İnsan eliyle yapılmış olunca yapay oluyor zaten. Sanmıyorum ki doğada böyle şeyler kendiliğinden meydana gelsin. Im de yapmış olabilir pekâlâ. Şu Kutsal Ejderlerin uzay teması da işkillendirici. Bu gidişle her şey sonsuz bir simülasyondan oluşan tek bir parçaydı falan geliyormuş, orayı yıkarlar.@amaneden ikisi de yapay mı? Şeytan meyvelerini Im reyiz yapmış olmasın.
Yapay olsa yiyen kişi öldükten sonra tekrar başka bir meyvede ortaya çıkmaz bence yav. Bizim doğamızda olmasa da OP evreninde elbet olabilir. Tabii uzaylılar yaptı diye bağlamazlarsa.İnsan eliyle yapılmış olunca yapay oluyor zaten. Sanmıyorum ki doğada böyle şeyler kendiliğinden meydana gelsin. Im de yapmış olabilir pekâlâ. Şu Kutsal Ejderlerin uzay teması da işkillendirici. Bu gidişle her şey sonsuz bir simülasyondan oluşan tek bir parçaydı falan geliyormuş, orayı yıkarlar.
Nano teknolojiyle halledilmeyecek şey değil.Yapay olsa yiyen kişi öldükten sonra tekrar başka bir meyvede ortaya çıkmaz bence yav. Bizim doğamızda olmasa da OP evreninde elbet olabilir. Tabii uzaylılar yaptı diye bağlamazlarsa.
Eline sağlık, elinden geleni yapmışsın yine ya yüklenme kendine bu kadar.Bir önceki bölümde sevgili eşinin Lola'yı görmek istemesine bir nebze bozuk atıyormuş gibi duran Bege ikna olmuş gibi duruyor. Dilikanlı Vito'dan çıkan kalpler, Pez'in tebessüm ettiren duruşu, 25 numaralı geminin okyanusta umarsızca gidişi ve bir tanecik eşinin öpücüğüyle gaza gelen Bege'nin el işaretiyle bir kapak hikâyesi daha devam ediyor sevgili forum. Hmm. Aklıma bir şey geldi. Bir tahmin olsun. Bege'nin macerası tam 25 bölüm sürebilir.
Yeni bir gün doğmuş Wano'nun karlı yollarına. Ringo'nun ahır olmayan bir bölgesinde, eşkiyaların köprüsünde Zoro'nun Gyukimaru'ya üstünlük kurduğunu görüyoruz. Zoro rakibinin dost mu düşman mı olduğuna karar vermiş değil ve Gyukimaru'nun silah fetişine anlam vermeye çalışıyor. Kolaylıkla alt etmiş efendiyi. Burası ilginç. İlginç olma sebebi akla biraz sonra söyleyeceğim bir şeyi getiriyor olması. Karın sesi emdiği Ringo bölgesinde, Wano'ya özgü ağaçların çıkardığı vakarlı hışırtının arasında Zoro'ya karşı pek kıymet verdiği Shusui sebebiyle karşı koymaya çalışan Gyukimaru, Wano'nun başına gelen her şeyi, bu kılıcın çalınmasına bağlıyor. Japon kültürüne ait olan bir karakter olarak bu tür bir inanca sahip olması oldukça normal. Kılıcın çalınması güya Ryuma'yı mezarında ters döndürmüş de öfkesi Wano'yu yerle yeksan etmiş de falanmış da filanmış.
Kamuran'ın endişeli bakışları, Zoro'nun Tanrı sözüne verdiği tepki ve beraberinde dalaşmaya müdahale eden Kawamatsu ile birlikte işin rengi değişmeye başlıyor. Kawamatsu'nun savurduğu kılıç Zoro'nun kendini ardından gelen saldırıya karşı başarılı bir şekilde savunmasının ardından geri geliyor. Kappa reyiz bu durumdan etkilenmiş gözüküyor. Yalnız Kappa reyizin derdi başka. Böylesine kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde birbirlerini öldürme niyeti olmayan bir samurayla bir rahibin neden dövüştüğünü haklı sebeplerle merak ediyor. Kappa reyiz gerçekten de insan psikolojisinden iyi anlıyor. Henüz gördüğü bu iki kişinin niyetini okumuş. Yalnız Türkiye'de olsa niyet okuma sebebiyle linç yiyebilirdi. Oraya gelene kadar dış görünüşü sebebiyle beden aşağılamaya uğrardı gerçi.
Kamuran Kawamatsu'yu doğrudan tanıyor. Kamuran'ın tepkisi karşısında afallayan Kawamatsu ise sözlerini bitirmeden karşısındaki kişiyi tanımışa benziyor. Zoro Kawamatsu'yu bir balık adam olarak tanımlamaya çalışırken asıl tepki Gyukimaru'dan geliyor. İşte Gyukimaru'dan gelen bu tepki kendisinin Denjiro olduğuna işaret olabilir. İlginç diye bahsettiğim mevzu da buydu.
Bu sırada Onigashima'da yer gök inliyor. Dalgalar bir meydan muharebesindeki ordular gibi çarpışırken girdaplar daha oluşamadan dağılıyor. Saatlerdir dövüşen BM ve Kaido'nun üzerinde kayda değer bir dövüş izi yok. Belli belirsiz çiziklerse hiçbir şey ifade etmiyor. Kaido'nun adamlarıysa bir alt katta tedirgin tedirgin takılıyorlar. Bundan sonrası Queen'i çizgi filmlerde ya da İngiliz mizahında görebileceğimiz türden biraz "cringe" biraz komik tavırlarına ayrılmış. İşin güzel tarafı Queen'in Onigashima'dan ayrılmak için bahane aradığını bilen adamlarının tepkileri. Yine de Queen orijinal bir karakter sayılabilir. Tabii birçok kişi bölümden pek çok şey beklediği için bu noktalarda gülmekten ziyade sinirlenmiş olabilir, yapacak bir şey yok.
