Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

KorsanFan Lobi Savaşları

17. Bölüm - Çalkalanan Gündem
Amiral ve Devrimci lobisinin arasında yaşanan savaşın üzerinden bir hafta geçmiştir. Karargahta çıkan orman itfaiye ekipleri tarafından güçlükle söndürülmüştür. Karargahın merkez binasının tamamı, ormanın ise büyük bir kısmı yanarak kül olmuştur. Devrimci lobisinin yenildiği ve karargahlarını terk ettikleri haberi ise tüm foruma yayılmıştır. Yonko lobisi tatlılar ile çevrili kasabalarındaki pastadan yapılma olan şatonun içinde toplanmışlardır.

Hep birlikte bir kahvaltı yapmaktadırlar. Üyeler kahvaltılarını yaparlarken bir yandan son gelişmeleri okumaktadırlar. Ellerindeki gazete haberine şaşkınlıkla bakmaktadırlar. O esnada içeriye ''Günaydın.'' diyerek Kenshiro girer. Gif gücüyle oluşturduğu Sünger Bob gifini havaya yansıtmaktadır. Diğerleri ona bakar fakat Kenshiro yüzlerindeki şaşkınlığı fark ederek ''Ne oldu?'' diye sorar. ''Devrimciler Amiral lobisine yenilmiş.'' der Berkay.

Kenshiro'nun uykulu gözleri birden açılır ve onlara dikkat kesilir. Mercury haberi tekrar okuyup emin olduktan sonra ''Amiral lobisinin zayıfladığını sanıyorduk, böyle bir şey nasıl olabilir?'' der. Dattebayo ''Görünüşe bakılırsa onları hafife almışız canısı.'' diyerek çayını yudumlar. ''Devrimciler şu an nerede acaba? Karargahlarını kaybetmek zor olmalı.'' diye mırıldanır Kekomancer telefonundan yayıncı dramalarını takip ederken. Glorfindel ekmeğine tereyağı sürerken ''Kimse nerede olduklarını bilmiyor. Gizlenmek konusunda oldukça iyiler.'' der.

Kenshiro ''Mutlaka başka bir yerlerde daha karargahları vardır, onlardan birine çekilmişlerdir.'' diyerek henüz olayın şokunu atlatamamış bir halde sandalyesine oturur. Reiper ise keyfi kaçık bir şekilde ''Bundan sonra toparlanmaları zor olur.'' der. Kekomancer önündeki simide uzanırken lafa girer. ''Bence Devrimci lobisine yardım etmeliyiz.'' Bunu demesinin üzerine masadaki tüm gözler üzerine çevrilir. Dattebayo'nun lokması boğazında kalır gibi olur. ''O nereden çıktı anasını satayım.'' diyerek hafif öksürür.

Kekomancer gözlerini devirerek ''Daha öncede onlarla müttefik olma fikrini ortaya atmıştım ya.'' der. Berkay şüpheci bir bakışla ''Hâlâ bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. Kekomancer karşılık olarak ''İlk bakışta bizim lobimiz ve Devrimci lobisi arasında bir korelasyon yok gibi görülebilir fakat onlarla ortak bir yanımız var.'' cevabını verir. Reiper meraklı gözlerle ''Neymiş o?'' diye sorar. Kekomancer ''Amirallerden haz etmiyor oluşumuz.'' der herkese bakarak.

Diğerleri bu cevap karşısında bir anlığına sessizliğe bürünürler. Ardından Kenshiro ''Bak bu konuda haklı işte.'' diyerek sessizliği bozar. Kekomancer kendisine hak verilmesinin getirdiği sevinçle lafına devam eder. ''Ayrıca içinde bulunduğumuz konjonktür ele alındığında Amiral lobisi ileride bize de sorun çıkarabilir. Devrimci lobisi ile güçlerimizi birleştirmemiz en akıllıcası olur.'' Reiper Mercury'e dönerek ''Sen ne diyorsun bu işe?'' diye sorar. Mercury üzerine biraz düşündükten sonra ''Keko haklı olabilir savcım. Amiral lobisini küçümsemeye devam edemeyiz.'' der.

Glorfindel çayına döktüğü şekeri karıştırırken ''Mercury bile böyle diyorsa durum ciddi demektir.'' diyerek güler. Mercury elindeki gazeteyi masaya bırakıp diğerlerine bakar. ''Siz ne diyorsunuz peki bu teklife?'' Kenshiro yanında getirdiği dambılı kaldırıken ''Bana hiç fark etmez.'' der. Berkay ''Madem kabul ettiniz, yapalım gitsin.'' diyerek omuz silker. Dattebayo lokmasını yuttuktan sonra ''Bizim yaramıza olacağı sürece ben varım.'' der.

Glorfindel arkasına yaslanırken sırıtır. ''Devrimci lobisi ha? O kadar da kötü bir ittifak olmaz.'' Reiper ise çöreğinden bir ısırık aldıktan sonra ''Benim için sorun yok.'' der. Bunları duyduktan sonra Mercury ''Öyleyse Devrimci lobisine ittifak mesajı yollayacağız.'' diyerek kararlı bir yüz ifadesi takınır. Diğer üyelerde kafalarını sallayarak onaylayıcı bir şekilde ona bakarlar.

Lastik lobisi doğanın içinde, yeşilliklerin arasındaki villalarının bahçesinde oturmaktadırlar. Bir yandan piknik yaparken bir yandan da birlikte sohbet etmektedirler. Alpamis yine mangalın başında etler ile ilgilenmektedir. Diğerleri de çimenlerin üstüne yayılmış olan piknik örtüsünün üzerinde diğer yemekleri yemektedirler. Alpamis mangalın başından ''Devrimci lobisine olanları duydunuz mu beyler?'' diye bir soru yöneltir. Raiden bifteğini ısırırken ''Evet duydum. En karşıt oldukları lobi tarafından yenilgiye uğratılmak berbat bir his olmalı.'' der.

Çörekçioğlu Luffy ''Bizi pek ilgilendiren bir durum değil.'' diyerek bardağına kola doldurmaya devam eder. Tombe ise meyve sepetinden aldığı muzu soyarken ''Sonuçta fanı oldukları Dragon bizim Luffy'nin babası. Bizim içinde üzücü oldu bence.'' der. FrostPale ''Dragon'a Luffy'e baktığım gibi bakamıyorum. Adamda o D. damarını henüz göremedik.'' diyerek köftelerini ağzına atar.

Bunu duyan Alpamis mangalı yellerken gülümseyerek cevap verir. ''Kimse Luffy reis gibi olamaz zaten. Yetiş ya Luffy.'' Jacques bıçağıyla etlerini dilimlerken ''Aynen öyle. Kimse onun yerini tutamıyor valla.'' diye karşılık verir. Chris içeceğini kafasına diktikten sonra lafa girer. ''Amiral lobisinin bundan sonraki hamlesi ne olur sizce?'' Jacques çatalını dilimlediği etlere batırırken ''Onu bilmem ama umarım bizde Kılıç lobisini bitirebiliriz.'' cevabını verir.

Raiden bifteğini bitirmesinin ardından ''Benim bundan hiç şüphem yok. Sizin var mı?'' diye sorar. Tombe kendinden emin bir şekilde ''Yok tabi ki.'' der. FrostPale ''Benimde yok. Sizlere güvenim tam.'' diyerek sırıtır. Jacques kafasını hayır şeklinde sallayarak ''Bir an bile şüphe etmedim.'' der. Chris 'Kendimi o güne saklıyorum.'' diyerek yumruklarını sıkar.

''Kılıç lobisini alt etmek mi? Çocuk oyuncağı.'' diyen Çörekçioğlu ise küçümseyici bir tavırla parmaklarını çatırdatır. Bunun üzerine Alpamis elinde pişirdiği etlerle birlikte onların yanına doğru gelir ve örtünün üzerine oturur. Yüzünü tüm üyelere döndükten sonra gülümseyerek ''Merak etmeyin. Yakında Kılıç lobisine karşı kazanacağımız zaferde aynı bu şekilde manşetlerde olacak.'' der. Diğer üyelerde motive olmuş bir şekilde pikniklerine devam ederler.

Sanji lobisi dört katlı apartmanlarının dördüncü katındaki dairesinin içinde masanın etrafına toplanmış bir şekilde sohbet etmektedirler. Bir yandan da sigara içmekte ve kart oyunu oynamaktadırlar, ortalık duman altı vaziyettedir. Excessum odayı biraz havalandırmak için ayağa kalkarak pencereye doğru yönelir. O esnada elindeki gazeteye bakan Itachi_27 ''Bu olamaz. Amiral lobisi nasıl kazanabilir ya!'' diyerek isyan eder. Invictus elinde tuttuğu kartları kararken ''İçlerinde Montana ve Sodex varken kazanmalarına şaşırmadım doğrusu.'' der.

Feitan ''Hurdacı lobisinden arkadaşların olduğu için mi böyle diyorsun?'' diyerek sigarasının dumanını üfler. Invictus sırıtarak ''Sırf ondan değil.'' der. Historia sigarasının küllerini küllüğe dökerken ''Dragon'un mangada icraat yapmıyor oluşu Devrimci lobisine de kötü yansımış.'' diyerek kıkırdar. Bunu duyan diğer üyelerde hafifçe kahkaha atarlar. BattalGazi gülmeyi kestikten sonra sigarasını içine çeker ve ''Daha devrim yapma zamanı değilmiş anlaşılan.'' der.

''Elbet onunda zamanı gelecek. Amiral lobisi de yenilginin tadına bakacaktır.'' diyen Itachi_27 elindeki gazeteyi tadı kaçmış bir halde masaya fırlatır. Excessum açtığı pencereden dışarı bakıp temiz hava aldıktan sonra yüzünü diğerlerine doğru döner. ''Itachi_27'nin morali baya bozulmuş gibi.'' diyerek cıvık bir şekilde güler. Itachi_27 Invictus'un kartları dağıtışını izlerken asık bir suratla ''Dalga geçme Excessum.'' der.

