Kill Bill
Beatrix ve Kiddo'nun beraber olmasını isterdim.
Bu yorumu hiç beğenemedim malesef bir klasiksever olarak.Özellikle kapatma meselesini.Casablanca büyük klasiktir Hollywood’un altın çağı içerisinde.Daha fazla Hollywood klasiği izlemeni öneririm o zaman farkı görürsün.Replikleri unutulmazdır.Tekrar çal Sam diye akıllarda kalıp efsane olmuş sırf bu repliğe bile film çekilmiştir.Bogart'ı ve oynadığı karakteri efsane yapan bir filmdir aktör bu filmle tam anlamıyla büyük bir star olmuştu.Kazablanka
Yönetmen: Michael Curtiz
Yıl: 1942
Bu filmi hep görüyordum bir bakayım dedim. Beğeneni çoktur, kült film, Hollywood geleneğinde belki kanonik bir konumu var ama şahsen standart model bir Hollywood filminden başka bir şey göremedim ben. Klasik aşk üçgeni. Sevgilisine aşkla, kocasına saadakatle bağlı bir kadının hangisini seçeceğine karar verememesinden doğan iç çatışma... Şema belli. "Ayy acaba hangi kararı verecek?" diye merak bile etmedim. Sonunu izlemeden kapattım filmi.
Olayın ne 2. Dünya Savaşı zamanında geçmesi ne nazi zülmünü bir komutan üzerinden anlatması ne de Fransız sömürgesi olan Kazablanka şehrinde geçmesi bana pek bir şey ifade etmedi çünkü bunlar da kurgunun tali unsurlarıydı. Buralarda yaşanmaz Amerika'ya, özgürlükler ülkesine kaçalım propagandası da cabası.
Fakat bir şeyden bahsetmek lazım ki o da Ingrid Bergman. Bilmiyorum katılan olur mu ama bu kadın mükemmel bir oyuncu. İlk kez Güz Sonatı'nda izlemiştim. O kadar iyiydi ki kendisinden tiksinmiştim resmen filmde.
Meşhur bir gösterge çok dillendiriliyor; karakterin yüzüne yakın plan, duygusal yakınlığı dile getirir diye. Yönetmenin (İngmar Bergman) marifeti olacak ki tam tersine her yakın planda tiksintim daha da artmıştı kadına. Amaç da buydu ve çok iyi başarmıştı.
Seni üzdüğüm için özür dilerim. Söylediklerinin ve paylaştığın entrydekilerin hiçbirini reddetmiyorum ama hiçbirine katılmıyorum da. Bu sanırım "film nedir?" sorusuna verdiğimiz farklı cevaplardan kaynaklanıyor. Hollywood'un altın çağında olması ya da filmin klasik olması benim için bir şey ifade etmiyorki. Çatışma, diyaloglar, büyük replikler; Bunları edebiyat ve felsefe zaten maharetle yapıyor. Film sanatında bu kavramlar benim tam karşısında olduğum kavramlar. Film, onların dahi gösteremeyeceği şeyleri gösterme ve yaşatma potansiyeli olan bir sanatken dil bağımlı bu kalıplara girmesi onu görsel edebiyat haline getirmez mi?Bu yorumu hiç beğenemedim malesef bir klasiksever olarak.Özellikle kapatma meselesini.Casablanca büyük klasiktir Hollywood’un altın çağı içerisinde.Daha fazla Hollywood klasiği izlemeni öneririm o zaman farkı görürsün.Replikleri unutulmazdır.Tekrar çal Sam diye akıllarda kalıp efsane olmuş sırf bu repliğe bile film çekilmiştir.Bogart'ı ve oynadığı karakteri efsane yapan bir filmdir aktör bu filmle tam anlamıyla büyük bir star olmuştu.
Klişe olarak bakma konuya öyle bir yere varamazsın.Önemli olan anlatım biçimi ve konuyu nasıl işlediğindir.Ki zaten o klişeleri yaratan filmler bunlardı daha tarih dünya savaşından önce yani.Çok şey yazılabilir ama tamamen katıldığım şu entryi atacağım.
https://eksisozluk.com/entry/59979222
Entry'de dediği gibi o çatışmalar o olay akışları görülmeli.Günümüz Hollywood sinemasında bunlar yok.Casablanca'nın gerisinde kalacağı filmler de var elbet Avrupa ve Hollywood sinemasında ama bu değerini düşüren birşey değil.
Karakterin yüzüne yakın plan demişken onun birçok farklı sebebi olabilir yönetmenine göre.Bergman'a göre ise şöyleydi. " Sinematografi insan yüzüdür. " Böyle diyordu Bergman.O sebeple bazı filmlerinde daha çok yüzlere odaklandı Persona gibi.