Her ne kadar bu yazı işlerinde tecrübem olmasa da 2000'lerin başından günümüze kadar çekilen süper kahraman filmlerine ilişkin ufak bir inceleme yaparak bakış açımı size aktarmak istiyorum. Yazıya Nolan üçlemesi özelinde başlayarak günümüzdeki genel süper kahraman filmi anlayışını değerlendireceğim.
Öncelikle Nolan üçlemesi bir bakıma ufak bir çocuğun adama dönüşmesinin hikayesi olduğundan bünyesinde birçok fikir barındırdığı gibi, konusunun ilerleyişi dahilinde yaşadığımız çağın getirdiği sosyal değerleri, kimlik bunalımını, herkesin diğerlerinden sakladığı bir yüzünün oluşunu işlemiş, siyasi erkin neye dayandığı gibi felsefenin kadim sorularından birine de cevap vermeye çalışmıştır. Bahsettiğim mevzular gereği bu üçleme sadece süper kahraman filmi olarak değil sinema açısından da ciddi bir yere konulmuştur.
Üçlemenin filmlerinin çıkış sırasına dikkat edilirse(2005-2008-2012) şu anki süper kahraman sinemasını domine eden Marvel'ın Infinity Saga'sının başladığı yıllar olduğu göze çarpacaktır. Saga başlayana kadar da Marvel bünyesinde birçok film çekmiş, bazıları izleyicilerin geneli açısından beğenilmekle beraber(Raimi üçlemesi, X-Men serisi) bazıları beklentinin oldukça altında kalmıştır(Daredevil, Elektra). Mevzubahis bu filmlerle beraber Marvel ismi sinemada acısıyla tatlısıyla birçok tecrübe edinse de, fikrimce yaptığı işin kalitesinden ziyade minimum gider maksimum gelir amaçlayan bir anlayışla çekilen bu filmler Nolan üçlemesi gibi bir çitaya ancak rüyalarında ulaşabilirdi. Zaten ulaşmayı amaçladığını da sanmıyorum.
Saga'nın başlamasıyla beraber genel olarak daha önceki filmlerden oldukça farklı bir filmcilik anlayışı Marvel sinemasına hakim oldu. Zira daha önce düşük bütçeyle planlanabilir olmasından dolayı Punisher, Daredevil, Elektra gibi sokak seviyesindeki kahramanları beyaz perdeye aktarılmasının üzerine bildiğimiz Infinity Saga' Iron Man'le başladı. Tamam filmde öyle yerlere göklere sığmayacak, diğer yapımların tepesinde duracak efektler dönmedi(gerek de yoktu) ama bir serinin başlangıcı için mükemmeldi. Aynı zamanda bütçenin de ötesinde filmlerde konuya aşırı odaklanmadan kaynaklı olan donukluk giderilip karakterlerin etkileşimlerinin de üzerine düşülmeye başlanmasıyla "eğlendiricilik" esas alınmaya başladı. Bu durumun şaşırtıcı olmasının sebebi ise esasında çizgi romandaki Tony Stark'ın filmde izlediğimizin aksine oldukça ciddi bir yapıya sahip olması.
İstisnaların da çok olmasıyla beraber(Incredible Hulk, Wolverine vs.) Iron Man'in sinemalara uğradığı tarihten itibaren Marvel marka ismi altında bulunan karakterler için çekilen tüm filmlerde "eğlendiricilik" esas alındı, alınmaya çalışıldı. Sürekli konu odaklı ilerleyip karakter diyaloglarından ve arkaplanından ziyade aksiyonun egemen olduğu süper kahraman filmciliği giderek azaldı ve sonuç olarak öldü. Örneklendirme yoluna gidecek olursam "eğlendiriciliğin" karakter etkileşimleri ve durum komedisiyle sınırlı olarak filmde arkaplanda kalmanın da ötesine geçip karakter yapılarıyla ve evren dinamiğiyle birazcık oynayan Ragnarok filmi oldukça iyi bir seçenek olacaktır. Bunun karşısında ise ana karakterin arkaplan hikayesinin verilmesinin ardından konunun aksiyona aksiyonun da konuya karar vermesiyle ilerleyen Elektra filmini koymak yanlış olmayacaktır.
Tabii eğlendiricilik derken yanılmaya mahal bırakmayacak şekilde bir izahatte bulunayım. Sonunda karakterlerin mutlak surette kazanıp izlediğimiz süre boyunca bizi kahkaha tufanına boğan ve sonra salonu terkederken unuttuğumuz filmler değil bunlar. Film boyunca birçok duyguyu yaşıyorsunuz, hatta bunun da ötesinde daha önce deneyimlemediğiniz duyguları da keşfedebiliyorsunuz. İzleyene kadar edinmiş olduğunuz hayat tecrübesine bağlı olarak filmden samimi bir hayat dersi çıkarmanız işten bile değil.
Gerekli izahati de yapmanın ardından bu filmlere ilişkin "genel" fikrimi söyleyeyim. Bana göre günümüz süperkahraman filmleri beyaz perdeye yansıtıldığı kısacık zaman diliminde birçok bilgeliği ve farklı bakış açısını izleyiciye aktarırken onu eğlendirmeyi ihmal etmiyor. Ancak bir eksiklik görüyorum. Fikirler. Filmler gerçekleri yansıtabilir, yamamen yansıtmamakla beraber ondan beslenebilir veya gerçekliği tamamen dışlayabilir. Gerçeklikten kopmaya bu kadar elverişli olan "süper kahraman" teması işlenirken toplumun henüz tecrübe etmediği veya tecrübe etmekle beraber unuttuğu ancak ona yön vererek geleceğe ışık tutacak fikirlerin beyaz perdeye yedirilmiyor olması benim için büyük bir eksiklik. Fikirler diyerek kastettiğim basit ve ucuz toplumsal göndermeler yapılmasını kastetmiyorum. Anlatmaya çalıştığım şey film denen yapının oturtulduğu zeminin eğlendiricilik ve kenara köşelere serpiştirilen bilgelikten ziyade siyasal-toplumsal çekincelerden arındırılmış bir fikir, ya da fikrin eleştirisi olması. Bunu gerçekleştirmek ise deneysel bir yaklaşım gerektiriyor. V for Vennetta'yı resmin dışında tutarsak bana göre Nolan üçlemesi başarılı bir şekilde bunu gerçekleştiren tek seriydi.
Son olarak buraya bende ayrı bir yeri olan ve çocukluğumun büyük bir kısmına yön veren adamın konuşmasını atıyorum.
Okuyan olduysa teşekkürlerimi iletiyorum.