Ace’in sadece yaptığının anlık olarak yaşanmasına ve sonrasında birçok şeyi mahvetmesine rağmen doğruluğunun ya da yanlışlığının sadece o sahne ile değerlendirmesini kişisel olarak doğru bulmuyorum. (Hâlâ tartışılıyor olması da tuhaf) Ace yaptığı şeylerin motivasyonunun olabilecek en iyi şekilde yansıtılmasından ötürü en sevdiğim karakter sayılabilir ve psikolojik durumunun kötü olduğunun da zaten neredeyse herkes farkında.
Ace’in çocukluğuna inildiğinde, yaşamayı hak edip hak etmediğini düşünmesenin tek sebebi Roger’ın oğlu olması değil, aynı zamanda babasının onu ve annesini kendi bakış açısıyla bencilce terk edip teslim olarak, dolaylı yoldan kendisini annesinin ölümüne sebep olmuş biri olarak görmesidir. Sonuç olarak ona göre Roger doğumundan itibaren ona zarar vermeyi başarmış denilebilir.
Çocukluğunda saldırgan olmasının bana kalırsa öncelikli sebebi haydutların yanında yaşıyor olması, Roger’ın oğlu ve annesinin katili olarak büyüdüğünün gayet farkında olarak kendisiyle barışamaması ve sonunda çıkış yolunu şiddette bulması oluyor. Sonuçta birilerini dövdüğü takdirde kendisine olan öfkesini kusabiliyor ve yenileceği takdirde de zaten yaşam hakkında kuşkulu olduğu için yine en iyi ihtimalle ölecek, iki sonuç da onun için gayet uygun.
Roger’dan tiksinmesine rağmen korsan olmak istemesi ironik ve saçmalık gibi görünüyor olabilir ama bu onun dengesiz ruh hâline -yaşamakla ilgili- mükemmel bir atıf ve aynı zamanda Beyazsakal’ı yenmekle babasından çok daha iyi olduğunu ve Korsanlar Kralı olarak da yaşamayı hak ettiğini göstermek için iyi bir yöntem.
Beyazsakal onu yenip oğlu olmasını istediği zaman buna büyük bir öfke duymasının iki temel nedeni üstte de birinin söylediği gibi herhangi birinin “oğlu” olma kimliğini tümüyle reddetmesi. Aynı zamanda birine biat ederse kendine olup olmadığı da tartışılabilecek öz saygısını yitirebilir ama Beyazsakal’a saygı duymak ve onun oğlu olmak, sonunda onun kaçtığı kimliklerine zarar vermekten ziyade kendisini bir yere ait hissetmesine yol açıyor. Bu da Beyazsakal’a yaşamını en başından beri borçlu olduğu anlamına gelir. Onu öldürmediği için değil, (ona göre) Roger’ın ve kendisinin yapamadığını yaparak onu kabul ettiği için.
Karasakal bir kardeşini öldürünce, bunu kendisine bir yaşam vaat eden bu vaarini gerçekleştiren adama karşı somut bir hakaret olarak sayıyor ve Roger ile Luffy’de de olduğu gibi bir şeyi görmezden gelmek yerine üzerine gitmek temelli bir yapısı var. Roger ile Luffy’e aptal denmemesinin sebebi ise ikisinin de Ace’den daha şanslı olması ve bu kadar büyüm sorunlara yol açmamalarıdır, Ace kendi kimliğini korumak adına pekçok şeyi kendi doğrularına göre yaptı ve kişisine göre değişecek yanlış sonuçlara yol açtı. Sonunda bu onu bir aptal gibi gösterebilir ama aslında kendisiyle olan iç savaşında yenilmemeye çalışan bir askerdir sadece, dahası değil.
