde de tasvir edilen Kappalar, balık pulu gibi bir deri ve perdeli elleri ve ayakları sayesinde de iyi bir yüzücülerdir. Boyut olarak bir insan çocuğuna benzeseler, gagaları ve sırtlarındaki kabukla bir kaplumbağayı andırırlar. Küçük görünümlerine rağmen yetişkin bir insandan daha güçlülerdir. Bu gücün kaynağı ise kafaların üstündeki çanak benzeri çukurun içindeki sudur. Eğer bu su dökülürse tüm kudretlerini kaybederler.
Kappalar çok zeki varlıklardır. İnsan dilini öğrenebilen az sayıdaki Yokai’dan biri olan Kappalar, tıp ve kırık çıkık konusunda da bilgi sahibidirler. Hatta efsanelere göre insanları bu konularda eğitmişlerdir.
Neredeyse her şeyi yiyebilen Kappaların en sevdiği yemekler; insan anüsü(shirikodama ) ve salatalıktır. Sumo güreşi, Shogi ve haylazlık yapmaya bayılırlar. Gururlu varlıklar olan Kappalar verdikleri sözü asla bozmazlar.
Su tanrısı olduklarına inanılan Kappalara ibadet etmek için nehir kenarlarına salatalık bırakılmaktadır. Bunun karşılığında Kappalar tarları sular ve yalnız çocuklarla dost olur ve yetişkinlerle sporda yarışarak yardımcı olurlar.
Haylaz doğaları nedeniyle Kappalar son derece zararlı ve şiddetli olabilirler. Kadınları dikizlemeyi sevdikleri gibi nehirde yüzen kadınları kaçırdıkları ve tecavüz ettikleri görülmüştür. Suda asla yenilmezler ancak onları karada yenmek mümkündür. Kappalar onurlu oldukları için selamı karşılıksız bırakmazlar. Eğer yeterince eğilerek selam verirseniz kafalarının üstündeki suyun dökülmesini sağlayabilirsiniz.
Dokuz Kın'dan birisi olan Kikunojo'nun esinlenildiği isim büyük ihtimal Segawa Kikunojo'dur.
İlk olarak 18. yüzyılın başlarında görülen Segawa Kikunojo ismi; Kabuki tiyatrosunda kadın rolüne girmiş en az üç erkek oyuncu(Onnagata) tarafından kullanılmıştır.
Diğer
Gyukimaru karakteri dizayn olarak Benkei isimli Sōhei'den (savaşçı keşiş) esinlenilirken ismi Ushi Oni isimli mitolojik yaratıktan gelmektedir.
Saitō Musashibō Benkei 999 samurayı yenip, silahlarını almıştı taki Ushiwakamaru olarak bilinen Minamoto no Yoshitsune'ye kaybedene kadar. Bu dövüşten sonra Yoshitsune'ye hizmet etmeye başlayan Benkei, Taira Klanına karşı yapılan Genpei Savaşında onunla birlikte savaştı. Ayakta ölümüyle (Benkei no Tachi Ōjō) meşhur olan Benkei Japon folktöründe sadakat ve gücün simgesi olarak anılır.
Benkei daha çok naginata kullanmasıyla bilinse de, genellikle sırtında taşıdığı 7 silah ile tasvir edilir. Kılıcına ek olarak, Masakari isimli bir balta, Kumade (Tırmık), Nagigama (Orak), Hizuchi (Tokmak), tetsubo (Demir Sopa) ve bir Japon mzırağı olan Naginata.
Benkei daha çok naginata kullanmasıyla bilinse de, genellikle sırtında taşıdığı 7 silah ile tasvir edilir. Kılıcına ek olarak, Masakari isimli bir balta, Kumade (Tırmık), Nagigama (Orak), Hizuchi (Tokmak), tetsubo (Demir Sopa) ve bir Japon mzırağı olan Naginata.
Batı Japonya'da terör estiren Ushi Oni veya Gyuki suya yakın yerlerde yaşayan bir yaratıktır. İsminin tam manası ''Öküz İblis'' olan Ushi Oni'nin bir çok farklı varyasyonda tasvir ediliyor. Çoğu Ushi Oni tasvir edilirken kafaları bir öküz veya Oni şeklinde anlatılsa da vücutları bir kedi veya bir örümcek gibi farklı türdeki hayvanlara benzetiliyor.
Tüm bu morfolojik farklara rağmen ortak karakteristik davranışlar göstermekteler. Aşırı derecede vahşi ve acımasız yaratıklardır, zehirli bir nefese sahiplerdir ve hepsi insan yemekten hoşlanır. Bazı Ushi Oniler daha çok pusu kurar bazıları avcı ve bazıları ise köyleri tahran eder, lanetler ve hastalık getirir.
Ushi Oniler başka türdeki Yokailar ile de ortak çalışabilir.
Tüm bu morfolojik farklara rağmen ortak karakteristik davranışlar göstermekteler. Aşırı derecede vahşi ve acımasız yaratıklardır, zehirli bir nefese sahiplerdir ve hepsi insan yemekten hoşlanır. Bazı Ushi Oniler daha çok pusu kurar bazıları avcı ve bazıları ise köyleri tahran eder, lanetler ve hastalık getirir.
Ushi Oniler başka türdeki Yokailar ile de ortak çalışabilir.
Küçük Bilgiler
Kanagawa Oki Nami Ura adlı eser Ukiyo-e sanatçısı Katsushika Hokusai tarafından çizilmiştir. One Piece serisinde ise bir benzerini 910. bölümde görüyoruz.
Şuna bir eklemeyi şuradan yapayım:
http://www.korsanfan.com/konu/910-wano-Ülkesine-doğru.7010/page-6#post-977297
Son düzenleme: