Gerçek hikayeyle gelirim diyorsun ha :dSenin hayata bakışından dolayı bu böyle geliyor, çok fazla yazılı hikaye bu algıda ilerlediği için aksi saçma geliyor. Güney Amerika'da Yeni Bavyera diye bir yer var, buraya 2. Dünya Savaşı'ndan kaçan Naziler geliyor. Yüklü miktarda altınla dönümlerce arazi alıp nazi köyü kuruyorlar. Aralarında bilim adamları da var, yerel halk üzerinde deneyler yapmaya devam ediyorlar. Çocuk yaşta denek olarak alınan ve senelerce işkence gören iki kişi var, bunlar birbirlerine aşık olup bu ortamdan kaçıyorlar. Seneler sonra eski donanmacı, yeni nesil gazeteci bi' eleman bu ikiliyi buluyor, bu yaşanan pislikleri aydınlatmak için bu karı kocayı sorguluyor, bu düzene darbe vurmak için yardım istiyor, iki eş ne diyor biliyor musun? "Biz birbirimizi bularak hayatımızın anlamını tamamladık, onların çocuklarına ve torunlarına zarar vererek kendimizi karartmaktan öteye gidemeyiz, bundan sonra aradığımız tek şey sevgi". Hayat çok saçma bir hikaye yazmış desene, hiç oturmuyor, eğreti duruyor.
Aradıkları tek şey sevgi yine olsun ama yaşanan pislikleri de aydınlatsınlar olmuyor mu yani.Bana bariz travma gibi gözüktü dünyadan el etek çekmişler kendi hallerinde takılıyorlar yada tehdit edilmişler.Neyse...
Bak gerçekte bile böyle kimse Rosi gibi sevgi pıtırcığı olup etrafa çiçek dağıtmaya uğraşmıyor.Rosinante diye bir karakter yaratacaksa eğer yaşadıklarından dolayı toplumdan uzaklaşmış yalnız kovboy tarzında bir karakter olabilirdi.Vash gibi ancak çok daha karamsar hali.
Oden bile hikayeyi bir noktaya getirmek için tasarlandığı düşünülüyorsa Rosinante için böyle düşünmem gayet doğal.Law'un dressrosa arcın oluşmasını sağlayan tüm motivasyonu bu çünkü.