''Amiral lobisinden sevdiğim kişiler vardı. O yüzden bu habere o kadar üzülmedim.'' diyen Kuroashi no Sanji önüne koyulan kartları eline alır. O esnada Excessum tekrardan masaya doğru yürürken cebinden çıkardığı çakmağıyla bir sigara daha yakar. Ardından ''Aslında Amiral lobisi ile arayı yakın tutarsak bizim içinde iyi olabilir.'' diyerek diğerlerine bakar. Diğer üyeler bu sözün karşısında dikkatlerini ona çevirirler. Invictus ''Sen ciddi misin?'' diye bir soru yöneltir.

Excessum yaktığı sigarasını tüttürürken ''Neden olmasın?'' der. Kuroashi no Sanji bir yandan elinde tuttuğu kartlara bakarken lafa dahil olur. ''İşler ilginçleşmeye başladı sanki.'' Itachi_27 ona doğru dönerek ''Yok artık. Böyle bir şey mümkün değil.'' der. Feitan ''Fazla sigara dumanına maruz kalmak kafa yaptı galiba.'' diyerek güler. Historia ise ciddi bir ifade takınarak Excessum'a bir soru sorar. ''Neden böyle düşünüyorsun peki?''

Excessum ''Hep tek başına olmaktansa bir ittifağımızın olması daha yararlı olur bence. Amiral lobisi de bunun için güçlü bir aday.'' BattalGazi sigarasını söndürdükten sonra lafa girer. ''Eğer güçlenmemize yardımı dokunacaksa onları arkamıza almamız iyi olabilir evelallah.'' Excessum onu onaylar bir şekilde başını sallar. Historia ''İyi de onları ikna edebileceğimizi nereden çıkardın?'' diyerek meraklı gözlerle Excessum'a bakar. ''Senin maddi imkanların sayesinde onları ikna etmek zor olmaz diye düşünüyorum.'' diye cevap verir Excessum.

Historia bu cevabı kafasında biraz tarttıktan sonra ''Peki madem.'' der. Invıctus ''Ben Lastik lobisinin de iyi bir ittifak olacağını düşünüyorum, özellikle Kılıç lobisine karşı.'' diyerek tek bir kartını masaya koyar ve diğer kartları toplar. Kuroashi no Sanji araya girerek ''Eğer Amiral veya Lastik lobilerinden biri ile ittifak kurabilirsek Kılıç lobisinin hiç şansı kalmaz.'' der. Historia ''O zaman bu yeni planı devreye sokabiliriz.'' diyerek gülümser. Diğer çoğu üyenin de bu fikri mantıklı bulmasının ardından oyuna devam ederler.

Shanks lobisi güneş tepedeyken denizin ortasında bir korsan gemisinin güvertesinde toplanmış bir şekilde oturmaktadırlar. Dalgaların sesi eşliğinde sakelerini içerken önlerinde ki yuvarlak masasının üzerinde duran gazeteye bakmaktadırlar. Haberi okuduktan sonra Kuroro sırıtarak ''Biliyordum. Helal olsun Montana.'' der. Bunun üzerine Arthur Morgan ''Amiral lobisine o kadar bayılmamana rağmen bu habere sevindin mi?'' diyerek sakesini yudumlar.

Bogeyman ayaklarını masaya doğru uzatarak keyif çatarken ''Bu sonucu Devrimci lobisinin kazanmasına tercih eder. O yüzden sevinmiştir bence.'' der. ''Sadece o yüzden değil. Amiral lobisinde olan Montana ve Sodex gibi üyeleri ayrıca seviyor.'' diyen Shakan ise doktor önlüğünü iliklemektedir. Kuroro sakeyi kafasına diktikten sonra ağzının kenarını silerek ''Devrimci lobisinin kaybedişini görmek benim için her zaman keyifli olur.'' der.

Diğer üyeler bu lafın üzerine biraz gülüştükten sonra telefonuyla Formula 1 ligine göz atan Kaizokuou lafa girer. ''Kazansalar bile tam olarak işlerini bitirememişler. Devrimci lobisi geri çekilmiş.'' Shakan bir yandan önünde duran not kağıtlarını karıştırırken cevap verir. ''İleride tekrar savaşmaları sürpriz olmaz.'' Arthur Morgan ''İki lobiyi de tanıyorsam bu mesele henüz kapanmamıştır.'' diyerek elindeki sake bardağını sallar. Bogeyman olacakları hayal ederek heyecanla ''Sonunda kimin yok olacağını merak ediyorum.'' der.

O sırada kendi sake bardağını dolduran Tyr sohbete katılır. ''Yeniden savaşsalar bile Devrimci lobisinin kazanacağını sanmam.'' Kuroro bunu duyunca aklına takılan bir soruyu dile getirir. ''Sen aynı zamanda amiral lobisinde değil miydin? Niye onlarla savaşa gitmedin?'' Tyr sake bardağını doldurduktan sonra ''Unuttun galiba o gün sizlerleydim ve kafamız güzeldi. Sabah ayılamadığım için savaşa gidememiştim.'' der. Kuroro ''Doğru ya. O güne dair pek bir şey hatırlamıyorum.'' diyerek kahkaha atar. '

''O kadar içersen olacağı bu. Sana içkiyi azaltmanı söylemiştim Kuroro.'' der Shakan kaşlarını çatarak. Kuroro ise bu tavsiyeyi pek ciddiye alıyor gibi görünmemektedir. Shakan'a bakarak ''Lobinin doktoru olduğun için minnettarım ama merak etme. Bana bir şey olmaz.'' cevabını verir. Shakan iç çekerek ''Umarım öyledir.'' der. Bogeyman ise ''Hiç dert etmeyin eğer Kuroro'ya bir şey olursa yeni lider benim.'' diyerek pişkin bir ifadeyle sırıtır. Diğer üyeler siniri bozulmuş bir şekilde hep bir ağızdan ''Hiçte bile.'' diyerek karşılık verirler.

Bogeyman ise gözlerini devirdikten sonra ''Tamam lider adaylarından biri olurum o zaman.'' diyerek düzeltme yapar. Kuroro bu cümleyi yalnızca gülerek geçiştirir. Arthur Morgan Bogeyman'e bakarak ''Şansını zorlama istersen. Kuroro'ya hiçbir şey olmayacak.'' der. Bogeyman daha fazla uzatmak istemediği için ''Aman neyse ne.'' diyerek susar. Bunun ardından Kuroro daha ciddi bir yüz ifadesine bürünür.

''Hey millet, biriyle yarım kalmış bir hesabımız vardı unuttunuz mu?'' Diğerleri hatırladıklarını belli edecek bir şekilde Kuroro'ya bakarlar. Kuroro elinde tuttuğu sake bardağını yavaşça kaldırır ve içkisinden bir yudum almadan önce tıpkı bir avcı gibi bakan gözlerini kısarak soğuk bir ses tonuyla konuşur. ''Sizce de zamanı gelmedi mi? Artyom'u bitirmenin.''
@Alpamis in mangal başında yetiş ya Luffy etler yanacak qeyfi yapması… paha biçilemez olmuş.:alkis:
 
18. Bölüm - Gölgelerin Ardında
Doflamingo lobisi güneşin tepede parladığı sıcak bir günde müstakil evlerinin havuzlu bahçesinde kuş esleri eşliğinde keyif çatmaktadırlar. Çevredeki sulak ve yeşil arazide flamingolar dolaşmaktadır. RedAcT ve Wataame Daisuki şezlongta uzanmışlardır. RedAcT telefonundan Galatasaray maç özeti izlemekte Wataame ise güneşlenirken bir yandan manga okumaktadır. Cavitq11 havuzda su üstünde uzanmış şekilde yatmaktadır. Daredewill yanında iki kadınla birlikte kanepeye yayılmış haldedir, elinde bir gazete tutmaktadır.

Kadınlardan biri onun omzuna masaj yapmaktadır, diğer kadında onun dizlerine yatmıştır. Daredewill gazeteye biraz bakındıktan sonra diğerlerine seslenir. ''Haberleri gördünüz mü?'' RedAcT izlediği videoyu durdurarak ''Evet gördüm. Devrimci lobisi yenilgiye uğramış.'' der. Wataame ''Zaten fanı oldukları adam kim ki onlar ne olsun?'' diyerek okuduğu mangadan kafasını kaldırır. ''Öyle deme. Dragon eninde sonunda şov yapacaktır.'' der Cavitq11. Wataame ise ''Ne zaman mezara girince mi?'' diye cevap verir. Bunun üzerine diğerleri kahkaha atarlar.

Daredewill oturduğu kanepeye iyice yayılarak onlara bakar. ''Amiral lobisi iyi ilerliyor ama elbet bir taşa takılırlar. '' Cavitq11 ''O taş Yonko lobisi olacak bence. Onları alt edebileceklerini sanmıyorum.'' dedikten sonra havuz kenarına doğru yüzer. RedAcT ''Tıpkı serinin kendisinde olduğu gibi yani.'' diyerek kıkırdar. Daredewill elindeki gazeteyi bir kenara atarken ''Belki amiral lobisi bitiren biz oluruz. Sonuçta içinde Millennium Wizard'ın kinli olduğu Montana ve Sodex var.'' der. Wataame ''Millennium Wizard bundan büyük keyif alırdı.'' diyerek sırıtır.

RedAcT bir yandan telefonuna bakarken lafa girer. ''Hedeflediğimiz kişiler arasında o ikisi vardı zaten. Diğerleri de Sir Crocodile ve Trafalgar Law.'' Cavitq11 ''Onları halletmek için sabırsızlanıyorum.'' diyerek havuzdan çıkar. Wataame mangasını kenara koyduktan sonra ''Millennium Wizard'dan haber var mı? Bugün buluşmaya gelmedi.'' diye sorar. Daredewill dizine uzanmış olan kadının saçlarını okşarken ''Dün bana işleri olduğunu söylemişti. Yakında döner herhalde.'' der. Wataame ''Of ya, bir an önce dönse de aksiyona girsek. Sıkılmaya başladım.'' diyerek iç çeker.

