KEYler soyundan biri olarak size Keyhüsrev'in; The Great Kyros'un her yerde bulamayacağınız, herkesten öğrenemeyeceğiniz eski bir hikayesini anlatayım izin verirseniz... Bu yaşanmış tarihsel bir gerçeklik olduğu kadar, aynı zamanda benim için bir mirasın anlatısıdır… Oda-Sama artık hangi hikayeyi göz önüne alırsa artık….
Medel Basar (Gözün görebildiği yere kadar),
Medel Avam (Yılların bitimine kadar),
Meded Dühur (Dünyanın sonuna kadar),
Medel Eyyam (Günlerin bitimine kadar),
Medel Ezman (Zamanın sonuna kadar)…
Kralların nasıl kral olduğu, fethedilemeyenin nasıl aşıldığı, zamanının Bediüz-Zaman’larının, kader denen bulanık sularda nasıl kirlenmeden yol aldığının anlatısıdır bu. Kulaklar duymayı unuttuğunda, gözler görmekten acı duyduğunda, derinlikler dile gelmekten bitap düşüp hicap olduğunda, bunlar anlatılacak güneşin sonsuz yokluğunda.
633 denen yılda, doğudan yükseldi Keyaksar. Med altın çağını getirdi 7 Surlu kente, Asur’un zulmüne son verdi ve soyunu lanetledi Ninova’nın yıkıntılarında... İskitleri Medya’dan kovduğunda, güneşin yürüyüşünü başlattı doğudan batıya, Hurri atalarının Marassantiya dediği Kızılırmak sularına, 585 yılının baharında…
618 denen yılda, Şahin Krallar denerek anılan o yüce soydan Alyat geçti Lidya’nın başına. Huzuru ve barışı getirdi güneşin dinlenmeye çekildiği batı yurtlarına ve kovdu Kimerlerin korkusu olmayan okları ve baltalarını Dugdamme’nin cesediyle tarihin karanlık sularına… ve başlattı yürüyüşünü atalarının Hallys dediği Kızılırmak’a, 585 yılının arifesinde, doğudan ayak sesleri gelen aslanları karşılamaya…
Savaş 60 gün doğumu sürdü, ama yıkıcı, ama tarihin en kanlısı, ama sonuçsuz kaldı çatışmalar. Aynı yılın ortalarında, Maia’nın ayının 28. gününde, mümkün olmayan hakikate büründü ve karardı dünya, güneş simsiyah bir örtüye büründü… Miletli Thales’in haberini verdiği Tutulma’nın gerçekliğe bürünmesiydi orduların üstünde, evrenin kayıtsız ve sonsuz devinimi… Bilge krallar, ordularının yorgunluğuna ve korkusuna kulak verip, “Tanrılar savaş istemiyor” dediler, akan kanla Kızıllaşan Marassantiya’dan, kandan Kızıla kesen Hallys’ten bir sınır çektiler topraklarının arasına ve başladılar en kudretli soyun yaratımına…
Keyaksar, oğlu yeteneksiz ve kibirli Astiyag’ı, Şahin Kral Alyat’ın kızıyla evlendirdi. Astiyag’dan doğan kız çocuğu da, Med Krallığının en namlı komutanıyla, köle halk denen Perslerin biricik gururuyla, Komutan Kambises ile evlendirildi. Astiyag daha doğduğu gün korktu bebek torunundan… Kehanetler iyi değildi, iyi işaretler vermiyordu yıldızlar Astiyag’ın şansına. Öldüremedi torununu, ama bakamadı da kudretle büyüyen bu yüze ve tüm ailesini sürgüne gönderdi Babil’in lanetli topraklarına…
O kudretli çocuk; atalarının mirasını yüklenen Keyhüsrev büyüdü… Babil’i eline aldı, esir tutulan İbranileri özgürlüklerine kavuşturup, Kenan diyarına geri gönderdi. Özgürlüğün ve erdemin ilk kayıtlarını, adıyla anılan bir silindire, üzerine kendi soyunun kayıtlarını da kazıtıp Keyaksar’ın ve Alyat’ın mirasını sahiplenmeye ilerledi. Ne ilk Aryen Medlerin sonsuz kibri, ne zenginlikten başı dönmüş Lidyalıların sonsuz altını duramadı kudretinin karşısında… İşte böyle başladı sonsuz yükselişi, Ahameniş’in Şahı, Anshan Kralı, Medya Kralı, Babil ve Sümer Kralı, Dünyanın Dört Köşesinin Kralı Keyhüsrev’in hayatı Güneş İmparatorluğunun kendi yazgısında…
- Saklı Lotus Tarihi
Ortadoğu Demir Kayıtları