Queen'in adamları arka tarafta anlamsız bir tezahürata girişmişken Queen nihayet Udon ile irtibat kuruyor. Wano'ya özel mini boy Den Den Mushilerden nasibini alan yalnızca Babanuki olmadığı için toplama bir eserle birazdan karşınızda olacağım. Babanuki'nin verdiği rapora göre her şey güllük gülistanlık ve hiçbir sorun yok. Tabii bunun sebebi O-tama'nın Babanuki'yi meyve gücü sayesinde evcilleştirmiş olması.
Pek kıymetli dostumun hâliyse biraz sefilden hâllice.
Raizo'nun şaşkınlığı bizler için normal. Raizo'nun da dediği ve hepimizin bildiği üzere o-Tama'nın hayvanlar ya da hayvan benzeri meyve gücüne sahip kişilerin üzerinde bir etkisi var. Soru şu: Peki ya gerçek meyve kullanıcılarında? Gerçi şeytan meyveleri için gerçek diyebilir miyiz? Neyse.
Wano'nun Patron Tanishi adlı Den Den Mushi'sini hatırlarsınız değil mi efendiler?
Kendilerini 946. bölümde görmüştük:
Bundandır ki Raizo'nun Caribou'yu övmesi. Bundandır ki buradaki muvaffakiyetin en büyük payının Caribou'da olması. Oda efendinin Caribou'yu taa kapak hikâyelerinden döndürüp dolaştırıp Wano'ya getirmesinin sebebi tam olarak buymuş. Caribou da boş durmuyor pek tabii. Hemen bana bir iyilik borcunuz var falan diyor. Hadi kardeşim hadi. Sen dua et de Luffy kurtardı seni. Ne demişler? İyilik et, iyilik bul.
Devam edelim. Chopper zehrin üstesinden kolaylıkla gelmiş. Yalnızca Luffy değil hapishanedeki herkes kurtulmuş. Gözler kalabalığın arasında Pandaman arıyor ama nafile. Geçmiş bölümlerde bahsi geçen dört yakuza patronu sahne alıyor. Bunlardan bir tanesi 947. bölümde gördüğümüz ve çoğumuzun doğru bir şekilde tahmin ettiği kişi:
Çılgın dörtlümüz böyle. Udon'daki kardeşimizin bıyıklarından anlayacağımız üzere kendileri çakma meyve yemiş. Hakumai patronu kırık şapka ise bu adı muhtemelen saçından dolayı almış. Ringo'nun ay çiçeğinin ise gözlerinden öpüyorum. Kibi'nin ağzı geniş, yılan gözlü patronuna ise söyleyecek pek fazla şeyim yok. Değişik tipler, pek akılda kalıcı değiller. Çakma duruyorlar biraz. Oomasa hele Absalom'u getiriyor akla.
Ay çiçeğimin üstünde de çiçekler var, pek hoş. Tsuna-goro'nun saçı sanki bir harf gibi ama emin olamadım. Oomasa'nın derin, Yatappe'nin yüzeysel yarasına kim sebep olmuş Goda bilir. Tsunagoro'ya saçlı dedik ama belki de lakabı gibi şapkalıdır sadece, kim bilir.
Aha ay çiçeği.
Luffy'nin sıcakkanlı tavrı, patronların güya canavarımsı cevabı falan filan, komediler bir şeyler. Raizo Kin'emon'a rapor vermeye geçiyor. Biz onu takip edelim, gülen gülsün.
Kuri'nin terk edilmiş limanı olan Itachi limanına bir göz atalım. İtachi diye bir sansar yokai'si varmış. Bilhassa dağ alanlarında yaşayan bu etçil küçük vahşi hayvanlarla besleniyormuş. Kuş ve örümcek gibi pek çok hayvan belirli bir yaşa geldiklerinde yokai oluyormuş. Japon sansarları telaşlı hayvanlar olup sergiledikleri büyülerle hastalığa davetiye çıkartıyorlarmış. Yokaiye dönüşen pek çok hayvan gibi pek çok büyü yeteneğinin yanı sıra şekil değiştirme gücüne de sahiplermiş.
Franky'nin 929. bölümde birkaç saatte devri başkent yapmasına sebep olan Onigashima taslakları meğerse Ashura Douji'deymiş. Anlayacağınız bu da tamam. Üçlünün arasındaki goy goy devam ederken arka tarafta güzide bir hayvan hiç çabalamıyor olmasına karşın ilgi çekiyor.
Raizo yalnızca Luffy'yi kurtarmakla kalmadığını aynı zamanda 3.500 adam bulduğunu, Kawamatsu'yu kurtardığını ve madenlerin de operasyon üssü olarak kullanılacağını söylüyor. Raizo Wano'da pek çok silah fabrikasının olduğunu fakat asıl problemin burada üretilen tüm silahların ihraç edilmesi olduğunu söylüyor. Arkadaysa Luffy goygoya devam ediyor. Samurayla kılıç ve mızrak kullanmak istese de Orochi Wano'da bu tür silahları yasakladığı için davalarına yardım etme niyeti olan adamlar mızmızlanabilirmiş. Boş yapmasalar keşke. :/
Kin'emon canım kardeşimi alıyor ve Amigasa'nın yolunu tutuyor zira biliyor ki orada bu işin üstesinden gelebilecek bir adam var. Tabii yalnızca o değil, aynı zamanda Gyukimaru da bu hususta yardımcı olacaktır. Eh, her şey yine yolunda gidiyor.