RedAcT onun içini rahatlamak için ''Merak etmeyin Millennium Wizard ne yaptığını biliyordur. Doğru zamanı bekliyor bence.'' der. Cavitq11 havuzun kenarına oturmuş halde kurulanırken lafa dahil olur. ''Ona şüphem yok. Bu işlerinin ne olduğunu bizimle paylaşsa daha iyi olurdu sadece.'' Wataame ''Ay içim şişti. Umarım çok geçmeden başlarız planlarımıza.'' dedikten sonra mangasını okumaya döner. O esnada hizmetçi kıyafetli bir kadın elinde bir limonata ile bahçeden içeriye girer. Daredewill'ın yanına giderek limonatayı ona uzatır.

Daredewill sırıtarak limonatayı alır. ''Teşekkürler.'' der usulca. Hizmetçinin hafif yüzü kızarır, başını eğerek ''Ne demek efendim.'' diye karşılık verir. Cavitq11 ''Bu yeni hizmetçin mi? Haremin genişliyor bakıyorum.'' diyerek güler. Daredewill'de gülerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Uslu bir kız, şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı.'' RedAcT ''İyi bir hizmetçiye benziyor.'' der başını sallayarak. Daredewill ise gözlerini bahçe çimlerini sulamakta olan adama çevirir.

Aşağılayıcı bir ses tonuyla ''Bu köleden daha iyi olduğu kesin.'' der. Boynunda takılı olan bir tasma, üzerinde ise sadece külot ve bolca yara bere olan bu adam forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanıdır. Birkaç hafta önce Millennium Wizard'a diklenip meydan okumuş fakat kaybetmiştir. Millennim Wizard'da onu bu evin bodrumunda türlü türlü işkencelere maruz bırakmıştır. Şu sıralar Daredewill'e köle olarak hizmet etmektedir. Adam hüzün ve acıyla kaplı yüz ifadesiyle bahçeyi sulamaya devam eder.

Cavitq11 alaycı bir tavırla ''Adı neydi bu zavallı kumcu fanının? Ferit miydi?'' Adam o anda öfke dolu bir şekilde karşılık verir. ''Ferdi! Adım Ferdi sizi pislikler.'' Daredewill bu cevap karşısında kaşlarını çatarak adama bakar. ''Sen ne hakla efendilerine bağırırsın ha.'' Daredewill elinde tuttuğu kumandanın düğmesine basmasıyla Ferdi'nin bağırması bir olur. Acı içinde dizlerinin üstüne çöker. Daredewill ona boynunda takılı olan tasmadan elektrik vermiştir.

Daredewill sesini yükselterek ''Bir daha saygısızlık yapacak mısın?'' diye sorar. Adam yerde kıvranırken çaresizce ''Özür dilerim! Bir daha olmaz. Lütfen durun.'' der. Daredewill kahkaha attıktan sonra elektrik vermeyi bırakır. Wataame bunu izlerken içinin burkulduğunu hisseder. ''Her zamanki gibi çok acımasız.'' diye mırıldanır. O sırada RedAcT'ın telefonu çalmaya başlar. Arayan numara kayıtlı değildir ve RedAcT kim olduğunu çıkaramaz. Telefonu açtıktan sonra çok iyi bildiği bir sesi duyar. ''Ne yapıyorsunuz lan tüylü zincirler.''

Bunu diyen kişi Sir Crocodile'dan başkası değildir. Bunu duyan RedAcT sakinliğini korumaya çalışarak alaycı bir ses tonuyla ''Ne yapalım senin adamını çalıştırıyoruz Troysi.'' cevabını verir. Sir Crocodile öfkeden ağzındaki puroyu ısırır. ''Eğer onun kılına dokunursanız..'' RedAcT gülerek karşılık verir. ''Çoktan dokunduk bile. Ne yapabilirsin?'' O sırada Daredewill Ferdi'ye elektrik vermeye devam eder. Ferdi'nin çığlıklarını duyan Sir Crocodile hiddetle bağırır.

''Sizi mahvedeceğim! Duydun mu lan beni?'' RedAct onunla dalga geçer gibi bir cevap verir. ''Duyamadım. Daha yüksek söyle.''Sir Crocodile sinirden purosunu kemirirken elindeki bardağı masaya vurur. ''Millennium Wizard nerede? Bana onu ver Mavrupa Fatihi.'' RedAcT ''Kendisi şu anda seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul.'' der.

Sir Crocodile hırs ve öfkeyle dolu bir sesle karşılık verir. ''Bırak meşgul ayaklarını. Yakında sizi bulacağım, tek başıma hepinizi dayak manyağı yapıp Ferdi'yi kurtaracağım!'' Bunu duyan Doflamingo lobisi üyeleri kahkahalarını tutamazlar. RedAcT gülmeyi kestikten sonra ''Her zaman bekleriz. Sonun bizim elimizden olacak Kum-kun.'' der heyecanla. Sir Crocodile ise ''Sadece bekle ve gör.'' diyerek sabırsız bir şekilde sırıtır.

Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir bina olan Hurdacı lobisi mekanının içerisinde tek başına oturmaktadır Fruit Punch Samurai. Bir süredir Montana, Sodex ve Tiksav Lee'den haber alamadığı için endişeli durumdadır. Elinde tuttuğu Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaştan bahseden gazeteye bakarak ''Amiral lobisi kazanmış. Montana ve Sodex'in durumu iyi olmalı. Peki ya Tiksav? O nasıl acaba?'' der kendi kendine. Gözünü masada duran telefonuna çevirdikten sonra telefonu eline alır. Onları tekrar aramak istemektedir.

Şu sıralar Kaizokuou Shanks lobisi, Invictus ise Sanji lobisi ile takıldığı için bir Hurdacı olarak kalan lobi üyelerine ulaşmasının kendi sorumluluğu olduğuna inanır. Tekrar denemekten zarar gelmez diye düşünerek Montana'yı arar. Telefon bir süre çalmaya devam eder. Fruit tam ümidini kaybeder gibiyken telefon açılır. Fruit telaşla ''Alo? Orada mısın usta?'' diye sorar. Montana ''Buradayım usta.'' diye cevap verir. Fruit Punch Samurai rahat bir nefes alarak ''Sonunda be. Ne zamandır ulaşmaya çalışıyorum size.'' der.

Montana ''Kusura bakma dönemedim. Savaştan çıktık sonuçta.'' diye cevaplar. Fruit meraklı bir ses tonuyla sorar. ''Devrimci karargahının yandığını okuyunca daha da çok endişelenmiştim. Şu an neredesiniz?'' ''Amiral lobisi üssündeyiz. Sodex'te yanımda.'' der Montana. ''Durumunuz nasıl?'' Montana diğerlerine bakındıktan sonra cevaplar. ''Fena değil. Birkaçımız ciddi yaralandı ama toparlıyoruz.'' Fruit bunu duyduktan sonra yüreğine su serpilmiş gibi hisseder.

''Bunu duyduğuma sevindim usta. Harbiden kazanmışsınız.'' Montana ''Kazandık tabi la.'' diyerek tebessüm eder. Fruit Punch Samurai'da gülümsedikten sonra aklına takılan bir başka soruyu daha yöneltir. ''Tiksav Lee'den haber var mı peki?'' Montana bu soruyu duyunca hafif iç çeker. ''Hayır yok. En son gördüğümde yaşıyordu ama ben de bir haftadır haber alamadım.'' Fruit'in hissettiği endişe ve merak duygusu daha da katlanır. ''Ona karşı savaşmak zor olmuş olmalı.'' der kederli bir tavırla.

Montana'da üzgün bir tonla cevap verir. ''Öyleydi. O da bir Hurdacı sonuçta, bizden biri.'' ''Öyle tabi usta. Hem sana ve Sodex'e karşı savaşmak hem de kaybetmiş olmak. Bu kadar yükü taşımak kolay değildir.'' der Fruit düşünceli bir şekilde. ''Sadece onlar değil. Devrimci lobisi hakkında bize bilgi vermişti ama günün sonunda onların tarafında durdu. Pişman hissediyor olmalı.'' Fruit'in bu duyduğu karşısında yaşadığı şaşkınlık ses tonuna yansır. ''Size bilgi mi vermişti? Bunu cidden beklemiyordum.''

Montana bir yandan sigara yakarak cevap verir. ''Ben de beklemiyordum. Ama ne demişler, savaşta her şey mübahtır. Biz sadece strateji yaptık.'' Fruit telefon başında onu onaylar gibi kafasını sallar. Ardından lafa girer. ''Sence size karşı kırgın mıdır?'' ''Bunu onunla konuşmadan bilemeyiz.'' Fruit ''Siz böyle atışırsınız ama elbet barışırsınız. Yine öyle olur.'' diyerek umutlanmaya çalışır.

Montana ise sigarasını içerken ''Umarım öyle olur. Sana söylemek istediğim bir şey var la bu arada.'' der. Fruit hemen ''Nedir usta?'' diye sorar. Montana sigarasını üfledikten sonra konuşur. ''Hurdacı lobisi ile bir toplantı yapmayı düşünüyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mesele var.'' ''Tiksav meselesi mi?'' der Fruit. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Montana ciddi bir üslupla.

Whitebear D havanın soğuk ve kapalı olduğu bir Londra gününde, apartman dairesinde cips kola eşliğinde dizi izlemektedir. Bacak bacak üstüne atmış şekilde keyfine bakarken telefondan gelen bildirim sesini duyar. Bildirimin forumdaki Hatıra Ormanı projesine gönderdiği 100 pound ile alakalı olmasını beklerken telefonu eline aldığında bildirimin Twitter'dan geldiğini fark eder. Cipsi çiğnerken mesajı okuduğu anda şaşkınlıktan dolayı öksürür. Zorlukla yutkunduktan sonra haber mesajını tekrar okur.

Kendi kendine ''Devrimci lobisi Amiral lobisine kaybetti ve geri mi çekildi?'' der. Kafasını kaşıyarak düşünürken ''Nasıl ya? Ulan Devrimciler şu işi bitirmeniz lazımdı.'' diye söylenir. ''Acaba şu an durumları nasıldır, toparlanabilirler mi?'' gibi düşüncelere dalmışken kapı zilinin çalmasıyla tekrar kendine gelir. Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerler ve kapı deliğinden bakar. Gelenleri görünce gülümsemeden edemez ve hemen kapıyı açar. ''Ooo hoş geldiniz agalar.'' diyerek sevinçle onları karşılar.

