İzlediğiniz Son Film

Pi Patel, Hindistan’da başına gelen bir deniz kazası sonucu gözlerini açtığında, bir zebra, sırtlan, orangutan ve bir de Bengal Kaplanıyla başbaşa kaldığını anlar. Aynı sandalda vahşi yaşama uyum sağlayarak hayatta kalmaya çalışan genç Pi, zaman içinde kaplanla yalnız kalır. Ona göstereceği saygı ve birliktelik mücadelesi ile bu yaşam savaşı tüm hızıyla devam edecektir.
Merakla beklenen filmlerden olan Pi’nin Yaşamı, tarihin en iyi filmleri arasında yerini alan son derece sürükleyici bir yapım niteliğinde

Filmi can sıkıntısına ve yoğun tavsiye üzerine açayım dedim. Keşke bu filmi sinemada 3boyutlu izleseydim aşırı pişman oldum.
Konusu çok derin olan , tamamiyle görsel şöleni barındırdığı harika bir film olmuş. Ben çok beğendim.
O etobur ada sahnesi neydi öyle yahu ? Takdir ettim kurguyu.Mutlaka ama mutlaka izleyin !
Bir filmden öte bana göre sanat eseri olmuş.

Tensei dedi ki:

Life of Pi

Gizli İçerik

Pi Patel, Hindistan’da başına gelen bir deniz kazası sonucu gözlerini açtığında, bir zebra, sırtlan, orangutan ve bir de Bengal Kaplanıyla başbaşa kaldığını anlar. Aynı sandalda vahşi yaşama uyum sağlayarak hayatta kalmaya çalışan genç Pi, zaman içinde kaplanla yalnız kalır. Ona göstereceği saygı ve birliktelik mücadelesi ile bu yaşam savaşı tüm hızıyla devam edecektir.
Merakla beklenen filmlerden olan Pi’nin Yaşamı, tarihin en iyi filmleri arasında yerini alan son derece sürükleyici bir yapım niteliğinde

Filmi can sıkıntısına ve yoğun tavsiye üzerine açayım dedim. Keşke bu filmi sinemada 3boyutlu izleseydim aşırı pişman oldum.
Konusu çok derin olan , tamamiyle görsel şöleni barındırdığı harika bir film olmuş. Ben çok beğendim.
O etobur ada sahnesi neydi öyle yahu ? Takdir ettim kurguyu.Mutlaka ama mutlaka izleyin !
Bir filmden öte bana göre sanat eseri olmuş.

Gizli İçerik

Richard Parkerın , arkasına bile bakmadan gitmesi beni maffetti .
Ne olur bi bakış ataydın :/ Ormanda kaybolduktan sonra , orman yakın planda gösterildi oralarda 2 çift göz aradım.
Nankör kedi bile :/
Peki siz anlatılan 2 hikayeden hangisine inanırdınız beyler ?

Genişletmek için tıkla ...

Filmi az önce izledim. En iyi 250 film içerisinde 179. sıradaymış.. Peh! Halt etmiş buna karar verenler.

Filmi izlemeden önce fazlasıyla önyargılıydım. Daha önce izlemediğim için kendime kızıyorum şuan. Kesinlikle izlenilmesi gereken bir film ^^

Ürettiği onlarca yapıtla sinemanın en zengin ilham kaynaklarından biri olan Agatha Christie’nin yazdığı bir hikayeden konusunu alan film cinayetle suçlanan bir adamın duruşmasını beyaz perdeye yansıtır. Ünlü avukat Sir Wilfrid Robarts sağlık problemleri nedeniyle mesleğine ara verdiği bir dönemde ortaya çıkan bu dava için işine geri döner. Sanık, daha öncesinde tanıştığı ve avukatlığını yaptığı Leonard Vole isimli bir adamdır ve bu adam zengin ve dul bir kadını, Emily French’i öldürmekle suçlanıyordur. Vakti zamanında Leonard’a deliler gibi aşık olan French, ölmeden önce mirasındaki en önemli varisi olarak Leonard’ı atamıştır. Haliyle tüm deliller tutarlı bir şekilde Leonard’ın katil olduğundan yanadır. Sir Wilfrid ise bu durumu tersine çevirmeye çalışacaktır.

