İzlediğiniz Son Film

The Amazing Spider-Man


İnanılmaz Örümcek Adam, lisede dışlanmış, annesi babası tarafından terk edilmiş ve dayısı Ben ve Yengesi May tarafından büyütülen Peter Parker'ın hikayesini anlatıyor. Bir çok ergen gibi, Peter da kim olduğunu ve bugünlere nasıl geldiğini çözmeye çalışıyor. Aynı zamanda Peter ilk aşkı olan Gwen Stacy ile aşk, bağlılık ve sırlarla iligili mücadelesini de veriyor. Peter babasına ait bir evrak çantası bulduğunda, anne ve babasının kayboluş nedenini anlamak için araştırmalarına başlıyor. Bu onu Oscorp'a ve babasının eski ortağı olan Dr. Curt Connor'un laboratuvarına yönlendirir. Örümcek-Adam Connor'un ikinci kişiliği ile karşı karşıya gelir. Peter, güçlerini kullanarak hayatını değiştirecek bir karar alır ve kahraman olmak için kaderine yön verir.

Yorum:Spider-man hayranıysanız izleyin, yeni spider-man'i canlandıran kişiye çok alışamadım, diğeri çok daha iyiydi bana göre. Ayrıca spider-man'i değilde, daha çok o çocuğu izliyormuşsunuz gibi. Hani maskeyi taktığı zamanlar falan biraz az geldi, serinin ilk filmi olduğu için oyuncuyu tanıtmaya yönelik de olabilir, bana göre bu film diğer spider-man filmleriyle kıyaslanmaz, ama farklı bir açışı ile spider-man'i izlemek istiyorsunuz, film size göre diyebilirim.

Aynen yeni spider-man bana da biraz kötü geldi ama nedeni film veya karakter değil hikaye !

eğer 20-22 yaşlarında iseniz Spider-man denince o ilk filmdeki hikaye aklınıza geliyor. Mery jane felan amcasının ölümü [ tabi iş film olunca biraz değişiyor. ] ama bu filmde kim kimdir ne oluyor serideki kız kim o polis kim tamamen ?

T1T4N dedi ki:

Aynen yeni spider-man bana da biraz kötü geldi ama nedeni film veya karakter değil hikaye !

eğer 20-22 yaşlarında iseniz Spider-man denince o ilk filmdeki hikaye aklınıza geliyor. Mery jane felan amcasının ölümü [ tabi iş film olunca biraz değişiyor. ] ama bu filmde kim kimdir ne oluyor serideki kız kim o polis kim tamamen ?

Genişletmek için tıkla ...

Aslında filmde Örümcek Adam´ın orjinal hikayesi işlenmiş. Yeşil goblin yerine kertenkele adam olması dışında tabi. Onun sebebiyse mağlum belli eski filmle aynı konuyu işlemek istememeleri. O kız Gwen´di sanırım Örümcek Adam´ın ilk çıktığı zamanlarda ilk sevgilisiydi ve Peter yanlışlıkla onu kurtarmak isterken öldürdü. Daha sonra Mary Jane çıktı ortaya gerisi belli zaten.

bizi keklemiş o zaman Star

Annesi kanser ve ölmek üzere olan Julien ve göçmenliğin zorluğu ile başa çıkmaya çalışan Sophie arasında özel bir bağ vardır. Bu bağ oynadıkları cesaret oyunu sayesinde güçlenmektedir. Oyun icabı her biri sırasıyla, diğerine cesaret gerektiren, sınava sütyenle gitmek, okulun en sert çocuğunu tokatlamak gibi, zorlu görevler vermektedir. Zamanla hayatın zorlukları da bu oyunun bir parçası haline gelmektedir. Bu oyun iki arkadaş arasında büyük bir aşkı alevlendirirken aynı şekilde birbirlerine kavuşmalarınada engel olmaktadır.

Romantik komedi filmlerini seviyorsanız veya sevmiyorsanız kaçırmayın derim gerçekten harikaydı..

Salvatore, yerel bir film göstericisi olan Alfredo ile tanıştığı dönemde henüz genç bir oğlandır. Sinemayı tanıdıkça sevmeye; Alfredo’ya da orada kendisine bir iş bulması için yalvarmaktadır. En sonunda Alfredo, onu asistan film gösterici yapar. Salvatore yeni işiyle birlikte kurduğu hayal dünyasına ilk adımını atmış olur. Sinemaya olan aşkı ve Alfredo’ya karşı duyduğu sevgisi, günden güne büyüyecektir.

Çok hoş ve iç ısıtan bir filmdi. İçinde kesinlikle hiçbir klişe barındırmamasına ise tek kelime ile hasta oldum. İzlemenizi tavsiye ederim.

Eski efsanevi suikastçı Kenshin Himura (Takeru Sato) artık gezgin bir samuray haline gelmiştir. Geçmişte yaptıkları yüzünden kefareti olarak artık yardıma ihtiyacı olanları korur. Bu süre zarfında Kenshin Himura Kaoru Kamiya (Emi Takei) ona yardımcı olurlar. Kenshin'nin şiddet dolu geçmişi ile sorunları devam eder.

harıka bır fılm

Fotoğraf icat edilmeden yüzyıllar önce...1600'ler..Girolama Fumagalli(Franco Pistoni)adlı bilimadamı,görüntülerin kopyalarınını yaratmak için çalışmaktadır.Sonunda önemli bir şey keşfeder: Ölü bir insanın retinasında var olan görüntüyü kağıt üzerine yansıtmak mümkündür....
aradan yüzyıllar geçer. Uluslarası bir sinema okulunda korkunç cinayetler işlenmektedir ve bu olaylar Fumagalli'nin yuzyıllar önceki keşfi ile doğrudan ilişkilidir..

Keşke ne olduğunu bilseydim hiç izlemezdim. Kim yeni yıla böyle bi film izleyerek girmek ister ki kötü bir film oyunculuğunu da beğenmedim. Ama filmin sonunda kötü karekterliler dahil herkes mutlu...

Hollis Mulwray, 1930'larda Los Angeles belediyesinin su dağıtım departmanında baş mühendistir. Ida Sessions, polis kökenli özel dedektif J.J. "Jake" Gittes'e kendisini Mulwray'in eşi Evelyn olarak tanıtır ve onun bir başka kadınla birlikte olduğundan şüphelendiğini söyleyerek onu takip ettirir. Gittes, Mulwray'in çekici bir kadınla birlikte fotoğraflarını çeker ve dava kapanır. Bir süre sonra Mulwray öldürülür. Bunun üzerine Gittes vakanın üzerine gitmeye karar verir. Fakat beklediğinden çok daha karmaşık bir senaryoyla karşılaşır: kendisini kiralayanın gerçek Evelyn Mulwray olmadığını anlar. Araştırmaları sonucunda olup bitenlerin sudan uzak olduğu için değeri çok düşük olan tarım arazilerini ucuza satın alıp suya kavuşturduktan sonra milyonlarca dolara satma planının bir parçası olduğunu anlayacaktır.

Güzel bir filmdi. Özellikle filmde söylenen son söz, tüm filmi özetler nitelikte. Sırf Jack Nicholson için bile izlenir.

İngiltere'nin efsanevi Kralı Kral Arthur ve şövalyelerinin izinden giden film, karanlık bir ortaçağ dramı yerine alabildiğine fantastik ve absürd bir komediyi izleyicilere sunuyor. Öykü, kral ve şövalyelerinin Tanrı'nın emri ile İsa'nın kaybettiği kutsal kaseyi bulmak için görevlendirilmeleri üzerine gelişiyor.
Filmin yaratıcıları 70ler'de İngiltere'de komediye damgasını vurmuş altı kişilik bir ekip: Monty Python. İngiliz espri üslubunu benimseyip canlandıran ekip, bu filmle ilk uzun metrajlı Monty Python denemeleri ile karşımızdalar. Farklı anlatım tekniklerine yer veren filmde, animasyon destekli görüntüler de yer alıyor. Şüphesiz, bu denemede yönetmenlerden Terry Gilliam'ın animatör kimliği etkili olmuş durumda.

Oldukça farklı ve absürd bir filmdi. Çok kaliteli esprileri var. İzlemeniz zaman kaybı olmaz kanaatimce. Sanırım bundan sonra 2 film daha çekilmiş, ama onlara daha bakmadım. The Knights Who Say Ni (Ni Diyen Şövalyeler)'ye de ayrı parantez açmak lazım. Çok kral adamlar.