Gelenler Gon Freecs ve Phoenix'dir. Gon sırıtarak ''Hoş bulduk kankam.'' der ve Whitebear D ile kafalarını tokuşturur. Ardından Phoenix'de ''Hoş bulduk kral.'' diyerek onunla selamlaşır. Üçü de içeriye geçer ve kanepeye uzanırlar. Whitebear D onlara cips ve kola ikram ederken ''Yolculuk nasıldı?'' diye sorar. Gon rahatsız bir surat ifadesiyle ''Sorma kanka ya. Şili'den buraya uçmak uzun sürüyor tabi.'' der. Phoenix ''Benim yolculuk o kadar uzun sürmedi valla.'' diyerek sırıtır.

''Türkiye daha yakın kanka normal.'' diyen Whitebear D bir yandan kolaları doldurmaktadır. Gon montunu çıkarırken ''Phoenix şanslı adam ya.'' diyerek güler. Hepsi cipslerini ve kolalarını aldıktan sonra muhabbete devam ederler. Muhabbet gittikçe koyulaşırken konu son yaşanan gelişmelere gelir. Phoenix ''Devrimci lobisi Amiralcilere yenilmiş duydunuz mu?'' diye sorar. Whitebear D ''Siz gelmeden önce gördüm ben de. Üzüldüm valla.'' der.

Gon Freecs ''Ben gayet sevindim. Amiral lobisini hafife alanlara iyi cevap olmuştur.'' diyerek kolasını yudumlar. ''Daha dur bakalım. Devrimcilerin işi tamamen bitmemiş sonuçta.'' der Phoenix cipsini ağzına atarken. Gon ''Valla Amiral lobisi 1-0 öne geçmiş durumda. İleride ne olur göreceğiz.'' der. Whitebear D cips yerken yerinden doğrularak lafa girer. ''Amirallerde Garp gibi patlayacak bak görürsünüz kanka.'' Gon biraz tetiklenmiş hissederek cevap verir. ''Garp mı patladı? Güldürme ya.'' Whitebear D karşılık vermekte gecikmez. ''Adamın kapasitesini gördük işte.''

Gon onu ciddiye almamış gibi bir tavır sergileyerek cevaplar. ''Aynen kanka. Senin şu Garp nefreti beni benden alıyor.'' Whitebar D ''Geçerli sebeplerim var ama.'' diyerek güler. Bunun üzerine Gon'da kendini tutamayarak gülümser. Ardından ''Alem adamsın ya.'' diyerek kolasını içer. Phoenix cips tabağını sehpanın üzerine koyduktan sonra Whitebear D'ye dönerek ''Amirallerden birini Sanji indirdiği zaman görüşeceğiz Gon'la.'' der. Whitebear D bir kahkaha attıktan sonra ''Aynen öyle kingom. Sanji ve Kizaru dövüşü garanti.'' diyerek Phoenix'in omzuna dokunur.

Gon bu lafa karşı herhangi bir cevap vermeden yalnızca gözlerini devirir ve telefonundaki uygulamada eşleştiği kadınlara göz atar. Phoenix Whitebear D'ye dönerek tekrar lafa girer. ''Garp'ı falan boş verin şimdi. Sen niye Yonko lobisinden ayrıldın?'' der. Whitebear D bu soru karşısında canı sıkılmış gibi gözükerek ''Şartlar öyle gerektirdi kanka. Hem Türkiye'den hem forumdan uzaklaşınca lobiyle olan alakamda azaldı.'' der. Phoenix ''Talihsiz olmuş.'' diyerek Whitebear D'nin sırtını sıvazlar. Gon ''Senin yerine Kekomancer'ı almışlar galiba.'' der.

Whitebear D ''Evet gördüm. Sağlam transfer.'' diyerek ikinci cips paketini açar. Phoenix durumu tiye alırcasına ''Biraz yaşlı değil mi?'' diye sorar. Bunun üzerine Gon güler, Whitebear D ise hafif sırıttıktan sonra ''Her türlü iş yapar ya.'' cevabını verir. İkinci cipsi tabaklara doldururken onlara ''Peki siz niye Sanji lobisi ile birlikte gözükmüyorsunuz?'' der. Gon ''Benimde seninle benzer sebeplerden, forumdan ve seriden uzaklaştığım için. Şu sıralar işlerim başımdan aşkın zaten.'' diyerek tabağını alır.

Phoenix bardağını tekrar doldururken biraz alınmış bir ifade ile Whitebear D'ye bakarak konuşur. ''Ben şu sıralar Gaban'a coşmuş durumdayım. Ama hâlâ Sanji lobisinin bir parçasıyım yanlış anlaşılmasın.'' Gon Whitebear D ile ilgili merak ettiği bir konuyu sormaya karar verir. ''Sen içten içe hâlâ Yonko lobisinin bir parçası olduğunu hissediyor musun?'' Whitebear D biraz düşündükten sonra ''Sanırım evet. Eğer bir gün cidden bana ihtiyaçları olursa yardımcı olmaya çalışırım.'' diyerek bakışlarını duvarda asılı olan Beyazsakal posterine çevirir.

''Aga be. Adam sadık çıktı.'' der Gon sırıtarak. ''Ne sandın kanka.'' diyen Whitebear D televizyonda açık olan diziyi kapatır. Ardından diğerlerine dönerek ''Akşama Galatasaray Fener derbisi vardı. Sarmaz mı?'' der. Gon ''Sarar tabi oğlum.'' diyerek oturduğu yerden doğrulur. Phoenix gülerek ''Akşama çarşı pazar karışacak gibi.'' der. Diğerleri de gülüştükten sonra akşamki maç başlayana kadar uzun ve keyifli bir futbol sohbetine dalarlar.

King gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesinde Mcgill'i takip etmektedir. Malikanenin merdivenlerinden çıkarken içten içe sonunda Kılıç lobisinin gizemli liderini görebileceğim diye düşünmektedir. Heyecanı gittikçe artmakta ve adımları da sıklaşmaktadır. Merdivenler bitene kadar çıkmaya devam ederler. King son basamağı da çıktıktan sonra karşısında uzun bir koridor olduğunu görür.

Koridorda yürürken pencereden dışarıya göz atar, malikanenin en üst katında olduklarını fark eder. Malikane dağlık bir alanın tepesine kurulmuştur. King gökyüzünde yükselen ayı ve altlarında uzanan ormanı net bir şekilde görebilmektedir. Koridorun sonunda bir kapı ve onun önünde de iki kılıçlı adamın durduğunu fark eder. Mcgill ve King kapının önüne vardıklarında yürümeyi keserler. Mcgill korumalara bakarak konuşur. ''Yeni üyemiz liderin isteği üzerine onu görmeye geldi.''

Korumalar bunu duyunca başlarını öne eğerler ve ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kapıyı onlar için açarlar. King aralanan kapıdan içeriye baktığında burasının bir taht odasını olduğunu fark eder. Kılıçlarla donatılmış tahtta oturan biri vardır. Fakat King kimin oturduğunu net bir şekilde göremez çünkü tahtın önünde ayakta duran birkaç üye vardır. Bunlar sırasıyla RedTeroR, Densetsu no Samurai, Dracule Mihawk ve Kaizoku Gari'dir. King onlara bakarak başıyla selam verir. Diğer üyelerde karşılık olarak onu selamlarlar.

Lider oturduğu yerden yüksek perdeden bakan bir sesle ona seslenir. ''Artık seni resmi bir Kılıç lobisi üyesi olarak kabul ediyorum. Öne çık King.'' King bu lafı duyunca yavaş adımlarla tahta doğru yürümeye başlar. Diğer üyeler kenara çekilerek King'e yolu açarlar. King onların arasından geçip nihayet lider ile göz göze geldiğinde dumura uğrar. Şaşkın bir surat ifadesiyle ''Lider sen misin, Millennium Wizard?'' der. Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak cevap verir. ''Aramıza hoş geldin eski dostum.''
 
Son düzenleme:
18. Bölüm - Gölgelerin Ardında
Doflamingo lobisi güneşin tepede parladığı sıcak bir günde müstakil evlerinin havuzlu bahçesinde kuş esleri eşliğinde keyif çatmaktadırlar. Çevredeki sulak ve yeşil arazide flamingolar dolaşmaktadır. RedAcT ve Wataame Daisuki şezlongta uzanmışlardır. RedAcT telefonundan Galatasaray maç özeti izlemekte Wataame ise güneşlenirken bir yandan manga okumaktadır. Cavitq11 havuzda su üstünde uzanmış şekilde yatmaktadır. Daredewill yanında iki kadınla birlikte kanepeye yayılmış haldedir, elinde bir gazete tutmaktadır.

Kadınlardan biri onun omzuna masaj yapmaktadır, diğer kadında onun dizlerine yatmıştır. Daredewill gazeteye biraz bakındıktan sonra diğerlerine seslenir. ''Haberleri gördünüz mü?'' RedAcT izlediği videoyu durdurarak ''Evet gördüm. Devrimci lobisi yenilgiye uğramış.'' der. Wataame ''Zaten fanı oldukları adam kim ki onlar ne olsun?'' diyerek okuduğu mangadan kafasını kaldırır. ''Öyle deme. Dragon eninde sonunda şov yapacaktır.'' der Cavitq11. Wataame ise ''Ne zaman mezara girince mi?'' diye cevap verir. Bunun üzerine diğerleri kahkaha atarlar.

Daredewill oturduğu kanepeye iyice yayılarak onlara bakar. ''Amiral lobisi iyi ilerliyor ama elbet bir taşa takılırlar. '' Cavitq11 ''O taş Yonko lobisi olacak bence. Onları alt edebileceklerini sanmıyorum.'' dedikten sonra havuz kenarına doğru yüzer. RedAcT ''Tıpkı serinin kendisinde olduğu gibi yani.'' diyerek kıkırdar. Daredewill elindeki gazeteyi bir kenara atarken ''Belki amiral lobisi bitiren biz oluruz. Sonuçta içinde Millennium Wizard'ın kinli olduğu Montana ve Sodex var.'' der. Wataame ''Millennium Wizard bundan büyük keyif alırdı.'' diyerek sırıtır.