Bir sonraki sayfaya geçmeden emanetleri bırakalım:
Tenguyama Hitetsu-dono selam söyle Kin'emon başkan. Yoksa seni mi bekliyordu yiğidim, uzun burunlum? Kawamatsu bahsettiğim üzere Kamuran'ı tanıyor. Zoro da Kamuran'ın Kawamatsu hakkında söylediklerini anımsıyor. Kamuran Kawamatsu'nun kendi başının çaresine rahatlıkla bakabilecekken bulduğu her yemeği ona vermesi ve zamanla öleyazmasını falan anlatıp onu korumak adına ölmesine katlayamayacağını falan söylüyor. İşte onun yitip gittiğini görmeye dayanamadığı için de gitmiş. Kawamatsu da pek bir hoş karşılıyor bu durumu zaten. 939. bölümde 13 yıl önce ayrıldıklarını söylemişti Kamuran zaten. Sebebi de buymuş işte.
Kawamatsu da yıllar içinde epeyce kilo almış. Neys efendim Kaido'nun adamları geliyor ve Gyukimaru'yu vuruyor. Gyukimaru iki seksen uzanırken Kaido'nun adamları da onu vurma sebeplerinin vaktinde onlardan pek çok silah çalmış olması olduğunu söylüyorlar, intikama gelmişler. Zoro ve Kawamatsu'yu da onun arkadaşı olarak görüp saldırıya geçseler de Kawamatsu ve Zoro bir bakış atıp kalbimizi çalıyor ve herkese tek atıyorlar. Bu sırada fırsat bu fırsat diyen Gyukimaru da topuğu koyuyor. E doğal olarak Zoro celalleniyor ve yine neden kaçtığını soruyor. Diğer yandan Gyukimaru'nun gözü yaşlı. Kawamatsu'yu gördüğü için de pek bir mutlu.
Gerek "Lord" tabiri gerek gözyaşları gerekse Zoro'ya kolayca yenilmiş olması Denjiro olmasından ziyade Kawamatsu'nun uşağı gibi bir şey olabileceğini düşündürüyor. Diğer yandan Gyukimaru Kawamatsu'dan ziyade Denjiro'nun da uşağı vesaire çıkabilir tabii. Hatta beraber olsalar tadından yenmez zira nereden çıkacak bu adam artık? Çıkacaksa çıksın. :/
Bölüme genel olarak tepkim şu:
Ortalama bir bölüm. Pek de analiz yapasım yoktu, hatta bırakmayı da düşündüm ama ite kaka yazdım bir şeyler.
Cidden o hayvan diğerlerinden on kat daha iyi duruyor.Eline sağlık, güzel analiz yine.
Şu Kin'emon'un bindiği kuşumsu hayvanın tasarımı Yakuza patronlarından daha ilgi çekici ya. Yanın yan karakteri gibi çizmiş gerçekten, özensiz duruyor. Zoro ile Kawamatsu ikilisi hoşuma gitti, bu Kawa'nın türü belli mi bu arada ya? Kappa diyorlar ama Zoro balıkadama benzetti, bilemedim.
Enma, eskiden Yenma adıyla biliniyormuş. Enma kim? Asya ve Budist mitolojisinde Cehennemin Kralı olarak da bilinen, dharmapala, yani öfkeli tanrı. Ölüleri yargılayıp Cehenneme, Araf'a falan gönderen, sistemin kölesi biriymiş işte. Zoro'nun böyle bir tanrının tapınağında ne işi var? Yoksa ölecek mi?
3 kişiden biri benim.diger.ikisi kimSelamlar. Kafam pek yerinde değil. Uyuyamadım, ben uyuduktan bir süre sonra bölüm çıkmış. Umarım analiz bir şeye benzer de tatmin olursunuz.
Bölüm adı da bir değişik, bir güzelmiş. Bölümü de Tarantino'ya mı çektirsek? Once Upon a Time... in Hollywood filmi 30 Ağustos'ta çıkıyormuş Japonya'da. Tuhaf bir şekilde Google da şöyle sonuç verdi bana:
Neyse, ben de bekliyordum filmi.
Bu arada bölümün gerçek anlamı şöyleymiş. A Fox of Seven Disguises, "Seven-Time Fox" diye popüler bir Kyoto rakugosu varmış. Hikâyede kiroku ve Seihachi adında iki kişinin, Ise tapınağına giderken yanlışlıkla bir tilki ruhunu irrite etmeleri anlatılıyormuş. Tilki de öfkelenip yedi defa şekil değiştirip bunlarla kafa bulup, onlara işkence ediyormuş. Mangastrem "a fox of a single disguise" diye çevirmiş. Tek dönüşümlü tilki gibi bir anlamı var.
Bege'ler bir korsan ekibini rencide edip çökertmişler. Bege elinde bir harita tutuyor. Bu harita Thriller Bark'ın nerede olduğunu gösteriyor %99 ihtimalle. Grand Line yazıyor olması hoş. Bege'ler direkt adamların gemisine çökmüşler ve gemi de büyük duruyor. Bu durumda 25 numaralı tartımız geride kalıyor olabilir, üzücü.
