Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Kütüphane] Monkey D. Luffy

Bu Karakter Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

  • Severim

    Kullanılan: 242 85.8%
  • Sevmem

    Kullanılan: 40 14.2%

  • Kullanılan toplam oy
    282
3 Savaş Lordu İndirmiş. Cipher Pol'ün en güçlüsü Rob Lucci'yi yenmiş. İki İmparator Komutanı devirmiş 1.500.000.000 Milyar Belli ödüllü Hasır Şapka Korsanlarının Kaptanı.
Tayfasında Eski bir Savaş Lordu, Filosunda zamanının ünlü çaylaklarından Cavendish bulunuyor. Kendisine bağlı 7 Korsan Tayfası ve 5600 astı var. Karısı Dünyanın en güzel kadını, Sağ Kolu Dünyanın En İyi Kılıç Ustası, Şefi Dünyanın En İyi aşçısı, Rotacısı Dünyanın En İyi Rotacısı, Marangozu, Dümencisi hepsi alanında en iyisi. Babası Devrimcilerin Başkomutanı, Dedesi Donanmanın en büyük efsanesi. Bir kardeşi devrimcilerin 2 numarası, Diğer kardeşi Beyazsakal Korsanlarının 2. Tümen komutanı. Kendisi de Korsanlarının En Tepesi

Ore wa, Monkey D. Luffy! kaizoku ou ni ore wa naru !!! :a:
 
Genelde manga karakterleri , karakterleri özelinde gerçek hayatla örtüşürler. Fakat Luffy'nin son derece müstesna bir kişiliği olduğunu söylemek gerek. Hazır başlığı önüme düşmüşken hakkında birkaç cümle söylemek isterim.

Her birimizin öyle özellikleri vardır ki bazen toplumdan ayrı kalmamak adına bunları törpüler, ortama uyum sağlarız. Yahut tam tersi toplumdan uzak kalmak adına sahip olduğumuz özelliklerden vazgeçeriz. Fakat Luffy hiçbir şeyden vazgeçmeyen ama her şeye de kendisinin istediği gibi olmasını isteyen aşırı bencil bir adam. Mesela Luffy yalnızlıktan nefret eden biri. Etrafında birileri olsun istiyor ama onları bencilce her yere sürüklüyor ve herkesin başını belaya sokuyor. Buna rağmen tayfası ve etki ettiği insanlar kendisini çok seviyor ve Zoro'nun dediği gibi farkında olmadan onun inandığı yola hizmet ediyorlar ya da sürüklenmekte beis görmüyorlar.

Birsini arkadaş olarak tayfasında görmek istiyorsa onun fikrini önemsiyor. Sanji meselesi buna örnektir. Fakat bu gelmeyişin altında bir gelememek varsa sorunu ortadan kaldırıp istediğini alıyor. Diğer tayfa üyelerinin birçoğu da buna örnektir.
Luffy birine ya da bir şeye ilgi duyuyorsa onun için her şeyi yapar ama ilgisi olmadığı konuları dinlemez bile. Jinbei'nin Karasakal tehlikesinden bahsettiği sırada yemeğine devam etmesi buna çok iyi bir örnektir. Luffy kişilerin gerçek hislerini söylememesinden nefret eder ve bunu onlardan zorla almaya, ağızlarından döktürmeye çalışır. Robine yönelttiği efsane replik bunun en iyi örneğidir. Yine Vivi'ye söylediği ''niye bizim canlarımızı da tehlikeye atmıyorsun'' sözü de en iyi örneklerdendir. Karşısındaki kişi ağlayıp içine dökene kadar rahat etmiyor ama ilginçtir Luffy bu içi temiz kişileri de seçebiliyor. Yani olmayacak birinden olmayacak bir şey de istemiyor. Bu sebeple Luffy hiç yanılmıyor. Ne güzel hayat lan.