RedAcT bir yandan telefonuna bakarken lafa girer. ''Hedeflediğimiz kişiler arasında o ikisi vardı zaten. Diğerleri de Sir Crocodile ve Trafalgar Law.'' Cavitq11 ''Onları halletmek için sabırsızlanıyorum.'' diyerek havuzdan çıkar. Wataame mangasını kenara koyduktan sonra ''Millennium Wizard'dan haber var mı? Bugün buluşmaya gelmedi.'' diye sorar. Daredewill dizine uzanmış olan kadının saçlarını okşarken ''Dün bana işleri olduğunu söylemişti. Yakında döner herhalde.'' der. Wataame ''Of ya, bir an önce dönse de aksiyona girsek. Sıkılmaya başladım.'' diyerek iç çeker.

RedAcT onun içini rahatlamak için ''Merak etmeyin Millennium Wizard ne yaptığını biliyordur. Doğru zamanı bekliyor bence.'' der. Cavitq11 havuzun kenarına oturmuş halde kurulanırken lafa dahil olur. ''Ona şüphem yok. Bu işlerinin ne olduğunu bizimle paylaşsa daha iyi olurdu sadece.'' Wataame ''Ay içim şişti. Umarım çok geçmeden başlarız planlarımıza.'' dedikten sonra mangasını okumaya döner. O esnada hizmetçi kıyafetli bir kadın elinde bir limonata ile bahçeden içeriye girer. Daredewill'ın yanına giderek limonatayı ona uzatır.

Daredewill sırıtarak limonatayı alır. ''Teşekkürler.'' der usulca. Hizmetçinin hafif yüzü kızarır, başını eğerek ''Ne demek efendim.'' diye karşılık verir. Cavitq11 ''Bu yeni hizmetçin mi? Haremin genişliyor bakıyorum.'' diyerek güler. Daredewill'de gülerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Uslu bir kız, şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı.'' RedAcT ''İyi bir hizmetçiye benziyor.'' der başını sallayarak. Daredewill ise gözlerini bahçe çimlerini sulamakta olan adama çevirir.

Aşağılayıcı bir ses tonuyla ''Bu köleden daha iyi olduğu kesin.'' der. Boynunda takılı olan bir tasma, üzerinde ise sadece külot ve bolca yara bere olan bu adam forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanıdır. Birkaç hafta önce Millennium Wizard'a diklenip meydan okumuş fakat kaybetmiştir. Millennim Wizard'da onu bu evin bodrumunda türlü türlü işkencelere maruz bırakmıştır. Şu sıralar Daredewill'e köle olarak hizmet etmektedir. Adam hüzün ve acıyla kaplı yüz ifadesiyle bahçeyi sulamaya devam eder.

Cavitq11 alaycı bir tavırla ''Adı neydi bu zavallı kumcu fanının? Ferit miydi?'' Adam o anda öfke dolu bir şekilde karşılık verir. ''Ferdi! Adım Ferdi sizi pislikler.'' Daredewill bu cevap karşısında kaşlarını çatarak adama bakar. ''Sen ne hakla efendilerine bağırırsın ha.'' Daredewill elinde tuttuğu kumandanın düğmesine basmasıyla Ferdi'nin bağırması bir olur. Acı içinde dizlerinin üstüne çöker. Daredewill ona boynunda takılı olan tasmadan elektrik vermiştir.

Daredewill sesini yükselterek ''Bir daha saygısızlık yapacak mısın?'' diye sorar. Adam yerde kıvranırken çaresizce ''Özür dilerim! Bir daha olmaz. Lütfen durun.'' der. Daredewill kahkaha attıktan sonra elektrik vermeyi bırakır. Wataame bunu izlerken içinin burkulduğunu hisseder. ''Her zamanki gibi çok acımasız.'' diye mırıldanır. O sırada RedAcT'ın telefonu çalmaya başlar. Arayan numara kayıtlı değildir ve RedAcT kim olduğunu çıkaramaz. Telefonu açtıktan sonra çok iyi bildiği bir sesi duyar. ''Ne yapıyorsunuz lan tüylü zincirler.''

Bunu diyen kişi Sir Crocodile'dan başkası değildir. Bunu duyan RedAcT sakinliğini korumaya çalışarak alaycı bir ses tonuyla ''Ne yapalım senin adamını çalıştırıyoruz Troysi.'' cevabını verir. Sir Crocodile öfkeden ağzındaki puroyu ısırır. ''Eğer onun kılına dokunursanız..'' RedAcT gülerek karşılık verir. ''Çoktan dokunduk bile. Ne yapabilirsin?'' O sırada Daredewill Ferdi'ye elektrik vermeye devam eder. Ferdi'nin çığlıklarını duyan Sir Crocodile hiddetle bağırır.

''Sizi mahvedeceğim! Duydun mu lan beni?'' RedAct onunla dalga geçer gibi bir cevap verir. ''Duyamadım. Daha yüksek söyle.''Sir Crocodile sinirden purosunu kemirirken elindeki bardağı masaya vurur. ''Millennium Wizard nerede? Bana onu ver Mavrupa Fatihi.'' RedAcT ''Kendisi şu anda seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul.'' der.

Sir Crocodile hırs ve öfkeyle dolu bir sesle karşılık verir. ''Bırak meşgul ayaklarını. Yakında sizi bulacağım, tek başıma hepinizi dayak manyağı yapıp Ferdi'yi kurtaracağım!'' Bunu duyan Doflamingo lobisi üyeleri kahkahalarını tutamazlar. RedAcT gülmeyi kestikten sonra ''Her zaman bekleriz. Sonun bizim elimizden olacak Kum-kun.'' der heyecanla. Sir Crocodile ise ''Sadece bekle ve gör.'' diyerek sabırsız bir şekilde sırıtır.

Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir bina olan Hurdacı lobisi mekanının içerisinde tek başına oturmaktadır Fruit Punch Samurai. Bir süredir Montana, Sodex ve Tiksav Lee'den haber alamadığı için endişeli durumdadır. Elinde tuttuğu Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaştan bahseden gazeteye bakarak ''Amiral lobisi kazanmış. Montana ve Sodex'in durumu iyi olmalı. Peki ya Tiksav? O nasıl acaba?'' der kendi kendine. Gözünü masada duran telefonuna çevirdikten sonra telefonu eline alır. Onları tekrar aramak istemektedir.

Şu sıralar Kaizokuou Shanks lobisi, Invictus ise Sanji lobisi ile takıldığı için bir Hurdacı olarak kalan lobi üyelerine ulaşmasının kendi sorumluluğu olduğuna inanır. Tekrar denemekten zarar gelmez diye düşünerek Montana'yı arar. Telefon bir süre çalmaya devam eder. Fruit tam ümidini kaybeder gibiyken telefon açılır. Fruit telaşla ''Alo? Orada mısın usta?'' diye sorar. Montana ''Buradayım usta.'' diye cevap verir. Fruit Punch Samurai rahat bir nefes alarak ''Sonunda be. Ne zamandır ulaşmaya çalışıyorum size.'' der.

Montana ''Kusura bakma dönemedim. Savaştan çıktık sonuçta.'' diye cevaplar. Fruit meraklı bir ses tonuyla sorar. ''Devrimci karargahının yandığını okuyunca daha da çok endişelenmiştim. Şu an neredesiniz?'' ''Amiral lobisi üssündeyiz. Sodex'te yanımda.'' der Montana. ''Durumunuz nasıl?'' Montana diğerlerine bakındıktan sonra cevaplar. ''Fena değil. Birkaçımız ciddi yaralandı ama toparlıyoruz.'' Fruit bunu duyduktan sonra yüreğine su serpilmiş gibi hisseder.

''Bunu duyduğuma sevindim usta. Harbiden kazanmışsınız.'' Montana ''Kazandık tabi la.'' diyerek tebessüm eder. Fruit Punch Samurai'da gülümsedikten sonra aklına takılan bir başka soruyu daha yöneltir. ''Tiksav Lee'den haber var mı peki?'' Montana bu soruyu duyunca hafif iç çeker. ''Hayır yok. En son gördüğümde yaşıyordu ama ben de bir haftadır haber alamadım.'' Fruit'in hissettiği endişe ve merak duygusu daha da katlanır. ''Ona karşı savaşmak zor olmuş olmalı.'' der kederli bir tavırla.

Montana'da üzgün bir tonla cevap verir. ''Öyleydi. O da bir Hurdacı sonuçta, bizden biri.'' ''Öyle tabi usta. Hem sana ve Sodex'e karşı savaşmak hem de kaybetmiş olmak. Bu kadar yükü taşımak kolay değildir.'' der Fruit düşünceli bir şekilde. ''Sadece onlar değil. Devrimci lobisi hakkında bize bilgi vermişti ama günün sonunda onların tarafında durdu. Pişman hissediyor olmalı.'' Fruit'in bu duyduğu karşısında yaşadığı şaşkınlık ses tonuna yansır. ''Size bilgi mi vermişti? Bunu cidden beklemiyordum.''

Montana bir yandan sigara yakarak cevap verir. ''Ben de beklemiyordum. Ama ne demişler, savaşta her şey mübahtır. Biz sadece strateji yaptık.'' Fruit telefon başında onu onaylar gibi kafasını sallar. Ardından lafa girer. ''Sence size karşı kırgın mıdır?'' ''Bunu onunla konuşmadan bilemeyiz.'' Fruit ''Siz böyle atışırsınız ama elbet barışırsınız. Yine öyle olur.'' diyerek umutlanmaya çalışır.

Montana ise sigarasını içerken ''Umarım öyle olur. Sana söylemek istediğim bir şey var la bu arada.'' der. Fruit hemen ''Nedir usta?'' diye sorar. Montana sigarasını üfledikten sonra konuşur. ''Hurdacı lobisi ile bir toplantı yapmayı düşünüyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mesele var.'' ''Tiksav meselesi mi?'' der Fruit. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Montana ciddi bir üslupla.

Whitebear D havanın soğuk ve kapalı olduğu bir Londra gününde, apartman dairesinde cips kola eşliğinde dizi izlemektedir. Bacak bacak üstüne atmış şekilde keyfine bakarken telefondan gelen bildirim sesini duyar. Bildirimin forumdaki Hatıra Ormanı projesine gönderdiği 100 pound ile alakalı olmasını beklerken telefonu eline aldığında bildirimin Twitter'dan geldiğini fark eder. Cipsi çiğnerken mesajı okuduğu anda şaşkınlıktan dolayı öksürür. Zorlukla yutkunduktan sonra haber mesajını tekrar okur.

Kendi kendine ''Devrimci lobisi Amiral lobisine kaybetti ve geri mi çekildi?'' der. Kafasını kaşıyarak düşünürken ''Nasıl ya? Ulan Devrimciler şu işi bitirmeniz lazımdı.'' diye söylenir. ''Acaba şu an durumları nasıldır, toparlanabilirler mi?'' gibi düşüncelere dalmışken kapı zilinin çalmasıyla tekrar kendine gelir. Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerler ve kapı deliğinden bakar. Gelenleri görünce gülümsemeden edemez ve hemen kapıyı açar. ''Ooo hoş geldiniz agalar.'' diyerek sevinçle onları karşılar.

Gelenler Gon Freecs ve Phoenix'dir. Gon sırıtarak ''Hoş bulduk kankam.'' der ve Whitebear D ile kafalarını tokuşturur. Ardından Phoenix'de ''Hoş bulduk kral.'' diyerek onunla selamlaşır. Üçü de içeriye geçer ve kanepeye uzanırlar. Whitebear D onlara cips ve kola ikram ederken ''Yolculuk nasıldı?'' diye sorar. Gon rahatsız bir surat ifadesiyle ''Sorma kanka ya. Şili'den buraya uçmak uzun sürüyor tabi.'' der. Phoenix ''Benim yolculuk o kadar uzun sürmedi valla.'' diyerek sırıtır.

''Türkiye daha yakın kanka normal.'' diyen Whitebear D bir yandan kolaları doldurmaktadır. Gon montunu çıkarırken ''Phoenix şanslı adam ya.'' diyerek güler. Hepsi cipslerini ve kolalarını aldıktan sonra muhabbete devam ederler. Muhabbet gittikçe koyulaşırken konu son yaşanan gelişmelere gelir. Phoenix ''Devrimci lobisi Amiralcilere yenilmiş duydunuz mu?'' diye sorar. Whitebear D ''Siz gelmeden önce gördüm ben de. Üzüldüm valla.'' der.

Gon Freecs ''Ben gayet sevindim. Amiral lobisini hafife alanlara iyi cevap olmuştur.'' diyerek kolasını yudumlar. ''Daha dur bakalım. Devrimcilerin işi tamamen bitmemiş sonuçta.'' der Phoenix cipsini ağzına atarken. Gon ''Valla Amiral lobisi 1-0 öne geçmiş durumda. İleride ne olur göreceğiz.'' der. Whitebear D cips yerken yerinden doğrularak lafa girer. ''Amirallerde Garp gibi patlayacak bak görürsünüz kanka.'' Gon biraz tetiklenmiş hissederek cevap verir. ''Garp mı patladı? Güldürme ya.'' Whitebear D karşılık vermekte gecikmez. ''Adamın kapasitesini gördük işte.''

Gon onu ciddiye almamış gibi bir tavır sergileyerek cevaplar. ''Aynen kanka. Senin şu Garp nefreti beni benden alıyor.'' Whitebar D ''Geçerli sebeplerim var ama.'' diyerek güler. Bunun üzerine Gon'da kendini tutamayarak gülümser. Ardından ''Alem adamsın ya.'' diyerek kolasını içer. Phoenix cips tabağını sehpanın üzerine koyduktan sonra Whitebear D'ye dönerek ''Amirallerden birini Sanji indirdiği zaman görüşeceğiz Gon'la.'' der. Whitebear D bir kahkaha attıktan sonra ''Aynen öyle kingom. Sanji ve Kizaru dövüşü garanti.'' diyerek Phoenix'in omzuna dokunur.

Gon bu lafa karşı herhangi bir cevap vermeden yalnızca gözlerini devirir ve telefonundaki uygulamada eşleştiği kadınlara göz atar. Phoenix Whitebear D'ye dönerek tekrar lafa girer. ''Garp'ı falan boş verin şimdi. Sen niye Yonko lobisinden ayrıldın?'' der. Whitebear D bu soru karşısında canı sıkılmış gibi gözükerek ''Şartlar öyle gerektirdi kanka. Hem Türkiye'den hem forumdan uzaklaşınca lobiyle olan alakamda azaldı.'' der. Phoenix ''Talihsiz olmuş.'' diyerek Whitebear D'nin sırtını sıvazlar. Gon ''Senin yerine Kekomancer'ı almışlar galiba.'' der.

Whitebear D ''Evet gördüm. Sağlam transfer.'' diyerek ikinci cips paketini açar. Phoenix durumu tiye alırcasına ''Biraz yaşlı değil mi?'' diye sorar. Bunun üzerine Gon güler, Whitebear D ise hafif sırıttıktan sonra ''Her türlü iş yapar ya.'' cevabını verir. İkinci cipsi tabaklara doldururken onlara ''Peki siz niye Sanji lobisi ile birlikte gözükmüyorsunuz?'' der. Gon ''Benimde seninle benzer sebeplerden, forumdan ve seriden uzaklaştığım için. Şu sıralar işlerim başımdan aşkın zaten.'' diyerek tabağını alır.

Phoenix bardağını tekrar doldururken biraz alınmış bir ifade ile Whitebear D'ye bakarak konuşur. ''Ben şu sıralar Gaban'a coşmuş durumdayım. Ama hâlâ Sanji lobisinin bir parçasıyım yanlış anlaşılmasın.'' Gon Whitebear D ile ilgili merak ettiği bir konuyu sormaya karar verir. ''Sen içten içe hâlâ Yonko lobisinin bir parçası olduğunu hissediyor musun?'' Whitebear D biraz düşündükten sonra ''Sanırım evet. Eğer bir gün cidden bana ihtiyaçları olursa yardımcı olmaya çalışırım.'' diyerek bakışlarını duvarda asılı olan Beyazsakal posterine çevirir.

''Aga be. Adam sadık çıktı.'' der Gon sırıtarak. ''Ne sandın kanka.'' diyen Whitebear D televizyonda açık olan diziyi kapatır. Ardından diğerlerine dönerek ''Akşama Galatasaray Fener derbisi vardı. Sarmaz mı?'' der. Gon ''Sarar tabi oğlum.'' diyerek oturduğu yerden doğrulur. Phoenix gülerek ''Akşama çarşı pazar karışacak gibi.'' der. Diğerleri de gülüştükten sonra akşamki maç başlayana kadar uzun ve keyifli bir futbol sohbetine dalarlar.

King gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesinde Mcgill'i takip etmektedir. Malikanenin merdivenlerinden çıkarken içten içe sonunda Kılıç lobisinin gizemli liderini görebileceğim diye düşünmektedir. Heyecanı gittikçe artmakta ve adımları da sıklaşmaktadır. Merdivenler bitene kadar çıkmaya devam ederler. King son basamağı da çıktıktan sonra karşısında uzun bir koridor olduğunu görür.

Koridorda yürürken pencereden dışarıya göz atar, malikanenin en üst katında olduklarını fark eder. Malikane dağlık bir alanın tepesine kurulmuştur. King gökyüzünde yükselen ayı ve altlarında uzanan ormanı net bir şekilde görebilmektedir. Koridorun sonunda bir kapı ve onun önünde de iki kılıçlı adamın durduğunu fark eder. Mcgill ve King kapının önüne vardıklarında yürümeyi keserler. Mcgill korumalara bakarak konuşur. ''Yeni üyemiz liderin isteği üzerine onu görmeye geldi.''

Korumalar bunu duyunca başlarını öne eğerler ve ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kapıyı onlar için açarlar. King aralanan kapıdan içeriye baktığında burasının bir taht odasını olduğunu fark eder. Kılıçlarla donatılmış tahtta oturan biri vardır. Fakat King kimin oturduğunu net bir şekilde göremez çünkü tahtın önünde ayakta duran birkaç üye vardır. Bunlar sırasıyla RedTeroR, Densetsu no Samurai, Dracule Mihawk ve Kaizoku Gari'dir. King onlara bakarak başıyla selam verir. Diğer üyelerde karşılık olarak onu selamlarlar.

Lider oturduğu yerden yüksek perdeden bakan bir sesle ona seslenir. ''Artık seni resmi bir Kılıç lobisi üyesi olarak kabul ediyorum. Öne çık King.'' King bu lafı duyunca yavaş adımlarla tahta doğru yürümeye başlar. Diğer üyeler kenara çekilerek King'e yolu açarlar. King onların arasından geçip nihayet lider ile göz göze geldiğinde dumura uğrar. Şaşkın bir surat ifadesiyle ''Lider sen misin, Millennium Wizard?'' der. Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak cevap verir. ''Aramıza hoş geldin eski dostum.''
Law lobisini gören oldu mu acaba. Görene 3 tane sıcak ekmek ödülümüz var (yenmiyor nasıl olsa)
 
18. Bölüm - Gölgelerin Ardında
Doflamingo lobisi güneşin tepede parladığı sıcak bir günde müstakil evlerinin havuzlu bahçesinde kuş esleri eşliğinde keyif çatmaktadırlar. Çevredeki sulak ve yeşil arazide flamingolar dolaşmaktadır. RedAcT ve Wataame Daisuki şezlongta uzanmışlardır. RedAcT telefonundan Galatasaray maç özeti izlemekte Wataame ise güneşlenirken bir yandan manga okumaktadır. Cavitq11 havuzda su üstünde uzanmış şekilde yatmaktadır. Daredewill yanında iki kadınla birlikte kanepeye yayılmış haldedir, elinde bir gazete tutmaktadır.

Kadınlardan biri onun omzuna masaj yapmaktadır, diğer kadında onun dizlerine yatmıştır. Daredewill gazeteye biraz bakındıktan sonra diğerlerine seslenir. ''Haberleri gördünüz mü?'' RedAcT izlediği videoyu durdurarak ''Evet gördüm. Devrimci lobisi yenilgiye uğramış.'' der. Wataame ''Zaten fanı oldukları adam kim ki onlar ne olsun?'' diyerek okuduğu mangadan kafasını kaldırır. ''Öyle deme. Dragon eninde sonunda şov yapacaktır.'' der Cavitq11. Wataame ise ''Ne zaman mezara girince mi?'' diye cevap verir. Bunun üzerine diğerleri kahkaha atarlar.