Şu da niyeyse Aokiji'nin giyim tarzını anımsattı.
Kamuran'a artık Kamuran demeyi bırakıyorum. Bölüm Hiyori ile Kawamatsu'nun 13 yıl önceki ayrılıklarından başlıyor. Kappamız epey üzgün zira Hiyori daha önce yapılan açıklamalarda da gördüğümz üzere Kawamatsu onun için ölmesin diye onu bırakıp gitmiş. Ben Hiyori'nin yalancısıyım, bana bakmayın. Ardından Kawamatsu güya kılık değiştirmiş, Raizo'nun Udon'da kafasına geçirdiği mendil türevi şeyi geçirdikten sonra dere tepe düz gitmiş ve her yerde prensesi arayıp durmuş. Kâh karışık hamamlarda dolanmış kâh başkentte takılmış kâh çorak topraklarda. Oda her zamanki gibi yağmuru çok güzel çizmiş lakin şu kısmı daha da bir beğendim. Şehirden fabrikalara bir geçiş var. İki boyutlu bir oyunu da andırıyor, Zenginlikten çoraklığa geçiş. Tek karede Wano'nun geçmişi, bugünü, yarını.
Tanıdık tiplere girmiyorum hiç. Onu bir ben bir de Arthur umursuyor zaten.
Yalnız reyizin sopasına selam olsun.
Aha bu da Tokijiro'nun babası.
Sahne günümüze geçiyor. Zoro efendi Ringo'da Gyukimaru'nun peşinde. Yaralı olmasına rağmen pes etmek nedir bilmeyen şerefsizin teki diyor Zoro. Zoro kan izlerini takip etsem kâfi derken bir şey fark ediyor. Bu salak kaybolmuyor muydu? Ben mi uydurdum onu alışkanlıktan? Neyse görürüz. Gyukimaru, sandalları ve sırtındaki tek kılıcı ardımızda bırakıp devam edelim.
Oihagi köprüsünde Kawamatsu ile Hiyori özlem gidermek yerine durumdan bahsediyorlar. Yerde yatan lavuklardan birinde yazı, diğerinde sayı var. Manasız işlere devam mı Oda? Kawamatsu reyiz yere çöküyor, buralarda yürümek zordur, atla sırtıma diyor. Hiyori de ben çocuk değilim ayakları. Kawamatsu reyiz bir neşeleniyor, basıyor Kappayı. Ardından özlem giderme kısmı, arayı kapatma vesaire geliyor.
Kawamatsu Ringo'ya geldiğini söylüyor ama sanki biraz üstü kapalı konuşuyor reyiz. Hiyaru'ya bir şey olması hâlinde de seppukuyu basar geçermiş, yani Türkiye'de buna kendini intihar etmek diyorlar, yanlış bir şekilde. Hakumai ve Ringo ünlü Shimotsuki ailesi tarafından yönetiliyormuş vaktinde. Ringo'Nun daimyosu ise Shimotsuki Ushimaru isimli biriymiş. Bu şahsın yanında da daima bir tilki olurmuş. Ama Ringo dahi Kaido'nun eliyle çorak bir yer hâline gelmiş.
Ringo'da ölülerin mezarları kılıçlarıyla işaretlenirmiş. Öyle soğukmuş ki burası, burada ölenlerin cesetleri yüzlerce yıl boyunca çürümezmiş. Pek çok ünlü kılıç yatarmış bu mezarlarda ve tam da bu sebeple mezar soyucuların ilgi odağı bir yermiş burası.
Tilkiler Japonyada kon kon diye bağırıyormuş bu arada. Bir de siz Youtube'dan bakın.
Tilki başkan Kaido'nun adamlarını dövmüş, nasıl oluyorsa başlarını da şişirmiş hatta. aslşkflsşaikflisşafk
Ushimaru'nun yanında takılan tilkinin adı Onimaru'ymuş. Komainu inu gibi köpek, kitsune ise tilki demek bu arada. Komakitsune diye geçiyormuş da tilki efendi. Açıklayayım dedim. Bırak da huzur içinde öleyim diyen Kawamatsu, tilkiyi birden tanıyıverse de tek kelam edemeyen tilki, yediği oklar ve aldığı yaraların ardından kan revan içinde bayılıyor.
Reyiz bunca zaman ki bu en az beş yıl demekmiş, Onimaru mezar soyuculara karşı tek başına dövüşmeye devam etmiş. Bu resmen Chouchou yav. Aha sana iş. Reyizi hatırladınız mı?
Neyse. Merak edenler 13. bölümü tekrar okusun da benim tek bir temennim var. Onimaru reyiz de böyle güler umarım:
Oda efendinin sağdan soldan çıkan anlatımına göre beş yıldan uzun bir süre diyorsa, demek ki Ringo'nun düşmesi epey sürmüş.
Japonyada beş kılıçtan oluşan ve Tenka-Goken diye adlandırılan bir şey var. Cennetin Altındaki (En İyi) Beş Kılıç diye geçiyormuş. bu kılıçlardan üç tanesi Ulusal Hazinede, bir tanesi imparatorda, Bir tanesi de Mahayana Budizminin bir alt kolu olan Nichiren Budizminde bir hatıra olarak duruyormuş. Bu beş kılıçtan Onimaru, şeytan demek. Odenta adlı kılıç, Müthiş Denta ya da Kılıçların en iyisi olarak geçiyor. Denta tarafından yapılmış da ondan odenta. Dojigiri adlı kılıç ise Shuten-doji'nin katledeneni olarak geçiyor. İlginç, değil mi? Mikazuki isimli kılıcın anlamı ise "Crescent moon" yani bizimkilerin bileklerine koyduğu işaret. Adını saymadığım tek kılıçsa Juzumaru, o da tespih demekmiş.
Burada ilginç şeyler var. Ben linki bıraktım, ileri okuma ve teoriler için sizi başka yerlere götürebilecek bir kaynak --> https://www.wikizeroo.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVGVua2EtR29rZW4
Ringo'dan doğan kişilere kılıç bağışlanırmış. Bizde kulağına fısıldıyorlar, onlarda kılıç koklatıyorlar, düşünün. "Kılıçla yaşa, kılıçla öl." muhabbeti yapılıyor. Talon severler burada mı?
Tilkiler kızartılmış tofu seviyormuş niyeyse. Kawamatsu da getirmiş hemen. Yalnız Onimaru reyiz bir benim mezarımı korumuyormuş, o nedir yav.
Kawamatsu delisi kılıçlara dadanıyor. Bunu gören Onimaru da durur mu? Basıyor dişlerini kollarına. Ver Allah'ım ver. Kawamatsu'nun amacı 13 yıl sonra yapılacak olan savaş için kılıç toplamak. Sonra da ahkam kesiyor zaten. Neymiş, savaş meydanında düşen kılıçlar, yoldaşlar tarafından alınır. Kılıcın mevcudiyetinde var olan ruh, samurayları güçlü kılar. Ve bu onların düşmanları yenmesini sağlayacak güçtür. Wano ve korsanların arasındaki savaş henüz bitmedi, kılıçların dinlenmesi için çok erken. Vadedilen gün gelene dek bu kılıçların hırsızlar tarafından çalınmasına müsaade edemem. Her birini toplayıp saklamalıyım. Benim gibi görevini yerine getirememiş, Hiyori'yi koruyamamış biri en azından bunu yapsın.
Kawamatsu kolumu koparsan da beni durduramazsın diyor. İnanmış adam davasına. Umutsuz durumda belli ki. Hiyori'nin gidişi çok koymuş adama.
Kappa reyiz amma tatlı uyuyor yav. Çocuk gibi. Neyse, Kappa reyiz uyurken Onimaru kılıçları çıkarmaya devam etmiş onun için.
Karnı acıkan Kawamatsu kılıçları satmaktan bahsedince tilki gaza geliyor hemen. Ama sonrasında getirdiği yemekle gözleri de yerinden fırlıyor.
Kawamatsu, Gyukimaru muhabbetini, gerçek mezar soyguncularını kovalarken çıkartıyor. Hiyori isim tesadüf mü diye düşünürken hikâye devam ediyor.
Bu olayların ardından Kappamatsu bir gün başkente gitmiş ama dönmesini engelleyen olaylar olmuş. Kawamatsu "Abura-age" hırsızını yakalamış ama bir hata yapmış.
Abura-age bir tür tofu. Tarif vermeyeceğim bu kez ama tofu, soya fasulyesinden yapılıyor, Japonlar çorbaya falan atıyor bunu, ya da kızartıp yiyor, vesaire vesaire. Kendisi tatsız bir şey ama pek çok şeyle kullanılıyor.
Kawamatsu Onimaru'yu görmeyi ümit etmiyormuş lakin birkaç yüz insana yetecek kılıç duruyordur diye düşünüyor. Derken bu ikisi Zoro'yu buluyorlar. Zoro kaybolmamış, kapının açık olduğunu görmüş. Gyukimaru'nun kaybolduğunu düşünüyor lakin yanılıyor. Zoro'nun gördüğü binanın altında bir geçit varmış.
Derken Kine'mon'dan bir arama geliyor.
Tipe bak.
Kawamatsu'nun bıraktığından çok daha fazla kılıç varmış. Bu bir insanın elinden çıkma diyor. Derjen Gyukimaru gözüküyor ve beklenildiği üzere tilkiye dönüşüyor. Ardından da çekip gidiyor. Hüzünlü bir sahne.
Hiyori diyor ki Shusui karşılığında babamın bana verdiği ünlü kılıç Enma'yı sana vereceğim. Bu kılıç Kaido'ya hasar veren yegâne kılıçmış. Enma tapınağını 950. bölümde görmüştük daha yeni. Orada anlatmıştım. Gerçi maytap geçmişim:
Japon mitolojisine baktığımız zaman Kitsune de kızartılmış tofu yiyormuş. Yabani tilkilerle de bire bir aynılarmış. Shinto tanrısı inari'nin iyi huylu hizmetkârı olan iyi huylu kitsune'ler varmış. İnari tapınakları tilki heykel ve resimleriyle donatılırmış. İyi ve dindar insanlara hikmet ve hizmet sağladıkları söylenirmiş efsanelerde. Tanrının ulakları olarak insan ve gök dünyaları arasında bir araç olurlarmış. Bu tilkiler genellikle insanları ve yerleri koruyup, iyi şans getirirken kötü ruhları da kaçırırlarmış. Diğer yandan daha sık karşılaşılan kandırma, eşek şakası ve kötülük saçan yozlaşmış yabani tilkiler de varmış. Genellikle insanları kandırdıkları, hatta onları ele geçirdikleri hikâyelerle bilinirlermiş. Yozlaşmış doğalarına rağmen sözlerini yerine getirip, arkadaşlıkları hatırlayıp, iyiliklerin karşılıklarını verirlermiş.
Kin'emon'un lakabı olan "foxfire" ilke kitsunelerin şöyle bir alakası var: Kitsunelerin büyüleri, gizemli ilüzyon alevleri ve gökte vuku bulan garip ışıklara neden oluyormuş. Adı da fox fire ya da kitsunebiymiş. Kitsuneler çok akıllılarmış, çok da sağlam şekil değiştirilermiş, öyle böyle değilmiş yani. Devlere ya da korkunç canavarlara dönüşüp insanları rahatsız ederler, onlara eşek şakaları yaparlarmış. Bir kişiyle bire bir aynı kişiye dahi dönüşebilirlemiş. Güzel bir kadına dönüşüp genç erkeklerle kafa buldukları olurmuş. Bazı kitsuneler ömürlerinin büyük bir bölümünü insan olarak geçirip, bundan haberi olmayan biriyle evli, mutlu, mesut ve hatta çocuklu geçirirmiş. Dikkatsiz ya da sarhoşken büyülerinin hata verdiği de oluyormuş. Gerçek doğaları kuyruk, kürk, diş ya da tilkiyi andıran şeylerle kendini belli edebilirmiş.
Andırmıyorlar mı? Adam da Zoro'ya benzemiyor değil he. Bakalım Zoro Shimotsuki mi çıkacak
Belli ki Oda efendi yokailere yer verecek. Bu durumda daha çok yokai görme olasılığımız da var. Güzel.
Editör sağ köşeye "Inherited will"i sıkıştırmış gene. Ulan ne adamlar var ya.
Oda güzel bir bölüm çizmiş. Hikâye anlatımı olunca gerçekten ne kadar yetenekli olduğunu görüyoruz. Önceki bölümden sonra ilaç gibi geldi. Bölüm böyle kendi kendini anlatınca bana da pek fazla iş kalmıyor gerçi.
Ben kahvaltıya kaçar, size iyi okumalar. Zaten üç kişi okuyor ya neyse.
3 kişi bile çıkmazsa gör sen şenliği.3 kişiden biri benim.diger.ikisi kim
Güzel analiz. Eline sağlıkSelamlar. Kafam pek yerinde değil. Uyuyamadım, ben uyuduktan bir süre sonra bölüm çıkmış. Umarım analiz bir şeye benzer de tatmin olursunuz.
Bölüm adı da bir değişik, bir güzelmiş. Bölümü de Tarantino'ya mı çektirsek? Once Upon a Time... in Hollywood filmi 30 Ağustos'ta çıkıyormuş Japonya'da. Tuhaf bir şekilde Google da şöyle sonuç verdi bana:
Neyse, ben de bekliyordum filmi.
Bu arada bölümün gerçek anlamı şöyleymiş. A Fox of Seven Disguises, "Seven-Time Fox" diye popüler bir Kyoto rakugosu varmış. Hikâyede kiroku ve Seihachi adında iki kişinin, Ise tapınağına giderken yanlışlıkla bir tilki ruhunu irrite etmeleri anlatılıyormuş. Tilki de öfkelenip yedi defa şekil değiştirip bunlarla kafa bulup, onlara işkence ediyormuş. Mangastrem "a fox of a single disguise" diye çevirmiş. Tek dönüşümlü tilki gibi bir anlamı var.
Bege'ler bir korsan ekibini rencide edip çökertmişler. Bege elinde bir harita tutuyor. Bu harita Thriller Bark'ın nerede olduğunu gösteriyor %99 ihtimalle. Grand Line yazıyor olması hoş. Bege'ler direkt adamların gemisine çökmüşler ve gemi de büyük duruyor. Bu durumda 25 numaralı tartımız geride kalıyor olabilir, üzücü.
Şu da niyeyse Aokiji'nin giyim tarzını anımsattı.
Kamuran'a artık Kamuran demeyi bırakıyorum. Bölüm Hiyori ile Kawamatsu'nun 13 yıl önceki ayrılıklarından başlıyor. Kappamız epey üzgün zira Hiyori daha önce yapılan açıklamalarda da gördüğümz üzere Kawamatsu onun için ölmesin diye onu bırakıp gitmiş. Ben Hiyori'nin yalancısıyım, bana bakmayın. Ardından Kawamatsu güya kılık değiştirmiş, Raizo'nun Udon'da kafasına geçirdiği mendil türevi şeyi geçirdikten sonra dere tepe düz gitmiş ve her yerde prensesi arayıp durmuş. Kâh karışık hamamlarda dolanmış kâh başkentte takılmış kâh çorak topraklarda. Oda her zamanki gibi yağmuru çok güzel çizmiş lakin şu kısmı daha da bir beğendim. Şehirden fabrikalara bir geçiş var. İki boyutlu bir oyunu da andırıyor, Zenginlikten çoraklığa geçiş. Tek karede Wano'nun geçmişi, bugünü, yarını.
Tanıdık tiplere girmiyorum hiç. Onu bir ben bir de Arthur umursuyor zaten.
Yalnız reyizin sopasına selam olsun.
Aha bu da Tokijiro'nun babası.
Sahne günümüze geçiyor. Zoro efendi Ringo'da Gyukimaru'nun peşinde. Yaralı olmasına rağmen pes etmek nedir bilmeyen şerefsizin teki diyor Zoro. Zoro kan izlerini takip etsem kâfi derken bir şey fark ediyor. Bu salak kaybolmuyor muydu? Ben mi uydurdum onu alışkanlıktan? Neyse görürüz. Gyukimaru, sandalları ve sırtındaki tek kılıcı ardımızda bırakıp devam edelim.