Saf adamdır Luffy. Anne baba kavramını dahi bilmez. Muhtemelen doğduğu günden beri dedesiyle yaşamıştır ve yalnız bir çocukluk geçirmiştir. Ace' kendisini Luffy'den uzak tutmaya çalıştığında Luffy peşini hiç bırakmamıştır mesela. Öyle veya böyle biri olsun ister hep yanında. Muhtemelen mangaka Luffy'nin ilk çocukluk yıllarını bize göstermeyecek zira o dönemlerde derin bir yalnızlık duygusunun olduğunu düşünüyorum. Fakat gösterilmeyecek diye yok da sayamayız diye düşünüyorum. Fakat böyle hisleri taşımış olsa bile Luffy etrafında insanlar olduğunda her şeyi unutan bir adam bence. O günleri düşünüp hüzünlenmek yerine sahip olduğu mutluluğa sahip çıkan biri.

Luffy sürekli olması neredeyse imkansız şeylerden bahseder. Bunu yüksek sesle ve derin bir inanmışlıkla söyler. Etrafındaki hiç kimse başta ona inanmaz kimisi de alay eder. Ama Luffy en sonunda muhakkak başarır ve o kişiyi ikna etmiş olur. Dostlarını da müttefiklerini de böyle kazanmıştır. Kendisini ciddiye almayanların kimisi kendisini gökyüzünün uçsuz bucaksız boşluklarında kimisi yer altına gömülü vaziyette bulmuştur. Reyiz uçmayı da uçurmayı da seven bir adam sonuçta. En nihayetinde herkes Luffy'yi ve yaptıklarını kabul eder, saygı duyar. Hatta onu doğru düzgün tanımayan ama düşmanı olan Sentomaru , kendisini taklit etmeye çalışan gereksize ''Hasır Şapka senin gibi ezik değil'' demiştir. Düşmanlarına ve dostlarına kendini kabullendirebilmek derin bir inandırıcılık ve başarı isteyen azımsanmayacak bir şeydir.

Luffy pek çok konuda beceriksiz ve bu beceriksizliğinin de farkında olan bir adamdır. Asgari düzeyde bile yemek yapamaz, doğru düzgün okuma yazma bilmez silah kullanamaz. Yön duygusu konusunda ise seviyesi arştadır. Zoro gittiği yönün güney olduğunu düşünüp yanılırken Luffy hiç umursamadan o yöne giden biri gibi gelir bana. Yanılırsam geri dönerim diye düşünüyordur belki de. Yani biri durdurmasa sonsuza kadar yol alabilirmiş gibi duruyor Luffy. İnsan yapısı gerçekten anlaşılmaz çeşitlilikler gösteriyor. En basit şeyleri anlayamayan biri bazen kimsenin farkında olmadığı farkındalıklara da sahip olabiliyor. Adam tek başına hiçbir şey yapamayacağını başından biri biliyor ve dostları olmazsa yol alamayacağına da emin. Arlong'a söylediği dostlarım olmazsa hiçbir şey yapamam cümlesini hatırlatmak isterim. Luffy dostlarına o kadar çok güvenir ki tonla adamın olduğu enies lobby'ye saldırmakta beis görmüyor. Luffy elbette kendi gücünün de farkındadır. Kendisinin yenemeyeceği düşman ile karşılaştığında tayfasının karışmasını istemez bazı durumlarda ise kaçmalarını ister. Aokiji olayındaki tavrı ve sabody'deki mesele buna iyi örneklerdir.

Luffy öyle ciddi şeyleri öyle ciddiyetsiz ifade ile söyler ya da yapar ki tayfa üyeleri karşı çıkmasa east blue'dan bile çıkamazlardı büyük ihtimalle. Zombileri tayfaya katmak ister, en tehlikeli adaya gitmek ister yüzemediği halde uçan balıklara biner. Fakat ilginçtir bunu yaparken de kurtarılacağını bilir. Bencilliğinin seviyesi de arşta. Denize düşürse biri çıkarır nasılsa onu oradan. Öte yandan idama giderken de en ciddi haliyle gülümser. Kurtarılamayacağını bilirken ölümü kabullenip gülen adam karşılaştığı onlarca tehlikede ölüme karşı bir savaş verir. Yani ışık varsa mücadele devam etmelidir diye düşünür. Işığı yaratamayacağını bilen ama ışığın kendisi olduğunun farkında olmayan tuhaf ve eğlenceli çocuktur Luffy.

Maceracıdır Luffy. Seyyahların yolun kendisinin önemini vurgulaması gibi Luffy de maceranın kendisinin mühim olduğunu düşünür. Bu sebeple içeriği hakkında bir şey duymaya tahammül edemez. Öyle ki bunu bilmektense macerayı bırakmayı göze alır. Her daim bilinmeyene doğru yolculuk eder ve ilginç gördüğü şey ne olursa olsun peşinden gider. İdealizmin ve vurdumduymazlığın muhteşem ortaklığı...

Luffy hiçbir şeye hükmetmek istemeyen ama içinde olduğu küçük dünyada istediği gibi hareket edebilmek isteyen biridir. Bu sebeple Ace ve Sabo gibi devedişi heriflerin arasında bile baştan beri kaptan olmak istemiştir. Luffy kaptanlık örneğini nadiren gösterir ve detayları her daim takım arkadaşlarına bırakır. Detayları hiç dinlemez hatta chopper kaptanların hiçbir şey dinlemeyen kişiler olmadığını duyduğunda şaşırır. Canının istediği yere gitmek ister ama rotacıya ihtiyacı vardır. İkide bir yemek ister ama aşçıya ihtiyacı vardır. Sanki uşak tutmuştur kendisine hıyar herif. Fakat Luffy'nin isteği öyle böyle yerine getirilir zira kendi yapmak istediğinde muhakkak bir problem çıkarır. Tayfa üyeleri bu bencillikle baş etmekte zorlanırlar ve Luffy'yi terk etmezler de. Bundan zevk almak değildir olay eminim. Zoro da dahil olmak üzere herkesin aklı başındadır. Ama herkes bu baş belası adamın yolundan gitmeye ve ona inanmaya devam eder.

Çekilmez bir adamdır Luffy. Gerçek hayatta karşılaşmaya dahi tahammül edilemeyecek biridir. Ama bu manga dünyasının en kral adamı olduğu gerçeğini değiştirmez. Gıcık edici tonla özelliğine rağmen yalan dahi söyleyemeyen tertemiz bir kalbe sahip, inandığı yolda dürüstlüğünden asla ödün vermeyen biricik kaptanımız Monkey D. Luffy... İzindeyiz ve izinde olacağız.
 
Genelde manga karakterleri , karakterleri özelinde gerçek hayatla örtüşürler. Fakat Luffy'nin son derece müstesna bir kişiliği olduğunu söylemek gerek. Hazır başlığı önüme düşmüşken hakkında birkaç cümle söylemek isterim.

Her birimizin öyle özellikleri vardır ki bazen toplumdan ayrı kalmamak adına bunları törpüler, ortama uyum sağlarız. Yahut tam tersi toplumdan uzak kalmak adına sahip olduğumuz özelliklerden vazgeçeriz. Fakat Luffy hiçbir şeyden vazgeçmeyen ama her şeye de kendisinin istediği gibi olmasını isteyen aşırı bencil bir adam. Mesela Luffy yalnızlıktan nefret eden biri. Etrafında birileri olsun istiyor ama onları bencilce her yere sürüklüyor ve herkesin başını belaya sokuyor. Buna rağmen tayfası ve etki ettiği insanlar kendisini çok seviyor ve Zoro'nun dediği gibi farkında olmadan onun inandığı yola hizmet ediyorlar ya da sürüklenmekte beis görmüyorlar.

