Doffy'nin ve Dressrosa'nın en sevdiğim tarafına dem vuracam.
Krolonojik sırayla ilerleyelim.
1- Çocukluğu
Hikayenin en derin kısmı burada başlıyor. Kutsal ejder olarak bu çocuğa yetki veriliyor. Ve Rosi'nin aksine Doff bu yetkiyi zaten kullanmak istiyor. Travmadan önce de karakteri bu yönde zaten. Halka köle gözüyle bakıyor. Kutsal kanı ona böyle öğretmiş. Ve bir kölenin tek işi emirlere uyup eğlendirmek. Kutsal ejder sarhoşluğuna sahip herkeste bu böyleydi.
Sonra babası yüzünden tanrısallığı yok oluyor. İstediği yiyeceği bulamıyor, eğlencesi limitlenmiş. Öğrendiği ve sevdiği ezici soyluluğu bir anda yok oluyor. Sonra halkın linci ( ki bu linç ve mantığı tartışılır ), annesinin ölümü vs derken bunun kötü yanı körükleniyor. Geri dönmeye çalışıyor ama kutsal ejderler pisliğe bulaşmış birini almıyorlar.
Karaktere Etkisi:
Senin sınıfından biri & birileri, fırsat bulursa otoriteyi kökleştirmeyi isterler.
Sıradan insanlar ve topluluklara nefret.
İkisinin toplamında; sadece gücü hedefleyen, her bir kıvılcımı kendi ateşine katmak isteyecek, zeki olmak zorunda olan bir karakter çıkıyor ortaya. Her şeye gülümser çünkü; kendi çektiği acılar ve buna verdiği cevaplar, diğer tüm çırpınışlardan daha kutsal gelir. Sinirlendiğinde; şiddet eğilimi tavan yapar çünkü; o hala bir kutsal soyludur.
Dressrosadaki oyuncak meyvesi; bence Kaido planı ile beraber Doff'i tatmin eden bir etken daha taşıyordu. Halkın zihninden birini silebilirsen o kişi ölür. Bununla eğlenen ve halktan intikamını alma yolu.
Rosinante; Denizleri ve Dressrosa'yı, Doffy'den koruyacak kadar ve Law'ın soy adını hem Doffy'den hem de Denizcilerden koruyacak kadar koca yürekli. İlk kısımda başarısız olsa dahi yola adımını attı.