Erkek köpekleri kısırlaştırma operasyonu sanılanın aksine hiç de zor değil. Dişi köpeklere nazaran daha kısa süreli ve risksiz.
Bugününe kadar eğer belediyeler yakalayıp sokağa saldığı her erkek köpek için üzerine düşen sorumluluğu yapmış olsaydı bugün köpek popülasyonu hiç de bu kadar olmayacaktı. Köpekeri cezalandırmadan önce kendi içimizdekileri cezalandırsak keşke. Bugün her bir köpeği toplayıp öldürseniz bile milletimizin sorumluluk almama alışkanlığı devam ettiği sürece 100 yıl sonra gene aynı şekilde köpekler sokaklardan toplansın diye konuşulacak.
Hayırsızada köpek katliamı
İstanbul’da sokak köpeklerinin sayısının aşırı artışı üzerine o dönemin belediye başkanı Suphi Bey, 1910 yılında kentteki köpekleri toplama kararı aldı. 80 bin kadar köpek Hayırsızada’ya taşındı. Bir kayalıktan ibaret olan adada su da yoktu. Köpekler burada açlığa ve susuzluğa terk edildi. Köpeklerin birbirini yediği, İstanbulluların günlerce bu köpeklerin seslerini duyduğu, sonunda seslerin kesildiği anlatılır. Tarihe “Hayırsızada Köpek Katliamı” olarak geçen bu olayın arından İstanbul'da art arda yaşanan depremleri halk bu katliama bağlamıştır. Sonradan Sivriada adı verilen Hayırsızada’da ölen 80 bin köpeğin anısına bir "anı taşı" dikilmiştir.
tr.m.wikipedia.org
Șehir içinde saldırganlaşanların öyküsü ile yaban hayatta saldırganlaşanların öyküsünü ayrı tutmak gerekir. Köpekler vahşi hayvan değildir algısı yanlış. Açıkçası hayvanlara insani özellikler atılmasını da saçma buluyorum, onlar için iyi kötü diye bir şey yok. Özleri itibariyle atalarının, kurtların, kanını taşıyorlar. İnsanlarla beraber yaşadıkça, bu özleri köreldi sadece yok olmadı. Tabi ki de insanlardan uzak bir yere bırakıldığında yabanileşip vahşileşecek. Bulunduğu ortamdaki hayvanlara da zarar verecek, oraya gelen insana da. "Avladığı" canlıyı yiyip yememek kısmı da körelttiği bu güldüleri ne kadar çıkardığına bağlı. Belki aşağıdaki video sizin için daha aydınlatıcı olur.