Japonların Çektiği Tuhaf Filmler

Hausu (House) (1977) – Nobuhiko Obayashi

Bir grup lise öğrencisinin lanetli bir eve gitmesiyle başlayan, pop-art estetiği, animasyon ve tuhaf efektlerle dolu benzersiz bir korku-komedi.

Funky Forest: The First Contact (2005) – Katsuhito Ishii, Shunichiro Miki, Hajime Ishimine

Birbiriyle bağlantılı saçma ve halüsinatif skeçlerden oluşan, türler arası bir deney.



Symbol (2009) – Hitoshi Matsumoto

Bir adamın garip bir odada uyanıp penis şeklindeki düğmelere basarak gerçekliği değiştirdiği tuhaf bir metafizik komedi.

The Taste of Tea (2004) – Katsuhito Ishii

Bir ailenin hayatını anlatan, görsel olarak uçuk, meditatif ve tuhaf detaylarla dolu bir film.

Big Man Japan (Dai-Nipponjin) (2007) – Hitoshi Matsumoto

Japonya’yı dev canavarlardan koruyan ama halk tarafından pek sevilmeyen bir süper kahramanın kara mizahla dolu hikayesi.



Tetsuo: The Iron Man (1989) – Shinya Tsukamoto

Vücudu metal parçalarına dönüşen bir adamın, cyberpunk, body horror ve sanayi çılgınlığıyla dolu dönüşümü.

The Machine Girl



Ami, normal bir hayatı olan liseli bir genç kızdır. Fakat babası yanlış anlaşılma yüzünden bir cinayet davasında sanık olunca intihar eder ve Ami ile kardeşi yalnız kalırlar. Kardeşiyle birlikte zor bir hayata alışmaya çalışan Ami'nin hayatı, kardeşi ödeyemediği borç yüzünden acımasız yakuza klanı tarafından öldürülünce alt üst olur.

Ami öç almak ister; fakat klan tarafından işkenceye maruz kalır ve kolunu kaybeder. Klandan kurtulmayı başarabilen Ami, sığındığı iki kişi sayesinde yeni bir kola kavuşur. Fakat bu, normal bir kol değil, mermi fırlatabilen bir koldur. Ami için intikam almak artık eskisinden daha kolay olacaktır.

Japon animelerini hatırlatan bir konusu olan yapımın bol miktarda kanlı sahneler barındırdığının altını çizmek gerek.

Tokyo Gore Police (2008) – Yoshihiro Nishimura

Abartılı kan efektleri, mutasyon geçiren insanlar ve sadist polisler içeren çılgın bir siberpunk gore filmi.

Meatball Machine (2005) – Yudai Yamaguchi, Junichi Yamamoto

İnsanların korkunç biyomekanik savaşçılara dönüştüğü bir cyberpunk vücut korkusu.

Helldriver (2010) – Yoshihiro Nishimura



Kafasında çalışan bir motor olan bir kadın, Japonya’yı istila eden zombilere karşı savaşıyor.

Ichi the Killer (2001) – Takashi Miike

İşkence, sadizm ve abartılı şiddet sahneleriyle dolu, tarantino vari bir Yakuza çılgınlığı.



Dead Sushi (2012) – Noboru Iguchi

Canlanan intikamcı suşilerin insanları öldürmeye başladığı bir korku-komedi.

RoboGeisha (2009) – Noboru Iguchi

Katana fırlatan kalçalar, roketli sumo güreşçileri ve öldürücü geyşalar içeren bir absürt aksiyon-komedi.

The Calamari Wrestler (2004) – Minoru Kawasaki

Profesyonel güreşçi olarak kariyer yapmaya çalışan dev bir mürekkep balığının hikâyesi.

Executive Koala (2005) – Minoru Kawasaki

Ofiste çalışan bir koala adamın cinayetle suçlanması ve suçunu kanıtlamaya çalışması.



Gozu (2003) – Takashi Miike

Yakuza üyeleri, inekler, doğaüstü dönüşümler ve Lynchvari sahnelerle dolu bir gerilim-korku filmi.

Visitor Q (2001) – Takashi Miike

Aile ilişkileri, tabu konular ve rahatsız edici sahnelerle dolu şok edici bir film.

Electric Dragon 80.000 V (2001) – Sogo Ishii

Elektrik gücüyle savaşan bir punk rockçının, manyak bir süper kahramanla karşı karşıya gelmesi.

Rubber’s Lover (1996) – Shozin Fukui

Deneyler sonucu manyetik dalgalarla deliliğe sürüklenen insanların cyberpunk bir kabusu.

Why Don’t You Play in Hell? (2013) – Sion Sono

Gerçek katliamları filme çekmeye çalışan bir grup amatör sinemacının, yakuza hesaplaşmasına bulaşmasını anlatan bir çılgınlık şöleni.

Liste genişletilebilir, epey absürt bir kafa yapıları var.

Eline sağlık güzel liste.

Japon sinemasını severim ama listeden çok az film izlemişim.Benim izlediklerim genel olarak zirve yaptığı 50- 60 yılları arasından.Bu filmler içinden Hausu ve İchi the Killer izlemiştim.Hausu kafası çok uçuk bir filmdi diğeri de favorimdir izlemesi keyifli bir film İchi the Killer öneririm animelere benzer olduğu söylenebilir.

Listedeki filmlerin bazılarının iyi olduğunu biliyorum, diğerleri de ilginç duruyor. Tabii, bu tarz heterodoks işleri geleneksel bir çerçeveden izlememek lazım. Yine de bu yerleşik standartlardan kurtulmak pek kolay olmuyor, bu filmler o yüzden genelgeçer değil de kült olarak anılıyorlar bir süre sonra.

Ichi the Killer filmi aslında bir Live Action, orijinal içeriği Homunculus'un da yazarı olan Hideo Yamamoto'nun yazdığı aynı isimli manga. Ben mangasını okumuş ve beğenmiştim, yazarın kalemini çok başarılı buluyorum. Filmini beğenenlerin mutlaka uyarlandığı kaynağı da tüketmesini tavsiye ederim.

Eminim hilkat garibesi olan filmlerin çoğu manga uyarlamasıdır. Mangalarda işleyen sistemi filme yedirmeye çalışınca olan olmuştur.

Eski değil de en azından son 20 yılda çıkmış kaliteli Japon filmleri tavsiye edebilecek olan var mı?

Japon sinemasi mukemmellikle gerabet karsimi, ikisinin arasida giden bir tur bence. Dahilikle ve delilik arasindaki ayrim gibi. Kaliteli bir hikayeyi cok acayip bir kafayla cekiyorlar. Insan izlerken hem guzel, hem kotu, hem çirkin, hemde vakit kaybi diyebiliyor. Aslinda bu biraz kulturel yaklaşim ve hayati goruş açisina gore farkli iceriklere sahip olmalari yuzunden. Mesela @kadir †. Doll adli filmide eklemeni tavsiye ederim. Ben epey gulmustum izlerken halbuki konusu komedi degildi, bana komik gelmisti