Daredewill oturduğu kanepeye iyice yayılarak onlara bakar. ''Amiral lobisi iyi ilerliyor ama elbet bir taşa takılırlar. '' Cavitq11 ''O taş Yonko lobisi olacak bence. Onları alt edebileceklerini sanmıyorum.'' dedikten sonra havuz kenarına doğru yüzer. RedAcT ''Tıpkı serinin kendisinde olduğu gibi yani.'' diyerek kıkırdar. Daredewill elindeki gazeteyi bir kenara atarken ''Belki amiral lobisi bitiren biz oluruz. Sonuçta içinde Millennium Wizard'ın kinli olduğu Montana ve Sodex var.'' der. Wataame ''Millennium Wizard bundan büyük keyif alırdı.'' diyerek sırıtır.

RedAcT bir yandan telefonuna bakarken lafa girer. ''Hedeflediğimiz kişiler arasında o ikisi vardı zaten. Diğerleri de Sir Crocodile ve Trafalgar Law.'' Cavitq11 ''Onları halletmek için sabırsızlanıyorum.'' diyerek havuzdan çıkar. Wataame mangasını kenara koyduktan sonra ''Millennium Wizard'dan haber var mı? Bugün buluşmaya gelmedi.'' diye sorar. Daredewill dizine uzanmış olan kadının saçlarını okşarken ''Dün bana işleri olduğunu söylemişti. Yakında döner herhalde.'' der. Wataame ''Of ya, bir an önce dönse de aksiyona girsek. Sıkılmaya başladım.'' diyerek iç çeker.

RedAcT onun içini rahatlamak için ''Merak etmeyin Millennium Wizard ne yaptığını biliyordur. Doğru zamanı bekliyor bence.'' der. Cavitq11 havuzun kenarına oturmuş halde kurulanırken lafa dahil olur. ''Ona şüphem yok. Bu işlerinin ne olduğunu bizimle paylaşsa daha iyi olurdu sadece.'' Wataame ''Ay içim şişti. Umarım çok geçmeden başlarız planlarımıza.'' dedikten sonra mangasını okumaya döner. O esnada hizmetçi kıyafetli bir kadın elinde bir limonata ile bahçeden içeriye girer. Daredewill'ın yanına giderek limonatayı ona uzatır.

Daredewill sırıtarak limonatayı alır. ''Teşekkürler.'' der usulca. Hizmetçinin hafif yüzü kızarır, başını eğerek ''Ne demek efendim.'' diye karşılık verir. Cavitq11 ''Bu yeni hizmetçin mi? Haremin genişliyor bakıyorum.'' diyerek güler. Daredewill'de gülerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Uslu bir kız, şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı.'' RedAcT ''İyi bir hizmetçiye benziyor.'' der başını sallayarak. Daredewill ise gözlerini bahçe çimlerini sulamakta olan adama çevirir.

Aşağılayıcı bir ses tonuyla ''Bu köleden daha iyi olduğu kesin.'' der. Boynunda takılı olan bir tasma, üzerinde ise sadece külot ve bolca yara bere olan bu adam forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanıdır. Birkaç hafta önce Millennium Wizard'a diklenip meydan okumuş fakat kaybetmiştir. Millennim Wizard'da onu bu evin bodrumunda türlü türlü işkencelere maruz bırakmıştır. Şu sıralar Daredewill'e köle olarak hizmet etmektedir. Adam hüzün ve acıyla kaplı yüz ifadesiyle bahçeyi sulamaya devam eder.

Cavitq11 alaycı bir tavırla ''Adı neydi bu zavallı kumcu fanının? Ferit miydi?'' Adam o anda öfke dolu bir şekilde karşılık verir. ''Ferdi! Adım Ferdi sizi pislikler.'' Daredewill bu cevap karşısında kaşlarını çatarak adama bakar. ''Sen ne hakla efendilerine bağırırsın ha.'' Daredewill elinde tuttuğu kumandanın düğmesine basmasıyla Ferdi'nin bağırması bir olur. Acı içinde dizlerinin üstüne çöker. Daredewill ona boynunda takılı olan tasmadan elektrik vermiştir.

Daredewill sesini yükselterek ''Bir daha saygısızlık yapacak mısın?'' diye sorar. Adam yerde kıvranırken çaresizce ''Özür dilerim! Bir daha olmaz. Lütfen durun.'' der. Daredewill kahkaha attıktan sonra elektrik vermeyi bırakır. Wataame bunu izlerken içinin burkulduğunu hisseder. ''Her zamanki gibi çok acımasız.'' diye mırıldanır. O sırada RedAcT'ın telefonu çalmaya başlar. Arayan numara kayıtlı değildir ve RedAcT kim olduğunu çıkaramaz. Telefonu açtıktan sonra çok iyi bildiği bir sesi duyar. ''Ne yapıyorsunuz lan tüylü zincirler.''

Bunu diyen kişi Sir Crocodile'dan başkası değildir. Bunu duyan RedAcT sakinliğini korumaya çalışarak alaycı bir ses tonuyla ''Ne yapalım senin adamını çalıştırıyoruz Troysi.'' cevabını verir. Sir Crocodile öfkeden ağzındaki puroyu ısırır. ''Eğer onun kılına dokunursanız..'' RedAcT gülerek karşılık verir. ''Çoktan dokunduk bile. Ne yapabilirsin?'' O sırada Daredewill Ferdi'ye elektrik vermeye devam eder. Ferdi'nin çığlıklarını duyan Sir Crocodile hiddetle bağırır.

''Sizi mahvedeceğim! Duydun mu lan beni?'' RedAct onunla dalga geçer gibi bir cevap verir. ''Duyamadım. Daha yüksek söyle.''Sir Crocodile sinirden purosunu kemirirken elindeki bardağı masaya vurur. ''Millennium Wizard nerede? Bana onu ver Mavrupa Fatihi.'' RedAcT ''Kendisi şu anda seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul.'' der.

Sir Crocodile hırs ve öfkeyle dolu bir sesle karşılık verir. ''Bırak meşgul ayaklarını. Yakında sizi bulacağım, tek başıma hepinizi dayak manyağı yapıp Ferdi'yi kurtaracağım!'' Bunu duyan Doflamingo lobisi üyeleri kahkahalarını tutamazlar. RedAcT gülmeyi kestikten sonra ''Her zaman bekleriz. Sonun bizim elimizden olacak Kum-kun.'' der heyecanla. Sir Crocodile ise ''Sadece bekle ve gör.'' diyerek sabırsız bir şekilde sırıtır.

Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir bina olan Hurdacı lobisi mekanının içerisinde tek başına oturmaktadır Fruit Punch Samurai. Bir süredir Montana, Sodex ve Tiksav Lee'den haber alamadığı için endişeli durumdadır. Elinde tuttuğu Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaştan bahseden gazeteye bakarak ''Amiral lobisi kazanmış. Montana ve Sodex'in durumu iyi olmalı. Peki ya Tiksav? O nasıl acaba?'' der kendi kendine. Gözünü masada duran telefonuna çevirdikten sonra telefonu eline alır. Onları tekrar aramak istemektedir.

Şu sıralar Kaizokuou Shanks lobisi, Invictus ise Sanji lobisi ile takıldığı için bir Hurdacı olarak kalan lobi üyelerine ulaşmasının kendi sorumluluğu olduğuna inanır. Tekrar denemekten zarar gelmez diye düşünerek Montana'yı arar. Telefon bir süre çalmaya devam eder. Fruit tam ümidini kaybeder gibiyken telefon açılır. Fruit telaşla ''Alo? Orada mısın usta?'' diye sorar. Montana ''Buradayım usta.'' diye cevap verir. Fruit Punch Samurai rahat bir nefes alarak ''Sonunda be. Ne zamandır ulaşmaya çalışıyorum size.'' der.

Montana ''Kusura bakma dönemedim. Savaştan çıktık sonuçta.'' diye cevaplar. Fruit meraklı bir ses tonuyla sorar. ''Devrimci karargahının yandığını okuyunca daha da çok endişelenmiştim. Şu an neredesiniz?'' ''Amiral lobisi üssündeyiz. Sodex'te yanımda.'' der Montana. ''Durumunuz nasıl?'' Montana diğerlerine bakındıktan sonra cevaplar. ''Fena değil. Birkaçımız ciddi yaralandı ama toparlıyoruz.'' Fruit bunu duyduktan sonra yüreğine su serpilmiş gibi hisseder.

''Bunu duyduğuma sevindim usta. Harbiden kazanmışsınız.'' Montana ''Kazandık tabi la.'' diyerek tebessüm eder. Fruit Punch Samurai'da gülümsedikten sonra aklına takılan bir başka soruyu daha yöneltir. ''Tiksav Lee'den haber var mı peki?'' Montana bu soruyu duyunca hafif iç çeker. ''Hayır yok. En son gördüğümde yaşıyordu ama ben de bir haftadır haber alamadım.'' Fruit'in hissettiği endişe ve merak duygusu daha da katlanır. ''Ona karşı savaşmak zor olmuş olmalı.'' der kederli bir tavırla.

Montana'da üzgün bir tonla cevap verir. ''Öyleydi. O da bir Hurdacı sonuçta, bizden biri.'' ''Öyle tabi usta. Hem sana ve Sodex'e karşı savaşmak hem de kaybetmiş olmak. Bu kadar yükü taşımak kolay değildir.'' der Fruit düşünceli bir şekilde. ''Sadece onlar değil. Devrimci lobisi hakkında bize bilgi vermişti ama günün sonunda onların tarafında durdu. Pişman hissediyor olmalı.'' Fruit'in bu duyduğu karşısında yaşadığı şaşkınlık ses tonuna yansır. ''Size bilgi mi vermişti? Bunu cidden beklemiyordum.''

Montana bir yandan sigara yakarak cevap verir. ''Ben de beklemiyordum. Ama ne demişler, savaşta her şey mübahtır. Biz sadece strateji yaptık.'' Fruit telefon başında onu onaylar gibi kafasını sallar. Ardından lafa girer. ''Sence size karşı kırgın mıdır?'' ''Bunu onunla konuşmadan bilemeyiz.'' Fruit ''Siz böyle atışırsınız ama elbet barışırsınız. Yine öyle olur.'' diyerek umutlanmaya çalışır.

Montana ise sigarasını içerken ''Umarım öyle olur. Sana söylemek istediğim bir şey var la bu arada.'' der. Fruit hemen ''Nedir usta?'' diye sorar. Montana sigarasını üfledikten sonra konuşur. ''Hurdacı lobisi ile bir toplantı yapmayı düşünüyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mesele var.'' ''Tiksav meselesi mi?'' der Fruit. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Montana ciddi bir üslupla.

Whitebear D havanın soğuk ve kapalı olduğu bir Londra gününde, apartman dairesinde cips kola eşliğinde dizi izlemektedir. Bacak bacak üstüne atmış şekilde keyfine bakarken telefondan gelen bildirim sesini duyar. Bildirimin forumdaki Hatıra Ormanı projesine gönderdiği 100 pound ile alakalı olmasını beklerken telefonu eline aldığında bildirimin Twitter'dan geldiğini fark eder. Cipsi çiğnerken mesajı okuduğu anda şaşkınlıktan dolayı öksürür. Zorlukla yutkunduktan sonra haber mesajını tekrar okur.

Kendi kendine ''Devrimci lobisi Amiral lobisine kaybetti ve geri mi çekildi?'' der. Kafasını kaşıyarak düşünürken ''Nasıl ya? Ulan Devrimciler şu işi bitirmeniz lazımdı.'' diye söylenir. ''Acaba şu an durumları nasıldır, toparlanabilirler mi?'' gibi düşüncelere dalmışken kapı zilinin çalmasıyla tekrar kendine gelir. Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerler ve kapı deliğinden bakar. Gelenleri görünce gülümsemeden edemez ve hemen kapıyı açar. ''Ooo hoş geldiniz agalar.'' diyerek sevinçle onları karşılar.

Gelenler Gon Freecs ve Phoenix'dir. Gon sırıtarak ''Hoş bulduk kankam.'' der ve Whitebear D ile kafalarını tokuşturur. Ardından Phoenix'de ''Hoş bulduk kral.'' diyerek onunla selamlaşır. Üçü de içeriye geçer ve kanepeye uzanırlar. Whitebear D onlara cips ve kola ikram ederken ''Yolculuk nasıldı?'' diye sorar. Gon rahatsız bir surat ifadesiyle ''Sorma kanka ya. Şili'den buraya uçmak uzun sürüyor tabi.'' der. Phoenix ''Benim yolculuk o kadar uzun sürmedi valla.'' diyerek sırıtır.

''Türkiye daha yakın kanka normal.'' diyen Whitebear D bir yandan kolaları doldurmaktadır. Gon montunu çıkarırken ''Phoenix şanslı adam ya.'' diyerek güler. Hepsi cipslerini ve kolalarını aldıktan sonra muhabbete devam ederler. Muhabbet gittikçe koyulaşırken konu son yaşanan gelişmelere gelir. Phoenix ''Devrimci lobisi Amiralcilere yenilmiş duydunuz mu?'' diye sorar. Whitebear D ''Siz gelmeden önce gördüm ben de. Üzüldüm valla.'' der.

Gon Freecs ''Ben gayet sevindim. Amiral lobisini hafife alanlara iyi cevap olmuştur.'' diyerek kolasını yudumlar. ''Daha dur bakalım. Devrimcilerin işi tamamen bitmemiş sonuçta.'' der Phoenix cipsini ağzına atarken. Gon ''Valla Amiral lobisi 1-0 öne geçmiş durumda. İleride ne olur göreceğiz.'' der. Whitebear D cips yerken yerinden doğrularak lafa girer. ''Amirallerde Garp gibi patlayacak bak görürsünüz kanka.'' Gon biraz tetiklenmiş hissederek cevap verir. ''Garp mı patladı? Güldürme ya.'' Whitebear D karşılık vermekte gecikmez. ''Adamın kapasitesini gördük işte.''

Gon onu ciddiye almamış gibi bir tavır sergileyerek cevaplar. ''Aynen kanka. Senin şu Garp nefreti beni benden alıyor.'' Whitebar D ''Geçerli sebeplerim var ama.'' diyerek güler. Bunun üzerine Gon'da kendini tutamayarak gülümser. Ardından ''Alem adamsın ya.'' diyerek kolasını içer. Phoenix cips tabağını sehpanın üzerine koyduktan sonra Whitebear D'ye dönerek ''Amirallerden birini Sanji indirdiği zaman görüşeceğiz Gon'la.'' der. Whitebear D bir kahkaha attıktan sonra ''Aynen öyle kingom. Sanji ve Kizaru dövüşü garanti.'' diyerek Phoenix'in omzuna dokunur.

Gon bu lafa karşı herhangi bir cevap vermeden yalnızca gözlerini devirir ve telefonundaki uygulamada eşleştiği kadınlara göz atar. Phoenix Whitebear D'ye dönerek tekrar lafa girer. ''Garp'ı falan boş verin şimdi. Sen niye Yonko lobisinden ayrıldın?'' der. Whitebear D bu soru karşısında canı sıkılmış gibi gözükerek ''Şartlar öyle gerektirdi kanka. Hem Türkiye'den hem forumdan uzaklaşınca lobiyle olan alakamda azaldı.'' der. Phoenix ''Talihsiz olmuş.'' diyerek Whitebear D'nin sırtını sıvazlar. Gon ''Senin yerine Kekomancer'ı almışlar galiba.'' der.

Whitebear D ''Evet gördüm. Sağlam transfer.'' diyerek ikinci cips paketini açar. Phoenix durumu tiye alırcasına ''Biraz yaşlı değil mi?'' diye sorar. Bunun üzerine Gon güler, Whitebear D ise hafif sırıttıktan sonra ''Her türlü iş yapar ya.'' cevabını verir. İkinci cipsi tabaklara doldururken onlara ''Peki siz niye Sanji lobisi ile birlikte gözükmüyorsunuz?'' der. Gon ''Benimde seninle benzer sebeplerden, forumdan ve seriden uzaklaştığım için. Şu sıralar işlerim başımdan aşkın zaten.'' diyerek tabağını alır.

Phoenix bardağını tekrar doldururken biraz alınmış bir ifade ile Whitebear D'ye bakarak konuşur. ''Ben şu sıralar Gaban'a coşmuş durumdayım. Ama hâlâ Sanji lobisinin bir parçasıyım yanlış anlaşılmasın.'' Gon Whitebear D ile ilgili merak ettiği bir konuyu sormaya karar verir. ''Sen içten içe hâlâ Yonko lobisinin bir parçası olduğunu hissediyor musun?'' Whitebear D biraz düşündükten sonra ''Sanırım evet. Eğer bir gün cidden bana ihtiyaçları olursa yardımcı olmaya çalışırım.'' diyerek bakışlarını duvarda asılı olan Beyazsakal posterine çevirir.

''Aga be. Adam sadık çıktı.'' der Gon sırıtarak. ''Ne sandın kanka.'' diyen Whitebear D televizyonda açık olan diziyi kapatır. Ardından diğerlerine dönerek ''Akşama Galatasaray Fener derbisi vardı. Sarmaz mı?'' der. Gon ''Sarar tabi oğlum.'' diyerek oturduğu yerden doğrulur. Phoenix gülerek ''Akşama çarşı pazar karışacak gibi.'' der. Diğerleri de gülüştükten sonra akşamki maç başlayana kadar uzun ve keyifli bir futbol sohbetine dalarlar.

King gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesinde Mcgill'i takip etmektedir. Malikanenin merdivenlerinden çıkarken içten içe sonunda Kılıç lobisinin gizemli liderini görebileceğim diye düşünmektedir. Heyecanı gittikçe artmakta ve adımları da sıklaşmaktadır. Merdivenler bitene kadar çıkmaya devam ederler. King son basamağı da çıktıktan sonra karşısında uzun bir koridor olduğunu görür.

Koridorda yürürken pencereden dışarıya göz atar, malikanenin en üst katında olduklarını fark eder. Malikane dağlık bir alanın tepesine kurulmuştur. King gökyüzünde yükselen ayı ve altlarında uzanan ormanı net bir şekilde görebilmektedir. Koridorun sonunda bir kapı ve onun önünde de iki kılıçlı adamın durduğunu fark eder. Mcgill ve King kapının önüne vardıklarında yürümeyi keserler. Mcgill korumalara bakarak konuşur. ''Yeni üyemiz liderin isteği üzerine onu görmeye geldi.''

Korumalar bunu duyunca başlarını öne eğerler ve ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kapıyı onlar için açarlar. King aralanan kapıdan içeriye baktığında burasının bir taht odasını olduğunu fark eder. Kılıçlarla donatılmış tahtta oturan biri vardır. Fakat King kimin oturduğunu net bir şekilde göremez çünkü tahtın önünde ayakta duran birkaç üye vardır. Bunlar sırasıyla RedTeroR, Densetsu no Samurai, Dracule Mihawk ve Kaizoku Gari'dir. King onlara bakarak başıyla selam verir. Diğer üyelerde karşılık olarak onu selamlarlar.

Lider oturduğu yerden yüksek perdeden bakan bir sesle ona seslenir. ''Artık seni resmi bir Kılıç lobisi üyesi olarak kabul ediyorum. Öne çık King.'' King bu lafı duyunca yavaş adımlarla tahta doğru yürümeye başlar. Diğer üyeler kenara çekilerek King'e yolu açarlar. King onların arasından geçip nihayet lider ile göz göze geldiğinde dumura uğrar. Şaşkın bir surat ifadesiyle ''Lider sen misin, Millennium Wizard?'' der. Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak cevap verir. ''Aramıza hoş geldin eski dostum.''
Belliydi. King ile konuşurken @Millennium Wizard

Dof lobisine müstehak ama nasıl da işkence ediyorlar. :dd Bi Wataame vicdanlı çıkmış.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık