İzlediğiniz Son Film

Anita Needy Lesnicky ve en iyi arkadaşı Jennifer küçük bir kasabada yaşamaktadır. Kasabaya birgün şehirli bir grup olan Low Shoulder gelir ve barda konser verdikleri sırada yangın çıkar. Olaylar gelişir ve Jennifer bir katile dönüşürek okuldaki erkek arkadaşlarını öldürmeye başlar. Onu durdurabilecek tek kişi ise en iyi arkadaşı Needey'dir.

Konu çok iyi değil olayların gelişimi ve anlatımı zorlama, hikaye tam olarak açıklanmıyo. Kısaca çok boş zamanınız varsa Megan Fox ve Amanda Seyfried için izleyin. 10/5,5...

Kutsal kitaptaki göstergelere göre, doğumu yüzyıllardan beri korku ile beklenen kız çocuğu, 1979’da Manhattan’da bir hastanede doğar. Aynı dakikalarda Vatikan’daki genç pisikoposlardan biri, Christine adı verilen ve vücudunda İsa’ya karşı çalışmak için seçildiğini gösteren doğum izleri taşıyan bu güzel kız çocuğunun doğumunu Papa’ya bildirir. Christine hastane morgunda ve gerçeğine uymayan bir tören ile vaftiz edilerek annesine verilir. Bu doğum, kaçınılmaz son için bir geri sayım olacaktır...

Uzun yıllar önce izlediğim, aklımda belli sahneleri ile kalmış olan bir filmdi. Hatırladığım kadar güzel bir filmmiş gerçekten. Şeytan ve Tanrı'nın amansız savaşını çok iyi yansıtmış. Sırıtan bir klişesi bile yok. İzlemenizi tavsiye ederim.

Dutch (Arnold Schwarzenegger) ve komandoları CIA tarafından bir Güney Amerika cangılında esir tutulan havacıyı bulup getirmekle görevlendirilirler. Görev başarılı olur ama dönüş yolunda tuhaf bir av partisinin kurbanı olurlar.
Uzaylı ve yenilmez bir varlık, kendine has ritüeller dahilinde, değişik dünyalardaki akıllı yaşam formlarını avlamaktadır. Bu kez kurban Dutch ve komando arkadaşları olacaktır.

Bu film saf aksiyon filmidir arkadaş. Kesinlikle kült bir eserdir. Sonradan çekilen çoğu bilim-kurgu filmi, bu şaheserin ekmeğini yemiştir. Hala da yemektedir. Kesinlikle izleyin derim.

Ağız tadına son derece düşkün ve iyi yemekten çok iyi anlayan minik fare Remy’nin en büyük hayali aşçı olabilmektir. Bir gün bir kaza eseri, şehrin en iyi aşçısının hizmet verdiği ve en önde gelen müşterileri ünlü yemek eleştirmenleri olan çok ünlü bir lokantanın kanalizasyon çukuruna düşer.
Hayallerindeki gibi büyük ve envai çeşit lezzetli malzeme ile dolu bir mutfaktadır. Yemek yapmaya olan tutkusunu gösterebileceği bir fırsat yakalayan minik Remy için hayallerindeki bu yerde olsa bile hayat hiç de kolay olmayacaktır. Ne de olsa o bir faredir ve insanlar fare görmekten, hele de mutfakta görmekten hiç hoşlanmamaktadırlar.

1500 kere izlediğim animasyon. Hoştur. Eğlenceli vakit geçirtir.

Öcün artık bir adı var. Bir aileye yapılanların intikamı alınacaktır.

İlk filmden fersah fersah daha iyidir. Ray Stevenson, Punisher karakteri için çok yerinde bir seçim olmuş. Kan ve vahşet dozunda. Punisher gibi sevdiğim bir karakter adına iyi bir film.

30’ların Amerika’sında Rocky dağlarında bir kasabadayız. Peşindeki gangsterlerden kaçan güzeller güzeli Grace, bir kasabaya sığınmak zorunda kalır. Kadına acıyan kasaba halkı, başlangıçta iyi niyetlerle kadına sahip çıkar ve arasına alır.
Fakat kadının konumunun kendileri açısından da bir tehlike arz etmesiyle, aralarındaki ilişki farklı boyutlar kazanmaya başlayacaktır. Grace, kasabalının öteki yüzünü görmeye başlar ve çaresizliği bir kurban konumu almasına neden olur.

