Hikaru ga Shinda Natsu
İlk izlemeye başladığımda şovun biraz arada kaldığını düşündüm ve yapmak istediği şeyi anlamakta zorlandım. İki liseli oğlan arasındaki aşkı mı anlatıyordu, bir canavarın evcilleşmesini mi yoksa sevgiye muhtaç bir yaratığın yuva arayışını mı? Bölümler ilerledikçe hepsinden biraz biraz ama hiçbirinden tam değil gibi bir şey çıktı ortaya. Kötü anlamda söylemiyorum bence fena kotarmadı. Korku-gerilim öğeleri, folklörik hikâyeler, ergenlik coşkusu ile birleşince aktı gitti. Beklediğimden çok daha tuhaftı yine de.
Animasyonlar gerçekten güzeldi. Zaman zaman gerçek yaşamdan Japon manzaraları görmek de hoştu.
Yan karakter kadrosu henüz 30-40 bölüm çıkarmış bir manga için eh, zaten odaklandığı şey de onlar değil ama yine de dedektif gibi birkaç ilgi çekici karakter daha olsaymış güzel olurmuş.
Başlangıçta seriyi Kiseijuu: Parasyte'a benzetmiştim ancak ondan çok daha farklı bir seri.
Yani akarı kokarı yok bu yazın güzel serilerinden biri bence. 7/10.
Steins;Gate - Steins;Gate 0
Çok uzun zamandır listemde olan, birkaç kez de başlayıp bıraktığım bir seri idi. Nihayet tüm evreni bu yaz tamamlayabildim.
Zaman yolculuğu konseptini en güzel işleyen işlerden biri olduğunu söylemeye gerek yoktur zaten. Beni daha çok karakterler arasındaki ilişki cezbetti. Waifu cenneti olmasının yanı sıra Kyouma ve Daru da çok kafa çocuklar. Lab üyelerinin tamamı çok iyi karakterler. Romantizm gayet yerli yerinde, insanın içine dokunan çok hoş bir tarzda.
Açıkçası ben 0 rotasını daha çok sevdim. Art arda izlediğimden, hayal dünyasında yaşayan, gerçeklikten kopuk, çatlak ve gözü pek bir çılgından sonra, dünyası başına yıkılmış, hayata küsmüş özgüvenini kaybetmiş bir Okarin'i izlemek çok değişik hissettirdi. İkincisi elbette ki daha bana hitap ediyor.
Çüküyle gezegen deviren ergenler değil; Okarin gibi sıradan adamların irade şovu çok daha gerçekçi ve anlamlı geliyor insana.
İki rotaya da 9/10 vereceğim ama 0 rotası daha benlik.
Takopii no Genzai
Açıkçası final bölümüne kadar gayet "ok" gidiyordu her şey benim için. Yani özel bir şey izlemiyordum ama gayet çarpıcı, yapmak istediğini iyi yapan bir seriyle karşı karşıyaydım. Ebeyvnlerin ve yaşanılan çevrenin çocukların hayatını nasıl mahvettiğini, işin nasıl bir döngüye girdiğini hiç bizim dünyamızla alakası olmayan bir yaratığın gözünden iyi anlatıyordu yani. Ama çok ayılıp bayılmamıştım da, özel bir şey yaptığını düşünmüyordum.
Final bölümünün son safhasına geldiğimde ise dağıldım. Orada gerçekten mükemmel bağladı. Epey duygulandım. Beklenmeyen, hiç akıllara gelmeyen bir şey mi? Hayır. Ama art arda izlerken öyle bir moda sokuyor ki hiç oraya bağlanacağı aklınıza gelmiyor.
Bu yazın en çarpıcı işlerinden biri olarak anılmayı fazlasıyla hak ediyor bence. Hâlâ çok özel bir yanı olduğunu düşünmemekle beraber çok iyi işlediğini düşünüyorum yapmak istediği şeyi. ^^
Dandadan
Uzun zamandır izlediğim en keyifli şeydi. Bu stüdyonun animasyonlarını normalde beğenmiyorum bu sebeple official scan'i düşünce mangasını okumayı planlıyordum, ondan bu zamana kadar beklettim. Ancak bir gazla başlayınca fikrim değişti. Anime gerçekten şahane bir iş çıkarmış.
Komik, duygusal, samimi, sıcak... Umarım Jujutsu Kaisen gibi aksiyon pornosuna dönüp tüm albenisini yitirmez diye dua ediyorum.
Karakterler arasındaki etkileşim gerçekten çok iyi. Her bir karakter. Turbo Nine'ye Luffy'nin seslendirmeni cuk oturmuş, kadın bayağı Luffy'de harcanıyor ben onu tekrar anladım. Luffy'i o kadar ruhsuz seslendiriyor ki uzun zamandır, yeni bir karaktere geçince can gelmiş, kan gelmiş sesine.
Shiratori ve Momo arasındaki etkileşim çok tatlı. Birbirlerini yemelerini konu alan bir spin off çeksinler 200 bölüm izlerim. ^^ Favori karakterim ise Ayase Seiko. Muazzam bir kadın.
10/10 demek istiyorum gönül rahatlığıyla.