Açıkçası bu kadar muhteşem bir film beklemiyordum. Bu film senaryosu ile beni bildiğin madara etmiştir. Son zamanlarda izlediğin en sürükleyici filmlerden biri. Özellikle sonuyla, dünya tarihinin en şoka sokan 10 filminden biri olabilir. Filmin sonunu, filmde oynayan oyuncular bile son sahne çekilirken öğrenmişler. Sette çalışan herkese sonuna dair dışarı bilgi verilmemesi için yeminli anlaşmalar imzalatmışlar. Gerçekten üzerine emek edilmiş ve hakkını veren bir film yapmışlar.

Not:Söylemeyi unutmuşum. Film bitti diye kapatanlar olursa, en sonra yazılar geçerken dış ses şöyle bir uyarı yapıyor; "Bu filmin yapımcıları, henüz izlememiş dostlarınızın da zevk alabilmeleri için filmin sonundaki sırrı kimseye açıklamamanızı önerir."

Ashitaka, köyüne saldıran şeytanlaşmış domuz tanrıyı öldürürken şeytanın koluna bıraktığı izi ölene kadar taşıyacaktır. Ashitaka bu lanetin geldiği yeri öğrenmek için köyünden uzaklaşır. Gittiği yerlerde Demir Şehri adında demir madenini işleyip ölümcül silahlar yapan ve bu silahları ormanın hayvanlarıyla savaşmakta kullanan Leydi Eboshi ile karşılaşır. Ashitaka bu savaşa son vermeyi düşünürken, daha önce karşılaştığı kurt kızı San ile birlikte kendini birden bu savaşın içinde bulur. Ashitaka hem barışı getirmek hem de kurt kızı San'ın güvenini kazanmak için mücadele edecektir.

Miyazaki ustadan güzel bir animasyon daha. Açıkçası beklentilerim çok yüksekti, ama fazlaca beğendiğimi söyleyemem. Yine de izlenmesi gereken bir eser diye düşünüyorum.

30'lu yaşlarını süren Celal, Karaköy'de baba mesleğini sürdüren bir elektrikçidir. 30 yaş krizine yeni girmiş olan Ceren ise mobilya mağazasında çalışmaktadır. İkilinin uzun beraberliği ise 6 yıla dayanmıştır! Çevresindekiler artık evleneceklerini varsayarlar. Fakat Celal bir arkadaşının bekarlığa veda partisine gitmek isteyince ikili feci tartışır ve bozuşurlar. Ceren gitmesini istemese de, Celal kırk yalanla bir yolunu bulur ve partiye gider. Olay ortaya çıkınca Ceren ayrılmak ister; onu hala sevse de amacı biraz sevgilisinin burnundan getirmektir. Fakat hiç beklemediği biçimde evlilik baskısı altında kalmaktan şikayet eden Celal bir anda Ceren'i terk eder!
Hayatının çoktan daha güllük- gülistanlık olacağını sanırken bekarlık günlerinde belalar da peşini bırakmaz. Ceren'i özleyeceği günler yakındır....


Gayet komik, eğlenceli ve tatlı bir filmdi. Klasik kızı geri kazanma çabaları o yüzden boş bir zamanınız varsa izleyin derim.

D-Rose dedi ki:

Celal İle Ceren

Gizli İçerik

30'lu yaşlarını süren Celal, Karaköy'de baba mesleğini sürdüren bir elektrikçidir. 30 yaş krizine yeni girmiş olan Ceren ise mobilya mağazasında çalışmaktadır. İkilinin uzun beraberliği ise 6 yıla dayanmıştır! Çevresindekiler artık evleneceklerini varsayarlar. Fakat Celal bir arkadaşının bekarlığa veda partisine gitmek isteyince ikili feci tartışır ve bozuşurlar. Ceren gitmesini istemese de, Celal kırk yalanla bir yolunu bulur ve partiye gider. Olay ortaya çıkınca Ceren ayrılmak ister; onu hala sevse de amacı biraz sevgilisinin burnundan getirmektir. Fakat hiç beklemediği biçimde evlilik baskısı altında kalmaktan şikayet eden Celal bir anda Ceren'i terk eder!
Hayatının çoktan daha güllük- gülistanlık olacağını sanırken bekarlık günlerinde belalar da peşini bırakmaz. Ceren'i özleyeceği günler yakındır....


Gayet komik, eğlenceli ve tatlı bir filmdi. Klasik kızı geri kazanma çabaları o yüzden boş bir zamanınız varsa izleyin derim.

Genişletmek için tıkla ...

cagdas dedi ki:

Celal İle Ceren

Aklı olan filmin adını duyunca ardına bakmadan kaçsın. Film rezalet! Recep İvedik'te çok eleştirildiği için bu sefer gerçek bi komedi yapmak istemiş Şahan ama yakınından bile geçmemiş. Romantik komedilerden klişe sahneler, hangover'dan büyük esintiler ve berbat bi oyunculuk filmin özeti. Filmdeki aşağılayıcı mesajlara ve şiddet unsurlarına hiç değinmiyorum bile. 10/3 tür puanım bu rezilliğe.

Genişletmek için tıkla ...

Bi an benmi yanlış filmden bahsettim diye bi daha bakındım imdb'nin en kötü 100 film listesinde olduğunu görerek rahatladım. Mert filmi izlerken yanında kız arkadaşın falan mı vardı? Filmi izlemiş olsan komik,eğlenceli, tatlı demezdin bence.

Film 1965'de yaşanan gerçek bir olayı konu alıyor . Davaya bakan savcı Lorey New bu cinayetin 'Indiana eyaletinde bugüne kadar işlenmiş olan en korkunç cinayet' olarak yorumluyor. Sylvia'nın annesi ve babası panayırlarda çalışmaktadır ve şehir şehir gezmektedirler. bu yüzden Sylvia ve küçük kız kardeşini bir ev hanımı olan ama maddi sıkıntıda da bulunan Gertrude Baniszewski' ye bırakırlar. Bundan sonra olaylar başlar. Gertrude ayrıca psikolojik sorunları da olan bir bayandır ve ilaçlar almaktadır. Sylvia'yı bodrum katına kapatarak çeşitli işkenceler yapar bu işkencelere kendi çocukları ve mahallesindeki çocukları da katar. Sylvia'a işkence yapmak onlar için eğlence kaynağı olmuştur. film mahkeme salonundaki tanıklar ve sanıkların ifadeleri ile olaylar arasında gidip gelerek işlenmiştir.

Sinirler gerildi ama sonunda acayip rahatladım

“Koleksiyoncu” güzel Elena’yı “Koleksiyonu”na eklediği bir tuzak partisinde Arkin Koleksiyoncu’nun elinden zor kurtulur. Travmadan kurtulamayan Arkin aniden Elena’nın zengin babasının tuttuğu adamlar tarafından hastaneden kaçırılır. Arkin’e adamlarıyla birlikte Toplayıcı’nın peşine düşmesi ve Elena’yı kurtarması için şantaj yapılır.

Güzeldi gayet izleyin derim.

Barnabas muhteşem bir hayat sürerken, kıskanç bir cadı tarafından lanetlenerek kontluğu elinden alınan ve 200 yıl kadar toprak altında, tabutta kilitli kalan bir vampirdir. 1972 yılında kopan bir fırtına onun da tabutunu yeraltından çıkartır ve meraklı köylüler sayesinde artık özgür bir vampirdir. Makamını ve intikamını almak için yaşadığı malikaneye geri dönen Barnabas, bildiği, tanıdığı her şeyin, içinde yaşadığı zamanın değiştiğini keşfedecektir. Yeni ailesine ve hayatına uyum sağlamaya çalışırken aklındaki tek hedef onu lanetleyen cadıdan intikamını almaktır...

~ Aslında gotik, gerilim ve komedi unsurları bulunan bir film. Jhonny Depp ve Helena Bonham Carter'ın buluştuğu bir film. Sadece bu 2 oyuncu için izledim diyebilirim. Başlarda 1700'lü yıllarda tabuta konan bir vampirin 1970'li yıllarda çıkarılması nedeniyle yaşadığı zaman değişikliği güzel yansıtılmış. Oralar eğlenceliydi. Geri kalanıyla boş ve sıkıcı bir filmdi bence.

Filme puanım 10/4

Kaiz0ku dedi ki:

The Collector

Gizli İçerik

“Koleksiyoncu” güzel Elena’yı “Koleksiyonu”na eklediği bir tuzak partisinde Arkin Koleksiyoncu’nun elinden zor kurtulur. Travmadan kurtulamayan Arkin aniden Elena’nın zengin babasının tuttuğu adamlar tarafından hastaneden kaçırılır. Arkin’e adamlarıyla birlikte Toplayıcı’nın peşine düşmesi ve Elena’yı kurtarması için şantaj yapılır.

Güzeldi gayet izleyin derim.

Genişletmek için tıkla ...

Anlattığın , "Koleksiyoncu 2 " belirt istersen