Sonunda Karasakal’a yenilip Impel Down’a atılınca çocukluğundaki “yenildiği takdirde ölme fikri”nin cazipliği yeniden kendini kasıp kavuruyormuş gibi görünebilir ama bu defa sadece tek derdi kendisinin de farkında olduğu kimlik koruma derdi için başkalarını da riske atmamak, yoksa gayet yaşamak istiyor ve kaçma girişiminde de bulunuyor. Ama bu Luffy’i ve Beyazsakal’ı riske atmamak istemesine engel değil, yine de yine onun iç savaşına ve bu sebeple doğumundan ölümüne süregelen dengesizliğine iyi bir atıf olarak gelmelerinden hoşnut da oluyor. Savaş olduktan ve kurtulduktan sonra “e madem bu kadar yaşamak istiyor niye böyle bi andaval gibi sakaya kafa tuttu” denebilir ama bunun da kendine göre haklı sebebi, Beyazsakal’ın orada öleceğini neredeyse herkesin kabullenmiş olması ve ona sahip çıkan (ona göre tek) babasının adını son zamanlarında bile kirletmemek istemesi. Marco’nun ve WB’nin bile bunu takmaması ve Ace’e “Kaç.” diye yalvarmaları Ace’i bir aptal gibi gösterebilir, kişisine göre öyledir ama zaten zor bir süreçten geçmiş, kafası daha allak bullak olmuş bir adamın tek bildiği şey Beyazsakal’a olan sadakatiyken orada Ace’in kaçıp gitmesi durumunda kendi karakterine sadakatsizlik yapacağını düşünüyorum. Kimine göre gurur, kimine göre takıntı meselesidir ama bence sadece tek bildiği doğruyu da yanlış göstermek isteyen bir adamın, hele de babasına zarar vermiş ve kendisine bakmadan kendini teslim etmiş bir adama olan övgü dolu sözleriyle damarına basması ve doğumundan beri gelen trajedisini yeniden gözler önüne sermesidir. Mantıklı düşünememesi aptallık değil, bu sadece onu psikolojik sorunlu biri yapar ki Ace zaten en başından beri öyle.
(Bu arada Akainu’nun yaptığı denizcilerin en başından beri en büyük başarılarındır, çok iyi bir şekilde Ace’in açık yarasını bulup zaten o dönem zayıf olan düşünceleriyle kendi istediği gibi hareket ettirebilmesi baya’ iyi.)
En sonunda ölerek (Akainu’nun gazına geldiği hâlde sonunda kafasını hızlıca toparlayıp Luffy’nin önüne atlaması zaten yapılması gerekendir bana göre.) herkesin uğraşlarını boşa çıkartıyor ve iş işten geçmişken mantıklı düşünmeyi zaten başarabiliyor ve bunun için de özür diliyor. Sonunda, yaşamının değerini öğrenerek ölmesiyle de açık yarası kapandı denebilir. En olmayacak yerde hatalı ve düşüncesizce davrandığı için aptal denemez ama şayet düşünse muhtemelen yine saldırıya geçecek olacağı için aptal denebilir tabii. Ace’in sevdiğim kısmı da bu sanırım, gerçek bir insanın psikolojik durumuna sahip olması ve doğru ile yanlışlarının birbirine geçmesine rağmen kendine ait bir şeyler bulabilme çabası.
Ace’in çocukluğuna inildiğinde, yaşamayı hak edip hak etmediğini düşünmesenin tek sebebi Roger’ın oğlu olması değil, aynı zamanda babasının onu ve annesini kendi bakış açısıyla bencilce terk edip teslim olarak, dolaylı yoldan kendisini annesinin ölümüne sebep olmuş biri olarak görmesidir. Sonuç olarak ona göre Roger doğumundan itibaren ona zarar vermeyi başarmış denilebilir.
Çocukluğunda saldırgan olmasının bana kalırsa öncelikli sebebi haydutların yanında yaşıyor olması, Roger’ın oğlu ve annesinin katili olarak büyüdüğünün gayet farkında olarak kendisiyle barışamaması ve sonunda çıkış yolunu şiddette bulması oluyor. Sonuçta birilerini dövdüğü takdirde kendisine olan öfkesini kusabiliyor ve yenileceği takdirde de zaten yaşam hakkında kuşkulu olduğu için yine en iyi ihtimalle ölecek, iki sonuç da onun için gayet uygun.
Roger’dan tiksinmesine rağmen korsan olmak istemesi ironik ve saçmalık gibi görünüyor olabilir ama bu onun dengesiz ruh hâline -yaşamakla ilgili- mükemmel bir atıf ve aynı zamanda Beyazsakal’ı yenmekle babasından çok daha iyi olduğunu ve Korsanlar Kralı olarak da yaşamayı hak ettiğini göstermek için iyi bir yöntem.
Beyazsakal onu yenip oğlu olmasını istediği zaman buna büyük bir öfke duymasının iki temel nedeni üstte de birinin söylediği gibi herhangi birinin “oğlu” olma kimliğini tümüyle reddetmesi. Aynı zamanda birine biat ederse kendine olup olmadığı da tartışılabilecek öz saygısını yitirebilir ama Beyazsakal’a saygı duymak ve onun oğlu olmak, sonunda onun kaçtığı kimliklerine zarar vermekten ziyade kendisini bir yere ait hissetmesine yol açıyor. Bu da Beyazsakal’a yaşamını en başından beri borçlu olduğu anlamına gelir. Onu öldürmediği için değil, (ona göre) Roger’ın ve kendisinin yapamadığını yaparak onu kabul ettiği için.
Karasakal bir kardeşini öldürünce, bunu kendisine bir yaşam vaat eden bu vaarini gerçekleştiren adama karşı somut bir hakaret olarak sayıyor ve Roger ile Luffy’de de olduğu gibi bir şeyi görmezden gelmek yerine üzerine gitmek temelli bir yapısı var. Roger ile Luffy’e aptal denmemesinin sebebi ise ikisinin de Ace’den daha şanslı olması ve bu kadar büyüm sorunlara yol açmamalarıdır, Ace kendi kimliğini korumak adına pekçok şeyi kendi doğrularına göre yaptı ve kişisine göre değişecek yanlış sonuçlara yol açtı. Sonunda bu onu bir aptal gibi gösterebilir ama aslında kendisiyle olan iç savaşında yenilmemeye çalışan bir askerdir sadece, dahası değil.
Sonunda Karasakal’a yenilip Impel Down’a atılınca çocukluğundaki “yenildiği takdirde ölme fikri”nin cazipliği yeniden kendini kasıp kavuruyormuş gibi görünebilir ama bu defa sadece tek derdi kendisinin de farkında olduğu kimlik koruma derdi için başkalarını da riske atmamak, yoksa gayet yaşamak istiyor ve kaçma girişiminde de bulunuyor. Ama bu Luffy’i ve Beyazsakal’ı riske atmamak istemesine engel değil, yine de yine onun iç savaşına ve bu sebeple doğumundan ölümüne süregelen dengesizliğine iyi bir atıf olarak gelmelerinden hoşnut da oluyor. Savaş olduktan ve kurtulduktan sonra “e madem bu kadar yaşamak istiyor niye böyle bi andaval gibi sakaya kafa tuttu” denebilir ama bunun da kendine göre haklı sebebi, Beyazsakal’ın orada öleceğini neredeyse herkesin kabullenmiş olması ve ona sahip çıkan (ona göre tek) babasının adını son zamanlarında bile kirletmemek istemesi. Marco’nun ve WB’nin bile bunu takmaması ve Ace’e “Kaç.” diye yalvarmaları Ace’i bir aptal gibi gösterebilir, kişisine göre öyledir ama zaten zor bir süreçten geçmiş, kafası daha allak bullak olmuş bir adamın tek bildiği şey Beyazsakal’a olan sadakatiyken orada Ace’in kaçıp gitmesi durumunda kendi karakterine sadakatsizlik yapacağını düşünüyorum. Kimine göre gurur, kimine göre takıntı meselesidir ama bence sadece tek bildiği doğruyu da yanlış göstermek isteyen bir adamın, hele de babasına zarar vermiş ve kendisine bakmadan kendini teslim etmiş bir adama olan övgü dolu sözleriyle damarına basması ve doğumundan beri gelen trajedisini yeniden gözler önüne sermesidir. Mantıklı düşünememesi aptallık değil, bu sadece onu psikolojik sorunlu biri yapar ki Ace zaten en başından beri öyle.
(Bu arada Akainu’nun yaptığı denizcilerin en başından beri en büyük başarılarındır, çok iyi bir şekilde Ace’in açık yarasını bulup zaten o dönem zayıf olan düşünceleriyle kendi istediği gibi hareket ettirebilmesi baya’ iyi.)
En sonunda ölerek (Akainu’nun gazına geldiği hâlde sonunda kafasını hızlıca toparlayıp Luffy’nin önüne atlaması zaten yapılması gerekendir bana göre.) herkesin uğraşlarını boşa çıkartıyor ve iş işten geçmişken mantıklı düşünmeyi zaten başarabiliyor ve bunun için de özür diliyor. Sonunda, yaşamının değerini öğrenerek ölmesiyle de açık yarası kapandı denebilir. En olmayacak yerde hatalı ve düşüncesizce davrandığı için aptal denemez ama şayet düşünse muhtemelen yine saldırıya geçecek olacağı için aptal denebilir tabii. Ace’in sevdiğim kısmı da bu sanırım, gerçek bir insanın psikolojik durumuna sahip olması ve doğru ile yanlışlarının birbirine geçmesine rağmen kendine ait bir şeyler bulabilme çabası.