Vurucu bir film. Bittiği zaman uzun süre etkisinden çıkamıyorsunuz. Tiyatro sahnesinde çekilmiş olsa bile rahatsız etmiyor, film kısa sürede sizi içine alıyor. Felsefesi derin olan muhteşem yapımlardan biri.

Üniversitede başarılı bir tarih profesörü olan John Oldman ortada hiçbir neden yokken, aniden 10 yılını ayırdığı akademiden istifa etmiştir. Şehirden gitmeye hazırlanırken veda etmek için evine gelen meslektaşları ondan neden istifa edip gitmesi gerektiği konusunda bir açıklama yapmasını isterler. Arkadaşları John'un bu sessizliğine anlam verememektedirler. Önceleri suskun kalan John da neden gitmesi gerektiğini biraz geçmişe dönerek anlatmaya başlar. Filmde ortamdaki kişiler profesör ve uzmanlardan oluşan bir ekip olduğundan, John'un hayat hikayesini anlatmasıyla birlikte tartışma merak uyandırmaya ve içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. İlk başlarda oyun ve hikayevari giden hayat hikayesi acaba gerçek mi ? Yoksa bir uydurma mı ?

İzlediğim en iyi filmlerden diyebilirim film sadece bir odada geçiyor ama hiç sıkmıyor harika bir senaryosu var kesinlikle herkese tavsiye ederim..

Lester Burnham (Kevin Spacey) bir magazin dergisinde çalışmaktadır. Kentin lüks banliyölerinden birinde karısı ve kızıyla yaşayan Lester orta yaş bunalımının eşiğine kadar gelmiştir. Emlakçılık yapan karısı Carolyn (Annette Bening) ona karşı ilgisiz ve soguk davranır. Lise öğrencisi olan kızı Jane de (Thora Birch) onu küçük görmekte, saygısız davranışlarını günden güne arttırmaktadır. Bütün bunların üstüne bir de gazetedeki patronunun onu gerizekalı yerine koymasıyla kabusu daha da artar.

Kaçırılmaması gereken bir film bunca zamandır listemdeydi hep sonraya atıyordum ama çok yanlış yapmışım

John Rambo artık yaşlanmıştır ve Tayland'da Myanmar sınırına yakın bir yerde yaşamaktadır. Bu arada dünyanın en uzun süren iç savaşı olan Burma'daki iç savaş 60. yılına girmiştir. Rambo Yalnız ve sakin, hayatını nehirde yılan yakalayıp satarak sürdürmektedir, 20 yıldır savaştan uzak durmaktadır. Sarah ve Michael Bennett önderliğindeki bir grup misyoner, insani yardım yapmak için Burma'ya gelmişlerdir. Rambo'dan karayolları mayın döşenmiş olduğu için onları nehirden geçirip köylere ulaştırmasını isterler. Rambo başta reddetse de en sonunda kabul eder ve nehir geçişi başlar. Bir hafta sonra, bir rahip Rambo'yu bulur ve grubun kaybolduğunu, elçiliğin yardım edemediğini, bu yüzden de paralı askerler tuttuğunu anlatır. Rambo'dan istediği ise askerleri nehirden geçirmesidir. Hedeflerine vardıklarında Rambo da onlarla gelmek ister ama kimse onun kim olduğunu bilmediği için askerlerin lideri onu başlarından savar. Daha sonra ise askerler, Rambo ile birlikte misyonerleri bulup kurtarmaya çalışacaklardır.

Saf aksiyon. Rambo'nun tek kişilik ordu olmadığı ve artık emekli olduğunu beyan eden film. Aksiyon severler için ideal.

Joe Cabot, büyük bir elmas mağazasını soymak için ,oğlunun da dahil olduğu bir ekip hazırlar. Renk isimlerini kod isim olarak kullanan ekibin adı, "rezervuar köpekleri". İşinin ehli gibi gözüken ekipte, Joe'nun oğlu da vardır. Soygunun planları yapılır. En ince detayları bile gözden geçirilmiştir. Ama soygun planlandığı gibi işlemez. Mağazaya gelindiğinde tuzağa düşerler. Ekibin içinde polis olduğunun farkına varırlar. 'Kim, kime silahını çekeceğini',, 'kimden şüpeleneceğini, bilemez durumdadır. Silahlar çekilir. Etraf bi anda kan gölüne döner. Soyguncuların bir kısmı bir depoya sığınır. Depo içerisindede bir hesaplaşma vardır.