Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Spoiler] Genel Tartışma

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Bilim, cinsiyetler arası farklılıkların minimum düzeyde olduğunu kanıtlanmış olsa da, buna karşı direnç günlük hayatta “o zaman şu ağırlığı bir kaldır da görelim”, “inşaatta çalışın da görelim” şeklinde karşılık buluyor.

Öğrenilen bir şey olarak güçlü olmak
Erkeklerin çok küçük yaştan beri hep “güçlü olmak” üzerine büyütüldükleri, oynadıkları oyunlardan, yaptıkları tüm aktivitelere kadar “güçlü” olmalarına nasıl bir katkı sunulduğu herhangi bir ailenin oğlan çocuğuna bakıldığında bile gözüküyor. Bu sebeple güçlü olmanın da öğrenilen ve zamanla geliştirilebilen bir şey olduğunu karşılaştığımız tepkilerde anlatmaya çalışırken 22 Şubat’ta Milliyet gazetesinde çıkan röportajında Türkiye’deki kadın hareketinin önde gelen isimlerinden Ayşe Düzkan tam da bu konu üzerine çok güzel bir noktaya vurgu yapıyor.

Düzkan, röportajında Özgecan Aslan cinayetine bağlı olarak tecavüzü açıklarken: “...Erkeklerde bunun olmasının nedeni, buna imkan veren bir egemenlik ilişkisidir. Fiziksel güçle falan da bir alakası yok. Fiziksel güç de oluşturulan bir şey. Yıllar önce okuduğum bir kitapta savunma sanatları dersine giriyorlar. Hoca diyor ki ‘Gelin, göğsüme vurun’. Erkekler vurabiliyor, kadınların hiçbiri vuramıyor. Kadınlar vurmayı öğrenerek büyümüyorlar. Büyürken güçlü olayım, dünyaları devireyim gibi beklentilerimiz yok” diyerek bu meseleyi oldukça güzel bir şekilde de özetliyor.

Erkeklerin fiziksel olarak çok güçlü, kadınların ise bir o kadar güçsüz kabul edilmesinde gerek medyanın gerekse çocuk yaştan itibaren izlediğimiz çizgi filmlerin bile rolü var. Örneğin Disney’deki kadın karakterlerin resmedilmesinde “ince bilek”, erkeklerde ise “kapkalın bilek” gibi abartılmış imajların kullanılmasının da “güçlü erkek, güçsüz kadın” imajına katkısı olabileceği son zamanlarda bu meseleler üzerine çalışan bilim insanları tarafından da ileri sürülüyor. Bu sebeple eskiden ortaya atılan “cinsiyet farklıkları” hipotezinden ziyade “cinsiyet benzerlikleri” hipotezi, bilimde kendine yer bulmaya başlıyor

“Erkekler kadınlardan daha güçlüdür” gibi ifadeler genel olarak hem erkeklerin lehine ve kadınların aleyhine işliyor hem kadınların “zayıf” olduklarına ikna edilmelerine hizmet ediyor hem de günlük hayatın birçok alanında kadınlar “zayıf” veya “güçsüz” görüldükleri için ciddi bir önyargı ve bunun sonucunda da ayrımcılığa sebep oluyor. Aynı zamanda erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğu tezi kadınların “korunması” gereken varlıklar olduğu düşüncesi ile birbirini besliyor ve kadınların kendi güçlerini de küçümsemelerine sebep oluyor (5). Üstelik güçlü erkek normuna uymayan erkekler ve güçsüz kadın normuna uymayan kadınlar toplumda kabul görmüyor. Sıska, cılız ya da yeterince “maskülen” vücuda sahip olmayan erkeklerin ve “feminen” vücut yerine daha kaslı bir vücuda sahip olan kadınların da kendi vücutlarından utanmalarına sebep oluyor. Bu durum ancak cinsiyetin çizdiği sınırlar içinde var olmaya çalışan mutsuz bireyler yaratıyor.

Kalınlaştırdığım yerler, cinsiyetçi söylemler. Bu söylemler serinin içerisine sızmış durumda, bu da OP'i cinsiyetçi bir seri yapıyor. Bundan dolayı OP'de bulunan herhangi bir karakterin cinsiyetçi olmama gibi bir durumu çok olası değildir.

Zoro'nun hareketleri "Kadına el kalkamaz" sözüne uyan bir karakter. Bunu nereden biliyoruz desen. @twei nin attığı sahnelerde de görüldüğü gibi durum "kadına el kalkmaz ama saldırırza kendimi 'zarar vermeyecek şekilde' savunurum" durumu göze çarpıyor ve kadınları etkisiz hale getirirken, erkeklere yaptığı gibi "ağır yara" vererek olmuyor. Büyük bir fiziki hasar vermeden etkisiz hale getirme durumunu kimse inkar etmez sanırım burada. Eğer kadınları "zarar verilmemesi gereken insan" olarak görmüyorsa bu durumun sebebinin ne olduğunu marak ediyorum.

Edit: Kadınlar fiziksel olarak güçsüz görüldüğü için düşük seviye de konumlandırılırlar zaten. Erkeklerin daha yukarıda konumlandırılmasının sebebide aynı şekilde güçtür. Bunu eklemeyi unutmuşum.
Cinsiyetçi söylem diyerek ağır bir yaftalama yapmışsın. Kadın-erkek eşitliğini her zaman savunan ve inanan bir kadın olarak söylemini çok yadırgadım. Benim üzerini çizerek bahsettiğim nokta, erkeklerin fiziksel yapı olarak kadınlardan daha güçlü, avantajlı oluşlarıydı. Bu defalarca araştırılmış ve inkar edilemeyecek bir gerçektir. İkna olamadıysan veya bu gerçeği reddediyorsan buyur sana ispatı, belli ki benim söylemlerim ters etki yaratıyor üzerinde.

Kadınlar, erkeklere oranla yapı olarak daha ufak ve vücut ağırlığı
olarak da hafiftirler. Buna bağlı olarak da yerçekimi merkezi daha
aşağıdadır bu da özellikle iskelet sisteminde bazı önemli farklılıkları
meydana getirmektedir. Puberteye kadar boy, vücut ağırlığı ve kuvvet
cinsiyet farkı gözetmeksizin paralel gelişme göstermektedir. Ancak
Puberteden sonra kadında boy daha kısa kalır. Yapılan araştırmalarda
kadın sporcular erkek sporculara göre 5-10 cm daha kısa olduğu tespit
edilmiştir. Vücut ağırlığı üzerine yapılan araştırmalarda kadınların 10-
15 kg daha hafif olduğu bulunmuştur.(Medved,1966)

Kadınlarda vücut ağırlığı ve kassal kuvvet daha düşüktür. Yapılan birçok
araştırmada kadınlar ve erkekler arasında %10’luk bir fark
bulunmuştur.

Kadın ve erkek arasında en önemli morfolojik farklardan biri, yağ
dokusu miktarı ve dağılımı ile ilgilidir. Kadınlarda erkeklere oranla
yağ dokusu iki kat daha fazladır. Örneğin; erkekte%10-15, aynı
yaşlardaki kadında %25 kadardır. Kadınların sporda erkeklere oranla
başarısız olmasının nedenlerinden birisi de vücut yağ oranlarıdır. Yağ
aktif olmayan ve dezavantaj doğuran bir kitledir

Kadınlarda kas kitlesi aynı ölçülerdeki erkeğe nazaran %15-20 daha
az orandadır. Kas tonusu ve kas kuvveti daha zayıftır. Kaslar daha
kolay yorulur ve verimi düşüktür.(Koç,1997)

https://birimler.dpu.edu.tr/app/views/panel/ckfinder/userfiles/17/files/DERG_/9/239-250.pdf

Erkeler ve kızların arasındaki fiziksel farklılıklar üzerinde de çok sayıda araştırma yapılmıştır.
Erkeklerin güç ve fiziksel aktiviteye dayalı üstünlüğü pek çok araştırmayla ortaya
koyulmuştur. Bu konuda yapılmış iki çalışmaya işaret etmek yeterli olacaktır.
Araştırmalar kilo ve boy gibi en belirgin iki özelliğin doğumda cinsiyete göre farklılaşıp
farklılaşmadığına da bakmıştır. Bulgular, erkeklerin doğumda kızlara oranla hem kilo hem de
boy açısından istatistiksel açıdan anlamlı derecede fazla olduğunu ortaya koymuĢtur (Kavak,
1994)
TaĢkınöz (2011) 9-10 ve 11 yaşlarındaki 244 kız ve erkek öğrencinin fiziksel aktivite
düzeyleri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda erkek çocukların Maks VO2, el kavrama
kuvveti ve anaerobik güç performanslarının kız öğrencilerden daha yüksek, esneklik ve vücut
yağ oranının da kızlarda daha yüksek olduğu bulunmuştur.