Oihagi köprüsünde Kawamatsu ile Hiyori özlem gidermek yerine durumdan bahsediyorlar. Yerde yatan lavuklardan birinde yazı, diğerinde sayı var. Manasız işlere devam mı Oda? Kawamatsu reyiz yere çöküyor, buralarda yürümek zordur, atla sırtıma diyor. Hiyori de ben çocuk değilim ayakları. Kawamatsu reyiz bir neşeleniyor, basıyor Kappayı. Ardından özlem giderme kısmı, arayı kapatma vesaire geliyor.
Kawamatsu Ringo'ya geldiğini söylüyor ama sanki biraz üstü kapalı konuşuyor reyiz. Hiyaru'ya bir şey olması hâlinde de seppukuyu basar geçermiş, yani Türkiye'de buna kendini intihar etmek diyorlar, yanlış bir şekilde. Hakumai ve Ringo ünlü Shimotsuki ailesi tarafından yönetiliyormuş vaktinde. Ringo'Nun daimyosu ise Shimotsuki Ushimaru isimli biriymiş. Bu şahsın yanında da daima bir tilki olurmuş. Ama Ringo dahi Kaido'nun eliyle çorak bir yer hâline gelmiş.
Ringo'da ölülerin mezarları kılıçlarıyla işaretlenirmiş. Öyle soğukmuş ki burası, burada ölenlerin cesetleri yüzlerce yıl boyunca çürümezmiş. Pek çok ünlü kılıç yatarmış bu mezarlarda ve tam da bu sebeple mezar soyucuların ilgi odağı bir yermiş burası.
Tilkiler Japonyada kon kon diye bağırıyormuş bu arada. Bir de siz Youtube'dan bakın.
Tilki başkan Kaido'nun adamlarını dövmüş, nasıl oluyorsa başlarını da şişirmiş hatta. aslşkflsşaikflisşafk
Ushimaru'nun yanında takılan tilkinin adı Onimaru'ymuş. Komainu inu gibi köpek, kitsune ise tilki demek bu arada. Komakitsune diye geçiyormuş da tilki efendi. Açıklayayım dedim. Bırak da huzur içinde öleyim diyen Kawamatsu, tilkiyi birden tanıyıverse de tek kelam edemeyen tilki, yediği oklar ve aldığı yaraların ardından kan revan içinde bayılıyor.
Reyiz bunca zaman ki bu en az beş yıl demekmiş, Onimaru mezar soyuculara karşı tek başına dövüşmeye devam etmiş. Bu resmen Chouchou yav. Aha sana iş. Reyizi hatırladınız mı?
Neyse. Merak edenler 13. bölümü tekrar okusun da benim tek bir temennim var. Onimaru reyiz de böyle güler umarım:
Oda efendinin sağdan soldan çıkan anlatımına göre beş yıldan uzun bir süre diyorsa, demek ki Ringo'nun düşmesi epey sürmüş.
Japonyada beş kılıçtan oluşan ve Tenka-Goken diye adlandırılan bir şey var. Cennetin Altındaki (En İyi) Beş Kılıç diye geçiyormuş. bu kılıçlardan üç tanesi Ulusal Hazinede, bir tanesi imparatorda, Bir tanesi de Mahayana Budizminin bir alt kolu olan Nichiren Budizminde bir hatıra olarak duruyormuş. Bu beş kılıçtan Onimaru, şeytan demek. Odenta adlı kılıç, Müthiş Denta ya da Kılıçların en iyisi olarak geçiyor. Denta tarafından yapılmış da ondan odenta. Dojigiri adlı kılıç ise Shuten-doji'nin katledeneni olarak geçiyor. İlginç, değil mi? Mikazuki isimli kılıcın anlamı ise "Crescent moon" yani bizimkilerin bileklerine koyduğu işaret. Adını saymadığım tek kılıçsa Juzumaru, o da tespih demekmiş.
Burada ilginç şeyler var. Ben linki bıraktım, ileri okuma ve teoriler için sizi başka yerlere götürebilecek bir kaynak --> https://www.wikizeroo.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvVGVua2EtR29rZW4
Ringo'dan doğan kişilere kılıç bağışlanırmış. Bizde kulağına fısıldıyorlar, onlarda kılıç koklatıyorlar, düşünün. "Kılıçla yaşa, kılıçla öl." muhabbeti yapılıyor. Talon severler burada mı?
Tilkiler kızartılmış tofu seviyormuş niyeyse. Kawamatsu da getirmiş hemen. Yalnız Onimaru reyiz bir benim mezarımı korumuyormuş, o nedir yav.
Kawamatsu delisi kılıçlara dadanıyor. Bunu gören Onimaru da durur mu? Basıyor dişlerini kollarına. Ver Allah'ım ver. Kawamatsu'nun amacı 13 yıl sonra yapılacak olan savaş için kılıç toplamak. Sonra da ahkam kesiyor zaten. Neymiş, savaş meydanında düşen kılıçlar, yoldaşlar tarafından alınır. Kılıcın mevcudiyetinde var olan ruh, samurayları güçlü kılar. Ve bu onların düşmanları yenmesini sağlayacak güçtür. Wano ve korsanların arasındaki savaş henüz bitmedi, kılıçların dinlenmesi için çok erken. Vadedilen gün gelene dek bu kılıçların hırsızlar tarafından çalınmasına müsaade edemem. Her birini toplayıp saklamalıyım. Benim gibi görevini yerine getirememiş, Hiyori'yi koruyamamış biri en azından bunu yapsın.
Kawamatsu kolumu koparsan da beni durduramazsın diyor. İnanmış adam davasına. Umutsuz durumda belli ki. Hiyori'nin gidişi çok koymuş adama.
Kappa reyiz amma tatlı uyuyor yav. Çocuk gibi. Neyse, Kappa reyiz uyurken Onimaru kılıçları çıkarmaya devam etmiş onun için.
Karnı acıkan Kawamatsu kılıçları satmaktan bahsedince tilki gaza geliyor hemen. Ama sonrasında getirdiği yemekle gözleri de yerinden fırlıyor.
Kawamatsu, Gyukimaru muhabbetini, gerçek mezar soyguncularını kovalarken çıkartıyor. Hiyori isim tesadüf mü diye düşünürken hikâye devam ediyor.
Bu olayların ardından Kappamatsu bir gün başkente gitmiş ama dönmesini engelleyen olaylar olmuş. Kawamatsu "Abura-age" hırsızını yakalamış ama bir hata yapmış.
Abura-age bir tür tofu. Tarif vermeyeceğim bu kez ama tofu, soya fasulyesinden yapılıyor, Japonlar çorbaya falan atıyor bunu, ya da kızartıp yiyor, vesaire vesaire. Kendisi tatsız bir şey ama pek çok şeyle kullanılıyor.
Kawamatsu Onimaru'yu görmeyi ümit etmiyormuş lakin birkaç yüz insana yetecek kılıç duruyordur diye düşünüyor. Derken bu ikisi Zoro'yu buluyorlar. Zoro kaybolmamış, kapının açık olduğunu görmüş. Gyukimaru'nun kaybolduğunu düşünüyor lakin yanılıyor. Zoro'nun gördüğü binanın altında bir geçit varmış.
Derken Kine'mon'dan bir arama geliyor.
Tipe bak.
Kawamatsu'nun bıraktığından çok daha fazla kılıç varmış. Bu bir insanın elinden çıkma diyor. Derjen Gyukimaru gözüküyor ve beklenildiği üzere tilkiye dönüşüyor. Ardından da çekip gidiyor. Hüzünlü bir sahne.
Hiyori diyor ki Shusui karşılığında babamın bana verdiği ünlü kılıç Enma'yı sana vereceğim. Bu kılıç Kaido'ya hasar veren yegâne kılıçmış. Enma tapınağını 950. bölümde görmüştük daha yeni. Orada anlatmıştım. Gerçi maytap geçmişim:
Japon mitolojisine baktığımız zaman Kitsune de kızartılmış tofu yiyormuş. Yabani tilkilerle de bire bir aynılarmış. Shinto tanrısı inari'nin iyi huylu hizmetkârı olan iyi huylu kitsune'ler varmış. İnari tapınakları tilki heykel ve resimleriyle donatılırmış. İyi ve dindar insanlara hikmet ve hizmet sağladıkları söylenirmiş efsanelerde. Tanrının ulakları olarak insan ve gök dünyaları arasında bir araç olurlarmış. Bu tilkiler genellikle insanları ve yerleri koruyup, iyi şans getirirken kötü ruhları da kaçırırlarmış. Diğer yandan daha sık karşılaşılan kandırma, eşek şakası ve kötülük saçan yozlaşmış yabani tilkiler de varmış. Genellikle insanları kandırdıkları, hatta onları ele geçirdikleri hikâyelerle bilinirlermiş. Yozlaşmış doğalarına rağmen sözlerini yerine getirip, arkadaşlıkları hatırlayıp, iyiliklerin karşılıklarını verirlermiş.
Kin'emon'un lakabı olan "foxfire" ilke kitsunelerin şöyle bir alakası var: Kitsunelerin büyüleri, gizemli ilüzyon alevleri ve gökte vuku bulan garip ışıklara neden oluyormuş. Adı da fox fire ya da kitsunebiymiş. Kitsuneler çok akıllılarmış, çok da sağlam şekil değiştirilermiş, öyle böyle değilmiş yani. Devlere ya da korkunç canavarlara dönüşüp insanları rahatsız ederler, onlara eşek şakaları yaparlarmış. Bir kişiyle bire bir aynı kişiye dahi dönüşebilirlemiş. Güzel bir kadına dönüşüp genç erkeklerle kafa buldukları olurmuş. Bazı kitsuneler ömürlerinin büyük bir bölümünü insan olarak geçirip, bundan haberi olmayan biriyle evli, mutlu, mesut ve hatta çocuklu geçirirmiş. Dikkatsiz ya da sarhoşken büyülerinin hata verdiği de oluyormuş. Gerçek doğaları kuyruk, kürk, diş ya da tilkiyi andıran şeylerle kendini belli edebilirmiş.
Andırmıyorlar mı? Adam da Zoro'ya benzemiyor değil he. Bakalım Zoro Shimotsuki mi çıkacak
Belli ki Oda efendi yokailere yer verecek. Bu durumda daha çok yokai görme olasılığımız da var. Güzel.
Editör sağ köşeye "Inherited will"i sıkıştırmış gene. Ulan ne adamlar var ya.
Oda güzel bir bölüm çizmiş. Hikâye anlatımı olunca gerçekten ne kadar yetenekli olduğunu görüyoruz. Önceki bölümden sonra ilaç gibi geldi. Bölüm böyle kendi kendini anlatınca bana da pek fazla iş kalmıyor gerçi.
Ben kahvaltıya kaçar, size iyi okumalar. Zaten üç kişi okuyor ya neyse.