Kara Şövalye Yükseliyor (İngilizce özgün adı The Dark Knight Rises), Christopher Nolan'ın yönettiği bir süper kahraman filmidir. DC Comics'in kurgusal karakteri Batman'den uyarlanan 2005 tarihli Batman Başlıyor (Batman Begins) ve 2008 tarihli Kara Şövalye (The Dark Knight) film serisinin, son filmidir. Kara Şövalye Yükseliyor'un senaryosunu Christopher ve kardeşi Jonathan Nolan yazmıştır. Hikâyeyi ise David S. Goyer oluşturmuştur. Nolan, Kara Şövalye filminde olduğu gibi, bir çok sekansı çekmek için IMAX kamerası kullanmıştır. Filmin müziklerini Hans Zimmer yapmıştır.
20 Temmuz 212 tarihinde Batman Dark Knight Rises filminin ABD'nin Colorado eyaletinin Aurora şehrindeki ilk gösterimi sırasında düzenlenen saldırıda 12 kişi hayatını kaybetmiştir.[1]
Film efekt olarak iyi ama konu olarak bana göre rezaletti her şey değişik çizgi romanı unutun. Bane'in maskesi bane'in yaralarının acısını dindiriyormuş güç falan vermiyor. Talia Ra's Al ghol'un koruması dostu çıktı. Koca Bane filmde ağladı.Silahla vuruldu bu ne saçma iştir. Konu olarak sevmedim.
Yakın gelecekte, boks sporunun teknolojik bir hâl aldığı bir ortamda geçen cesur, gerilim ve aksiyon dolu “Çelik Yumruklar” filminde Hugh Jackman, 2,5 metre boyunda 900 kiloluk robotların ringlere çıkmasıyla unvan kazanma şansını kaybeden tükenmiş dövüşçü Charlie Kenton’ı canlandırıyor. Artık küçük çaplı bir organizatör olan Charlie, bir yer altı boks ringinden diğerine geçmek için hurda metalden kalitesiz robotlar yaparak iki yakasını bir araya getirmektedir. Charlie dibe vurunca, istemeden de olsa kendisinden ayrı yaşayan oğlu Max’le (Dakota Goyo) şampiyonada yarışacak bir yarışmacı yapıp eğitmek için birlik olur. Hiçbir kısıtlama olmayan bu vahşi arenada işler ciddiye bindikçe, Charlie ve Max bütün engellere rağmen, geri dönmek için son bir şans daha elde ederler. “Çelik Yumruklar”, teknolojik bir hâl alan robot boksu sporuna kusursuz bir yarışmacı yapıp yetiştirmek için kendisinden ayrı yaşayan olan oğlu Max’le (Dakota Goyo) ile birlik olan ve bütün engellere rağmen, geri dönmek için son bir şans daha elde eden eski bir boksörün (Hugh Jackman) konu edildi bir aksiyon dram filmidir.
Yorum : Şahsen çok beğendim filmi ve herkese tavsiye ederim.
Üniversitede başarılı bir tarih profesörü olan John Oldman ortada hiçbir neden yokken, aniden 10 yılını ayırdığı akademiden istifa etmiştir. Şehirden gitmeye hazırlanırken veda etmek için evine gelen meslektaşları ondan neden istifa edip gitmesi gerektiği konusunda bir açıklama yapmasını isterler. Arkadaşları John'un bu sessizliğine anlam verememektedirler. Önceleri suskun kalan John da neden gitmesi gerektiğini biraz geçmişe dönerek anlatmaya başlar. Filmde ortamdaki kişiler profesör ve uzmanlardan oluşan bir ekip olduğundan, John'un hayat hikayesini anlatmasıyla birlikte tartışma merak uyandırmaya ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. İlk başlarda oyun ve hikayevari giden hayat hikayesi acaba gerçek mi? Yoksa bir uydurma mı?
Bütün film bir evde geçiyor. Hiç görsel efekt yok ve tüm film boyunca sadece konuşuyorlar. Ama tamamıyla bir bilim kurgu filmi.
Çok ilginç bir konusu var. Ayrıca çok farklı ve etkileyici. Tavsiye ederim.
Lillian ve kurgusal bir şehir olan, Ohio'da Deputy Jack Lamb ve onun 14 yaşındaki oğlu Joe bir fabrikada oluşan kaza sonucusunda karısının ölümünün yasını tutmaktadır. Joe'nin arkadaşı ve kameramanı Charles Kaznyk uluslararası bir film yarışmasına girebilmek için düşük maaliyetli zombi filmi yapmaya karar verir. Charles yakın dostlarının Preston, Martin, ve Cary yardımı yanı sıra Dainard kızı Alice filme orjinallik eklemek için gerçekten hareket eden bir tren kullanmak için tren istasyonunun deposunda filmi çekmeye karar verirler. Çekimler yapılırken bir sürücü kamyoneti gelen trenin önüne doğru raylara sürer büyük bir patlama olur ve tren raydan çıkar. Tren raylardan çıktıktan sonra Hava Kuvvetlerine ait olan büyük uzaylı bir yaratık kaçar. Kısa süre içerisinde şehirdeki köpekler ve bazı kişiler kaybolmaya başlar.
Çoğu kişi tarafından beğenilmese de, benim çok hoşuma gitti. O döneme dair sempatilerim olmasından kaynaklı sanırım.
Üniversitede başarılı bir tarih profesörü olan John Oldman ortada hiçbir neden yokken, aniden 10 yılını ayırdığı akademiden istifa etmiştir. Şehirden gitmeye hazırlanırken veda etmek için evine gelen meslektaşları ondan neden istifa edip gitmesi gerektiği konusunda bir açıklama yapmasını isterler. Arkadaşları John'un bu sessizliğine anlam verememektedirler. Önceleri suskun kalan John da neden gitmesi gerektiğini biraz geçmişe dönerek anlatmaya başlar. Filmde ortamdaki kişiler profesör ve uzmanlardan oluşan bir ekip olduğundan, John'un hayat hikayesini anlatmasıyla birlikte tartışma merak uyandırmaya ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. İlk başlarda oyun ve hikayevari giden hayat hikayesi acaba gerçek mi? Yoksa bir uydurma mı?
Bütün film bir evde geçiyor. Hiç görsel efekt yok ve tüm film boyunca sadece konuşuyorlar. Ama tamamıyla bir bilim kurgu filmi.
Çok ilginç bir konusu var. Ayrıca çok farklı ve etkileyici. Tavsiye ederim.
Kara Şövalye Yükseliyor (İngilizce özgün adı The Dark Knight Rises), Christopher Nolan'ın yönettiği bir süper kahraman filmidir. DC Comics'in kurgusal karakteri Batman'den uyarlanan 2005 tarihli Batman Başlıyor (Batman Begins) ve 2008 tarihli Kara Şövalye (The Dark Knight) film serisinin, son filmidir. Kara Şövalye Yükseliyor'un senaryosunu Christopher ve kardeşi Jonathan Nolan yazmıştır. Hikâyeyi ise David S. Goyer oluşturmuştur. Nolan, Kara Şövalye filminde olduğu gibi, bir çok sekansı çekmek için IMAX kamerası kullanmıştır. Filmin müziklerini Hans Zimmer yapmıştır.
Şahsi görüşüm film çok iyi süper bir kurguyla ilerliyor fakat izlerkende görüceksiniz ki bazı basitlikler yok değil ama kesinlikle filmin dinamikliğini etkilemiyor
Gizemli ve güçlü bir şirkette iş sahibi olmak için aday olan 8 yetenekli kişinin bu seçimde son aşamaya gelirler..
[ Pfff sinemalar.com daki konuya bak çaydemle ! ]
Özet olarak Men from earth yapımı bir film 8 kişiyi bir odaya kapatıp olmayan soru ile birbirlerine düşürüyorlar
güzel film tavsiye ederim !
Kara Şövalye Yükseliyor (İngilizce özgün adı The Dark Knight Rises), Christopher Nolan'ın yönettiği bir süper kahraman filmidir. DC Comics'in kurgusal karakteri Batman'den uyarlanan 2005 tarihli Batman Başlıyor (Batman Begins) ve 2008 tarihli Kara Şövalye (The Dark Knight) film serisinin, son filmidir. Kara Şövalye Yükseliyor'un senaryosunu Christopher ve kardeşi Jonathan Nolan yazmıştır. Hikâyeyi ise David S. Goyer oluşturmuştur. Nolan, Kara Şövalye filminde olduğu gibi, bir çok sekansı çekmek için IMAX kamerası kullanmıştır. Filmin müziklerini Hans Zimmer yapmıştır.
Film genel olarak çok iyiydi. Özellikle batgod efsanesinden uzak olan batman'i yalnızca filmlerinden takip edenler için muazzamdı. Lakin benim gibi batman hastaları için filmin sonu büyük bi hayal kırıklığıydı. Bundan sonrası spoiler içerir.
Filmde batman'in çokca sevilen ve epikleşmiş çizgiromanlarından bi kaç tanesi birden kullanıldığı için tatmin edici bi senaryosu var filmin. O açıdan çok iyi. Film "THE DARK KNIGHT RETURNS" çizgi romanından bi sahneyle başlıyo desem abartmış olmam heralde. Çizgi romana yabancı olanlar için
The Dark Knight Returns; pelerinini tavan arasına kaldırmasının üstünden geçen on yılda boşluğa düşmüş, heyecanını kaybetmiş, yaşamayı bırakıp sonsuz bir varolma döngüsüne kapılmış 55 yaşındaki Bruce Wayne'in, günden güne kaosa sürüklenen Gotham şehrini kurtarmak için bir kez daha Batman'e dönüşmesini ve geçmişinin tanıdık şeytanları ile değişen zamanın yeni tehlikelerine karşı başlattığı ölümüne savaşı konu ediyor.
Daha sonrasında "BATMAN: PREY"'in batman'in belediye başkanınında yardımıyla karalanması ve istenmeyen adam ilan edilmesi mevzusu kullanışmış. Temel olarak "VENGEANCE OF BANE" hikayesini kullanmışlarsa da orjinal bane hikayesini değiştirerek kullanmışlar. Ve tabi ki bane denince akla gelen "KNIGHTFALL" hikayesi gene değiştirilerek kullanılmış. En büyük farklılıksa knightfall'daki gibi çaresiz ve psikolojik olarak çökmemiş olan batman'in çatırt diye kırılması ve bu kırılma işleminin wayne malikanesi yerine tünellerde olması. "BANE OF THE DEMON" hikayesinde geçen League of Assassins'e sahip olmaya çalışması ve talia tarafından kullanılmasını işleyen hikaye kullanılmış. "CATACLYSM" hikayesi gotham'da meydana gelen ve gotham'ın yerle yeksan olduğu depremi işleyen hikaye gene değiştirilerek bombalar yardımıyla gotham'ın yıkılması şeklinde işlenmiş. "NO MAN'S LAND" hikayesiyse çok ufak değişikliklerle filmde yer almış.
Gotham Şehri, yaşanan 7.6 büyüklüğündeki depremin sonrasında, kurtarılamayacak kadar kötü bir durumda olduğu bahanesiyle U.S. hükümeti tarafından sahipsiz bölge ilan edilir. Şehre tüm giriş-çıkışlar kapatılır, sefalet kol gezmeye başlar, suç oranı artar, kahramanlar sessizce ortadan kaybolur. Batman'in, Robin'in, Nightwing'in olmadığı, kaderine terk edilmiş yeni Gotham'da halkın bir bölümü güçlenen örgütlere karşı yeni kurallar koyarken, diğerlerinin tek yapabildiği yarasa adamı beklemektir. Batman geri dönmek zorundadır. Peki ya Batman artık yoksa?
"OFFICER DOWN" gordon'ın vurulması ve hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken batman'in suçluyu aramasını anlatan hikayede ufak değişikliklerle kullanılmış. "SELINA'S BIG SCORE" Catwoman'ımızın geçmişinden, sabıkasından ve kendinden kurtulmaya çalışmasını konu edinen hikaye. Ve son olarak "TRAIL OF THE CATWOMAN" catwoman'ın kendi mekanını ve etrafındakileri koruyup kollamasını konu olan hikaye. Ana hatlarıyla bütün bu hikayeler filmde kullanıldığı için pek memnun oldum. İlk filmden hatırlayacağımız Scarecrow/Jonathan Crane'i gördüğümüz için sevindim. Çok kısa bi rolü de olsa ra's al ghul göründüğü için sevindim. Ama ra's'ın konusunu mındar ettikleri için puan kırdım. Buraya değinicem. Alfred'in sarkastik tavrı aynen anlatıldığı için ve alfred'in bruce'a bi baba kadar yakın olduğunu vurguladıkları için takdir ettim. Aksiyon sahneleri ve filmin müziklerini çok beğendim. Batman'in alet edevatı teknolojik oyuncakları çok az olduğu için biraz hüsrana uğradıysam da batpod ve batwing'in filme uyarlanmış hali olan bat'le yetindim. Genel olarak film çok iyiydi. Sonunda ki anlamsız mutlu sonla bitirelim film epik olsun saçmalığına kadar 9.5 civarında bi puan vardı kafamda. O rezalet sonla puanı bi anda aşağı çektilerse de film baya iyiydi. Bane dövüşünde mal gibi saldırmak yerine alet edevat kullanmasını bi şekilde Bane'i yenıltmasını da bekledim bi nebze yaptı da ama batbelt'in biraz daha işlenmesini beklerdim. Ayrıca sanırım selina kyle-Bruce Wayne dansı tim burton'ın 92 yapımı Batman Returns'e gönderme yaptı. Filmin üç tane büyük mantık hatası vardı. Birincisi 600 senedir yaşayan ra's al ghul'un paralı asker olduğundan bahsetmeleri. Ra's ilk filmde bruce'a medeniyletleri yıktıklarından bahsediyodu. Filmde sanki 20-30 sene evvel sıradan biriymiş gibi anlattılar. İkinci mantık hatası talia'nın ölmesiydi. Talia Bruce Wayne'in oğlu Damian al Ghul/Wayne'in annesidir. Damian'da müthiş zeki, güçlü ve becerikli biri olarak Ra's al Ghul tarafından yetiştirilmiş ve babasını öldürmesi misyonuyla beyni yıkanmıştır. Sonunda babasıyla karşılaşır oturur konuşurlar ve sonunda Damian Wayne adını alarak son Robin olur. Şuan New52 Çizgi romanlarında hala robin'lik vazifesini sürdürmektedir. Filmde talia'yı öldürerek batman hikayesine büyük zarar verdiler. Üçüncü ve en korkunç hataysa Blake'in Robin olmasıydı. Var olan 4 gerçek robin arasında bulunmayan ve orjinal hikayede aslında hiç var olmayan birini robin yapmaları ve "Boy Wonder" konseptinin dışına çıkarak 40 yaşındaki adamı robin yapmaları bu da yetmezmiş gibi Jason Todd'un hikayesini kullanırmış gibi yapıp ona ilişmeden ve batman'den hiçbi eğitim almadan tepeden inme bi robin yapmaları filmin en kötü yeriydi. Bu gereksiz sahne olmsaydı çok daha yüksek bi puan verecektim. Neyse film sonuna rağmen beklediğime değdi. Nolan'ın üçlemesine 8.7 vererek yeni bi yönetmen ve yeni oyuncularla çekilinceye kadar batman'e beyaz perde de veda ediyoruz.
23 sayısını koyu bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow, gerek kendisinin gerekse sevdiklerinin hayatını ölüme yol açabilecek bir psikolojik işkence cehennemine dönüştürür. Walter bir türlü elinden bırakamadığı 23 Numara adlı gizemli romanın etkisiyle, karısı Agatha ve ergenlik çağındaki oğlu Robin'le geleceğine devam edebilmek için geçmişindeki sırların kapısını açmaya mecbur kalır. 23 sayısına duyduğu saplantı Walter'ı kontrol etmeye başlar. Günlük hayatında her yerde bu sayıyı görmektedir. Walter, 23 sayısının ardındaki gücü çözebilirse geleceğini de değiştirecektir.
Uzun zaman önce izlemiştim. Güzel olmayabilir ama adil bir son ile biten bir film.