http://turkiyeaileplatformu.com/wp-content/uploads/2014/07/arastirma_kadin_erkek_farkliliklari.pdf

Bunun gibi sürüsüyle araştırma ve veri bulabilirsin. Bilimsel açıdan kadınların erkeklere oranla boy, kilo, yağ, kas gibi güç açısından belirleyici faktörlerde daha zayıf oluşları su götürmez bir gerçek. İster kabul et ister etme. Bu durumun ifade edilmesi de cinsiyetçi bir bakış açısı olamaz. Zira kadın - erkek eşit olabilir lakin kesinkes aynı değildir.

OP'de bu gerçekliğe bağlı kalan bir seri. Eğer OP bu farklılığı aktarmada ne kadar başarılı veya yanlı diyorsan bu tartışma konusu olabilir. Fakat bu yansımanın kaynağı bahsettiğim bilimsel gerçekten dolayı.

Zoro'nun kadınlara ciddi bir zarar vermek istememesi kadınları küçümsemesinden veya düşük seviyede görmesinden kaynaklı bir durum değil. Bu şekilde iddia etmek kadınlara zarar vermek istemeyen bütün kitlenin sebebinin bu olduğunu gösterir. Bugün sen veya bir başkası da bir olayda aynı tepki gösteren kadın ve erkeğe karşı farklı muamele gösterebilir, bu şekilde davranan her insanın sebebinde cinsiyetçilik olduğu mu iddia edilecek? Zoro'nun kadınların erkeklerden daha dezavantajlı olduğunun bilincinde oluşu, zarar verme konusunda onu etkiliyor olabilir. Bir erkeğe vereceği hasarın, bir kadında daha fazla olacağına inandığından kaynaklı kendini frenliyor olabilir.

Benim bildiğim kadarıyla Zoro, Monet'e karşı savunma değil saldırı yapıyor. Kadına saldırmayı tercih ettiği bir durum, maruz kaldığı bir durum değil. Bir gün Zoro'nun karşısına ciddi zarar vermeden etkisiz hale getiremeyeceği bir karakter çıkarsa o zaman "Kadınlara el kalkmaz" bakış açısının geçerliliğini görmüş oluruz. Ben zannetmiyorum ki Zoro sırf bu bakış açısı yüzünden zarar görmeyi veya güçlü bir rakibi kaçırmayı göze alabilsin.

Düşük seviyede görülen bir bakış açısı dediğin gibi kadınların fiziksel olarak güçsüz görülmesinden kaynaklı fakat kadınların hiçbir zaman erkeklerden üstün olamayacağını, seviye olarak hep yetersiz kalacağını, yani işi cinsiyetçilik boyutuna vardıran bir zihniyet. Senin bahsettiğin cinsiyetçilik bu bakış açısıyla kazanılıyor. Düşük seviyede görmekten ben bunu anlıyorum en azından. Zoro'da bu durum söz konusu olamaz diyorum çünkü geçmişinde Kuina faktörü var. Kuina bu zihniyet yüzünden hedefi doğrultusunda ailesinden ve toplumdan engellemelere maruz kalmış bir karakter. Zoro bunun Kuina'da ne denli bir etki yarattığını görüyor. Hatta öyle ki bu durumu bir rakip olarak kendi için bile küçük düşürücü bir faktör olarak görüyor. Bu durumun geçmişinin geleceğini şekillendirmesinde en önemli olay olmasından kaynaklı da karakterinin bu yönde evrilmesi ve bu doğrultuda bakış açısına sahip olması yadsınamayacak bir gerçek.
 
Fiziksel güce dayalı bir seride erkeklerin ön planda olması neden birilerini kızdırıyor. Kadın - Erkek eşitliğine gelinince işin realitesi unutuluyor.
 
Bu arada Hina vardı. Onu unutmayalım. Ayrıca kim bir kadınla dövüşmek ister ki? Hancock bile düşman olmadı. Mom desen geçiştirildi. Shounen tasarımına ters bir durum. Prenses görevini karşılıyorlar.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 4)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık