Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

En Büyük Aşkınız Nasıldı

Nişlerin, altkültürlerin etrafında çerçevelenen forum geleneğinin; zaman içinde böyle kişisel sorular dahi sorar olduğunu görmek ilginç. Bunda, çoğu forumun aksine, buraya düzenli katılım sağlayan bir haftalık serinin üzerine kurulu olmanın etkisi de var tabii. Site kurulalı 17 yıl olmuş. Ateş başındaki haftalık manga sohbetleri, zamanla arkadaşlığa, hatta ötesine evrildi. Buradan tanışıp evlenenler, çocuk sahibi olanlar oldu. Benim de hayatımın en zor anlarında yanımda olan insanlar çıktı buradan.

Konunun esas mevzusuna gelirsek; sevgi ve nefret yapıları gereği kolay tanımlanabilen duygular. Kolektif bir algı var bu konseptlerin ne ifade ettiğine dair ve bu algı hemen hemen herkeste aynı yola çıkıyor. Aşk kavramıysa ilginç, net bir tanımı yok. Algısal bir mutabakat yok. Kişilerarası mutabakat bir yana, hislerle bilinç arasında bile genelde sağlam bir iletişim yok. Kişi birine âşık olduğunu hangi noktada fark ediyor? Belirli ön koşullar sağlandığında mı? Eğer öyleyse, bu ön koşulları da net bir şekilde tanımlamak gerekir. Edebî, felsefî veya bilimsel perspektiflerden yaklaşıp, hepsinden de farklı çıktılar alabiliyoruz; ve hepsi de aynı derecede doğrular.

Žižek'in bu konuda sevdiğim bir yaklaşımı var: Aşk olgusunun ancak açıklanamazlığı üzerinden var olabileceğini söylüyor. Tarih boyu belki de hakkında en çok yazıp çizilen, açıklanmaya çalışılan konsept aşk, yine de varlığını tamamen bu epistemolojik çıkmaz üzerine kuruyor.

Aşk, fizik ötesi bir şey değil tabii. Yaş ilerledikçe, partnerler üzerinden belirli örüntüler yakalanabiliyor. Bu gerek fiziksel özellikler olsun, gerekse kişiliğiyle ilintili olsun. Hatta daha da derine inersek, kişinin sağlıksız psikolojik örüntülerini uyaran, bilinçdışında yatan açığa çıkarılmayan hisleri kurcalayan kişilerden hoşlanıyor bile olabilir. Yine de bunların hiçbiri başta kişiye görünür değil, bu yüzden âşık oldum diyemiyor. Bunlar yalnızca sonradan gelen spekülatif yorumlardan, bir otopsi raporundan ibaret. Bu biyolojik, psikolojik, sosyal süreçlerin hepsini açıklarsak artık elimizde aşk değil, yalnızca bir denklem kalıyor. Aşk, dediğim gibi, bilinmezliğin boşluğunda yankılanıyor. O boşluğu doldurmak, yankıyı da öldürüyor aslında.

Kişisel cevabıma gelecek olursak, âşık oldum diyebileceğim tek kişi; yukarıda yaptığım boşu ve nicesini saatlerce benimle çevirebilecek, konu ne olursa olsun tartışmaya hevesli, entelektüel, köşesiz bir insandı. Birkaç aylığına bizim okuldaydı, gideceğini biliyordum. Bu bilginin ışığında doğal ama lüzumsuz bir acele hâline girdim ve organik olarak gelişmesi gereken bir bağlantıyı, suni bir şekilde kurmaya çalıştım. Ülkeyi temelli terk edecek birisi için de buradan birine bu denli bağlanmak zor gelmiş olmalı, o benden daha olgun davranarak, mesafenin doğuracağı olası bir duygusal yükün önüne geçti.

Dönüp baktığımda tüm hislerimin onun bana benzerliği ve olduğu kişiye hayranlığım üzerine kurulu olduğunu fark ettim. Bu içedönüş, derunî murakabe, organik hislerin nasıl geliştiğini sorgular etti beni. Bu noktada tüm hislerimin, aslında zihnimin bir uzantısına yönelik olabileceğini düşünür oldum. Onunlayken kendimi de daha iyi tanıyordum, bana benim hakkımda ayna tutan ilk insandı.

Japonya'nın en iyi okullarından birinde hükûmet bursuyla okuyor şimdi. Ben de ona karşı başta hissettiğim salt platonik hislere döndüm. Çizdiği kariyerde ilerlemesi ve mutlu olması beni de memnun ediyor. Felsefî terimlerle açıklayacak olursak, erosun mülkiyetçiliği gitti, geriye kaldı yalnızca philia. Mevzubahis şahsın birkaç aya gideceğinin bilinci, hem hislerimi isimlendirmekte acele etmem ve hatta kendimi o yönde koşullamamda; hem de aksi yönde, hislerimi hızlıca tüketip geriye yalnızca dostluk bırakmamda; bir katalizör görevi gördü.

Platonik aşk, dilimizde zamanla farklı bir kullanıma evrilmiş, karşılıksız hisleri ifade eder olmuş. Hâlbuki cinsel ve romantik duygulardan arınık sevgiyi anlatır bu terim. "Galatımeşhur lügat-î fasihten evladır" ama bu kelimenin İngilizce mealini daha kullanışlı buluyorum. Kelimenin kök anlamından kopuşu, Türkçede dostlukla aşk arasındaki hâlihazırda ince olan çizgiyi daha da flu görmemize yol açıyor olabilir.

Yazı çok bilinç akışı oldu, Arap saçına döndü; ama konu zaten yapısı gereği biraz bu doğaçlama denemeleri talep ediyor. O yüzden derleyip toplamadan olduğu şekilde bırakıyorum.

Bir de şarkı bırakalım: Good Will Hunting'den güzel bir soundtrack
 
Son düzenleme:
Gerçekten aşık olduğum saf sevdiğim tek bir insan oldu. Anlatamam ama o güzel insanla yolumuzu ayırdık. Umarım hayatında mutlu ve huzurludur...

Birde insan belli bir yaşa geldiğinde artık aşık olamıyor. Sadece karşılıklı çıkar için çıkıyor diye düşünüyorum.
 
Hiç olmadı maalesef. Fakat okulda sürekli bana bakan bir kız vardı vaktinde. Aşka inanmazdım hiç 10 sene sonra tekrar görmüştüm kızı baya aşık gibi baktı. Gerçekten varmış.
 
Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık