Geçen The Thing ile ilgili video tüketirken Jon Carpenter'ın "Apocalypse Trilogy" adında bir film üçlemesi olduğunu öğrendim. Bu üçlemeden biri The Thing filmi. Sonrasında da
Prince of Darkness ve
In the Mouth of Madness diye devam ediyor üçleme. Filmlerin arasında hikayesel bir bağlantı yok. Varsa da bilemem. Lakin bu filmi izlediğimde bu filmin kendisine ait konsepti ve evreni olduğunu gördüm. Tabii In The Mouth of Madness filmini izlemedim. Onu da yarın izleyeceğim. Ancak filmin ismi bana Lovecraft'ın Deliliğin Dağlarında adlı eseri çağrıştırdı. Sonra da Wiki'de de zaten
Deliliğin Ağzında filmi, Lovecraft'ın eserlerine saygı duruşunda bulunulduğunu ve ismi Lovecraft'ın Deliliğin Dağları adlı romanından türetidiğini yazıyordu. Bu üçlemenin en önemli ortak noktası direkt Lovecraftian kozmik korku türü barındırmasıdır. Üçlemenin ilk filmi olan The Thing, en iyi Lovecratian korku örneğidir. İkinci film semavi dini ögeler bulundursa da işleniş, karakterler ve bazı ögeler Lovecraft'ın kullandığı ve işlediği ögeler bulunduruyor. Son filmi izlediğimde tekrar yazarım.
Film, düşük bütçeli The Thing filmi diyebiliriz. The Thing'de gördüğümüz muaazam yaratıcılık bu filmde bütçeden dolayı çok kısıtlanmış. Oyuncuların Victor Wong hariç; her biri zaten ya ilk filmi ya da 2. filmi gibi bir şey. Her şeyiyle düşük bütçeli bir filmden bahsediyoruz yani. Bu demek değil ki film istenilen etkiyi verememiş. Buna hem hayır hem de evet diyebilirim. Carpenter, size korkuyu kaliteli ve etkili bir ilüzyonla sunuyor. Kurgu ve diyaloglar bütçesinin verdiği kısıtlamaya rağmen ilgi çekici. Ancak... üstte yazdığım gibi oyuncular ya ilk filmi ya da ikinci filmi oluyor. Victor Wong aralarında en iyi oyunculuk sergileyen aktör. Bir de Big Trouble in little Chinetown filminden tanıdığımız kung fu'cu genç Wang Chi'yi canlandıran aktör Dennis Dunn bu filmde de oynamış. Bu filmde kendisini ikinci başarılı bulduğum oyuncu. Diğerlerinin yanında gerçekten daha taşıyıcı rolü üstlenmiş biri. Diğer oyuncular bu konuda odun gibi kalıyor. Bir ruhsuzluk var. Tabii aralarından iki oyuncu iyi performans sergilemişler diyebilirim. Onlar da kendisini bir sahnede iyi oyunculuğunu görüyoruz. Diğerlerinde yok gibi bir şeyler.
Carpenter hakkında şunu tekrarlamak istiyorum. Adam gerçekten çok iyi filmler yapıyor. Şu ana kadar izlediğim filmlere bakılırsa The Thing dışında filmlerinin aslında tam potansiyelinin ortaya koyulmadığını düşünüyorum. Eğer zamanında The Thing tutsaydı; potansiyeline ulaşmış filmlerini izlemek mümkün olacaktı. Hatta film hayatına daha fazla güzel işler ekleyebilirdi. Aralarına eklenecek James Cameron, Ridley Scott'ımız olabilirdi... Üzdü..