Oda drama abanmış bu bölüm. Benim dikkatimi çeken şeyler; Bölüm başından sonuna kadar, ara ara mektup gönderimlerine şahit oluyoruz. Kuma sözünü harfiyen yerine getiriyor, Bonney de babasına sonuna kadar güveniyor, sözünü tutacağına inanıyor. Günler, aylar geçiyor ama tek bir mektup dahi Bonney’e ulaşmıyor. Zamanla güveni kırılan Bonn, nihayetinde kendi kendine içerlenip “yazacağını söylemiştin” deyip hüzünleniyor. Burası önemli, zira Bonney babasına herkesten çok güveniyor. İnsan güvenmediği kişilerin ihanetine üzülmez, onlardan zaten bunu bekler ama en çok güvendiği kişi sözünde durmazsa, işte bu insanı yıkar. Bonney’e de bu oluyor, en güvendiği kişi, babacığı yıllar yılı ona mektup “göndermiyor”… Bu bölümün ana teması. Bir de;
Dragon-Kuma meselesi var. Burada hayati öneme sahip olan mevzu şu; Kuma, evladı için devrimi terk etmiş, hayatını evladı uğruna riske atmış, dünya hükümetine bedenini satmış. Dragon, Kuma’nın aksine, evladına sahip çıkmamış, devrimci idealleri, evladından daha ağır basmış, devrimi terk etmektense evladını terk etmiş. Kuma’yla aralarında geçen diyalog ve Dragon’un ona “bir çocuk ailesinin zayıf noktasıdır” demesi, Kuma ve Dragon’un çocuk konusunda hayatlarını özetler nitelikte. Biri bu uğurda her şeyden vazgeçmişken, bu zayıf noktası için her şeyden vazgeçmişken, diğeri Devrim uğruna ailesinden ve kendi öz oğlundan vazgeçmiş. İkisi de baba, ikisinin de çocukları zayıf noktaları ama biri o zayıf noktası için hayatından vazgeçiyor, diğeri o zayıf noktasını devrim için görmezden gelmek zorunda kalıyor. Hangisi daha ağır, gönlünde bir yerlerde evladının hasretini çekmek mi, yoksa her şeyini evladın için feda etmek mi? Bence Kuma gayet memnun, nihayetinde sadece zarar gören kendisi, evladının mutlu olması, Kuma için paha biçilemez bir şey. Kuma’nın aksine Dragon evladıyla vakit geçirememiş, her zaman içinde bir yerlerde onu düşünmüş ama onun için bir şey yapamamış. Devrimci idealleri gereği içine gömmüş bütün evlat sevgisini. Belki evladı zulüm görüyor, dışlanıyor, hatta ölmüş bile olabilir. Bütün bu düşünceler arasında, Dragon o haliyle kendi idealleri peşinde koşuyor, bu Dragon için çok ağır olmalı. Dragon’un bu yaptığını, pek çok baba yapamaz. Eminim bir gün karşılaşacaklar, oğlundan haber aldığında memnun oluyor ama yine de vazifesini bırakıp onca ününe rağmen oğluyla görüşmeye gitmiyor…
Bu iki mesele, bölümün ana temasını oluşturan şeylerdi. Ben şahsen çok beğendim bölümü, Dragon’a da, Kuma’ya da, Bonney’e de ayrı ayrı saygı ve sevgi duydum, dram açısından doyurucu bir bölümdü…