Birsini arkadaş olarak tayfasında görmek istiyorsa onun fikrini önemsiyor. Sanji meselesi buna örnektir. Fakat bu gelmeyişin altında bir gelememek varsa sorunu ortadan kaldırıp istediğini alıyor. Diğer tayfa üyelerinin birçoğu da buna örnektir.
Luffy birine ya da bir şeye ilgi duyuyorsa onun için her şeyi yapar ama ilgisi olmadığı konuları dinlemez bile. Jinbei'nin Karasakal tehlikesinden bahsettiği sırada yemeğine devam etmesi buna çok iyi bir örnektir. Luffy kişilerin gerçek hislerini söylememesinden nefret eder ve bunu onlardan zorla almaya, ağızlarından döktürmeye çalışır. Robine yönelttiği efsane replik bunun en iyi örneğidir. Yine Vivi'ye söylediği ''niye bizim canlarımızı da tehlikeye atmıyorsun'' sözü de en iyi örneklerdendir. Karşısındaki kişi ağlayıp içine dökene kadar rahat etmiyor ama ilginçtir Luffy bu içi temiz kişileri de seçebiliyor. Yani olmayacak birinden olmayacak bir şey de istemiyor. Bu sebeple Luffy hiç yanılmıyor. Ne güzel hayat lan.

Saf adamdır Luffy. Anne baba kavramını dahi bilmez. Muhtemelen doğduğu günden beri dedesiyle yaşamıştır ve yalnız bir çocukluk geçirmiştir. Ace' kendisini Luffy'den uzak tutmaya çalıştığında Luffy peşini hiç bırakmamıştır mesela. Öyle veya böyle biri olsun ister hep yanında. Muhtemelen mangaka Luffy'nin ilk çocukluk yıllarını bize göstermeyecek zira o dönemlerde derin bir yalnızlık duygusunun olduğunu düşünüyorum. Fakat gösterilmeyecek diye yok da sayamayız diye düşünüyorum. Fakat böyle hisleri taşımış olsa bile Luffy etrafında insanlar olduğunda her şeyi unutan bir adam bence. O günleri düşünüp hüzünlenmek yerine sahip olduğu mutluluğa sahip çıkan biri.

Luffy sürekli olması neredeyse imkansız şeylerden bahseder. Bunu yüksek sesle ve derin bir inanmışlıkla söyler. Etrafındaki hiç kimse başta ona inanmaz kimisi de alay eder. Ama Luffy en sonunda muhakkak başarır ve o kişiyi ikna etmiş olur. Dostlarını da müttefiklerini de böyle kazanmıştır. Kendisini ciddiye almayanların kimisi kendisini gökyüzünün uçsuz bucaksız boşluklarında kimisi yer altına gömülü vaziyette bulmuştur. Reyiz uçmayı da uçurmayı da seven bir adam sonuçta. En nihayetinde herkes Luffy'yi ve yaptıklarını kabul eder, saygı duyar. Hatta onu doğru düzgün tanımayan ama düşmanı olan Sentomaru , kendisini taklit etmeye çalışan gereksize ''Hasır Şapka senin gibi ezik değil'' demiştir. Düşmanlarına ve dostlarına kendini kabullendirebilmek derin bir inandırıcılık ve başarı isteyen azımsanmayacak bir şeydir.

Luffy pek çok konuda beceriksiz ve bu beceriksizliğinin de farkında olan bir adamdır. Asgari düzeyde bile yemek yapamaz, doğru düzgün okuma yazma bilmez silah kullanamaz. Yön duygusu konusunda ise seviyesi arştadır. Zoro gittiği yönün güney olduğunu düşünüp yanılırken Luffy hiç umursamadan o yöne giden biri gibi gelir bana. Yanılırsam geri dönerim diye düşünüyordur belki de. Yani biri durdurmasa sonsuza kadar yol alabilirmiş gibi duruyor Luffy. İnsan yapısı gerçekten anlaşılmaz çeşitlilikler gösteriyor. En basit şeyleri anlayamayan biri bazen kimsenin farkında olmadığı farkındalıklara da sahip olabiliyor. Adam tek başına hiçbir şey yapamayacağını başından biri biliyor ve dostları olmazsa yol alamayacağına da emin. Arlong'a söylediği dostlarım olmazsa hiçbir şey yapamam cümlesini hatırlatmak isterim. Luffy dostlarına o kadar çok güvenir ki tonla adamın olduğu enies lobby'ye saldırmakta beis görmüyor. Luffy elbette kendi gücünün de farkındadır. Kendisinin yenemeyeceği düşman ile karşılaştığında tayfasının karışmasını istemez bazı durumlarda ise kaçmalarını ister. Aokiji olayındaki tavrı ve sabody'deki mesele buna iyi örneklerdir.

Luffy öyle ciddi şeyleri öyle ciddiyetsiz ifade ile söyler ya da yapar ki tayfa üyeleri karşı çıkmasa east blue'dan bile çıkamazlardı büyük ihtimalle. Zombileri tayfaya katmak ister, en tehlikeli adaya gitmek ister yüzemediği halde uçan balıklara biner. Fakat ilginçtir bunu yaparken de kurtarılacağını bilir. Bencilliğinin seviyesi de arşta. Denize düşürse biri çıkarır nasılsa onu oradan. Öte yandan idama giderken de en ciddi haliyle gülümser. Kurtarılamayacağını bilirken ölümü kabullenip gülen adam karşılaştığı onlarca tehlikede ölüme karşı bir savaş verir. Yani ışık varsa mücadele devam etmelidir diye düşünür. Işığı yaratamayacağını bilen ama ışığın kendisi olduğunun farkında olmayan tuhaf ve eğlenceli çocuktur Luffy.

Maceracıdır Luffy. Seyyahların yolun kendisinin önemini vurgulaması gibi Luffy de maceranın kendisinin mühim olduğunu düşünür. Bu sebeple içeriği hakkında bir şey duymaya tahammül edemez. Öyle ki bunu bilmektense macerayı bırakmayı göze alır. Her daim bilinmeyene doğru yolculuk eder ve ilginç gördüğü şey ne olursa olsun peşinden gider. İdealizmin ve vurdumduymazlığın muhteşem ortaklığı...

Luffy hiçbir şeye hükmetmek istemeyen ama içinde olduğu küçük dünyada istediği gibi hareket edebilmek isteyen biridir. Bu sebeple Ace ve Sabo gibi devedişi heriflerin arasında bile baştan beri kaptan olmak istemiştir. Luffy kaptanlık örneğini nadiren gösterir ve detayları her daim takım arkadaşlarına bırakır. Detayları hiç dinlemez hatta chopper kaptanların hiçbir şey dinlemeyen kişiler olmadığını duyduğunda şaşırır. Canının istediği yere gitmek ister ama rotacıya ihtiyacı vardır. İkide bir yemek ister ama aşçıya ihtiyacı vardır. Sanki uşak tutmuştur kendisine hıyar herif. Fakat Luffy'nin isteği öyle böyle yerine getirilir zira kendi yapmak istediğinde muhakkak bir problem çıkarır. Tayfa üyeleri bu bencillikle baş etmekte zorlanırlar ve Luffy'yi terk etmezler de. Bundan zevk almak değildir olay eminim. Zoro da dahil olmak üzere herkesin aklı başındadır. Ama herkes bu baş belası adamın yolundan gitmeye ve ona inanmaya devam eder.

Çekilmez bir adamdır Luffy. Gerçek hayatta karşılaşmaya dahi tahammül edilemeyecek biridir. Ama bu manga dünyasının en kral adamı olduğu gerçeğini değiştirmez. Gıcık edici tonla özelliğine rağmen yalan dahi söyleyemeyen tertemiz bir kalbe sahip, inandığı yolda dürüstlüğünden asla ödün vermeyen biricik kaptanımız Monkey D. Luffy... İzindeyiz ve izinde olacağız.
Katılmadığım noktalar var ama genel olarak güzel yazmışsın. Eline sağlık.

Artık sakalı çıksın.
Harbiden biraz sakal bıyık reisin karizmasını iyice arşa çıkartır.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık