Forumda depremden sonuçlarından yakınen kötü etkilenen herkese sabır ve baş sağlığı dilerim. Lalo, King of the Hell, Kvothe, Arthur Morgan, Aang, RedTeroR ve Jazz Lambası gözlemleyebildiğim arkadaşlar, eminim çok daha fazlası vardır.
Altı gündür kuracak cümle bulmakta zorlanıyorum, buraya veya herhangi bir platformda bir şeyler yazmak bir kenara, yapıp yapabileceğim aktif eylemlerin dahi yaraları sarmayacağını, gideni geri getirmeyeceğini bilmek müthiş bir çaresizlik hissi. Öte yandan hayatı durdurmanın bir sonunun olmadığının da susulması gereken zamanlardan geçmediğimizin de farkındayım. Esasında bugüne dek susmamış olmamızın sebebi, yanlışları dile getirme çabamız tam da bundan korktuğumuz içindi. Devlet nedir, vatan nedir, bağımsızlık nedir sorularını sormaya devam etmek, bu kelimelere karşılık gelen kavramların erozyona uğramasını önlemek bu yüzden çok mühimdi. Devletin saray sosyetesinin talan düzeninin sürmesine hizmet eden bir mekanizma haline gelmesinin önüne bugüne kadar geçemedik.
Evet, toplumumuzun kalan fertleri olarak bu akılalmaz felaketten çıkarmamız gereken dersler olacak, istisnasız hepimizin duyarsızlığı önemli bir pay sahibi. Bundan çok daha ufak bir ölçekte bir örnek ama böyle zamanlarda Soma faciası aklıma geliyor, o facia geliyorum derken neredeyse hiçbirimiz Özgür Özel'in defalarca meclise getirdiği çalışma önergelerine kulak asmadık, bunun için bir kamuoyu oluşturmadık. Sonrasında da böyle bir aksak düzen varken idari yetkiyi bizi temsil edenlere devretmenin yeterli gelemeyeceğine, belirli vatandaşlık bilinçlerimizin gelişmesi gerektiğine, bu bu konularda bir nebze okuryazarlık elde etmemiz gerektiğine kanaat getiremedik. Ve o maden facialarının devamı da geldi. Bu yüzden toplum olarak bizim dersler çıkarmamız gerekiyor, evet. Bunu bir kenara koyduğumuzdaysa devlet yönetiminin böyle bir hata payı kaldırmayacağını, bu kademede "ders çıkarma, pişman olma, akıllanma, tövbe etme" gibi yaklaşımların neden bir geçerliliğinin olamayacağını artık her zamankinden daha net görüyoruz, nelere mal olduğu ortada. Bu yüzden öfkeliyiz.