Lise aşkıydı bizimkisi. Bir teneffüste sınıf kapısında arkadaşlarla laklak ederken görmüştüm ilk kez. Üzerinde iğrenç okul üniforması, dalga dalga saçları ve o ağzından eksilmeyen kocaman gülümsemesiyle. İlk gördüğüm anı hiç unutmam tıpkı son konuşmamızı unutmadığım gibi. Sonra sonra arkadaş olduk. Bütün gün okulda beraberdik yetmezmiş gibi okul çıkışlarında da. Bir keresinde durakta minibüs beklerken "Ben seninle evleneceğim haberin olsun." demiştim, "Ne diyo bu deli." diye geçirmiş içinden. Gel zaman git zaman sevgili olmuştuk bile çoktan. 10 sene. 10 sene boyunca birlikteydik, daha doğrusu birlikte büyümüştük. Tabii her güzel şeyin olduğu gibi bunun sonu da geldi. Lise aşkımdı benim, ilk ve son aşkım. "Ben aşkı hayattan çok ölüme benzetirim... ve insan bir kere ölür." Geçtiğimiz senenin şubat ayıydı, artık ilişkimiz iyiden iyiye sarpa sarmıştı ve kötü davranıyordu bana, çok kötü. Sanki hayat yeterince kötü davranmıyormuş gibi. Ayrılmak istediğimi söyledim. Oturup uzun uzun konuştuk. Bana her şeyi söyledi. Bunun geri dönüşü olmaz, burada biterse biter vs. her şeyi söyledi ama gitme demedi. Gittim ya da ben gittiğimi sanıyordum. Ayrıldıktan 3 gün sonra patronuyla "yemeğe" çıkmış. Adam fırsat bekliyormuş e tabii her yerden fotoğraflarımız falan silinince açılmış buna
3 gün. 10 senenin yası 3 günmüş. İşin komik kısmı adamla aralarında 10-11 yaş fark var, adam evlenmiş boşanmış bir de 9 yaşında kızı var. Ayrıldıktan 6 ay sonra buluşmuş, konuşmuştuk. Kendisi anlattı bana her şeyi. Buluştuğumuz günün gecesini unutamıyorum. Ölüyorum sanmıştım, gerçekten ölmek istemiştim. 1 seneden fazla oldu ayrılalı ama insan üzülüyor.